16 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/16

 Kızıl Bayrak'tan
Taksim kararlılığı kazandı
Liberal reformistler sendika ağalarının gerisine düştüler!
Erdoğan savaş baronlarının
huzuruna çıktı!
Metal İşçileri Birliği MYK’sının
Nisan Ayı Toplantısı Sonuçları
Akkardan’da uzlaşmacı-icazetçi
çizginin iflası
Baskı ve teröre rağmen
Ankara’da yaygın çalışma
Ahmet Türk’e saldırı yaygın protestolarla karşılandı 
BDSP’nin 1 Mayıs faaliyetlerinden.
İşçi ve emekçi hareketinden
TKİP 1 Mayıs’a çağırıyor!.
1 Mayıs ve 26 Mayıs
üzerine konuştuk
İzmir Emek ve
Mücadele Platformu kuruldu
EKK, işçi ve emekçi kadınları
mücadeleye çağırıyor..
Eğitim sisteminin gurur(!) tablosu
YTÜ’de direniş sürüyor!
İnsanca yaşanabilir kentler için sosyalizm!
MMO’da seçim süreci tamamlandı..
Sosyal-İş’ e üye olduğu için işten atılan Avukat Cem Gök ile konuştuk
Kırgızistan’da halk ayaklanması
ABD destekli yönetimi yerle bir etti!
9. BİR-KAR Gençlik Kampı gerçekleştirildi
Her kıtada grev var!
Kuzey Kürtleri’nin traji-komik paradoksları… - M. Can Yüce
kizilbayrak.net 1 Mayıs 2010 özel sayfası yayında.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ahmet Türk’e saldırı yaygın protestolarla karşılandı

Kapatılan DTP’nin siyasi yasaklı eski Eşbaşkanı Ahmet Türk’e yönelik Samsun’da gerçekleştirilen faşist saldırı Kürt kentlerinde gerçekleştirilen eylemlerle protesto edildi.

14 Nisan 2009 tarihinde DTP’ye yönelik yapılan operasyonlar sonucu Kürt siyasetçilerinin tutuklanmasının yıldönümüne denk gelen protestolar Kürdistan’ın birçok iline yayıldı. Hakkari, Diyarbakır, Mersin, Şırnak, Van, Adana’da binlerce kişi sokak gösterileri düzenledi.

Operasyonların yıldönümünde Diyarbakır’da on binlerce kişi BDP Diyarbakır İl Örgütü önünde toplanarak Koşuyolu Parkı’na doğru yürüyüşe geçti.

Aralarında BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, DTP milletvekilleri ile belediye başkanlarının bulunduğu on binlerce kişi Ahmet Türk’e yapılan saldırıya ilişkin tepkilerini “Sabrımız taşarsa Karadeniz, Ege, Marmara’ya taşar!” pankartı ile gösterirdi.

Hakkari’nin Yüksekova ve Şemdinli, Şırnak’ın Cizre, Beytüşşebap ve Silopi, Van’ın Başkale ilçelerinde esnaf, Ahmet Türk’e yönelik saldırıyı protesto etmek için kepenk açmadı.

Yüksekova’da 14 Nisan operasyonlarını protesto etmek amacıyla BDP ilçe binası önünde toplanan binlerce kişi, basın açıklamasının yapılacağı Oslo Oteli’ne kadar yürüdü. Oslo Oteli önünde yapılan basın açıklamasının ardından yürüyüşe geçen gruba, polis biber gazı ve tazyikli suyla saldırdı.

Mersin’de de kepenk kapama eylemiyle saldırı protesto edildi.

Van’da BDP Van il binası önünde toplanan binlerce kişi belediye binası önüne doğru yürüyüşe geçti. Belediye önünde açıklama yapan TUYAD-DER Başkanı İbrahim Ete, 2009 yılı içinde KCK operasyonu adı altında 1483 DTP’linin tutuklandığını hatırlattı. Aradan bir yıl geçmesine rağmen tutuklu DTP’lilerin halen mahkemeye çıkarılmadığına da dikkat çeken Ete, DTP’li siyasetçilerin derhal serbest bırakılmalarını istedi. Ahmet Türk’e yapılan saldırının “Kürt halkına ve demokrasiye yapılmış bir saldırı olduğunu” ifade eden Ete, saldırıyı kınadı. Açıklamanın ardından yürümeye başlayan bir gruba polis, biber gazı ve tazyikli suyla saldırdı. Polisle çıkan çatışma kısa süre sonra sona erdi.

Adana BDP İl Örgütü, il binası önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, MYK Üyesi Sıdık Akın, KESK Adana Şube Başkanı Sinan Tunç, Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Güven Boğa da katıldı.

