9 Mart 2007 Sayı: 2007/09(09)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kuşatmayı yarmak için devrimci sınıf mücadelesini yükseltelim!
  Irkçı-şoven histeriye karşı işçilerin birliği,
halkların kardeşliği!
  Kamu TİS’leri hükümetin ve sendika
ağalarının seçim taktiklerinin gölgesi altında
Darbeci Evren’in yeni çıkışının anlamı
Türkiye’de ve dünyada metal işçilerinin
ücretlerinin satın alma gücü - Yüksel Akkaya
Ticari Eğitime Karşı Gençlik koordinasyonu’nun 4. toplantısı…
 Ekim Gençliği’nin 100. sayı etkinliği...
  “Geleceğimiz hakkında söz söylemek
bizim için acil bir ihtiyaç!..”
  13-14 Nisan “GATS, AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye? Sempozyumu...”
  İşçi sınıfının kurtuluşunun kadınların da kurtuluşu olduğunu gören, bunun için
çarpan bir yürek…
  Kadınlar emperyalizme, şovenizme, sömürüye ve ezilmeye karşı alanlardaydı!
  8 Mart etkinliklerinden.
  8 Mart faaliyetlerinden...
  Grev tüm Airbus işletmelerinde!
  Dünyadan kısa kısa...
  ÖSS’ye karşı mücadeleye!
  Özgürlük ve gelecek mücadeleyle
kazanılır!
  Devrimci yurtsever gençlik, durumu görev ve sorumlulukları
  Etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermayenin sömürü düzeninde tesadüfen yaşıyor,

Pisi pisine ölüp gidiyoruz!..

  • İstanbul’da, 4 yaşındaki Dilara, ıslah çalışması sürdürülen Tavukçu deresine, açık bırakılan rögar kapağından düştü. Cesedi birkaç kilometre ilerden çıkarılabildi…

* Urfa’da 12 yaşındaki Hatice, televizyonlardaki sır dizilerinin etkisiyle, bakın nasıl dirileceğim deyip kendini astı…

* Mersin’de iki yıl önce Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde dünyaya gelen bebekleri Sinan’ın masrafına karşılık hastaneye verdikleri 400 YTL’lik senedi ödeyemeyen inşaat işçisi Ahmet İreç ve eşi Nuriye İreç, çocuklarıyla birlikte hapse konuldu…

* Bursa’nın Harmancık ilçesinde bulunan özel sektöre ait bir krom madeninde dinamit patlatılması sırasında bir işçi öldü, biri de yaralandı…

* Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde sit alanı olan Temenni tepesinden, yağışın zemini gevşetmesi sonucu yuvarlanan dev kayalar, yamacın altındaki kayadan oyma Harem Disko Bar’ın üzerine düştü. Göçük altında kalan 3 disko çalışanı öldü. 3 kişi de yaralandı…

* İstanbul Sultanbeyli’de, kaldırımı kaplayan büyük elektrik direği nedeniyle yola çıkan 12 yaşındaki Berivan Beyret iki aracın karıştığı kazada hayatını kaybetti.

* Çorum’da aralarında emekli bir albayın da bulunduğu 3 kişi, büyük ilaç firmalarının kopyalanmış kaşelerini kullanarak sahte ilaç üretmek ve ilaçların eski tarihlerini usulsüz bir şekilde yenileyerek piyasaya sürmek suçundan yakalandı...

* Bir ruh hastalıkları kliniğinde dayak ve işkencenin açığa çıkması üzerine hastaneden alınan kız çocuğu, götürüldüğü hoca tarafından, cin çıkarma adına öldürüldü...

* Bir yaşlı bakımevinde dayak olayı ortaya çıkarıldı, özel bakımevi kapatıldı...

Devlete ait çocuk yurtlarında, kimsesiz çocuklar, dayakla, işkenceyle, taciz ve tecavüzle, fuhşa zorlanmak suretiyle ‘ıslah’ edilmeye çalışılır.

Ve gazete sayfaları ve televizyon ekranları her gün bunlara benzer haberlerle dolup taşmaktadır. Aslında, gazetelerin yaşam sayfalarına atılmış bu haberler, düzenin aynası nitelikleri itibarıyla, politika sayfalarının başında yer almayı hakediyor. Egemen düzenin insana ver(me)diği değeri her gün, her saat yeniden kanıtlayan bu olaylar zinciri, sermaye düzeninin gerçek kimliğini sergiliyor.

