Katliamlar sürüyor...
Hem de alenen, sokak ortasında ve kameralar karşısında!..
DHKP/C militanı Eyüp Beyaz, başkentin göbeğinde, Adalet Bakanlığı önünde, halkın arasında ve kameralar karşısında infaz edildi. Üstelik elleri kelepçeliydi ve ayaklarından vurulmuş vaziyette yerde yatmaktaydı.
Terör eğer; kitleleri silahlı eylemle korkutup yıldırarak bir şeyi yapmaktan caydırmaksa, ki sözlük tanımı budur, şimdi kimdir terörist? Kitleleri hangisi korkutabilir? Yerde yatan elleri kelepçeli bir yaralı mı, yoksa o yaralıya kurşun yağdıran, özel giyimli, izbandut gibi silahlı adamlar mı?
Bu soruların yanıtı aslında çok açık. Gerçek terörist, işçi ve emekçi kitleleri korkutup yıldırmak isteyen sermaye devletinin kendisidir. Bünyesinde gizli/açık suikast timleri kurma, CİA emri ve denetiminde kontrgerilla örgütleyip pek çok adam kaçırma, kaybetme, yoketme, toplu katliamlar düzenleme marifetleri de ona aittir.
Fakat, nasıl ki uşaklığını yaptığı ABD emperyalizmi Ortadoğu halkları üzerindeki terörünü terör demagojisi altında sürdürüyorsa, faşist sermaye devleti de işçi sınıfı, emekçi kitleler ve devrimci harekete yönelik terörünü aynı demagojiyi kullanarak sürdürmek istiyor. Ne var ki, ABD'nin yalanları nasıl bir bir açığa çıkarıldıysa, faşist devletin terör demagojisi de öyle yere çalınacak, çalınıyor.
Fakat bu son katliamlarla, devlet, sadece kendi korkularını açığa vurmakla da kalmıyor. O aynı zamanda, efendisi ABD'nin talimatlarını yerine getirmektedir. “Amerikan karşıtlığını engelleyin!” buyurdu efendileri. Nasıl engelleyebilirler başka? Anti-emperyalist halk hareketinin başı da sonu da devrime, devrimciye çıktığına göre, vuracaksın başına.
Peki ama nereye kadar?
Bu topraklar devrim toprağıysa eğer, bu zulüm imparatorluğunun ömrü de fazla uzun olmayacak. Dünyanın en görkemli imparatorluklarını bile gümbür gümbür yıkan devrim, bu en verimli toprağında, emperyalizm uşaklığı dışında bir iktidar gücü gösteremeyen bir devlet bozuntusunu mu altedemeyecek!
Tarih, egemenlerin umutları üzerinden değil, devrimler üzerinden yazılıyor. Fransız devrimi bir çağ açıyor, Sovyet devrimi kapatıyor. Ve bütün bunlar olup biterken, binlerce devrimci ölüp, onbinlercesi doğuyor.
------------------------------------------------------------------------------------------- Işıldayanın türküsü
“bir katliamdan diğerine kaç saatte gidilir?
uzay çağındayız herhalde!”
Eyüp Beyaz'a...
bir cadde kaç kez tanıklık etmeli
faaili meçhullere
biz aşklardan bahsederken yine
sokak infazlarıyla geliyorlar
üstümüze üstümüze
ilk önce bir vadi oluyorlar
sonra vadi içre hücum
bağrında coğrafyamızın
sokağa kurşun sıkıyorlar
yaralamak yetmiyor onlara
öldürmek öldürmek
öldürmek için ateş ediyorlar
az önce bir girişimden döndü umut kelepçelendi kolu
koşarak özgürlüğü aradı caddede
yerinde yoktu
ayağına ateş ettiler
biliyorlardı elbet
en sevdiğimiz şeyin
“yürümek” olduğunu
sonra da beynimize
biliyorlardı elbet
en “tehlikeli” yanımızın düşünmek olduğunu
yerde kıvrandı durdu
yerde kıvrandı durdu
hayır acı değil
erken gitmenin
o hüzünlü tadı...
bir yıldızı daha uğurla sen şehir ve insanlık
alacakaranlığın sessizliğine teslim olurken
teslim olmayanları düşle
bak ışıdı her yan...
