21 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/03

 Kızıl Bayrak'tan
Artan sokak hareketliliği ve imkanlar
“Torba Yasa’’ya geçit vermeyelim!
Sosyal diyalog masalı ve sendikal rant hesapları
PTT işçileri mücadeleyi büyütüyor.
Birleşik Metal’den
grev kararlılığı
Metal işçileri greve
hazırlanıyor..
Sa-ba direnişi üzerine
DESA işçileri:
“Hakkımızı alana kadar
direneceğiz!”
Cıngıllıoğlu’nda sigorta
hakkı kazanımı
KESK Olağanüstü Genel Kurulu üzerine
Diktatör devrildi,
sıra diktatörlükte!
“Diktatör devrildi,
diktatörlük yerinde duruyor”
Kürt halkı ‘özgürlük’ için alanlarda!
Katledilişinin 4. yılında Hrant Dink anıldı.
Alevi hareketi toplumsal muhalefetle buluşmalır!....
Gençlikten
Avrupa’da bir “utanç duvarı” yükseliyor
Güvencesizler buluştu!
Kapitalizm ve kadına
yönelik şiddet.
İşçi sınıfının şanlı
Tariş direnişi 31. yılında!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katledilişinin 4. yılında Hrant Dink anıldı...

“Katillerden hesap soruluncaya dek!..” 

Genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos gazetesinin Şişli’deki binası önünde 19 Ocak 2007 tarihinde katledilen Hrant Dink, ölümünün 4. yıldönümünde anıldı.Devlet eliyle gerçekleştirilen cinayet, üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen aydınlatılmadı. Fakat binler Hrant’ı “Yaşasın halkların kardeşliği” şiarıyla sahiplenerek alanlardaki yerini alıyor ve katillerden hesap sorma çağrısını yükseltiyor.


Binler Agos önünde buluştu

Agos önünde gerçekleştirilen anma için saatler öncesinde toplanılmaya başlandı. Halaskargazi Caddesi’nin trafiğe kapatıldığı anmada binlerce kişi sloganlarla Hrant Dink’in katillerinin açığa çıkartılmasını istedi. “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeni’yiz!”, “Hrant için adalet için!” sloganlarının yanısıra “Katil devlet hesap vercek!” sloganı da öfkeli bir biçimde atıldı.

Agos Gazetesinin binasına “4 Yıldır Yüzleri Yok Yürekleri Yok”, “4 Yıldır Hrant Yok” ve Hrant Dink’in fotoğrafının yer aldığı pankartlar asıldı.

Sendikalar, demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin yanısıra ilerici ve devrimci güçler de Agos önündeki anmada yerini aldı. Çok sayıda aydın, yazar ve sanatçı da katledilişinin 4. yılında Hrant Dink için Agos önündeydi.

Detay Müzik’in önünde Hrant’ın anısına karanfiller bırakıldı. Agos önündeki kitlenin sayısı her geçen dakika daha da arttı.

Canlı yayın araçları Agos karşısında konumlandı. Bekleyiş sırasında Türkçe ve Ermenice türküler çalındı. Agos binasından konuşmalar yapıldı. Dava süreci hakkında bilgilendirmenin yapıldığı konuşmalarda her yıl binlerce kişinin Hrant Dink’i sahiplenmek için alanlarda olduğu söylendi.

“Toplumsal Bellek Platformu” adına kitleye seslenen Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi şunları söyledi: “Bu tür cinayetleri artık siyasi cinayet, linç, katliam gibi sözlerle tanımlamayacağız. Çünkü var olan yasalar şimdilik yetersiz kalsa da, bunların insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına girdiğini biliyoruz.”

Tek tek cinayetlerin peşinde olmadıklarını dile getirdi ve konuşmasını “Hrant için adalet için”sözleriyle bitirdi.

Agos önünden ayrılan ilerici ve devrimci güçler sloganlarla Taksim Meydanı’na doğru yürüdü.


