28 Temmuz 2006 Sayı: 2006/29 (29)
  Kızıl Bayrak'tan
   Saldırıları devrimci sınıf cephesini örerek, halkların devrimci dayanışmasını yükselterek karşılayalım!
  "Yeni Ortadoğu" halkların anti-emperyalist anti-siyonist direnişiyle yaratılacaktır!
  Türk ordusu emperyalist ordulara piyonluğa hazırlanıyor
  Düzen kalemleri emperyalist savaşın gönüllü neferliğine soyunuyor
  Direnen Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden...
Çelebiler'in siyaseti ve sendikacılığı üzerine
Eylem ve etkinliklerden
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - V / Yüksel Akkaya
  Dünün devrimcileri ile dünün reformistlerinin bugün aynı safta buluşması / Orta sayfa
  Pamukova hızlı tren katliamının 2. yıldönümü
  Gizli anayasa ve devletin gizli "hukuk"u
  Emperyalistlerden medet umanların hüsranı
  Hahamlar ve hocalar aynı safta; Din adamları siyonist barbarlığa destek veriyor
  Emperyalist-siyonist barbarlık dünyanın dört bir yanında lanetleniyor
  Hatırlanan tek şey kızıl olacak!
  Burjuvazinin ÖSS sıfırları
  Bir metal işçisi ile İstanbul İşçi Kurultayı üzerine röportaj
  OSİM-DER'in kreş kampanyası sona erdi
  Direnişteki Akmercan işçisi ile röportaj
  Yılmaz Erdoğan'a açık mektup; "Genç ölümlerden" sen de sorumlusun!
  Hürriyet "Aile içi şiddeti" önleyecekmiş!
  İsrail'in gerçek amacı / Uri Avnery
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Burjuvazinin ÖSS sıfırları

Her yıl eğitim dönemi başladığında, hatta daha başlamadan önce büyük bir seferberlik başlar. Özellikle, ilköğretim ve lise son sınıflarına devam eden öğrencilerin at yarışıyla birlikte sonucu önceden belli olan bir maratondur bu. Topyekûn eğitim sisteminin bir parçası olan bu yarışta dolaylı veya dolaysız olarak ülkenin 18 milyon öğrencisi sınav maratonuna koşturulmaya başlanır veya bu koşuya önden hazırlanır. Böylece gençler hayatlarının en üretken ve verimli çağında sonu baştan belli bir sınava hazırlanmak için toplumdan ve toplumsal sorunlardan iyice uzaklaşırlar. Tüm bunlara, bu uzun ve anlamsız maratonun sonucunun tam bir yıkım olduğunu eklersek, birkaç kuşağın birden zihnen toprağa gömüldüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.

Her sene Ağustos ayında aynı nakaratı dinlemek zorunda kalıyoruz. ÖSS'de sıfır puan alanlar ile niteliksiz bir tartışma burjuva medyada boy gösterirken, alınan sıfırların sayısı azalmıyor, tersine artıyor. Bu sıfır alan “tembel” öğrenciler mutlaka değiştirilmesi gereken birçok şeyin olduğunu bir anlığına kanıtlayıp hızla gündemden düşüyor, ta ki yeni bir ÖSS faciasına kadar. ÖSS'nin bu “muhteşem” başarısı burjuva eğitim sisteminin açık bir resmidir. Biz eğitim sistemini zaten biliyoruz, ama son ÖSS sonuçları bize gerçeği bir kez daha kanıtlıyor. Sınava 1,5 milyon öğrenci girdi. Sonuçları bir basın toplantısıyla duyuran ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, 1 milyon 510 bin 411 adaydan, 1 milyon 510 bin 302'sinin sınavının geçerli olduğunu açıkladı. ÖSS'ye giren adaylardan 27 bininin sıfır puan aldığını belirten ÖSYM Başkanı, timsah gözyaşları içinde, bu tablonun düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Tüm bunlara ek olarak geçen senelere göre sınavda kopya çekme girişiminde de gözle görülür bir artış olduğunu kaydeden Yarımağan, bunu da test kitapçıklarının çok sayıda olmasına bağladı. Bundan sonrası ise “yerleştirme” denilen tiyatro oyunu olacak. Sınavı geçerli olan ve 185 puan barajını aşan toplam 913 bin öğrenci, şimdi de boş olan 203 bin kontenjana yerleşmeye çalışacak.

