Hopa raporu işkenceyi ve
çarpıtmayı belgeledi
Hopa’da 31 Mayıs günü Metin Lokumcu’nun katledilmesiyle sonuçlanan eylem, gözaltılar, tutuklamalar ve ardından yaşanan fiili OHAL üzerine rapor hazırlayan İHD, TİHV, KESK ve TTB raporu kamuoyu ile paylaştı.
Hopa Kaymakamı, Belediye Başkanı, eylemde gözaltına alınanlar ve Hopa halkıyla yapılan görüşmelerin olduğu raporda, polis terörünü meşrulaştırmak için yetkililerin demagojiye başvurması ve olay örgüsünü çarpıtması dikkat çekiyor.
Bununla beraber fiili OHAL uygulaması ve polisin pervasızlığı da raporda önemli bir yer tutuyor.
Kışkırtma ve yalanlar
Raporda Erdoğan’ın miting öncesi ve sonrasındaki kışkırtıcı ve saygısız ifadeleri kendine yer buluyor.
Hopa kaymakamının il dışından getirilen polis sayısının 200 olduğunu açıklamasının aksine 25 bin nüfusa sahip ilçeye 15 bin polis getirilmiş. Ayrıca kaymakamın tüm anlatımında buna benzer yalan ve çarpıtmaya dayalı ifadeler bulunuyor.
Hopa Belediye Başkanı’nın aktarımlarında şu noktalar öne çıkıyor: “Başbakan’ın medyaya duyurduğu pankart Metin Lokumcu’nun ölümü sonrası oraya asılmıştır. Polisin indirmek istediği, olaylardan önce orada olan ve gerginliğin çıkmasına neden olan pankartta ‘Karadeniz’in Asi Çocukları Suyuna ve Çayına Sahip Çıkıyor’ yazıyordu. Güvenlik güçlerinin ve Başbakan’ın korumaları bu pankartı neden indirmeye çalıştılar anlayabilmiş değiliz”
“(...)Dışarıdan gelen polislerin olayların çıkması ve büyümesi için özel bir çabaları vardı. Dışarıdan gelen polisler sürekli halka küfür ediyorlardı, tehditler yağdırıyorlardı”
“İnsanlar halay çekiyorlardı ve buna bile ciddi bir tahammülsüzlük vardı. Halay çekilen yer inşaat alanıdır ve orada taşların olması kadar doğal bir şey olamaz. Olay çıkarmak için taş ya da şişe biriktirmek şeklinde bir şey yoktu. Hele Molotof ve sopa hiç yoktu. Gerginlik çıkınca inşaat halindeki binadan temin edilen şeylerle insanlar kendilerini savundu.”
Gözaltında işkence
TİHV ve TTB’nin 13 kişiye yaptığı muayene bulguları da raporda yer alıyor.
Yaşları 20-56 arasındaki 10 erkek ve 3 kadın başvurunun olay üzerinden bir hafta geçmesine rağmen yapılan muayenelerinde; kaba dayağa bağlı yumuşak doku lezyonları, saç çekilmesine bağlı kanamalı saç kaybı, gaz bombalarının çarpması sonucu doku lezyonlarının tespit edildiği belirtiliyor.
Ayrıca gözaltına alınıp 4 gün tutulan epilepsi hastası 2 kişi gözaltı süresince sürekli olarak kullanmaları gereken ilaçları alamamış. 6 kişinin yeni gelişen psikiyatrik semptomlarının mevcut olduğu ve gözaltına alınan 20 yaşındaki bir erkek hastanın olaydan sonra ellerinde titreme, sürekli hareketlilik, uyku bozukluğu, kaygı, korku, olayları unutamama, polis görünce kaçınma gibi akut stres bozukluğu semptomları tespit edilmiş.
Hopa halkının talepleri
OHAL uygulamalarına son verilmesini isteyen Hopalılar, tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını ve arananlar listesinde ismi geçenlerin tutuklanmayacağının güvencesinin verilmesini istiyor.
Gözaltında işkenceyi anlattılar
Ankara’da gerçekleştirilen Hopa eyleminde gözaltına alınan ve polis işkencesine maruz kalanlar 9 Haziran günü Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlenen basın toplantısıyla yaşadıklarını anlattı.
Günlerce gözaltında kalan ve yüzlerindeki morluklar ile kollarındaki kelepçe izleri hala geçmeyen eylemciler, polis otobüsü ve emniyette ‘darp, taciz ve hakarete’ uğradıklarını belirtti.
