09 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/34

 Kızıl Bayrak'tan
Siyasal gelişmeler ve anti-emperyalist mücadelenin artan önemi...
Mazlum halkların savunucusu değil, emperyalizmin tetikçisidirler!
Emperyalizme ve siyonizme tarihi hizmet!
12 Eylül faşist darbesi 31. yılında
Kıdem tazimatı yalanları ve gerçekler!
19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi
Tek Gıda-İş direnişçisi
Uğur Doğan’la konuştuk
Liman direnişinin bayram güncesi.
Sömürü ve ihanet çemberini
mutlaka kıracağız!
TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen ile konuştuk
Savaş, anti-emperyalist mücadele
ve Partimizin programı - H. Fırat
1 Eylül’de onbinler alanlardaydı!
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor
- Volkan Yaraşır
6-7 Eylül olayları
‘Libya’yı paylaşım’ zirvesi
İsrail’de yüzbinler alanlarda!
Onbinlerin festival coşkusu
Mustafa Suphi önderliğinde 10 Eylül 1920’de kurulan TKP’nin 91. yılı
Yılmaz Güney partili
mücadelemizde yaşıyor!
Kadına yönelik şiddet ve “çözümler”.
“Yargı piyasanın
hizmetine sunuluyor”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

‘Libya’yı paylaşım’ zirvesi

Libya Temas Grubu’nun İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantının ardından, “Libya’nın geleceğinin ele alınacağı” ikinci bir zirve Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İngiltere Başbakanı David Cameron’un eşbaşkanlığında 1 Eylül günü gerçekleştirildi.

Libya’nın başta petrol olmak üzere zenginliklerinin emperyalistler tarafından nasıl paylaşılacağının tartışıldığı zirveye ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın yanısıra, Ulusal Geçiş Konseyi’ni ülkenin meşru hükümeti olarak tanıyan Rusya ve Çin’den temsilciler de katıldı. 60 ülkeden temsilciler arasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da yer aldı.

Ulusal Geçiş Konseyi’nin dondurulmuş olan fonların daha hızlı bir şekilde serbest bırakılması çağrısı da dile getirildi.

Libya paylaşım sofrasında

Yıkıma uğrayan Libya’nın iştah kabartan bir alan olduğu ve emperyalistler tarafından talan edilmek istendiği “Libya’nın yeniden inşaası” argümanıyla gizlenmeye çalışılıyor. “Demokrasi” ve “Libya halkına insani yardım” ikiyüzlü söylemleriyle NATO saldırılarında ön saflarda yer alan İngiltere ve Fransa’nın kilit rol oynamaya niyetli oldukları, benzer bir tavrı Libya’nın Avrupa’daki en büyük ticaret ortaklarından İtalya’nın da sergilediği görülüyor.

Fransa ile gizli petrol anlaşması

Bununla beraber NATO’nun Libya saldırısı öncesi Fransa ile “Ulusal Geçiş Konseyi” arasında petrolün yüzde 35’inin Fransa’ya verilmesi konusunda gizli bir anlaşma sağlandığı ortaya çıktı.

Liberation gazetesinin haberinde UGK’nin 3 Nisan tarihli mektubuna yer veriliyor. Katar Emiri’ne gönderilen mektupta UGK’nın Fransızlarla petrol konusunda bir anlaşma imzaladığını söylüyor. Fransa’nın tam ve sürekli desteği karşılığında Libya petrolünün yüzde 35’inin verilmesi kararlaştırılıyor.

Haberde operasyonun başladığı 19 Mart günü Paris’in tek bir hedefinin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin şu sözleri hatırlatılıyor: “Bu tür suçları tolere edemeyen evrensel vicdanın adına ölüm tehlikesi altındaki bir halka yardıma gelmek…” Bu sözler emperyalistlerin iğrenç ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

 

 

 

Küba: Libya UGK’yı tanımıyoruz

Libya’daki son gelişmeler ilişkin açıklama yapan Küba, ülkedeki diplomatik görevlilerini çekerek NATO işbirlikçisi Ulusal Geçiş Konseyi’ni tanımayacağını duyurdu.

Küba Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, NATO’nun askeri saldırganlığının çatışmayı keskinleştirdiği ve Libya halkının kendi kaderini kendisi belirleyerek uzlaşılmış ve pasif bir çözüme ulaşmasını engellediği söylenerek Küba’nın Libya’daki diplomatik personelini geri çekme kararı aldığı söylendi.