ışıldayanın türküsüyle gülümse
pimini çek zaferin
“senin sesin yenilgi tanımaz!” biliyorsun
kazanacağız mutlaka!
B. Bulut / Temmuz '05
------------------------------------------------------------------------------------------ Devrimci demokrat güçlerden ortak açıklama...
“Herkesi, katillerin yargılanması ve cezalandırılması için mücadele etmeye çağrıyoruz!”
‘Halkımız için haklar ve özgürlükleri çoğaltacağız...' diyerek iktidara gelen AKP iktidarı, tam 3 yıldır hapishanelerde, dağlarda, sokaklarda yaşanan katliamların baş sorumlusu olmuştur. Haklar ve özgürlükler mücadelesi önünde kanlı bir duvar ören AKP iktidarı katletmeye devam ediyor. Son olarak üç gün önce Adalet Bakanlığı önünde Eyüp BEYAZ katledilmiştir.
Eyüp BEYAZ, elleri kelepçeli, vücudunda kurşun yaraları, yere düşmüş ve yatıyor olmasına rağmen, tüm dünyanın gözü önünde polis ve özel harekat timlerinin kurşunlarıyla katledilmiştir.
Katliamcıların pervasızlığı TV ekranlarında Başbakan ve Adalet Bakanı tarafından alkışlanmış, katillerin ödüllendirileceği duyurulmuş, ben devletim katlederim, kimse benden hesap soramaz mesajı halklara meydan okurcasına bir kez daha verilmiştir.
Türkiye'de adalet olduğu da, demokrasi olduğu da, haklar ve özgürlüklerin olduğu da hepsi koca birer yalandır. AKP iktidarının son bir aylık karnesine bakıldığında onlarca devrimci-yurteseverin katledildiğini, cenazelerine saldırıldığını, ‘basın açıklaması yaptı' diye ‘1 Mayıs'a katıldı' diye insanların tutuklandığını göreceksiniz. ABD emperyalizminin bir dediğini iki etmeyen işbirlikçi AKP iktidarı katliam yapma özgürlüğünü efendilerinin de onayıyla sonuna kadar kullanmaktadır.
Ancak hiçbir demagoji, yalan açıklama, gazete haberleri artık bu katliamı gizleyemeyecektir.
Eyüp BEYAZ'ın öldürülmesiyle Türkiye devletinin katliamcı yüzü bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Onların demokrasiden anladığı, elleri kelepçeli ve yaralı bir insanı sokak ortasında yüzlerce insanın gözü önünde katletmek ve bunu övünerek TV'lerden tüm dünyaya seyrettirmektir.
Adı TECRİT ile anılan ADALET BAKANLIĞI, artık kapısının önünde insanlarımızın katledildiği bir kurum olarak tarihe geçmiştir.
Eyüp BEYAZ'ın katledilmesinin ardından hala bu ülkede ADALET var diyenler; bu katliamın sorumluluğuna ortak olurlar. Baskı ve zulmün artarak devam ettiği, insanlarımızın bakanlıklar önünde katledildiği bir süreç yaşıyoruz. Sessiz kalmak bu zulmü onaylamaktır. Susmamalı, zulmün önünde barikat olmalıyız. Bu nedenle, kendine insanım diyen herkesi, katillerin yargılanması ve cezalandırılması için mücadele etmeye çağrıyoruz.
Eyüp BEYAZ'ın katledilmesinden sorumlu olanlar, gün gibi ortadadır.
Kurşun sıkanlar görüntülerde mevcuttur.
Ve bir an önce katiller yargılanmalı, CEZALANDIRILMALIDIR!
HÖC, DHP, PARTİZAN, ESP, SDP, SODAP, PROLETER DEVRİMCİ DURUŞ, DEVRİMCİ HAREKET, HKM, BDSP, KALDIRAÇ
-------------------------------------------------------------------------------------------
Adana'da tutuklama terörüne karşı ortak açıklama...
Baskılar, tutuklamalar bizleri yıldıramaz!
