08 Ocak 2010
Sayı: SİKB 2010/02

 Kızıl Bayrak'tan
TEKEL direnişi kritik bir döneme giriyor
2009’da sınıf hareketi...
Zamlara ve sosyal yıkım saldırılarına
karşı mücadeleye!
Polis terörü ve cinayetleri protesto ediliyor.
“Polis cinayetlerine ve terörüne son!”.
TEKEL işçisinden
“direnişe devam” kararı.
TEKEL Direnişiyle Dayanışma Komitesi kuruldu!.
4 / C mağduru bir TEKEL işçisiyle konuştuk.
Esenyurt’ta işçiler mücadele ve örgütlenmeyi tartıştı
Sınıf hareketinden.
TKİP III. Kongresi
Açılış Konuşması…
Kapitalizmin küresel krizinin dalgaları 2010’da da yayılmaya
devam edecek.
Gençlik 2010’da düzen karşıtı
mücadeleyi büyütmelidir!
Ekim Gençliği’nden
polis terörü karşıtı çalışmalar.
Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı
2009 yılında emekçi kadınlar için yoksulluk, yıkım ve şiddet vardı
Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları’nın TMMOB’daki seçim sürecine dair açıklaması
Emperyalist savaş makinesi namluları Yemen halkına çevirdi!
Kitle hareketi İran’daki Mollalar rejimini sarsıyor..
2010’a girerken - M. Can Yüce
Edirne’de polis terörü ve linç girişimi
Silahı tutan bilek değil yürektir!..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları’nın TMMOB’deki seçim sürecine dair açıklaması...

Seçimlerde patronlara oy yok!

TMMOB ve bağlı odaların genel kurul süreçleri son virajına girmiş durumda. Birçok açıdan kritik bir döneme denk düşen seçimlerin tablosu yavaş yavaş oluşuyor. Devletin hedef tahtasındaki TMMOB’nin, yönetimine hakim bürokratik çizgi ile bu süreci karşılayabilmesi çok olası görünmüyor. Bunu önden tahmin etmek “oda beyleri”nin daha doğrusu yeni ve yeniden “oda beyi” adaylarının seçim süreçlerinde takındıkları tavır vesilesiyle daha kolay olmaktadır.

Elbette tüm bunlar yeni değil. Her seçim dönemi kendini gösteren bu durum gittikçe ilerici çevreleri de içine alan kronik bir hastalık haline gelmiş durumdadır. Gün geçtikçe yayılan ve bugün neredeyse tüm bünyeyi saran bu eğilim bir yandan toplumsal muhalefetin geriliği ile beslenirken öte yandan da TMMOB’nin değişen/değiştirilen yapısıyla doğrudan ilişki kurmaktadır. Bizim için de burada önemli olan emekten yana sol güçlerin seçimlerde takındığı tavırdır.

Seçim süreçleri TMMOB’ye hâkim anlayışın ve onun dışında kalan ilerici hatta “devrimci” olma iddiasındaki siyasetlerin durumunu en çıplak şekilde ortaya koymakta, deyim yerindeyse turnusol kâğıdı işlevi görmektedir. Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler, karşılıklı pazarlıklar, söylenen yalanlar ve kıvrak manevralarla ikili-üçlü hatta dörtlü oynanan bir oyuna dönen seçim süreci, ne yazık ki bir dizi sol siyaseti de içler acısı durumlara sokmaktadır.

Ücretli ve işsiz MMŞP ve TMMOB’deki örgüt içi demokrasi konularında cafcaflı sözler edenlerin yelkenleri seçimler vesilesiyle suya inerken; kendilerini bir siyasal bakışın değil de SMM’lerin (Serbest Müşavir Mühendis), KOBİ’lerin temsilcisi ilan edenlerle, CHP, İP gibi “sol” maske altında şovenizmin bayraktarlığını yapanlarla, geçmişte ve yakın zamanda örgüt içinde neredeyse faşizan denebilecek uygulamalara imza atanlarla ve büyük patronlarla yönetimi paylaşmakta bir beis görmemektedir. Sol-ilerici güçlerin birliği yerine koltuğu tercih edenler, her ne koşul altında olursa olsun yaptıklarına meşru bir gerekçe bulamayacaklardır. “Devrimcilik” iddiası ile bu alanda çalışma yapan herkese iki dönem önce TMMOB Genel Kurulu kürsüsünden MMO Başkanı’nın konuşmasını hatırlatmak isteriz. Yetkin mühendislik tartışmalarını gündeme getirenlerin “siyaset yaparak odalarda var olmaya çalışan “marjinal gruplar” olduklarını ve bu grupların TMMOB’yi bölmeye çalıştıklarını” söylemişti sayın başkan! Bu söylem benzeri yüzlerce açıklama hala orta yerde duruyorken, böyle bir anlayışla girilen gizli pazarlıkların samimi bir siyasal eksen etrafında olması ilkeli herhangi bir sol siyaset açısından mümkün değildir.

