22 Ocak 2010
Sayı: SİKB 2010/04

 Kızıl Bayrak'tan
TEKEL direnişi,
yeni olanaklar ve görevler
“İşçinin kürsüye çıkma zamanı”dır.
İsrail ile yaşanan “koltuk krizi” geride kaldı.
İstanbul’da kamu emekçileri kurultayına doğru
Danıştay şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararını iptal etti
Faşizme inat, kardeşimsin Hrant!
On binlerce işçi ve emekçi Ankara’da
TEKEL direniş günlüğü
Metal İşçileri Birliği
Merkez Yürütme Toplantısı Sonuçları.
Entes’te direniş güncesinden..
Sınıf hareketinden.
İTO Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen saldırılar üzerine konuştuk...
Her şey TEKEL için: Tek yumruk, tek vücut, tek barikat! - Volkan Yaşarış!
Miting.izlenimleri.
TEKEL işçilerinin mücadelesi sansürü parçalayacak!
TÜMTİS İzmir Şube Başkanı Şükrü Günsili ile TEKEL direnişi üzerine konuştuk..
Polis terörü ve cinayetlerini
protesto eylemlerinden
Polis terörü karşıtı
kampanyaya saldırı
Kapitalizmin çürümüş ruhu: Emperyalist tekellerin Davos Zirvesi
Depremin yerle bir ettiği Haiti’nin tablosu.
“Harç zamlarına karşı
mücadelemiz engellenemez!.
İstanbul: Kimin başkenti?
Bir katil, bir cinayet ve “demokratik açılım”
Emekçi kadının ‘güneşi’ ancak sosyalizmde doğacaktır!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

17 Ocak günü sermayenin başkentinde biraraya gelen on binlerce işçi ve emekçi “Genel grev-genel direniş” şiarını haykırdı. Bu haykırış işçi ve emekçilerin biriken öfke ve tepkisinin dışa vurumunu ifade etmektedir. Sınıf ve emekçi kitleler sermayenin saldırılarına ancak genel grev-genel direnişle yanıt verileceğini giderek daha çok bilince çıkarmakta ve bunu talep etmektedirler.Bir ayı aşkın bir süredir yaşanan tüm zorluklara ve olumsuz koşullara rağmen TEKEL işçileri direnişlerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyorlar. Türk-İş bürokratlarının TEKEL direnişini kırmaya yönelik hesapları tutmadı. Bilinen taktikleri bu kez boşa çıkarıldı. “Hava boşaltma” amacıyla örgütlenen 17 Ocak mitingi Türk-İş bürokratlarını vurdu. Bu kez işçilerin hışmından ve öfkesinden kurtulamadılar. Her ne kadar Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu yaptığı konuşmanın arkasından ortadan kaybolsa da öfkeli TEKEL işçileri önce kürsüyü işgal etti ardından Türk-İş Genel Merkezi’nin kapısına dayandılar. Açık ki Türk-İş bürokratları yakalarını kolay kolay kurtamayacaklar. Nitekim Türk-İş, 20 Ocak günü diğer işçi ve memur sendika konfedarasyonlarına TEKEL direnişini görüşmek için çağrı yapmak zorunda kaldı. Bu çağrı direnişçi TEKEL işçilerinin öfkesinden kurtulamayacaklarını da gösterdi. Gelinen yerde TEKEL direnişi kendi sınırlarını çoktan aştı. TEKEL işçisi tüm işçi ve emekçiler için direniyorlar. Geniş işçi ve emekçi kitlelerin destek ve dayanışmasını arkasına almış bulunuyor. TEKEL direnişi yalnızca kendi özlük hakları ve iş güvenceleri için direnen 11 bin işçiyi değil, milyonlarca işçi ve emekçinin geleceğini ve haklarını korumanın da mücadelesini ifade ediyor. Onun için TEKEL direnişi her türlü destek ve dayanışmayı hak ediyor.TEKEL direnişinin kazanması işçi ve emekçilerinin kazanması demektir. Tüm işçi ve emekçiler sorunu böyle algılıyor. Gelişmelere bu gözle bakıyor. Ancak ortadaki çaba, yapılan girişimler, gösterilen eylemli sınıf dayanışması kazanmak için yeterli değildir. Bugün direnişi daha geniş alanlara taşımak, direnişin sesini-soluğunu tüm işçi havzalarına, sanayi bölgelerine, işçi ve emekçi semtlerine taşımanın tam zamanıdır. Bu konuda gösterilen her türlü çaba ve girişimlere rağmen beklenen sonuç yaratılabilmiş değil. Kuşkusuz bu yönlü çabaların birleştirilerek ortaklaştırılması, çeşitli araç ve yöntemlerle zenginleştirilmesi, tüm olanak ve güçlerin biraraya getirilerek TEKEL direnişinin ve dolayısıyla tüm işçi ve emekçilerin kazanması için seferber edilmesi bir ihtiyaç ve zorunluluktur. “Genel grev-genel direniş!” şiarını yükseltmek, sermayenin saldırılarına dur demek, muhtemel bir sendikal ihanete karşı hazırlıklı olmak bugünün en öncelikli ve acil görevdir. Sınıf devrimcileri tüm dikkat ve çabalarını TEKEL direnişine yöneltmek durumundadırlar. Bulundukları tüm alanlarda direnişin sesi-soluğu olmalı, direnişle eylemli sıınıf dayanışmasını yükseltmek için seferber olmalıdırlar. Bugün mevcut olan sınırlara takılıp kalmak sorumluca bir tutum olmayacaktır. Her zamankiden daha çok sınırlarımızı zorlayacağımız ve aşacağımız bir dönemin içindeyiz. Bunun imkanları ve güçleri giderek büyüyor. Burada gerekli olan enerjik, inisiyatifli, yaratıcı bir müdahale ve çabadır. O halde tüm imkanları ve güçleri devrimci sınıf mücadelesini büyütmenin ve güçlendirmenin etkili birer silahına çevirmek için harekete geçelim.

* * *

Toplumcu Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Eksen dergisinin Ocak-Mart 2010 tarihli 2. sayısı çıktı. Okurlarımız Toplumcu Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Eksen dergisinin yeni sayısını Eksen Yayıncılık bürolarından temin edebilirler.