Binlerce kişi Taksim’deydi

Taksim Meydanın’da toplanan binlerce kişi “Hepimiz Hrantız hepimiz Ermeniyiz!” sloganıyla yürüdü.

Taksim Tramvay Durağı’nda 19.00’da toplanan kitle “Hrant’ın hesabını soracağız! / AKA-DER, Alınteri, BDP, BDSP, Devrimci Öğrenci Birliği, EHP, Ekim Gençliği, Emek Gençliği, EMEP, Emek ve Özgürlük Cephesi, ESP, Gençlik Muhalefeti, Kaldıraç, Nor Zartonk, Öğrenci Muhalefeti, Partizan, Sosyalist Demokrasi İçin Yeniyol, Sosyalist Parti, Sosyalist Umut, Yeni Demokrat Gençlik” pankartı arkasında Galatasaray Lisesi önüne meşaleli yürüyüş gerçekleştirdiler. Binlerce kişinin katıldığı yürüyüşte coşkulu sloganlar atıldı.

Galatasaray Lisesi önünde Mihran Tomasyan Ermenice yazılan basın metnini okudu. Ardından Ruhan Mavruk’un Türkçe okuduğu açıklamada, Hrant Dink’in katledilişinin unutturulamayacağı belirtildi. Mavruk, “Uğur Kaymaz’ı yaşından fazla kurşunla, Ceylan Önkol’u sahibinin bir türlü bulunamadığı havan topuyla, Metin Göktepe, Engin Çeber, Alaattin Karadağ, Aydın Erdem, Şerzan Kurt ve daha nicesini polis şiddeti ve işkenceyle katleden, binlercesini gözaltında kaybeden devlet ve devletin paramiliter güçleriydi” dedi.

Hrant Dink’in katledilişinden önce katliama nasıl ortam hazırlandığı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatan Mavruk, Hrant Dink’e yapılan saldırının sadece ona değil Hrant Dink şahsında bu topraklarda yaşayan tüm halklara yapılmış bir saldırı olduğunu belirtti. Bu 4 yıl içerisinde yapılması gereken soruşturmaların devlet ve onun yürütme organı AKP tarafından engellendiğini belirten Mavruk, hükümetin öğrencilere, emekçilere, devrimcilere ve kadınlara yönelik saldırılarının devam ettiğini ifade etti.

Açıklama “Bu topraklarda yaşayan halklar olarak her türlü sömürü ve tahakküm biçimlerini ortadan kaldırmış bir dünya tahayülümüz olduğunu bir kez daha duyuruyoruz. Kalettiğiniz her emekçinin, her kadının, her öğrencinin, her devrimcinin, her masumun hesabını soracağız! Hrant’ın hesabını soracağız!” sözleriyle son buldu.

Grup Emeğe Ezgi ve Bandista da ezgileriyle eyleme destek verdiler.


Ankara’da polis barikatı aşıldı

Hrant Dink’i anmak için bir araya gelen kitle, Yüksel Caddesi’nde toplanmaya başladı. Ardından Adalet Bakanlığı’nın önüne yürüyüşe geçmek isteyen kitlenin önü polis barikatıyla kesildi. Kitlenin bulunduğu yerde basın açıklamasını yapmasını söyleyen polise “Barikat açılsın yürüyüş başlasın!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!” sloganlarıyla, Ermenice ezgilerle ve akışlarla yanıt verildi. Kitle kararlılığını sergileyerek gür sloganlarla beklemeyi sürdürdü. 1 saatlik bekleyişin ardından kolluk güçleri barikatı kaldırarak kitlenin yürümesine izin verdi.

Sloganlarla Adalet Bakanlığı’nın önüne gelen kitle buraya siyah çelenk ve altı delik bir ayakkabı bıraktı. Açıklamadan önce Hrant Dink ve devrim şehitleri anısına salgı duruşu gerçekleştirildi. Önce Ermenice ardından Türkçe en son ise Kürtçe basın açıklaması okundu.