Türkiye’de toplumsal muhalefetin önemli mevzilerinden biri olan TMMOB’yi zor günler bekliyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu ve TMMOB Yasası’nda yapılması düşünülen değişiklikler odalara ve onların muhalif duruşlarına yönelmiş açık bir saldırı durumundadır. Ayrıca kriz ile farklı bir boyuta ulaşan, mühendis, mimar ve şehir plancılarını da vuran işsizlik ve iş yaşamındaki sorunlar artık tartışılmaz şekilde temel bir gündem durumundadır. Bunların dışında kent sorunları, özelleştirmeler, kadrolaşma ve hükümetin bilimi ve mühendisliği hiçe sayan uygulamaları TMMOB’yi önümüzdeki dönemde bekleyen sorunların başlıcalarıdır.

TMMOB her ne kadar muhalefetin önemli bir adresi konumunda olsa da bundan sonra sermaye karşısında kendi konumunu net bir şekilde savunmayan tüm örgütlenmeler gibi savrulmaya mahkûmdur. Halihazırdaki heterojen yapısıyla bir meslek örgütü olan TMMOB açısından durum daha hassas olarak tarif edilebilir. Dönem daha mücadeleci ve dirayetli olanın ayakta kalacağı çetin bir dönemdir. Ancak daha odaların seçim süreçlerinde ilkeleri koltuğa feda edenlerin oluşturacağı yönetimlerin gelecek için çok da iyi sinyaller verdiğini söylemek mümkün değildir. Birçok önemli şubede kıran kırana geçen liste pazarlıkları bize bürokratik zihniyetin devam edeceğini haber vermektedir. Odayı değiştirmek adına ince manevralarla yönetici adayı olanlar, odayı üyeyle birlikte değil üye adına yönetmek üzere yola çıktığını kabul etmektedir. Oysa asıl değişmesi gereken bu anlayıştır.

Açıktır ki TMMOB bir meslek örgütüdür. Buna uygun olarak farklı yaklaşımlar ve sınıfsal eğilimler yönetime talip olabilir. Bu çok da yadırganacak bir durum değildir ancak oda içerisindeki sol güçlerin hiçbir ilkeyi tartışmaya açmadan pazarlıklara girmesi kabul edilemez bir durumdur. Bunun somut kanıtı oda seçimlerinde listelerin çalışma programlarından önce belirlenmesidir. Liste pazarlıkları sırasında geçerli olan birçok değişken ve parametre içinde çalışma programı yoktur. Seçim çalışması da genel olarak siyasal yönelimlere değil isimlere oy verilmesi üzerinden biçimlenmektedir. Ancak bizim ve mücadelenin geleceği açısından ortaya çıkan adayların hangi temel ilkeler üzerinden yönetime talip olduğudur. Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları olarak bizlerin oda faaliyetlerinde belirlediğimiz temel ilkeler şöyledir:

* Artan işsizlik ve çalışma yaşamındaki sorunlar ana sorundur. Yürütülen çalışmaların ana eksenini de bu gerçek oluşturmalıdır. Ücretli çalışan ve işsiz üyeler örgütümüzün tüm faaliyetlerinin odağı olmak zorundadır. Örgütümüzde son dönemde görülen, yüzünü sermayeye dönen anlayışla mücadele edilmelidir.

* Kapitalizmin azgın sömürüsüne karşı birleşik mücadele hattı hayati bir önemdedir.

* Ücretli MMŞP’nin örgütlenmesindeki sorunlar hızla ele alınmalı “ÜİMMŞP Kurultayı’nda” atılan anlamlı adım devam etmelidir.

* ENTES’te örgütlülüğe saldıran patron EMO’nun eski bir yöneticisidir. 200. gününü geride bırakan direnişe çeşitli şekillerde saldıran bu anlayış emekten yana hiçbir kesim tarafından kabul edilemez bir durumdur. TMMOB bünyesinde bulunan bu tarz emek düşmanı eğilimlerin karşılıksız kalmaması gerekmektedir.