Yapılan gözaltılara tepki göstermesi üzerine alınan BES Danıştay Temsilcisi Hacı Özkan 5 saat boyunca otobüste her türlü şiddet, hakaret ve darpın kesintisiz olarak devam ettiğini belirtti. Özkan şunları söyledi: “Gece 23.00 sularında Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Ankara Emniyeti’ne girmeyi başarıp, ‘Nedir bu insanların hali, hiç mi yürek yok sizde. Hâlâ mı kelepçeliyorsunuz’ deyinceye kadar bütün insanlık dışı muamelelerine devam ettiler. (Özkan, bu sırada gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başladı) Hiçbir din, ideoloji, düşünce bunu açıklayamaz. (Özkan bu sözlerin ardından fenalaştı.) Hâlâ orada yaşadıklarımı anama diyemedim. Umarım bu işkenceyi yapanlar analarına söyleyebilmişlerdir.”
Cinsel ve ırksal içerikli küfürlerle psikolojik işkence gördüğünü belirten BES üyesi Hüseyin Gölpınar şunları söyledi: “Engelli olduğumu söyledim ama bu sefer de saldırının dozunu iyice arttırdılar. Aldığım darbeler sonucu her iki elimin başparmaklarımda doku kaybı var. Kaburgama aldığım darbe nedeniyle nefes alamıyorum”
ÇHD üyesi Avukat Bülent Teoman Özkan ise işkenceyi şöyle anlattı: “Avukat olduğumuzu söylememize rağmen polis kimlik sormadan gözaltına aldı. Saçımı çekerek götürmeye çalıştılar. Düşen gözlüğümün üstüne polis bilerek bastı. Avukat Pınar arkadaşımız araca dövülerek bindirildi. Duygu ise erkek polislerin taciziyle karşılaştı. ‘O..., bir yerlerinize bir şeyler yazacağız, şerefsizler’ gibi sözler kullanarak taciz ettiler.”
Ezgi Şahingöz “İşkence bizlerde derin izler bıraktı. Bana metal kelepçe takıldı. Cinsel tacize maruz kaldık. Hakaret ve darptan daha çok bizi bu taciz etkilemiştir. Bu çok aşağılayıcı, insanlık onurunu zedeleyiciydi. Otobüse bir grup çevik kuvvet bindi, bir grup indi; hepimizi sıra dayağından geçirdiler. Yüzümdeki iz polisin kaskla kafa atmasıyla oluştu” dedi,
“En çok başımızdan darp aldık” diyen ESM Ankara 1 Nolu Şube Yöneticisi Özden Kaya yüzündeki izin de bir çeviğin attığı yumruktan oluştuğunu belirtti.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, yaşananların adının “orantısız güç” değil “işkence” olduğunu belirterek, “İşkenceciler, cinsel tacizciler aramızda dolaşmaktadırlar. Bu insanlar derhal yakalanmalıdırlar” dedi.
TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu da yaşanan sürecin öfkesini kontrol edemeyen 3-5 polisle açıklanacak bir şey olmadığını, bunun Erdoğan’ın yönlendirmesiyle gerçekleştiğini kaydetti. Basın toplantısının ardından emniyette “kötü muamele gördüklerini” söyleyen eylemciler, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Hopa’nın artçıları sürüyor
AKP’nin Hopa mitingi sırasında Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olan azgın polis terörünün ardından başlatılan devrimci ve ilerici güçlere dönük gözaltı ve tutuklama saldırıları sürüyor.
15 Haziran günü Ankara’da polis birçok eve eş zamanlı baskınlar düzenleyerek 15 kişiyi gözaltına aldı. Baskınlarda Ankara’da polis saldırısına konu olan Hopa olaylarını protesto eylemi gerekçe gösterildi.
Evlerin didik didik arandığı ve cd, bilgiyar, kitaplara el konulan baskınlarda gözaltına alınanların büyük kısmı Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri üyelerinden oluşuyor. Eş zamanlı baskınlar kapsamında Ankara’daki protestolarda polisin kalçasını kırdığı ve ağır yaralı olarak hastanede tedavi gören Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ın da evi basıldı.
Artvin Halkevi Başkanı Ferdi Şağbanoğlu ise 12 Haziran akşamı özel tim polisleri tarafından gözaltına alındı. 13 Haziran akşamı tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedilen Şağbanoğlu, “2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet, kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme” iddialarıyla tutuklandı.
|