Demokratikleştik, demokratikleşiyoruz derken en temel insan hakları olan söz, eylem ve örgütlenme hakkına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Sendikalar kapatılıyor, faşist saldırılara uğrayan öğrenciler tutuklanıyor, işçiler dipçikleniyor, Kürtçe konuşmak yasaklanıyor, bir katliamı kınamak, cenaze törenine katılmak suç sayılıyor, 1 Mayıs'a katıldıkları için insanlar tutuklanıyor, daha yazamadığımız onlarca gelişme. İşte rejimin demokrasiden anladığı.
Özelleştirme karşıtı işçilerden, emekçi memurlardan, evleri başlarına yıkılan yoksullardan, kadınlardan, gençlikten, hücre ve tecrit saldırısına karşı direnen tutsaklardan, yani ezilen yoksul halklardan yana olduğunu tereddütsüzce ortaya koyan, askeri operasyonların son bulması için mücadele eden, gözaltındakilerin akıbetini soran, devrimci dayanışmayla bu saldırılara karşı barikat olan devrimci ve demokratlara karşı saldırılar hız kesmeden devam ediyor.
Diğerleri bir yana son bir hafta içinde öldürülen MKP'li devrimcilerin cenaze törenine ya da basın açıklamalarına katıldıkları için onlarca insan gözaltına alındı, tutuklandı. Samsun'da 13 kişi basın açıklamasına katıldıkları için tutuklandı, Ankara'da 6 kişi cenaze törenine katıldığı için gözaltına alındı. Adana'da basın açıklamasına katıldıkları ve “bildiri dağıtabilirler” gerekçesiyle 9 kişi Meydan Mahallesi'nde gözaltına alınmış ve dün de bunlardan 5'i tutuklanmıştır. Devrimci dayanışmanın gücünden korkanlar çareyi tutuklamalarda buluyor. Gözaltına alınan Hüseyin Tiryaki gözaltına alınırken dövülmüş, sağ ve sol kollarında ekimozlar oluşmuştur. Adli tıp raporunda da yapılan işkenceler kayıt altına alınmıştır. Baskılar, işkenceler bizleri yıldıramaz. Bir kez daha söylüyoruz: İşkenceciler hesap verecek. Hayali suçlar icat edenler bilsin ki bunlar suçsa bizler suç işlemeye devam edeceğiz.
Yine 1 Mayıs'a katıldıkları için Bursa'da 10 HÖC'lü, 15 ESP, SGD, EKB'li ve bir İşçi Köylü okuru yoldaşımız tutuklanmıştır. Adana'da 1 Mayıs'a katıldıkları için 3 HÖC'lü 28 Haziran'da gözaltına alınmış ve hala gözaltında tutulmaktalar. 1 Mayıs'a katıldıkları öne sürülen 5 HÖC'lü de aranmaktadır.
Söz, eylem ve örgütlenme hakkına yönelik bu saldırılara karşı dün olduğu gibi bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz. Yaşasın devrimci dayanışma!
İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!
Tutuklananlar serbest bırakılsın!
Yaşasın devrimci dayanışma!
ESP, BDSP, DHP, PARTİZAN, HÖC, S.BARİKAT, ALINTERİ
-------------------------------------------------------------------------------------------
“Tutuklular-gözaltılar serbest bırakılsın!” Adana'da bildiri dağıtımı öncesi devletin kolluk güçleri tarafından gözaltına alınan ve 29 Haziran günü çıkarıldıkları mahkemede tutuklanan 5 kişi ve en son 30 Haziran günü gözaltına alınan bir kişi ile beraber toplam 4 HÖC'lü için İnönü Parkı'nda bir basın açıklaması yapıldı. “Baskılar bizi yıldıramaz!” pankartı açan ve ESP, BDSP, DHP, Partizan, HÖC, S. Barikat ve Alınteri'nden oluşan yaklaşık 35 kişi sık sık “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Tutuklular-gözaltılar serbest bırakılsın!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarını attı. Okunan açıklamadan sonra eylem sona erdi.
Ekim Gençliği/Adana |