Kızıl Bayrak'tan...
Sermayenin meclisi 5 Eylül günü olağanüstü toplanarak Lübnan'a asker gönderme tezkeresini kabul etti. Meclis, bu kararla sadece işçi ve emekçilerin iradesini bir kez daha çiğneyerek suç işlemedi. Zira yıllardır bu suçu zaten işlemektedir. Bu kararla aynı zamanda bölge halklarına karşı da suç işlemiş oldu.
Daha önce; bataklığa giden bataklığa gömülür diye ifade etmiştik. Bu kararla sermaye iktidarı bataklığa doğru kocaman yeni bir adım atmış oldu. Önümüzdeki dönemde bunun böyle olacağını daha somut olarak görmek için zamanımız olacak. Sermaye devleti, bugün tezkereyi kolayca meclisten geçirmenin sevincini yaşıyor olabilir. Ancak bu sevincin bir süre sonra kursaklarında kalacağını da bilmek gerekiyor.
Türkiye'nin ilerici ve devrimci güçleri günlerce tezkere karşıtı eylem ve gösterilerle tepkilerini ortaya koydular. Ne yazık ki bu tepkinin düzeyi tezkerenin mecliste kabul edilmesini önleyemedi. Ancak bu konuda herşey bitmiş değil. Tersine mücadeleyi farklı bir zeminde ve düzeyde yükseltmek görevi önümüzde duruyor.
Olayların muhtemel seyri ve gelişmeler Ortadoğu halklarına karşı emperyalizm ve siyonizmin teşeronluğuna soyunanları zor günlerin beklediğini gösterecektir. Bu zorluk tersine, bizim için mücadelenin dinamiklerinin ve güçlerinin daha örgütlü bir temelde hareketle geçirilmesinin imkanlarına dönüşücektir. Bundan hiçbir kuşku duymuyoruz. Güncel planda durum ne kadar aleyhimize görünürse görünsün, gelişmelerin yönü Türkiye'de ve Ortadoğu bölgesinde direnen halkların lehine gelişecektir.
Kuşkusuz böyle bir sonuç kendiliğinden ortaya çıkmayacaktır.
Her geçen güne emperyalistler arası çatışmanın merkezine dönüşen bölgemizde, halklar için yıkım ve acı demek olan çatışmalar gün geçtikçe çoğalmaktadır.
Geleceğini emperyalizme ve bölgenin gerici devletleriyle işbirliğine bağlayan sermaye devleti, işçi ve emekçileri daha fazla aldatamayacaktır. İçte baskı ve terör, dışarda bölge halklarına düşmanlık üzerine kurulu sermaye politikalarının bir sonu olacaktır. Sermeye devletinin ve onun adına sahnede olan tüm güçlerin bu politikaya dayalı çizgisinin gelip dayandığı bir sınırı var. Bu sınıra dayandıkları an sermaye devleti için sonun başlagıçı olacaktır.
Türkiye yeni ve zorlu bir dönemin içine girmiş bulunuyor. Bu zorluk sınıf ve kitle hareketinin güçsüz ve dağınık olduğu bugünkü koşullarda daha da ağır bir sürecin yaşanmasına yolaçmaktadır. Ancak devrimci ve ilerici güçler kendi cephelerinden devrimci sorumluluklarına uygun davranmayı başarabilirlerse süreçten güçlenerek çıkacaklardır.
Sınıf devrimcileri bir yandan kendi zeminlerinde etkili ve sonuç alıcı bağımsız bir kitle çalışması yürütürken, diğer yandan ilerici ve devrimci güçlerle ortak davranmanın zeminlerini güçlendirmelidirler.
Bugün birçok kentte oluşturulan savaş ve saldırganlık karşıtı platformları etkili birer mücadele aracına çevirmelidirler. Son dönemde bu temelde örgütlenen pratik olumlu bir seyir izlemektedir. Ancak bu yeterli değildir. Yüzü giderek daha çok işçi ve emekçilere dönük bir çabanın güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu çaba güçlendirildikçe zorlu bir dönemin ortaya çıkardığı devrimci görevleri omuzlamak daha kolay hale gelecektir.
* * *
Hatırlatma: Eksen Yayıncılık merkez bürosunun telefon numarası değişmiştir. Okurlarımız ve dostlarımız bize aşağıdaki telefon numarasından ulaşabilirler.
Yeni telefon numaramız: 0 (212) 621 74 52 |