08 Eylül 2006 Sayı: 2006/35 (35)
  Kızıl Bayrak'tan
   Ankara’daki işbirlikçiler halka rağmen
Amerikancı tezkere’yi çıkarttılar!Emperyalist savaş taşeronluğuna karşı mücadeleyi büyütelim!
  Tüm Amerikancılar tezkerenin kabulu
için sıraya girdi
  Sendikalar ve tezkere
  Amerikancı tezkereye karşı binlerce kişi Ankara sokaklarındaydı
  5 Eylül tezkere karşıtı eylemlerden
1 Eylül eylemlerinden
AL-CO işçileri grev kırıcıların saldırısına uğradı
Basın-İş Genel Başkanı Kamil Kartal ile röportaj; Burjuvazinin attığı adımlara yanıt üretilmelidir
   Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 2. Toplantısı Sonuç
Bildirgesi… Emperyalist saldırganlığa ve
ticari eğitime karşı birleşik devrimci
mücadeleye! / Orta sayfa
  Emperyalizmin askeri, YÖK'ün kölesi olmayacağız!
  6-7 Eylül olayları ya da linç ve yağma kültürü!
  İsrail’in misket bombaları: Lübnanlı çocuklara ölüm tuzağı!
  Meksika’da hileli seçim karşıtı eylemler sürüyor
  Karşı devrimciler Venezüella seçimlerine hazırlanıyor
  Köln ve Düsseldorf’ta 1 Eylül eylemleri
  Örgütlenmenin önündeki engelleri aşacağız!
  Gençlik ve sınıf çalışması
  Asalak patronlardan hesap soralım!
  İsrail'in Lübnan saldırısı ve sonrası gelişmeler
  Emperyalist saldırganlık insanlığı ve doğayı yokediyor
  Titanik güvertesinde şezlong kapmaca 1
  İsrail: Amerika'nın Rottweiler'ı / Uri Avnery
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kamuda toplu görüşme süreci ve yeni dönemin sorumlulukları

15 Ağustos'ta başlayıp 31 Ağustos'ta sonlanan toplu görüşme sürecini KESK “toplu sözleşme hakkımız vardır, kullanacağız” şiarıyla karşıladı. Bu şiar, İ. Hakkı Tombul'un söylemiyle, ILO ve Anayasa normlarına dayanıyordu. “Vardır” kelimesi kullanılırken, emekçilerin inisiyatifi, fiili-meşru mücadele ve onun getirdiği-getireceği kazanımlar değildi kastedilen. Ama yine de, emekçilerin ve mücadelenin bir tarafta bırakıldığı görüşme sürecinde, KESK'in içinde bulunduğu güçsüzlük gözönünde tutulduğunda, emekçilerE dayanılmadan mesafe almak da mümkün değildi. Bu nedenle sokak eylemliliklerine başvuruldu. 23-24 Ağustos'ta YKM ve Başbakanlık önünde, 29 Ağustos'ta Ziya Gökalp Caddesi'nde bu çerçevede eylemler gerçekleştirilmiştir.

23-24 Ağustos eylemlerine tüm illerden gelen KESK şube yöneticileri ve ileri kadrolar katıldı. İlk gün 3 bini aşkın, ikinci gün 2 bin emekçinin kararlılığı ve mücadele azmi alanlara yansıdı. Sendika yönetiminden bağımsız olarak, Ankara'da ortaya koydukları tutumla kamu emekçileri, sendikalarına ve mücadele geçmişlerine sahip çıktılar.

Toplu görüşme süreci ve KESK'in görüşmelerden çekilmesi

Toplu görüşme sürecinin temel konusu, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ücret meselesiydi. Ancak, önceki yıllarda olduğu gibi, görüşme süreci başlamadan hükümet 2007 için öngördüğü zam oranını açıkladı. Böylelikle kamu emekçileri için temel önemde sorunlardan biri olan ücret sorunu görüşme sürecine gerek olmadan tek taraflı olarak belirlendi. Diğer sorunlar masaya getirildiğinde de hükümet benzer bir tutum takındı.

KESK bu yıl yalnızca kültür-sanat kolunda yetkili sendika olarak görüşmelere katıldı. Eğitim-Sen ve Tüm-Bel Sen'de yetkinin kaybedilmiş olması KESK'in masada sağlam bir biçimde oturmasını olanaksız kıldı. Buna ek olarak, hükümet tarafından tek taraflı olarak belirlenen “görüşme” sürecinde diğer sendikaların hükümetle açık işbirliği yapması ve KESK'i dışlayıcı tutumları tabandan gelen basınçla birleşince, KESK'in görüşmelerden çekilme kararı alması kaçınılmaz oldu. Kısacası KESK'in toplu görüşmeleri reddetmesi yönetiminin tercihi değil, zorunlulukların ürünüdür.