Bugün gençlerin yaşadığı yoğun gelecek kaygısı üniversite kapılarını aşındırmalarına yol açıyor. Üniversitelerin sayısı ve kapasitesi dikkate alındığında, öğrencilerin %90'ına yakını herhangi bir bölüme giremeyecek. Ortalama her öğrenci 2,5 defa ÖSS sınavına giriyor ve bunların ezici bir çoğunluğu sınavı kazanamıyor. Hayatı boyunca gereksiz safsatalarla kafası doldurulan gençlerimiz sınava bağladığı umutlarının dağılması ile 20 yaşında işsiz ve doğal yetenekleri ile başbaşa kalmış oluyorlar. Doğal işsizliğin tek çözümü olarak “karın tokluğuna” kapitalizmin acımasız çarklarına dahil oluyorlar.

Eğitim hizmeti piyasaya açılması sonucunda bir sektör haline gelmiştir. Bugün 3 bin dershane 9 milyar dolarlık devasa bir sektöre dönmüştür. Her dershanede ortalama 10 öğretmenin olduğu düşünülürse yaklaşık 25-30 bin öğretmen istihdam eden bu sektör deneyimli eğitimcileri bünyesinde toplamaya çalışmaktadır.

Dershanelerin yıllık ücretlerinin 15 milyara (15 bin YTL) kadar fırladığı bir ülkede yaşıyoruz. 2004 yılında dersanelere 8 milyar dolar ödendiği hesaplanmış. Özellikle emekçi aileler bu ekonomik fedakarlığın karşılığını alamıyorlar. Liseler arasında bu denli uçurum olduğu bir ortamda dersaneler ile birlikte bu makas daha da açılmakta, emekçi çocuklarına üniversite kapıları fiili olarak kapatılmaktadır. Her yıl medyaya çıkan başarı öykülerindeki gibi tarlada çalışıp derece yapan veya kapıcı çocuğu olan birincileri saymazsak, masal çoğunlukla bu şekilde bitmiyor.

Eğitim-Sen Basın Yayın Genel Sekreteri Sayim Gültekin, ÖSS sonuçlarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında “Kamu eğitiminin dışında, özel eğitim ve sınav tekniğiyle hazırlanma gerektiren sınav, özel eğitim alabilenler ile alamayanlar arasında doğal bir dengesizlik ve eşitsizlik ortaya çıkarıyor” demektedir. Sendika olarak bölgelerarası eşitsizliklerin devam ettiğini, eğitim maliyetinin faturasının öğrencilere ve emekçilere kesildiğini, fırsat eşitsizliğini geliştiren bir eğitim sisteminin mevcut olduğunu, üniversite sayısının gün geçtikçe artmakla birlikte, buna paralel olarak genç işsiz sayısının çoğaldığını, eğitim sistemine uygun istihdam şekilleri yaratılmadığını, böylece eğitimin yaşamda bir karşılığı bulunmadığını tespit ettiklerini ifade etmektedir.

ÖSS sonuçlarından eğitim sistemine dair birçok şeyi görebiliriz. Kürdistan illerindeki öğrencilerin açık “başarısızlığı” TC'nin eğitim politikasındaki yönelimini açıkça ortaya koymaktadır. Böylece kendi dillerinde okuyamayan ve ötekileştirilmiş “sözde vatandaşların” çocukları bir tokat da eğitim sisteminden yemektedir.

Sıfır matematikte hiçliği temsil eder. Sıfırı herhangi bir sayıyla çarparsak sonuç yine sıfır olur. Bugün eğitim sistemine 27 bin sıfır çarptı. Hayatı hep sıfır olmaya mahkum edilmiş 27 bin öğrenci ve sıfırdan farksız bırakılan bir milyonun üzerindeki genç hayata sıfırdan tutunmaya başlayacak. Kazanan “mutlu azınlığın” büyük bir kesimi de diplomalı işsiz olarak yeni bir elemeye tabi tutularak elenecek. Bu “sıfır”lar kapitalizmin yeryüzünün lanetlilerine biçtiği kefenin ta kendisidir. ÖSS her yıl yeniden ve yeniden gelecektir. Adı değişecek, yapısı değişecek ama sonucun kendisi değişmeyecektir. Eğitim sisteminin yarattığı sonuçlar kapitalizmin en açık resmidir. Geleceğimizin nasıl olması gerektiğini ve gelecekte nerede olmamız gerektiğini biliyoruz. Kader diye gençliğe sunulan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Biz bildiğimiz geleceğe yürümeye devam edeceğiz...

