8 Mart '03
Sayı: 09 (99)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaşın faturasını onlara ödetmek ve hesap sormak için mücadeleyi yükseltelim!
  Savaşı engelleme görevi aksatılmamalıdır!
  Emperyalist savaş bahanesiyle demokratik haklar gaspediliyor, devlet terörü tırmandırılıyor
  Savaş çığırtkanlarının "ulusal çıkar" yalanı
  Ordu Pentagon'un, ekonomi İMF'nin emrinde!
  Yeni bir tezkere hazırlanıyor!
  ABD'nin Kürt kartı...
  1 Mart eylemi üzerine...
  1 Mart mitingi ve sendikalar
  1 Mart mitingi ve gençlik...
  Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı bölge halklarıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Partiyi her alanda ve her açıdan güçlendirmek için!..
  "Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo'yu unutmadık!.."
  Beytepe'de 1 Mart çalışması ve eyleme katılım
  ODTÜ'de 1 Mart eylemine yönelik çalışma
  Eylem ve etkinliklerden...
  Emperyalizme uşaklığın utanç fotoğrafı
  8 Mart etkinliklerinden...
  Cenevre'de emperyalist savaşa karşı yürüyüş...
  Cezayir'de iki günlük genel grev
  Tezkerenin reddi ve Güney Kürdistan...
  İnsan haklarına aykırı eğitim mi?
  Geleceği olan bir pazar: Savaş
  Doğan medya neden savaş istiyor?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Savaş tezkeresinin meclisten dönmesi hükümetin ve devletin savaşa girme kararlılığını bir nebze olsun etkilemedi. Genelkurmay’dan yapılan açıklamanın ve süren hazırlıkların da gösterdiği gibi, karar çoktan verilmiştir. Ancak tezkerenin reddi, hükümete, yeni bir vergi ve zam paketiyle, henüz başlamamış olan savaşın faturasını halka çıkarma bahanesi yarattı. Onlar bunu “barışın faturası” olarak sunmaya kalkıyor, fakat bir yandan da yeni bir tezkere için kolları sıvamış durumdalar.

Hükümet cephesinde hazırlık, Siirt seçimleri, bunun sonucunda gerçekleştirmeyi düşündükleri başbakan değişikliği ve Erdoğan’ın imzasıyla sunulacak bir yeni tezkere senaryosu etrafında dönüyor.

Barış faturası adıyla açılmış bulunan bu yeni saldırı paketine, kısa zaman içinde, doğrudan işçi sınıfını hedefleyen bir başka saldırı eklenecek. İş yaşamını (ve patronların pek sevdiği deyimle iş barışını) temelden dinamitleyecek özellikteki yeni iş yasası meclise sevkedildi. Yeni yasa, döne döne anlattığımız gibi, sınıfın 100 yılı aşkın mücadelesiyle kazandığı tüm hakları bir çırpıda ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bu açıdan, zamanlamasının da çok iyi seçildiğini belirtmek gerekiyor. Savaş koşulları, dışta halklara olduğu kadar içte işçi sınıfı ve emekçilere yönelik saldırının ayyuka çıktığı dönemlerdir. İşçi ve emekçi kitlelerin ekonomik-demokratik tüm hak ve özgürlüklerinin gaspı için fırsat olarak kullanılır.

Savaşa katılmaya gönüllü ve hazır durumdaki sermaye devleti de, sıkıyönetim komutanlıkları, olağanüstü hal valilikleri vd.nin işini bugünden kolaylaştırıyor bu saldırılarla. Hak gasplarını önden, yasal bir çerçevede gerçekleştirerek, savaş koşullarına sadece fiili uygulama kısmını bırakmaya çalışıyorlar.

Bütün bu gerçeklerin biz sınıf devrimcileri açısından tek önemli anlamı, görevlerimizin kapsamını açıklaması olmalıdır.

Emperyalist savaşa karşı, halkların kardeşliği için mücadele, hak ve özgürlüklerin gaspına karşı işçilerin birliği için mücadeleden ayrı düşünülemez ve yürütülemez. Sınıf kitleleri, emperyalist savaşın bu iki yönlü etkisine karşı uyarılmak, örgütlenmek ve harekete geçirilmek zorundadır.