* Türkiye’de artan baskı koşulları bugün tüm muhalefeti hedef almaktadır. TMMOB devletin açık hedefi konumuna gelirken ülke genelinde de devrimciler sokak ortasında infaz edilmekte, hak arayanlara azgınca saldırılmakta, çıkartılan yasalar ve yönetmeliklerle örgütlenmenin önüne türlü setler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bugün sınıflar mücadelesinin önüne örülen duvarları yıkmak muhalefetin önündeki en önemli görevdir. TMMOB’nin de bu görevde üzerine düşeni yapması onun muhalif kimliğini sürdürmesi açısından vazgeçilmezdir.

* Örgüt içi demokrasi TMMOB’nin geleneğine ve ülkemizde yaratılan devrimci değerlere yakışacak bir biçimde yeniden ele alınmalıdır. Örgütte oluşan merkeziyetçi bürokratik yapı yerine tabana inen, üyesine söz vermeyi bir lütuf değil bir hak olarak gören bir yapı oluşmalıdır.

* Anti-faşizm ve anti-emperyalizm TMMOB’nin bugüne kadar taşıdığı en temel gelenekleridir. Bunlara sahip çıkmak için artık söz yetmemektir. Bu yönde harekete geçilmelidir.

* Mesleğimizi kastlaşmaya götürecek, yetkin mühendislik, belgelendirme ve onun tüm neoliberal türevleri reddedilmelidir ve bunlara karşı etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.

* TMMOB’nin siyasal konumunun ötesinde anayasa ile tarif edilmiş kamusal görevleri de bulunmaktadır. Zaten örgütümüzü devletin hedefi haline getiren de bu görevler olmaktadır. Bu noktada geri adımlar kabul edilemez. Tersine daha etkin bir şekilde mesleklerimizin temel kuralları etrafında tüm mücadele biçimlerini içeren bir şekilde sürdürülmelidir.

* “Gençlik gelecektir!” örgütümüzün temel şiarlarından biri olarak dillendirilse de bunun gerekleri yerine getirilmemektedir. Bu yaklaşım aşılarak öğrenci örgütlülüklerine bakış yeniden ele alınmalı, öğrenci örgütleri örgütümüzün bileşeni olarak kabul edilmelidir.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları olarak, tüm emekçi mühendis, mimar ve şehir plancılarına çağrımızdır:

* Devletin TMMOB’yi hedef seçtiği bir dönemde örgütümüze sahip çıkmak çok önemlidir. TMMOB’deki genel kurul süreçlerinin meşruiyetini hedef alan raporlara inat seçimlere katılmak ve verilen oyun takipçisi olmak bir görevdir.

* Hiçbir patron yönetici adayına oy vermeyelim. TMMOB bir sınıf örgütü olmayabilir ancak bu bizim sınıfsal tutum almamıza engel değildir. Eğer ki bu örgütün ezici çoğunluğu bizsek yönetimlerden bizi sömüren sınıfın temsilcilerini kazımak zorundayız.

* Tüm yönetici adaylarını detaylı bir şekilde inceleyelim sadece birileri söyledi diye oy vermeyelim.

* “Gericiler gelecek” tehditleri ile korkutulan demokrat unsurlar tarafından çağımızın en gerici unsurunun burjuvazi ve onun kokuşmuş düzeni olduğu iyice anlaşılmalıdır. Yaşadığımız tüm sorunların arkasında yatan bu düzen ve onun temsilcileri vardır. Burada bir orta nokta yoktur her türlü liberal unsur bizim sınıfsal düşmanımızdır.

* TMMOB bünyesinde “yetkin mühendislik” konusunda net bir tutum bildirmemek artık bir alışkanlık haline gelmiş durumdadır. Yetkin mühendislik ve onun her türlü türevi kapitalizmin yeni bir sömürü kapısıdır. Bu sömürünün karşısında tutum almayan herkes sermayenin safında yer almaktadır. Bu anlayışa oy verilmemelidir.

* Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Kurultayı’na sahip çıkarak orayı bürokratlara dar edenlerin seçimlerde de bu gerici odağa gereken yanıtı vermesi gerekmektedir.

* Kürt halkına ve onun mücadelesine kin kusan sol maskeli şovenistlere oy vermeyelim. Halkların kardeşliği mücadelesi için ellerimizi birleştirelim.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları olarak bizler seçimlerde de emekten yana olan tüm sınıf kardeşlerimizi destekliyoruz.

.