S. Kurtuluş

---------------------------------------------------------------------------------------

Çiğli İşçi Platformu'nun faaliyetlerinden...

Sermayenin saldırıları her geçen gün artarak sürüyor. Yeni İş Yasası, GSS, kıdem tazminatı, esnek çalışma derken şimdi de “Bölgesel Asgari Ücretle” karşımıza çıkıyorlar. Elbetteki sermayenin bu kadar rahat hareket etmesinin gerisinde sınıf hareketinin durgun olması, sendikal cepheden saldırılara tok bir yanıt verilememesi var.

Süreç bu kadar önemliyken bizler de öncü, devrimci işçiler olarak sınıf içindeki çalışmalarımızı hızlandırarak sürdürüyoruz.

Çiğli İşçi Platformu olarak kurulduğumuz günden bu yana Çiğli Organize bölgesinde farklı gündemlerle kampanyalar düzenliyoruz. Bunlardan ilki “ İnsanca yaşamaya yetecek asgari ücret” talebiyle yürüttüğümüz kampanyaydı. Son olarak 3 aylık yeni bir kampanya çalışması içerisine girmiş bulunuyoruz. Kampanyanın başlangıcı için “Yeni İş Yasasını” tam olarak kavramak ve bilgi sahibi olabilmek için beş bölümden oluşan eğitim seminerleri oluşturduk. Yaklaşık 1.5 ayda tamamladığımız eğitim seminerlerine katılan işçilerin olumlu tepkileri üzerine seminerlerin devam etmesi için çalışmalara başladık.

Kampanyamızın gündemini “Emeğimizi koruyalım... İşyeri komiteleri kuralım, sendikalarda örgütlenelim!” talebi oluşturuyor. Konuyu aylık bültenimizde de işledik. Ek olarak konuyla ilgili bir bildiri hazırladık. Şimdi ise bunu afiş çalışmasıyla güçlendireceğiz.

Eğitim seminerlerinin devamı olarak 30 Temmuz günü bir panel gerçekleştireceğiz. Panelde ÇHD'den çağırdığımız avukatlar örgütlenme ve yeni iş yasası hakkında bilgi verecekler. Bizde Çiğli İşçi Platformu olarak kampanya konusundaki çalışmalarımızı aktaracağız. Panelin çağrısına bültenimizde yer verdik. Yanısıra el ilanları hazırladık ve öncelikli olarak Çiğli Organize'deki plastik ve metal fabrikalarına dağıtıma başladık. Sürekli gittiğimiz fabrikaların dışında yeni fabrikalara da ulaşmaya çalışıyoruz.

Kampanyayı etkin bir şekilde işlemek ve Çiğli Organize'deki öncü işçilere ulaşabilmek için her sektörden çeşitli fabrikalara gidiyoruz. Çiğli Organize bölgesinde 370 fabrika var ve 40 bin işçi çalışıyor. Her fabrikada belli sorunlar yaşanıyor. Bizler de bu sorunlara taraf olabilmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Çiğli Organize patronlarının dernek çatısı altında toplanarak işçilerin haklarını nasıl gaspettiklerini biliyoruz. Bu nedenle örgütlü patronlar sınıfına karşı ancak örgütlü bir işçi sınıfıyla mücadele edileceğini ısrarla vurguluyoruz.

Çiğli Organize sendikalaşma ve mücadele etme açısından son yılların en hızlı dönemini yaşamaktadır. Yıllardan bu yana bu bölgeye sendikayı sokmamak için her türlü yolu deneyen patronlar yeri geldiğinde örgütlenen fabrikayı kapatıp zararını da kendileri karşılamaktadır. Bunun en son örneği sendikalaşan AYBOY Tekstil'de yaşandı. Şu an ise Birleşik Metal-İş'te örgütlenen ZF LÖMFÖRDER'de yetki gelmiş durumda. Bunun dışında Organize'de Totamak, Spier Tütün, Billur Tuz ve Tariş fabrikalarında sendikal örgütlülük var.

Bizler Çiğli İşçi Platformu olarak sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam edeceğiz, insanca bir yaşam süreceğimiz dünyanın kurulacağına dair inancımız ve özlemimizle mücadelemizi sürdüreceğiz.

Çiğli İşçi Platformu çalışanları