17 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/48

 Kızıl Bayrak'tan
Birinci yılında TEKEL
direnişinden öğrenmek
Gençliğe dayatılan “geleceksizlik/kölelik” kapanı parçalanmalıdır!
Öcalan’ın Gülen cemaatiyle
ittifak arayışı üzerine
Emek ve meslek örgütlerinden ilerici kurumlardan açıklama
MESS ve uşaklarına karşı mücadele barikatlarını güçlendirelim!
“Metal işçisi iradesini ortaya koydu”..
Merkez TİS Komisyonu’ndan
‘grev’ iradesi
Metalde TİS hazırlıkları
Asgari ücrette 2. perde
Asgari ücret toplu
pazarlık yoluyla
belirlenmeli - İrfan Kaygısız *
Geleceksizliğe karşı
TEKEL işçilerinin yolundan ileri!
Gençlik gelecek ve
özgürlük istiyor!
Buca’da CHP işgali ve
polis-zabıta-ÖGB terörür
Buca Belediyesi direnişinin güncesi
İşçi ve emekçiler “Torba Yasa”ya karşı alanlardaydı
Toplumcu Eksen’in yeni sayısı çıktı!.
Emekliler Ankara’da buluştu!..
Erdal Eren eylem ve
etkinliklerle anıldı.
19-22 Aralık katliamı
10. yılında!..
Avrupa’da gençlik sokaklarda
İşçi ve emekçiler sokağa çıktı!
“Emperyalizme ve siyonizme
‘kalkan’ olmayacağız!”
Maraş’ın katili sermaye devleti!
Engelliler haftasında
faşist uğultular.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele Postası

İstanbul’da Metrobüs gerçeği

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi, “İstanbul ulaşımı ve metrobüs” başlıklı raporunda İstanbul’un trafik sorununa “çözüm” olarak sunulan metrobüsleri değerlendirdi.

Metrobüsün devreye alındığı gün kapasitesini doldurduğunu vurgulayan İMO, kısa bir süre sonra bu yükün taşınamaz hale geleceğini belirtti. Metrobüsün İstanbul için doğru bir proje olduğunu ancak yanlış uygulandığını ifade eden İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, metrobüs ile birlikte metro ulaşımının tamamen rafa kaldırıldığını vurguladı.

Bir saatte banliyö treni veya metro ile 40-60 bin, hafif raylı sistem ile 15-22 bin, tramvay ile 6-9 bin, körüklü otobüsle 10-15 bin, otobüs ile 8-12 bin, metrobüs ile 12-20 bin kişinin bir yerden bir yere taşındığının belirtildiği raporda, hafif raylı sistem ile özel yolda işletilen körüklü otobüsler arasındaki büyük yatırım farklarına karşın aynı yolcu kapasitesine sahip oldukları belirtildi.

“Metrobüs hatları genellikle yolcu talebi artış potansiyeli bulunan ulaşım koridorları için geçici olarak planlanır ve yapılır. Bu koridorlarda yolculuk talebinin artışına bağlı olarak uzun vadede daha yüksek kapasiteli raylı sistem yapılması ve işletilmesi planlanır. Avcılar-Söğütlüçeşme hattındaki metrobüs işletmesi yerine de raylı sistemin hizmet vermesi gerekmektedir. Metrobüs kapasitesi son noktaya ulaşmıştır” denilen raporda, metrobüs sisteminin bir süre sonra hafif raylı sisteme yükselmek zorunda kaldığına dikkat çekildi.

Hollanda’dan alınan 50 metrobüsün tanesinin 1 milyon 200 bin avro olduğu belirtilerek bu para karşılığında aynı kapasiteye sahip Türkiye’de üretilen 4 adet araç alınabileceğinin altı çizildi.


Yıkıma karşı silahlı direniş

Erzurum’un Palandöken ilçesinde “Kentsel dönüşüm projesi” kapsamında evi yıkılmak istenen bir emekçi, belediyenin yıkım ekiplerine ve polise karşı silahıyla direndi. Evini yıktırmamak için evine kapanan Kerem Akan adlı kişi, pencereden av tüfeğiyle havaya ateş etti.

Eşi ve 9 çocuğu ile birlikte yıkım ekiplerine karşı direniş gösteren Kerem Akan evini yıktırmayacağını belirterek, gerekirse silah kullanabileceğini söyledi. “Beni kullanmaya mecbur etmeyin” diyerek kararlılığını gösteren Akan, ekiplerin evin önündeki barakaları yıkmaya başlaması üzerine havaya ateş etmeye başladı.

Belediye ve polis ekipleri uzun süre Akan’ı eyleminden vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamadı. Bu girişimlere Akan silahını ateşleyerek karşılık verdi.

Uzun süre direnen Akan eyleminde başarılı oldu. Yıkım ekipleri yıkımı gerçekleştiremeden geri döndüler. Daha sonra gözaltına alınan Akan hakkında ise meskun mahalde silah kullandığı için yasal işlem yapılacağı belirtildi.