Cemal Gürsel Caddesi’ndeki BDP binası önünde yapılan eylemde “Trabzon, Samsun hattında, dün Hrant Dink, bugün Ahmet Türk, yarın kim?” pankartı açıldı.

BDP Adana İl Başkanı Zeki Karataş yaptığı açıklamada, Kürtler olarak katliamlardan, tutuklamalardan işkencelerden geçirildiklerini ifade ederek Kürt halkının geçmişte de her zaman ayakta olduğunu, bundan sonrada ayakta olacağını söyledi. Kürt halkının alnının açık yolunun aydınlık olacağını belirtti.

Ülgen, Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı kınadı. “Esaret altında tutulan bütün arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.


 


Hakkari’de insanlık ayaklar altında...

Hakkari’de, kapatılan DTP’nin siyasi yasaklı Eşbaşkanı Ahmet Türk’e yönelik saldırının protesto edildiği eylemler sırasında azgın polis terörü bir kez daha sahnelendi.

BDP tarafından yapılan basın açıklamasının ardından Cumhuriyet Caddesi üzerinde kitleye saldıran polisler Hakkari eski Belediye Başkanı Kazım Kurt’un oğlu Hatip Kurt ve Baran Engin adlı çocukları yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Çocuklar, Hakkari Devlet Hastanesi’nde yapılan tedavilerinin ardından Van Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Yaralıların durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi.

Dünkü gösteriler sırasında oğlu Habip Kurt’u okuldan almak için yola çıkan Anne Güllü Kurt’un çabaları sonuç vermedi. Hatip Kurt’u gözaltına alan polislerin 14 yaşındaki çocuğu yerlerde sürüklemesi burjuva medyada dahi “insanlık yerlerde sürüklendi” başlıklı haberlerle işlendi.

 

 


Çeber davasında
işkenceciler korunuyor

12 Nisan günü görülen Engin Çeber davasında işkencecilerin korunup kollandığı bir kez daha görüldü. 60 sanıklı davada sadece iki gardiyan hakkında işkence suçundan müebbet hapis cezası istendi.

Engin Çeber davasında savcı mütalaası yeni bir skandala imza attı. Soruşturmaya sonradan katılan ve sadece bir duruşmada bulunan Savcı Muammer Çalık, 60 sanıklı davada sadece iki gardiyan hakkında işkence suçundan 3’er kez müebbet hapis cezası istedi. Metris Cezaevi ikinci müdürü Fuat Karaosmanoğlu’nun ise “görevi ihmal”den sadece 1 yıl hapsi talep edildi.

Bu arada cezaevine geldikleri gün cezaevinin jandarma arama noktasında Çeber ve arkadaşlarını cop ve palaskalarla dövdükleri söylenen, odaya copla girdikleri yönünde kamera kaydı ve odadan dövülme sesi geldiği yönünde tanık ifadesi bulunmasına rağmen, dört jandarma görevlisinin de aralarında bulunduğu 42 sanık için beraat istendi.

Duruşmada, müdahil avukatlardan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı işkence ve kötü muamele yapanlar kadar göz yumanların da suçlu olduğunu belirtti. Sanıkların hepsinin kamu görevlisi olduğunu ifade eden Kozağaclı bunların gördükleri suçu ihbar etmemekle hem yükümlülüklerini yerine getirmediklerini hem de suça ortak olduklarını ifade etti.

Müdahil avukatlardan Av. Taylan Tanay ise duruşma sonrası yaptığı açıklamada, geçmiş dönemdeki işkence suçlarının cezasız bırakıldığını hatırlattı. Engin Çeber davasında da aynı sona gidildiğini ifade etti.

Müdür Fuat Karaosmanoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet istendiğini hatırlatan Tanay, hazırlanan mütalaada sadece 1 yıl ceza talep edildiğini söyledi.

Tanay şunları söyledi:

“18 aylık uzun bir süre yargılama sonucu onlarca tanık dinlendi, bilirkişi raporları, adli tıp raporları, kamera kayıtları var. Ama 18 ay sonra sadece 1 yıl ceza isteniyor. Aynı şekilde jandarmalar hakkında yine beraat isteniyor. Bu mütalaayı kabul etmek mümkün değil. Emniyetteki görüntüleri yok etmeye çalışan, sahte bilirkişi raporları oluşturmaya çalışanlar, tanıkları yönlendirmeye çalışan, tanıkları mahkeme getirmeyen irade 18 ay sonra davayla hiç ilgili olmayan, vakıf olmayan bir cumhuriyet savcı ile cezasızlık güvencesine kavuşmayı düşlüyor.” Tanay, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. Bunu kabul etmiyoruz.”

Halk Cepheliler ise yaptıkları basın açıklamasının yanısıra duruşma boyunca adliye önündeki bekleyişlerini sürdürdüler. Duruşma, 31 Mayıs 2010 tarihine ertelendi.