Örneğin, açık bırakılan rögar kapağından dereye düşen Dilara, ölümüyle, İstanbul’u, taşı-toprağı-dağı-ormanı ve de insanıyla yağmaya açan ihale sistemini teşhir ediyor. Dilara’nın ölümü, dere ıslah çalışması yüzünden yaşanmadı. Çünkü ortada olan dere ıslahı değil, eş-dost-tanıdık müteahhitlik şirketlerinin ve onların eş-dost-tanıdığı taşeron firmaların avantadan para kazanmasıdır. İstanbullu çok iyi bilir; yolların, kaldırımların gerekli gereksiz kazılması, kaldırım taşlarının değiştirilmesinin altında yatanı.

Tepkiler ayyuka çıktıktan sonra İSKİ müdürünün görevden alınması ve sorumlu müteahhitle taşeron firmaya 2 yıl ihale yasağı konmasının da bu çarpık işleyişin gidişatında en küçük bir değişiklik yaratmayacağı bilinmektedir. Belediyelerde ve İSKİ benzeri kurumlarında yerleşik sistem, müdürlerin değişmesiyle ortadan kalkmayacağı gibi, bir firmaya getirilen 2 yıllık ihale yasağı da ihale sisteminde en küçük bir fark yaratmayacaktır. Başka tanıdık firmalar, yeni müdürün izin ve iradesiyle yeni ve daha büyük kazançlar için ihale kapmaya, hiçbir kurala uymaksızın (gerçi kural koyan da yok ya!) sözde iş yapmaya ve can almaya devam edecekler. Dilara çocuklar öldüğüyle, ailesi acılara boğulduğuyla kalacak.

Bir başka küçük kızcağız, Urfalı Hatice de, pek laik düzenin medya organları tarafından katledilmekle kalacak. Sır dizileri yayınlanmaya, başka Haticeler etkilenmeye ve ölmeye devam edecek.

Ve devletin sözde yuvalarında küçücük çocuklar örselenmeye, ve sözde huzur evlerinde yaşlılar işkence görmeye, ve sözde kliniklerde hastalar dayakla, uyuşturucuyla tedavi edilmeye devam edecek...

Taa ki biz; ‘artık yeter, tesadüfen yaşamak, pisi pisine ölmek/öldürülmek istemiyoruz’ diyene dek.


Eğitim-Sen Sakarya Şubesi kundaklandı!

“Faşizme karşı omuz omuza!”

Eğitim-Sen Sakarya Şubesi, 4 Mart günü sabaha karşı saat 04:00’te kundaklandı. Kapıyı kırarak içeri giren “kimliği belirsiz” kişiler sendika binasını ateşe verdiler. Sendikanın bulunduğu binada aileler de oturuyordu. İtfaiye yangına erken müdahale etti. Böylece yangının büyümesi engellendi.

Eğitim-Sen’e yönelik saldırı ve kundaklamayla ilgili sendika adına yapılan açıklamada, özellikle son aylarda kışkırtıcı açıklamalar yapıldığı, bu tür açıklamaların etkisiyle aydınların, bilim insanlarının ve kurumların hedef haline getirildiği vurgulandı. Kışkırtıcı açıklamalarla toplumda kamplaşma yaratılmaya çalışıldığı, özellikle emekten, demokrasiden, eşitlikten ve barıştan yana olan kesimlere yönelik saldırıların arttığı ifade edildi. Sakarya Eğitim-Sen Şubesi’ne yapılan saldırının son dönemde yoğunlaşan milliyetçi-gerici-şoven açıklamalardan ve hedef göstermelerden bağımsız olmadığı ifade edildi.

Eğitim-Sen Sakarya Şubesi’ne yapılan saldırı Adana ve Ankara’da yapılan eylemlerle de protesto edildi.

Saldırı Ankara’da 4 Mart günü akşam saat 16.30’da Ziya Gökalp Caddesi üzerinde bulunan Eğitim-Sen 1 No’lu Şube önünde başlayan ve Kızılay Gima önünde son bulan yürüyüş sonrası gerçekleştirilen basın açıklamasıyla kınandı. Eğitim-Sen 1 No’lu Şube önünde toplanan kitle sık sık “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Çeteler halka hesap verecek!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarını haykırdı. Kolluk güçlerinin özel bir “ilgi”sine konu olan basın açıklaması Gima önünde Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer’in yaptığı açıklamanın ardından sona erdi. Eyleme 200’ü aşkın kişi katıldı.

