30 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/30

 Kızıl Bayrak'tan
Amerikancı düzenin temsilcileri “cunta karşıtlığı” demagojisine sarılıyor.
BDSP: Düzen içi dalaşmayı boykot ediyoruz!
Referandum tezgahında
solculuk iddiası ve sınırları
TÜSİAD’ın referanduma ilişkin
tutumu ve ötesi
Kürt halkına karşı örgütlü
linç taburları devrede.
İşçiler mücadeleyi ortaklaştırıyor
İşçiler iş cinayetlerine karşı yürüdü.
İşçi ve emekçi hareketinden.
Toplu görüşmelere giderken kamu emekçileri hareketinin durumu ve görevler
Sendikalarda sınıf işbirliğinin
yeni adımı: “Tüketimden gelen güç!”
Çel-Mer ve Samka işçileri direniyor!!
UPS Kargo işçileri hakları için
direniyor!
TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun’la konuştuk
İşgalci zorbalar için bataklıktan
çıkış yolu arıyorlar!
Savaş baronları Kore Yarımadası’nda gerilimi tırmandırıyor!
Şiddete dayalı düzen kadına
yönelik şiddeti engelleyemez!.
Linç ve katliamlara karşı
durmak… - M. Can Yüce
“Beşikçi ve Şimşek değil, inkar ve asimilasyon yargılansın!”…
Sarıgazi Geleneksel Halk Festivali
bu yıl yapılamıyor...
UPS direnişçisinden mektup…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaş baronları Kore Yarımadası’nda gerilimi tırmandırıyor!

Halkları köleleştirme seferi Ortadoğu’da bataklığa saplandığı için son yıllarda Kuzey Kore ile fazla uğraşamayan ABD emperyalizmi, bu bölgeye de el atma fırsatı yakalamış görünüyor. Bölgede Güney Kore ile geniş çaplı tatbikatlar yapmaya başlayan Pentagon’un savaş baronları, ilk adımda “şer ekseni”ne dahil ettikleri Kuzey Kore’yi taciz etmeye başladılar.

Bir süre önce Güney Kore’ye ait bir savaş gemisi batırılmış, olaydan Kuzey Kore sorumlu tutulmuştu. Olayla bir ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen, ABD ile Seul’deki işbirlikçileri, Kuzey Kore’yi hedef alan geniş çaplı tatbikatlara başlayarak, bölgedeki gerilimi körüklüyorlar.

ABD-Güney Kore ikilisi tarafından yapılan açıklamada, “askeri tatbikatların Kuzey Kore’yi gelecekte yapacağı saldırılardan caydırmak amacıyla yapıldığı” iddia edilerek, emperyalist saldırganlığı meşru göstermeye çalışıyorlar. Oysa emperyalist güçlerin yaptırımlarının yanısıra ABD’nin tacizlerine de maruz kalan Kuzey Kore, onlarca yıldan beri bu gerici/zorba kuşatma ile boğuşmak zorunda kalıyor.

Kuşatma yetmiyormuş gibi, ABD ile işbirlikçisi Güney Kore rejiminin, bir kez daha geniş çaplı ortak tatbikatlara başlamasını bölge için tehdit olarak gördüğünü açıklayan Kuzey Kore yönetimi, bu saldırganlığa boyun eğmeyeceğini ilan etti.

Vietnam’ın başkenti Hanoi’de düzenlenen bölgesel güvenlik forumuna katılan Kuzey Kore delegasyonunda yer alan Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Ri Tong-il, basına yaptığı açıklamada, “Askeri tatbikatlar yapma kararı bölge için büyük bir tehdittir” dedi.

ABD ile Güney Kore’nin askeri tatbikatını “Kuzey Kore’ye yönelik saldırgan politikanın yeni bir ifadesi” olarak niteleyen Ri, “ABD’nin dayattığı askeri tehdidin fiziki karşılığı olacaktır” diye konuştu.

Kuzey Kore Ulusal Savunma Komisyonu tarafından yapılan açıklamada da, geniş kapsamlı tatbikata “misillemede bulunmak zorunda kalınabileceği”, ABD ile Güney Kore’ye karşı “kutsal bir savaşa, gerektiği anda başlamaya hazır olunduğu” belirtildi.

Bölgeyi çatışmanın eşiğine getiren askeri tatbikatlar, genelde Asya’nın bu bölgesi özelde ise Kore yarımadası üzerinde, ABD’nin emperyalist egemenlik kurma planının bir parçasıdır. Ortadoğu’yu kana bulayan Pentagon’un savaş baronları, sömürgeci emellerine ulaşabilmek için, Asya halklarını da birbirine kırdırmaya çalışıyorlar; Güney Kore’deki işbirlikçileriyle geniş çaplı askeri tatbikatları başlatmaları, bu kirli niyetin göstergesidir.

Çin devriminden de etkilenerek emperyalist işgale karşı direniş bayrağını yükselten Kore halkları, emperyalist orduların saldırısına uğramış, yarımadanın güneyi 1952 yılında fiilen ABD işgali altına girmişti. Türk devletinin de binlerce asker göndererek suç ortaklığı yaptığı bu saldırıya karşı, Kore halklarının direnişi ve Çin halk ordusunun direnişe destek vermesi, emperyalist işgalin Güney Kore ile sınırlı kalmasını sağlamıştır.

