28 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/04

 Kızıl Bayrak'tan
Ağır saldırı zayıf eylemlerle göğüslenemez!
Sermayenin ‘torba’sı mecliste
emekçiler sokakta
Kıdem tazminatının
gasbı için hazırlıklar
Çürüme ve bürokratikleşmede
son nokta!
Belediye işçisi örgütlülüğüne
sahip çıkıyor
İş Bankası Kuleleri önünde direnen Nemtrans işçileri ile konuştuk
PTT işçileri baskı ve
tehditlere karşı direniyor
İzmir’de işçi kurultayı çağrısı
Öztiryakiler işçisi direnişte
Art’de patron ve uşaklarından
faşist saldırı
Torba yasa ve metal işçilerinin
grev kararlılığı
Metal işçileri kararlı
Cahit Atalay serbest bırakılsın!
Gençliğe “iğrenç” saldırı
Genç-Sen’liler uğurlandı.
Emperyalistler silahsızlanma değil egemenlik peşinde!
Almanya’da Afganistan işgaline protesto eylemleri.
Tunus’ta emekçi halkın
isyanı devam ediyor
Arnavutluk'ta sosyal öfke kabından taştı
Lübnan halkları gerici
güçlerin hedefinde
Dünyadan
Kapitalizmin Dilovası felaketi
Tecrit derinleştiriliyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...


Tunus'ta işçi ve emekçilerin patlayan öfkesi, diktatörü devirirken çevre ülkelerinden başlayarak sarsıcı etkiler yaratmış bulunuyor. Öyle ki Tunuslu kardeşlerinin izinden giden Mısırlı işçi ve emekçiler de ayağa kalktılar. Militan gösterilerin aralıksız sürdüğü ülkede gerici Mübarek rejiminin bastırma girişimleri ise bir işe yaramıyor.

Tunuslu emekçilerin isyanı Mısır'dan başka patlama noktasına gelmiş olan emekçi halkların öfkesinin açığa çıkmasını tetikliyor.

Emekçiler on yıllar boyunca en koyusundan bir sömürü ve kölelik düzeni altında inim inim inlerken, şimdi Tunus'taki emekçi ayaklanmasıyla birlikte güçlerinin farkına varıyor ve sokağa iniyorlar. Bu aşamadan sonra ise büyük polis ve asker ordularıyla yarattıkları korku duvarlarıyla kendilerini korumaya almış olan gerici burjuva rejimleri kurdukları saltanatların kumdan kaleler üzerinde yükseldiğini görüyor ve telaşa kapılıyorlar. Bu ölçüde de emperyalist şefleriyle birlikte düzeni yeniden kurmak için seferber oluyorlar.

Ayaklanarak diktatörü deviren Tunuslu emekçilerin bundan sonra ne yapacağı ise belirsizliğini koruyor. Bu aşamada ya diktatörü kovan emekçiler sonuna kadar gidecek, yani burjuva diktatörlüğünü yerlebir edip yerine kendi iktidarlarını kuracaklar. Ya da burjuvazi birtakım tavizler vererek düzenini yeniden kuracak. Bu mücadele hala da bir sonuca bağlanmış değil. Ancak görünen tablo o ki, henüz Tunuslu emekçiler iktidarı alabilecek araçlardan yoksun bulunuyor.

Bu araçlar büyük devrimlerin gösterdiği gibi, devrimci bir partinin önderliği ile bir işçi-emekçi iktidarının temel yönetim mekanizmalarını oluşturacak Sovyetler türünden özyönetim organlarıdır.

Ancak yokluğu açıkça hissedilen bu araçların, özellikle de ikincisinin yaratılması da devrimci sarsıntıların içerisinde nispeten daha kolaydır.

Yine de her şeye rağmen Tunuslu emekçiler başarısız olsalar da, bir sosyal mücadeleler ve ayaklanmalar dönemi içerisinde bulunduğumuzu kesin biçimde göstermişlerdir. Önemli olan yaşanan deneyimlerden de hareketle ihtiyaç olanı karşılamak üzere kesin ve kararlı bir biçimde devrim için hazırlanmaktır. Bunun için ise kesintisiz bir sınıf çalışması içerisinde devrimci sınıf partisini güçlendirmek en hayati görev durumundadır. Tunus emekçilerinin mücadelesinden çıkarmamız gereken en önemli ders de budur.