Açıklamada, Hrant Dink cinayetinin devletin bilgisi dâhilinde olduğu belirtildi. Taş atan çocuklar hapiste yatmaya devam ederken Hrant’ın katili Ogün Samast’ın çocuk kategorisine sokulup salıverilmek istendiği vurgulandı.

Eylemi Ankara Düşünce Derneği Girişimi, AKA-DER, Alınteri, BDP, ÇHD Ankara Şubesi, Devrimci Yolda Özgürlük, DHF, Devrimci 78’liler Federasyonu, ESP, EHP, Kaldıraç, Mücadele Birliği, SDP, Sosyalist Parti, Sosyalist Gelecek, 78’liler Girişimi, Partizan, Toplumsal Özgürlük Platformu örgütledi. BDSP ile birçok devrimci ve ilerici kurum eyleme destek verdi.

Eyleme yaklaşık 500 kişi katıldı.


İzmir’de binler yürüdü

Konak YKM önünde toplanan kitle coşkulu sloganlarla Hrant Dink’in katillerinden hesap sorma çağrısı yükseltti. Bekleme sırasında katliamı teşhir eden konuşmalar yapıldı. Hrant’ın katilinin devlet olduğu aynı katillerin Muğla’da üniversite öğrencisi Şerzan Kurt’un katili olduğu söylendi.

Kitle eski Sümerbank önüne kadar yürüdü. Burada yapılan basın açıklamasını Hrant’ın Arkadaşları adına Rezzan Karakurt okudu. Karakurt, katillerin hala serbest olduğunu vurguladı.

Ermeni kırımından Dersim katliamına, 6-7 Eylül olaylarına, Çorum ve Maraş’tan Sivas katliamına, Fırat’ın öte yakasında yaşanan binlerce faili meçhul cinayete kadar her karanlık olayda kolektif bir iradenin olduğunu söyleyen Karakurt, “Bu irade şimdi her fırsatta kendini gösteriyor ırkçılığı, milliyetçiliği, ayrımcılığı ve nefret söylemlerini İnegöl’de, Dörtyol’da olduğu gibi her fırsatta devreye sokuyor” dedi.

Basın açıklaması “Katilleri tanıyoruz!”, “Adalet istiyoruz!”, “Vorcakorzı gı Cançnank!” “Aartarutyun gı Bahançenk!”,” Em Qatil Nasdikim!” sloganlarıyla sona erdi.

BDSP’nin de yer aldığı eyleme yaklaşık bin kişi katıldı.


Adana

İnönü Parkı’nda yapılan basın açıklamasında Hrant’ın katledilişinde devletin oynadığı role dikkat çekildi. Açıklamada, “Genelkurmay başkanlığından yargı makamlarına, hükümet sözcülerinden güvenlik güçlerine, medyadan paramiliter güçlere, tüm resmi/siyasi figürlerin, Hrant Dink’in öldürülmesinde, cinayetin önlenememesinde, gerçek faillerin ortaya çıkarılmamasında, doğrudan ya da dolaylı olarak sorumluluğu vardır” denildi.

Açıklama “Aradan 4 yıl geçti ama biz daha fazla Hrant’ız. Daha fazla Ermeni’yiz!” sözleriyle sona erdi. Eylem İHD, TUHA-DER, DİP, ESP, Emep, Odak, Eğitim Sen, SES, Genel-İş 2 Nolu Şube, Tunceliler Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, EDP, ÖDP, TİHV, BDP, ÇHD Adana Şubesi, Türkiye Gerçeği, TÖP, EMEK ve Özgürlük Cephesi, Sosyalist Feminist Kolektif, Adana Tabip Odası, Halkevleri ve Sosyalist Parti tarafından yapıldı.


Bursa’da eylem

Setbaşı/Mahfel önünden başlayan yürüyüş boyunca “Faşizme inat kardeşimsin Hrant!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz!”, “Türk-Kürt-Ermeni yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji bratiya gelan” sloganları öfkeli bir biçimde atıldı. 