Küba Cumhuriyeti’nin Ulusal Geçiş Konseyi’ni ya da bir başka geçici otoriteyi tanımadığına vurgu yapılan açıklamada, “Yalnızca bu ülkede meşru biçimde ve dış müdahale olmaksızın, kardeş Libya halkının özgür, egemen ve birlik içindeki iradesi aracılığıyla oluşturulacak bir hükümeti tanıyacaktır” denildi.

Libya ve Suriye’deki gelişmelerden hareketle NATO’nun ve Birleşmiş Milletleri’in tutumlarının teşhir edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Küba, hiçbir şeyin masum insanların katledilmesini haklı gösteremeyeceğini ilan eder.

Dışişleri Bakanlığı, can almayı sürdüren NATO bombardımanlarının derhal son bulmasını talep eder ve Libya halkının, dış müdahale olmaksızın, bağımsızlık ve kendi kaderini belirleme konusundaki, kendi doğal kaynakları üzerindeki egemenliği ve bu kardeş ülkenin toprak bütünlüğü konusundaki yadsınamaz hakkını tam olarak kullanarak uzlaşılmış ve barışçıl bir çözüme ulaşmasına izin verilmesi çağrısını tekrarlar”

 

Şili’de öğrencilerden
Eğitim Bakanlığı işgali

Şili’de üç ayı aşkındır parasız eğitim talebiyle sokakları dolduran ve azgın polis terörüne rağmen militan eylemlerinden vazgeçmeyen öğrenciler, 1 Eylül günü de başkent Santiago’da bulunan Eğitim Bakanlığı binasını işgal ettiler. Eğitim emekçileri, lise ve üniversite öğrencilerini bu eylemlerinde de yalnız bırakmadı.

Pinera-CONFECH görüşmesi meşru değil”

Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen 48 saatlik genel grev sırasında 16 yaşındaki Manuel Gutierrez isimli bir göstericinin polisler tarafından katledilmesini protesto etmek için Eğitim Bakanı Felipe Bulnes ile görüşmeye giden yaklaşık 50 kişilik bir grup, Bulnes’i makamında bulamayınca işgal eylemi gerçekleştirdi.

İçişleri Bakanı Rodrigo Hinzpeter’ın istifasını isteyen öğrenciler, Devlet Başkanı Sebastian Pinera ve iktidar yanlısı Şili Öğrencileri Konfederasyonu (CONFECH) arasında yapılacağı duyurulan görüşmenin ise meşru olmadığını vurguladılar. İşgal sırasıında öğrenciler adına yapılan açıklamada, CONFECH’in politikacılar ile el sıkışarak mücadeleyi bastırmak istediğinin altı çizildi.

Yaklaşık iki saat süren işgal eyleminin ardından öğrenciler polisler tarafından zorla bina dışarısına çıkarıldılar.

 

 

 

İşgal eylemine saldırı

Güney Kore’de 1 Eylül günü, ülkenin güneyinde bulunan Jeju adasında aylardır donanma üssü yapılacak alanı işgal ederek inşaatı engelleyen göstericilere özel kuvvetlere bağlı bin kadar polis müdahale etti. Operasyonda 130 kişilik protestocu grup dağıtıldı ve 35 eylemci gözaltına alındı.

Göstericilerin dağıtılmasından sonra inşaata yeniden başlandı.

Askeri yetkililer 970 milyon dolarlık bu projenin “ulusal güvenlik” için çok büyük önem taşıdığını belirtirken, Jeju adası sakinleri ve çevreci gruplar ise üssün bölgede yeni bir silahlanma yarışı başlatabileceğini ve çevreye zarar vereceğini belirtiyorlar. Güney Kore’nin bölgede Çin’e karşı askeri varlığını güçlendirmek isteyen ABD’nin baskısıyla hareket ettiğini söylüyorlar.

İnşaatına 2007’de başlanan üssün 2014’te tamamlanması planlanıyor. Üste denizaltılar dahil 20 savaş gemisinin konuşlandırılacak. ABD’nin Güney Kore’de 28,500 askeri bulunuyor. Ayrıca üs inşaatının ABD’nin bölgesel bir füze savunma sistemi kurulması projesiyle ilişkili olduğu belirtiliyor.