Ülkeleri emperyalistler tarafından parçalanan Kore halkları, bu zorbalığın acısını 58 yıldan beri çekiyorlar. Gerici egemenlikten kurtulmuş birleşik bir Kore’nin yeniden inşası, ancak bu ülke halklarının emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı birleşik direnişi ile sağlanabilecektir.




Stuttgart’ta 2. Nekarfest gerçekleştirildi

Almanya’da ABZ-Süd’ün (İşçi Eğitim Merkezi-Güney) çağrısıyla, MLPD Badenwürtümberg, REBELL, BİR-KAR, COURAGE, SI ve People to People tarafından örgütlenen 2. Nekarfest, 24 Temmuz günü gerçekleştirildi.

Festival kapsamında ABZ’nin bulunduğu sokak trafiğe kapatılarak stant ve sergiler açıldı. Festival programında kapitalist toplumun sorgulandığı alternatif kültürel etkinlikler yapıldı. Farklı kültürlere has yiyeceklerin bulunduğu festivalde içecek satışı etkinlik boyunca devam etti. Alman müzik grubunun da yer aldığı festival programı kapsamında konuşma yapan MLPD temsilcisi de düşüncelerini dile getirdi.

NEKAR-FESTİVAL’in enternasyonal anlam ve önemine vurgu yapılan konuşmanın ardından değişik kültürel etkinlikler sergilendi.

Çocuk ve gençlik programlarının yanısıra Stuttgart’ın yerel sorunları ve “Kriz ve Berlin’deki Kaos - Sol ne yapmalı” başlığı ile gerçekleştirilen tartışmada, kapitalizmin krizi ve buna karşı izlenmesi gereken hat, soru ve cevaplar eşliğinde ele alındı. COURAGE’lı kadınlar sahneye çıkarak 2011’de Venezuela’da gerçekleştirilecek olan Dünya Kadın Konferansı hakkında bilgi verdi. Ardından sahne alan Grup Su söylediği marş ve türkülerle festivale coşku kattı. Değişik ülke müzikleriyle devam eden programda Waikikuna (Peru) müzik grubunun seslendirdiği Latin ezgileri festivale Latin halklarının devrimci rüzgarını taşıdı. Hava koşulları nedeniyle katılımda gecen yıla oranla belli bir zayıflık olsa da, festival politik ve kültürel olarak başarıyla tamamlandı.

Kızıl Bayrak / Stuttgart




ABD’nin arka bahçesinde bir karanfil

Moncada ve Carlos Manuel de Cespedes Kışlalarına yapılan saldırının 57. yıldönümünde Küba’da ‘Ulusal Ayaklanma Günü’ kutlamaları gerçekleştirildi. Küba’nın bağımsızlık savaşının önemli bir adımı olan ve 26 Temmuz 1953 günü Fidel Castro önderliğinde gerçekleştirilen saldırının yıldönümünde yapılan kutlamalara 100 bine yakın işçi ve emekçi katılırken, Küba Devlet Başkanı Raul Castro da kutlamalarda yer aldı.

Kutlama töreninde binlerce kişiye seslenen Küba Devlet Başkanı Birinci Yardımcısı Jose Ramon Machado, yabancı tehditler ve baskılar karşısında Küba halkının devrime bağlılığının her zamankinden fazla olduğunu vurguladı. Machado, Kübalıların sorunları çözme konusunda sayısız engeli aştığını vurguladı. Küresel krizin yarattığı olumsuz uluslararası duruma rağmen Küba halkının direnişine dikkat çekerek hiçbir güçlükten korkmadıklarını çünkü halkın yenilmez gücünün yanlarında olduğunu ifade etti. Küba’nın emperyalist abluka altında yaşadığına dikkat çeken Jose Ramon Machado, 50 yıldır süren ablukanın sorumluluğunun emperyalist ABD’de olduğunu yineledi.

Moncada Kışlası adını Küba halkının İspanya’ya karşı giriştiği Bağımsızlık Savaşı kahramanlarından olan General Guillermon Moncada’dan alıyor. 1800’lerin sonuna denk gelen bu savaş, Küba’nın İspanyol sömürgeliğinden çıkarak ABD emperyalizmine teslim olması ile sonuçlanmıştı. Ancak ‘Moncada’ adı Küba tarihinin önemli bir dönüm noktasında bir kez daha ortaya çıktı. İsmi yeniden gündeme getiren bir grup isyancı Kübalı’nın kötü bir plan, sınırlı sayıda silah ve büyük bir gözüpeklikle söz konusu ismi taşıyan kışlaya düzenledikleri saldırıdır. Saldırı başarısızlığa uğrar ama Küba devrimi daha yeni başlamıştır. Sonuçta bir dizi gelişmenin ardında devrim zafere ulaşır.

Küba 51 yıl önce gerçekleştirilen devrimin kazanımlarını yalnız başına da olsa sürdürmek için büyük bir çaba harcıyor. Modern revizyonizmin çöküşüne ve tarihin sonu safsatalarına karşı başka bir dünyanın mümkün olduğunu haykırmayı da 51 yıldır sürdürüyor. Yalnız kalan küçük ülke Latin Amerika’daki halkçı iktidarlara ilham veriyor, neo-liberal politikalara, emperyalizme meydan okuyor. Yalnız kalmanın tüm zorluklarına rağmen Küba devrimi yaşıyor ve dünya proletaryasının tüm dünya halklarını özgürleştireceği günleri bekliyor.