Yürüyüşün sonunda Kent Müzesi önüne gelindi. Burada “Hrant’ın Arkadaşları” adına Rüstem Avcı bir konuşma yaptı. Dink cinayetinin 4 yıldır aydınlatılmadığını ve gerçek katillerin yargılanmadığını vurgulayan Avcı “Hrant’ı kolektif bir ‘resmi’ irade öldürdü” dedi. 

Dink cinayetinin arkasındaki ‘devlet eli’ tereddüde yer vermeyecek şekilde yargı önüne çıkarılmadıkça, katillere yardım eden, göz yuman, raporları hasıraltı eden, katile kahraman muamelesi yapan polis amirlerinden, jandarmalardan, komutanlardan, valilerden, soruşturmaları engelleyen yargı üyelerinden ve siyasilerden hesap sorulmadıkça hiç kimsenin geleceğinin güvence altında olmadığı belirten Avcı konuşmasını “Katiller bulunup hesap soruluncaya dek, sabah, akşam, 24 saat, asırlar da sürse Hrant olacağız, Hrant kalacağız. Ta ki katillerin hesap günü gelinceye dek…” sözleri ile bitirdi. 

“Katillerden hesabı emekçiler soracak!” sloganı ile karşılanan konuşmanın ardından Hrant’a atfen yazılan bir mektup okundu ve basın açıklaması sona erdi.

Kızıl bayrak/ İstanbul - Ankara - İzmir-

Bursa - Adana




Şerzan Kurt davasında faşist saldırı

Muğla’da polis kurşunuyla katledilen Kürt öğrenci Şerzan Kurt cinayetinin 3. duruşması 19 Ocak günü Eskişehir’de görüldü. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayı izlemek için Muğla ve Eskişehir’den ilerici ve devrimci öğrenciler adliye önünde biraraya geldi. Şerzan Kurt’un ailesi, avukatları, BDP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ise davayı izleyenler arasında.

Sabah erken saatlerde Muğla’dan gelen öğrenciler adliye binasının hemen yanında beklerken, ülkücü faşistler ortalıkta onlarca polis olmasına rağmen 3 Kürt öğrenciye pusu attı. Bir öğrenci başına aldığı sopa darbelerinden kaynaklı hastaneye kaldırıldı. Buna tepki gösteren ve olaya müdahale eden Kürt öğrenciler ise polisin biber gazlı saldırısına maruz kaldı. Saldırgan faşist ise göstermelik olarak gözaltına alındı.

Yoğun polis ablukasının dikkat çektiği mahkeme çevresinde, duruşmayı izlemeye gelenleri didik didik aranırken, faşistlerin rahatlıkla dolaşması ise “güvenlik önlemlerinin” kimin için alındığını gösterdi. 

Sabahın erken saatlerinden itibaren mahkeme önünde toplanan kitle ise saldırının öğrenilmesinin de etkisiyle öfkeli bekleyişlerini duruşmanın bitimine kadar sürdürdü. Duruşmanın sona ermesinin ardından açıklama yapan Osman Özçelik davanın Eskişehir’e alınarak katil polisin aklanmaya çalışıldığı yönündeki kuşkularının doğrulandığını belirtti ve davanın gidişatının sağlıklı yürümesi için Ankara’ya alınmasını talep edeceklerini belirtti. Özçelik davanın gittikçe Uğur Kaymaz davasının sonucuna doğru evrildiğini de belirtti ve faşistlerin gerçekleştirdiği saldırıyı kınadı.

Özçelik’ten sonra konuşan baba Kurt ise oğlunun ülkücü faşist yanlısı polisler tarafından öldürüldüğünü vurguladı.

4. duruşmanın 16 Mart 2011 tarihine ertelendiği belirtildi.

Baba Kurt’un konuşmasından sonra eylem atılan sloganlarla son buldu. Eylemi BDP, ESP, BDSP ve EHP örgütlerken, çok sayıda ilerici ve devrimci kurum destek verdi.

