Kızıl Bayrak'tan...
12 Eylül askeri faşist darbenin üzerinden tam 28 yıl geçti. Darbenin 28. yıldönümünde başta İstanbul olmak üzere bazı kentlerde gerçekleştirilecek miting ve eylemlerle askeri faşist darbe protesto edilecek, darbeci generallerin yargılanması talebi yükseltilecek. Açık ki bugün, işçi ve emekçilerin hesap sorma bilinci ve örgütlülük düzeyi, devrimci hareketin güçsüzlüğü, aradan yıllar geçmesine rağmen, 12 Eylül faşizminden ve onların uygulayıcıları katil generaller çetesinden hesap sorma imkanından ve zemininden yoksun bulunuyor. Bu nedensiz değil. Zira 12 Eylül darbesi işçi ve emekçi hareketi, devrimci ve ilerici muhalefeti büyük ölçüde etkisizleştirip zayıflattı, yüzbinlerce kişiyi gözaltına alarak işkenceden geçirdi, onbinlerce kişiyi tutuklayarak zindanlara koydu. Her türlü hak alma mücadelesini acımasızca ezdi. İşçi ve emekçilerin haklarını gaspederek yıkım ve kölelik düzenini tahkim etti. İMF- TÜSİAD patentli sosyal yıkım programlarını uygulayarak servet-sefalet kutuplaşmasını derinleştirerek kitleleri açlık ve yoksulluk sopasıyla terbiye etmeye çalıştı. Din ve milliyetçilik gibi kirli silahları kullanarak işçi ve emekçilerin bilincini dumura uğrattı, kardeş halklar arasında düşmanlık tohumları ekerek çatışmaları körükledi.
Aradan 28 yıl geçmiş olmasına rağmen 12 Eylül düzeni bugün hala devam ediyor.
12 Eylül darbesinin düzlediği bu yolda işçi, emekçi ve devrimci harekete karşı saldırılar bugün de tüm şiddeti ile sürüyor. Bu saldırılar iktisadi, sosyal, kültürel, ideolojik-politik vb. tüm cepheleri ve tüm boyutları içeriyor. İşçi ve emekçiler kölece yaşam ve çalışma koşullarına mahkum edilerek açlık, sefalet ve yoksulluk girdabının içine çekilerek çürütülerek teslim alınmak isteniyor. Kürt halkının halkı ve meşru özgürlük mücadelesi “terör” diye nitelendirilerek boğulmaya çalışılıyor. Kamu emekçilerine sadaka zamlar verilerek alay ediliyor. Sermaye devletinin zor aygıtları tahkim edilerek baskı ve terör sistematik bir uygulama olarak gündelik yaşama hakim kılınıyor.
Sermaye devleti, gelinen yerde tepeden tırnağa çeteleşmiş ve çürümüş durumdadır. Bu gerçek bugün tüm çıplaklığı ile gözler önündedir. Düzen güçlerinin kendi iç çatışmaları bu gerçeğin giderek görülmesini sağlayacaktır. Ancak bunun kendiliğinden olmayacağı da biliniyor. Sınıf devrimcileri, çeteleşen devletten, çürüyen düzenden hesap sormanın yolunun işçi sınıfının örgütlü gücünün açığı çıkarılarak siyasal mücadele sahnesindeki yerini alması ve rolünü oynamasıyla mümkün olacağının bilincindedirler. Sınıf devrimcilerinin bugünkü tüm çabası işçi sınıfını bu temelde örgütlemek ve sermaye iktidarına karşı savaştırmak yönündedir. Bu çabada ilerleme sağlanmadıkça 12 Eylül’den ve onun temeli olan sermaye iktidarından hesap sormak mümkün olmayacaktır.
* * *
Gazetemizin son birkaç sayısının ağırlıklı gündemlerinden birini de metal TİS’leri oluşturmakta. Bu gündemi önümüzdeki sayılarda da değişik yönleriyle işlemeye devam edeceğiz. Geçen sayımızda yer verdiğimiz DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine yapılan röportajın ikinci bölümünü bu sayımızda yayınlıyoruz. Ropörtajın ilgili çevrelerde belli bir ilgiye konu olduğu bize yansıyan verilerden anlaşılmaktadır.
Metal TİS’lerini sadece belli değerlendirmeler sınırı içinde ele almayacağımız açık olmalıdır. Giderek bu gündemini sınıf zeminindeki çalışmamızın güçlendirilmesi temelinde somut-pratik bir çabaya konu edilmesi gerekiyor. Bunun kısmi sonuçları bu sayımızda da yansıtılıyor. Önümüzdeki dönemede bu konuyu tüm yönleriyle ele almaya devam edeceğiz.
* * *
Düzeltme: DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine yapılan röportajın geçen hafta yayınladığımız ilk bölümünde zam oranına ilişkin olarak, bant çözümünden kaynaklı ciddi bir hata yapılmıştır. “Grup sözleşmesinde herkese %50 zam uygulanırsa” ifadesi ile başlayan paragraf ile onu izleyen diğer paragraflarda geçen tüm “%50 zam” ifadeleri gerçekte “yüzdeli zam” olacak. Düzeltiyor, özür diliyoruz...
|