KESK yönetiminin niyetinden bağımsız olarak görüşmelerden çekilmiş olması bugün için ileri bir adım sayılabilir. Yapılan kimi anketlerde ve eylem alanlarında görüldüğü üzere, ilerici kamu emekçilerinin de toplu görüşme oyunundan bir beklentisi bulunmamaktadır. KESK böylesi bir dönemde muhalefet konumu alarak prestij kazanmıştır. Ancak, görüşmelerden çekilme, işyerlerine dönerek taban inisiyatiflerinin yaratıldığı ve önümüzdeki dönemin tabandan örgütlendiği koşullarda anlamlı olacaktır. Bu dönemde hükümetle açık işbirliği yaparak kimliklerini apaçık sergileyen devlet güdümlü Kamu-Sen ve Memur-Sen'in tutumu işyerlerinde teşhir edilmeli ve hakların masa başında değil, sokakta mücadele edilerek alınacağı vurgulanmalıdır.

Tabandaki ilerici kamu emekçilerinin KESK'i daha ileri taşımak için somut adımlar atması bir zorunluluktur. Sahte Sendika Yasası'ndan sonra KESK'in tabanıyla bağları zayıflamıştır. Masa başında görüşmeler yapma ve sonunda şerh koyarak masadan çekilme tavrı, sürekliliği olmayan ve ön çalışması yapılmayan eylemlerle sınırlı kalan bir “mücadele” süreci, emekçilerin sendikaya olan güvenlerini sarsmış, onları sendikadan ve mücadeleden uzaklaştırmıştır. Ancak bu olumsuzluklara rağmen önümüzdeki dönem belli açılardan mücadele kanallarının açılabilmesi için uygun bir zemine sahiptir.

Mücadeleyi yükseltmenin olanakları fazlasıyla mevcuttur

Muhalefette olmak (masada sonuna kadar kalmayarak sorumluluktan sıyrılmak anlamında muhalefet), devlet güdümlü yetkili sendikanın teşhiri açısından KESK'e bir rahatlatma sağlayabilecektir. Dahası, Kasım ayında yapılması planlanan iş bırakma eylemine kadarki sürece bakıldığında, Türkiye'nin politik atmosferi de mücadelenin örgütlenebilmesi açısından elverişlidir. Bir yandan Lübnan'a asker gönderme konusunun gündemde olması ve hükümetin baskıcı tutumu, diğer yandan sosyal yıkım saldırılarının artarak devam etmesi (sağlığın özelleştirilmesi, sözleşmeli personel uygulaması, ücret adaletsizliği vb.), fiili-meşru bir mücadelenin önünü açabilecek dinamikleri içinde barındırmaktadır. Bu olanaklar bir tarafta dururken, KESK'in 5 Eylül mitinginde takındığı görev savmacı tutum, miting için yapmadığı ön hazırlık, alanı alelacele boşaltma uğraşları, reformist yönetimin bu süreci karşılayamayacağını şimdiden göstermektedir.

KESK yönetiminden ileri bir adım beklemek hayalcilik olacaktır. Hareketin önünde set olarak duran yönetimdeki reformist-uzlaşmacı tutumun kırılması bir yana, reformizm son yaptığı manevralarla etki alanını genişletmiştir. 5 Eylül'de sergilenen tutum ise, Kasım ayına kadar il il gezerek iş bırakmayı örgütleyeceğini açıklayan KESK'in kararlı bir direnişi öremeyeceğinin göstergelerinden biridir.

Öncü kamu emekçileri görev başına!

Öte yandan, yukarıda işaret ettiğimiz nedenler (gelişen savaş karşıtı muhalefet, tezkerenin çıkmasıyla birlikte Lübnan'da yaşanacak gelişmeler, 2007 seçimlerinin yaklaşıyor olması, sosyal yıkım saldırıları), kamu emekçileri hareketini müdahaleye açık hale getirmektedir. İlerici, devrimci, sosyalist kamu emekçileri, hareketteki tıkanmayı açmak için söylemlerini sertleştirmek ve işyerlerine dönmek zorunda kalan KESK'in bu tutumunu, hareketi daha ileri bir düzeye taşımak için kullanabilmelidir.