Halis devrimcileri selamladı

BDP Dersim Milletvekili Şerafettin Halis, 10 Aralık günü 68 kuşağına “başbelası” diyen TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve AKP kurmaylarına yanıt verdi. Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada “Denizler, Mahirler, Kaypakkayalar Türkiye siyasal tarihinde en şanlı, en şerefli sayfalara imza atmış gençlerdi” diyen Halis, bugüne kadar her türlü baskıyla, şiddetle, zulümle karşı karşıya kalmış sol, sosyalist, devrimci dergi ve gazeteleri selamladı. Halis şöyle konuştu:

“Sayın başkan, değerli milletvekilleri; ben de grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün, İnsan Hakları Günü. Herkes kendi cephesinden insan haklarını değerlendirdi. Ben isterdim ki bugün sizlerin İnsan Hakları Günü’nü kutlayarak söze başlamış olaydım. Ancak, yığınlarca insan hakkı ihlalinin olduğu bir ülkede insan haklarını kutlamak yerine, insan hakları savunucularını, demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenleri selamlayarak söze başlamak istiyorum.

Düşünün ki öğrenci gençlik hakkını arıyor ve hakkını ararken-kabul edersiniz veya etmezsiniz- bir kaç yumurta atılıyor ve bu ülkenin bir bakanı çıkıp 68 kuşağına atfen 40 yıl öncesine, 50 yıl öncesine gidiyor ve “68 kuşağı da böyleydi. Bunlar memleketin baş belasıydılar.” diyor. Her şeyden önce, o sizin “baş belası” dedikleriniz, Türkiye’nin siyasal tarihinde, en şanlı, en şerefli sayfalara imza atmış gençlerdi. Kimdi bunlar? Denizlerdi, Hüseyinlerdi, Yusuflardı; darağacının gölgesinde Türk ve Kürt halklarının kardeşliği için slogan atmışlardı ve bedenlerini davaları için feda etmişlerdi. Kimdi bu gençler? Yine, Türkiye halklarının özgürlüğü ve bağımsızlığı için Kızıldere’de slogan atarak, marş söyleyerek kurşunlara, bombalara hedef olan Mahir Çayanlardı. Kimdi bu gençler, sizin deyiminizle “baş belaları”? Bu halkın davası için, Türkiye halklarının davası için işkencelerde “ser verip sır vermeyen”, lime lime bedenleriyle direnen İbrahim Kaypakkayalardı. Şimdi, eğer Türkiye’nin siyasal tarihinde şanlı bir sayfa aranacaksa burada aranır; yoksa ne idamlar için kalem kıranlar, ne işkence için ferman verenler, ne de top, tank, tüfek atılması için yine talimat verenlerden aranır.

Dünden bugüne bir şey değişmemiş olacak ki bazı zihniyetlerde, bugün de hala bu ülkede Kürtlerin Alevilerin ve Sosyalistlerin hak talepleri kanla bastırılıyor. Nedir bu kanla bastırılan talepler? Düşünce ve ifade özgürlüğü. Düşünün ki “Kürtlerin Partisi” olarak adlandırdığınız, bizce Türkiye Partisi olan DTP yani Demokratik Toplum Partisi geçen yıl, bugün kapatıldı. Neydi suçu? Sadece Kürtlerin hak ve özgürlüklerini politikada eksen yapmasıydı. Ne oldu? DTP milletvekillerine, yani sayısı 20 olan bugünkü BDP milletvekillerine 2.333 yıl ceza talep ediliyor.

Tabi düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün asıl aracı dildir. Dili bir başka yere göndermenin aracı da yine basındır, yayındır. Dün, Kızıldere’de insanları katleden zihniyet, Denizleri idam eden zihniyet, İbrahimleri lime lime işkenceyle parçalayan zihniyet, bugün de yine Komünistlerin kendi düşüncelerini ifade etme ve yayma hakkı tanımıyor. Bakın son 15 yılda Kürtlerin çıkardığı, öyle söylüyorum, madem ki Kürtlerin yayını Gündem adıyla başlayan gazete geleneği yüzlerce defa kapatıldı, biz bile sayısını bilmiyoruz. Yine Azadiya Welat gazetesi “Kürtçe yayın yapıyor” diye yayın yönetmenine yani Vedat Kurşun’a 166 yıl ceza verildi. Bugün, basın özgürlüğü kapsamında Türkiye cezaevlerinde 39 tutuklu gazeteci var ve yayını durdurulan 12 gazete ve dergi var. Yine ifade özgürlüğü kapsamında 790 kişi para cezası almış, toplam 1.485 yıl hapis cezası istenmiş. Kime? Gazetecilere. Kime? Düşüncelerini ifade etmek ve yaymak isteyenlere.

Şimdi ben, burada, düşünceleri uğruna mücadele veren, bu kadar bedeli göze almış, bu yayın ve insanları saygıyla anıyor ve burada bugüne kadar her türlü baskıyla, şiddetle, zulümle karşı karşıya kalmış dergi ve gazeteleri okumak istiyorum; Gündem gazetesi, Devrimci Demokrasi, Günlük, Evrensel, Azadiya Welat, Kızıl Bayrak, İşçi-Köylü, Sorun Polemik, Atılım, Yürüyüş, Alınteri, Mücadele Birliği, Odak, Proleterce Devrimci Duruş, Devrimci Hareket, Sosyalist Barikat ve adını burada anamadığım birçok dergi. Hepsini saygıyla selamlıyor ve mücadelelerinde başarılar diliyor, yanında olacağımızı bir daha söylüyorum.”