Kızıl Bayrak / Eskişehir



NATO ve füze kalkanı karşı çalışmalar...

Bursa’da Birlik kuruldu

Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun Türkiye’de kuracağı “Füze Savunma Kalkanı”na karşı ilerici ve devrimci güçler tarafından yürütülen antiemperyalist mücadele büyüyor. Bursa’da bir araya gelen ilerici ve devrimci kurumlar NATO ve Füze Kalkanı karşıtı çalışmalarını güçlendirmek için “NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik”i oluşturdular.

19 Ocak günü yapılan bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla Birlik’in kuruluşu deklare edildi. Setbaşı-Mahfel önünden Orhangazi Parkı’na yapılan yürüyüşte “NATO ve Füze Kalkanına hayır! Emperyalizme ve siyonizme kalkan olmayacağız! / NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik” pankartı taşındı. Yürüyüşte ajitasyon konuşmaları yapıldı ve sloganlar atıldı.

Açıklamanın yapılacağı yere gelindiğinde hep birlikte Gündoğdu marşı söylendi. Marşın ardından da Birlik’in kuruluşunu deklare eden basın açıklaması okundu. “. Açıklama “Bursa’da bir araya gelen devrimci ve ilerici güçler NATO ve Füze Savunma Kalkanı’na karşı birlikte mücadele öreceklerdir. Sizleri de bu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.”


İstanbul’da imza kampanyası

‘NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik’ çatısı altında bir araya gelen devrimci ve ilerici güçler; işçileri, emekçileri ve ezilen halkları mücadeleye çağırmaya devam ediyor.

“NATO’ya ve füze kalkanı projesine hayır!”, “NATO’dan çıkılsın, üsler kapatılsın!”, “Tüm emperyalist anlaşmalar iptal edilsin!” talepleriyle imza toplayan Birlik bileşeni devrimci ve ilerici güçler, 14 Ocak günü Taksim’de Galatasaray Lisesi önünde masa açtılar. İmza masanın arkasına “NATO ve füze kalkanına hayır! Emperyalizme ve siyonizme kalkan olmayacağız!” pankartı da açan bileşenler, sesli ajitasyon konuşmaları eşliğinde işçi ve emekçilerden imza topladılar. Faaliyet sırasında imzalarıyla kampanyaya destek olan işçi ve emekçilere, NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik’in bileşenleri ve çalışmaları hakkında bilgilendirmelerde de bulunuldu.

NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik, Kadıköy’deki Eminönü İskelesi önünde de imza topladı.

Kızıl Bayrak / Bursa - İstanbul



İncirlik işkence üssü!

Bölge halklarına yönelik saldırı ve savaş üssü olarak kullanılan ve aynı zamanda yüzlerce nükleer bombanın tutulduğu İncirlik Üssü’nün aynı zamanda işkencenin de üssü olduğu belgelendi.

Alman Die Welt gazetesinin Wikileaks belgelerine dayandırarak yaptığı habere göre CIA yasadışı sorgulamalar için İncirlik Üssü’nü 2002’den itibaren kullanmaya başladı. 2002-2006 yılları arasında CIA’nın işkence için kullandığı uçakları 24 kez üsse geldi.

ABD’nin 11 Eylül’ün ardından başlattığı saldırganlığın bir parçası olarak, “terör şüphelisi” adı altında insanları kaçıran CIA ajanları, dünyanın her köşesinde işkenceli sorgulamalar yapmaktaydılar.

Uluslararası Af Örgütü 2006 yılında yayınladığı raporda 14 Avrupa ülkesinin yanısıra Türkiye’nin de CIA tarafından işkence üssü olarak kullanılan ülkelerden biri olduğunu duyurmuştu. Ancak Türk devleti bu iddiaları yayanlamış, Dışişleri Bakanı Sözcüsü Namık Tan “İtibar etmemenizi öneririm” demişti.