Bir yandan sendika yönetimlerinin sergileyeceği kararsız tutumları teşhir etmek; öte yandan kamu emekçilerini tabandan harekete geçirebilmek için sendikalarda örgütlü mücadeleyi canlı tutmak için çaba göstermek, iş bırakmayı greve kanalize etmek için tüm araç ve yöntemleri etkin bir biçimde kullanmak, kamu emekçilerinin öncü devrimci güçlerinin ertelenemez bir sorumluluğudur.

Sosyalist Kamu Emekçileri

---------------------------------------------------------------------------------------

Kamu-Sen Uzlaştırma Kurulu'na başvurdu

Kamu sendikaları ile hükümet arasında 15 Ağustos'ta başlayan toplu görüşmeler 30 Ağustos'ta ücret artışları üzerinden anlaşmazlıkla sonuçlandı. KESK'in dördüncü oturumda çekildiği görüşmelere Kamu-Sen ve Memur-Sen devam etmişti.

1 Eylül günü Kamu-Sen Toplu Görüşme Genel Sekreteri Nazmi Güzel ve beraberindeki heyet, Uzlaştırma Kurulu'nun bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na gelerek başvuru dilekçesini iletti.

Konuyla ilgili açıklama yapan KESK Genel Başkanı Tombul ise “Bizim öngörülerimiz gerçekleşmiştir. Başlangıçta, ‘toplusözleşme hakkı olmadan masaya oturmayacağız' denebilseydi, hükümet bu kadar fütursuzca davranamazdı” dedi.

Masadan İMF ve hükümetin galip olarak kalktığını dile getiren Tombul, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı ve bütçenin halkın yararını gözetecek şekilde düzenlemesi için mücadelelerini bundan sonra da kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.

Toplu görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle taraflardan herhangi birinin, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası uyarınca, 3 gün içinde yapacağı başvuru üzerine, Yüksek Hakem Kurulu Başkanı ve 4 üniversite öğretim üyesinden oluşan Uzlaştırma Kurulu devreye girecek. Kurul'un 5 gün süreyle yapacağı çalışmaların ardından hazırlayacağı raporu Bakanlar Kurulu'na iletecek. Kamu emekçilerinin ücretlerine yapılacak zamma ilişkin son kararı Bakanlar Kurulu verecek.

---------------------------------------------------------------------------------------

Eğitim-Sen'den yönetmelik protestosu…

Eğitim-Sen 1 Eylül günü Talim Terbiye Kurulu binası önünde yaptığı açıklama ile eğitim araç ve gereçlerini inceleme görevinin Talim Terbiye Kurulu'ndan alınarak il milli eğitim müdürlüklerinin oluşturacağı kurullara devredilmesini öngören düzenlemeyi protesto etti. Emekçiler adına açıklama yapan Eğitim-Sen Genel Başkanı Aladdin Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in 100 temel eserde yaşanan olayların sorumluluğunu yayınevlerine ve medyaya atmaya çalıştığını belirterek etik davranmadığını ifade etti. Dinçer, hazırlanan yönetmeliğin geri çekilmesini istedi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yasalara aykırı davrandığını ifade eden Dinçer, yasa geri çekilmezse demokratik eylem haklarını kullanacaklarını belirtti.

------------------------------------------------------------------------------------

Kocaeli'nde yıkımlara karşı eylem

Kentsel dönüşüm programı çerçevesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Cedit ve Eren mahallelerindeki evlerin yıkılmasını kararlaştırdı. Buna tepki duyan mahalle halkı 4 Eylül günü saat 13.00'te Kocaeli Büyükşehir Belediye binası önünde toplanarak bir basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasının öncesinde mahalle sakinlerini temsilen birkaç kişi belediye başkanı ile görüşmek üzere belediye binasına girdi. Başkan ve yardımcılarının belediyede olmadığı yanıtını alan mahalle sakinleri öfkelendi ve sloganlar atarak taleplerini dile getirdi. Ardından basın açıklaması okundu. Basın açıklaması sonrası kitle yaklaşık iki saat belediye başkanını bekledi. Bu bekleyiş sonuçsuz kalınca dağıldı.

Sık sık barınma haklarını istediklerini belirten kitle “Başkan şaşırma sabrımızı taşırma!”, “Vatandaş burada, başkan nerede?” sloganlarını gür bir şekilde attı.

Eyleme yaklaşık 100 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/Kocaeli