Kızıl Bayrak'tan...
Saldırıların giderek dozajı artıyor, sathı genişliyor.
Sadece devrimcilere yönelik yargısız infazlar değil, işçi sınıfına ve emekçi kitlelere yönelik saldırıların da ardı arkası kesilmiyor.
Bir devrimci daha sokak ortasında, güpegündüz, kameralar karşısında katledildi.
Kamu TİS'leri sessiz sedasız imzalandı. Devlet yine zafer çığlıkları atıyor, sendikacılar yine ortalıkta dolaşamıyor. İşçiler suskun. Kamu işçisinin ağzını bıçak açmıyor. Sadece bilmem kaçıncı kez satışa geldikleri için değil, KİT'lerin haraç-mezat satışları, taşeronlaştırılmaları yüzünden de kilitleniyor çeneleri böyle. Ve tüm bu saldırıların bu kadar kolayından gerçekleşmesinin en büyük nedeni kılını kıpırdamayan sendikacılardır.
Sendikaları ve sendikacıları sindirme, yola getirme ve teslim alma saldırıları sürüyor.
Eğitim-Sen, en sonunda ve Genelkurmay'ın baskısı, yargının kapatma tehdidini göğüsleyemediği için tüzük değişikliğine gitti. Bunun için toplanan 2. Olağanüstü Kurultay'ın haberi ve muhalefetin tutumu sayfalarımızda yeralıyor.
İşçi ve emekçilerin gecekonduları başlarına yıkılmaya devam ediliyor. En son, Kurtköy/Cambazbayırı'ndaki 42 evin 30 Haziran'a kadar boşaltılması kararı mahalle halkına tebliğ edilmiş, mahalle halkının barikatlar kurarak evini ve geleceğini savunmaya başlaması üzerine ise, yıkımın 5 Temmuz'a ertelendiği duyurulmuştu. 5 Temmuz'da barikatları yeniden kuran emekçiler, her an yıkım ekiplerinin gelmesini bekliyorlar.
Bugün barikat başlarında yıkım ekiplerini karşılamaya hazırlanan Cambazbayır emekçilerinin direnme kararlılığı tek başına yıkımları durdurmaya yetmeyecektir. Cambazbayırı halkı yıkımlara karşı tüm ilerici ve devrimci güçlerin desteğine ve dayanışmasına ihtiyaç duymaktadır. Bu desteğin ve dayanışmanın gösterilmesi bugün için acil ve yakıcıdır. Zira yıkım ekiplerinin saldırısının başladığı anda militan ve kararlı bir direnişin, bu saldırıyı başarıyla püskürtebilmesi gösterilecek destek ve dayanışmaya da bağlı olacaktır.
Hiç kuşku yok ki, sadece bu 42 hane halkının direnmesiyle yıkım kararları engellenemez. Sadece Eğitim-Sen'in direnmesiyle anadilde eğitim hakkı, sadece SES'in direnmesiyle herkese eşit, parasız, kaliteli sağlık hizmeti getirilemez. Bu çok açık. Fakat çok olumsuz anlamlarda, direnişlerin haklılığına, gerekliliğine karşı kullanılmak isteniyor.
Oysa bu “kuşkusuz” gerçeklikten çıkarılacak bir tek sonuç olabilir. Talepler ortaklaştırılmalı!.. Güçleri birleştirilmeli!.. Direnişler güçlendirilmeli!.. |