Adana’da ise 4 Mart günü saat 12.00’de bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Adana Eğitim-Sen Şubesi önünde toplanan kitle şube pankartı açtı. Basın metnini Şube Başkanı Güven Boğa okudu. Açıklamada; bu saldırılar Eğitim-Sen’in demokrasi mücadelesinde yer alanlarla fazla yanyana gelmesini, ortak platformlarda saldırılara ortak karşı duruşları organize etmesini zorunlu kılmıştır denildi. Saldırı lanetlendi ve bireysel olmadığı vurgulandı.

“Eğitim-Sen susturulamaz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarının atıldığı eyleme yaklaşık 50 emekçi katıldı.

Kocaeli’nde ise 5 Mart günü saat 17.00’de Kocaeli KESK Şubeler Platformu’nun çağrısıyla biraraya gelen demokratik kitle örgütleri bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı eylemde “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Eğitim-Sen Sakarya Şubesi’nin kundaklanması İzmir’de eğitim emekçileri tarafından 5 Mart’ta gerçekleştirilen bir eylemle protesto edildi. Saat 13:30’da Konak Sümerbank önünde başlayan eylem, Eğitim-Sen pankartı arkasında Büyükşehir Belediyesi önüne sloganlar eşliğinde yürünmesiyle devam etti. Eyleme yaklaşık 100 emekçi katıldı.

Saldırı Bursa’da 5 Mart günü saat 13.30’da Heykel-AVP Tiyatrosu önünde Eğitim-Sen Bursa Şubesi tarafından düzenlenen açıklama ile protesto edildi.

Eylemde “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Eğitim-Sen susturulamaz!” sloganları atıldı. Diğer sendika ve kurumların da destek verdiği eyleme 60 emekçi katıldı.


İlerici-devrimci gruplardan HKP konusunda ortak açıklama...

Halklarımıza!

Biz devrimci, demokrat ve yurtsever kurumlar birbirimize dönük eleştirilerde yapıcı, değiştirici ve dönüştürücü bir üslup ve tarz kullanmak zorundayız. Eleştiri adı altında politik olmayan hatta küfür ve hakarete varan ifadelerin kullanılması kesinlikle kabul edilebilir bir tarz değildir. Böyle bir yaklaşım doğru olmadığı gibi, ilerici kurumların varlık gerekçesine de aykırı düşmektedir.

Sınıf mücadelesinde, dost güçlerle düşmanı bir tutarak, dost kurumları düşmanmış gibi itham etmek, devrimcilerin beslendiği değerlerle bağdaşmamaktadır. Ayrıca böyle bir yaklaşımın düşmana hizmet ettiği de çok açıktır.

Halkın Kurtuluş Partisi’nin yayın organı olan “Kurtuluş Yolu” gazetesinin 24. sayısında yer alan, “Bu cinayetlerin sebebini yaratan ABD ve AB emperyalistleridir” başlıklı başyazıda kullanılan dil ve üslup yukarıda bahsettiğimiz yaklaşıma denk düşmemektedir. Bu yazıda, Hrant Dink’in cenazesine katılan halkımız ve devrimci, demokrat ve yurtsever örgütlenmelere yönelik küfür ve hakaret dolu 32 sayfalık yazı kaleme alınmıştır. Bu yazının ardından Ankara’da yaşanan gerginlikten sonra HKP üyelerinin organize bir şekilde devrimcilere yönelik bıçaklı saldırısı sonrası iki devrimci bıçaklanmıştır. Bu saldırı HKP tarafından saldırının meşru olduğu şeklinde savunulmuştur.

Tüm bu nedenlerden dolayı, biz aşağıda imzası bulunan kurumlar, Halkın Kurtuluş Partisi ile olan ilişkilerimizi askıya alıyoruz.

2 Mart 2007

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Hareket, Emekçi Hareket Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, HALKEVLERİ, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, KALDIRAÇ, KÖZ, ODAK, Özgürlükler İçin Mücadele Platformu, PARTİZAN, Proleter Devrimci Duruş, Sosyalist Barikat, Sosyalist Dayanışma Platformu, Yeni Dünya İçin Çağrı