YÖK yasa tasarısına, emperyalist-siyonist barbarlığa ve
soruşturma terörüne karşı
1 Mayısta mücadele alanlarına! Genç arkadaş! Bundan 116 yıl önce, 1886 yılında, ABDli işçilerin 8 saatlik işgünü için verdikleri mücadele ve şehitlerle ödedikleri bedelin bir sonucu olarak, 1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü haline gelmiştir. Amerikalı işçilerin yükselttikleri mücadele bayrağı o gün bu gündür 1 Mayıslarda dalgalanıyor. Dünyanın dört bir yanında işçi sınıfı ve emekçiler dil, din, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin 1 Mayıslarda enternasyonal dayanışma bayrağını yükseltiyorlar. Kapitalist-emperyalist barbarlığa karşı, insanın insan tarafından sömürülmediği, halkların kardeşçe yaşadığı bir dünyaya olan özlemini haykırıyorlar. Tam da bundan dolayı 1 Mayıs burjuvazi için bir kabus günüdür. 1 Mayıs emekçiler için bir mücadele ve dayanışma günü olurken, burjuvazi açısından terör estirilen bir gün haline gelmiştir. Devlet provokasyonları ve terörü ile 1 Mayıslarda bugüne kadar yüzlerce şehit verilmiştir. Ama 1 Mayıs, tüm baskı. terör ve içeriğini boşaltma çabalarına karşın, sadece işçi ve emekçiler açısından değil, gençlik açısından da geleceğin, umudun ve sosyalizmin simgesi haline gelmiştir. Genç arkadaş! Dişe diş bir mücadele ile kazanılmış ve verilen şehitlerle kızıllaşmış 1 Mayıs, gençlik açısından da bir mücadele günüdür. Tarihsel olarak alanlar 1 Mayıslarda gençliğin yoğun katılımına sahne olmuştur. Gençlik bir taraftan işçi ve emekçilerin taleplerini sahiplenirken, diğer taraftan kendi özlem ve taleplerini 1 Mayıs alanlarına taşımıştır. Bugün 1 Mayısı anlamına ve özüne yakışır bir şekilde kutlamak hayati önem taşımaktadır. Eğitim, dünyada uygulanan neo-liberal politikaların bir uzantısı olarak, her düzeyde paralı hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan YÖK yasa tasarısı, 70lerle başlayan üniversitelerin paralılaşma, ticarileşme sürecine son noktayı koymayı amaçlamaktadır. Yasa tasarısı meclisten geçtiği koşullarda, harçlara gelecek astronomik zamlarla, üniversite kapıları işçi-emekçi çocuklarına tümüyle kapatılacaktır. Araştırma profesörlüğü uygulaması ile öğretim görevlileri sermayenin ücretli işçileri haline gelecektir. Rektörler ise torba bütçe uygulaması ile sınırsız mali otorite sağlayacaklardır. Tasarı yasalaştığı koşullarda, artık üniversite adına ne varsa yok olacak,üniversitelerimiz sermayedarların arka bahçesi haline gelecektir. Genç arkadaş! Emperyalist-kapitalist sistem tüm dünyayı kan gölüne çevirmek istemektedir. Dün Vietnamda, Korede halkları katleden, yakın dönemde Afganistana tonlarca bomba yağdıran emperyalist barbarlık, şimdi de Ortadoğuda halklara savaş açmış durumdadır. Emperyalist burjuvazi içinde debelendiği krizine yıkım savaşları dışında bir çözüm bulamamaktadır. Bu savaşların faturası ölüm ve yıkım olarak işçi ve emekçilere çıkarılacaktır. Savaşta vurucu güç olarak ise biz işçi ve emekçi çocukları kullanılacaktır. Emperyalizme göbekten bağımlı Türk burjuvazisi de kendi krizine savaş yoluyla bir çıkış aramaya çalışmaktadır. Bugün kardeş Filistin halkı, siyonist barbarlık tarafından katlediliyor. ABD emperyalizmi Ortadoğudaki kirli çıkarları için, Filistin halkının yıllardır kırılamayan direnişini bitirmeye çalışıyor. Fakat Filistin halkı direnerek, emperyalist barbarlara ve siyonist işgalcilere boyun eğmeyeceğini ortaya koyuyor Bugün biz gençliğe düşen görev, tüm dünya halkları ve Filistin halkı ile dayanışmayı yükseltmektir. Ellerinde taş ve sapanlarından başka bir şeyi olmayan, geleceği ve onuru için direnen Filistin gençliği bize mücadelenin yolunu göstermektedir. Gençlik, kardeş halkları katletme onursuzluğunu kabul etmemeli, emperyalistler için ölmeyi ve öldürmeyi reddetmelidir. Genç arkadaş! Sistem ekonomik, sosyal ve siyasal saldırılarını hayata geçirebilmek, emperyalist savaşa taşeronluk yapabilmek için, gelişebilecek kitle hareketini bastırmak zorunda. Bu nedenle her meşru hak arama eylemine azgın bir şekilde saldırıyor. Bu saldırılar bazen polis copu oluyor, bazen mahkemeler, bazen de üniversitelerdeki DGMleri andıran soruşturma kurulları eliyle gerçekleştiriliyor. Bugün en meşru hak arama eylemlerimiz bile soruşturma açılmasına, okuldan uzaklaştırılmamıza, hatta atılmamıza neden olabiliyor. Bu saldırıya karşı gençlik cephesinden verilebilecek en iyi yanıt, 1 Mayısa ortak bir duruş ve somut taleplerle çıkılmasından geçiyor. Tüm bu saldırılara karşı somut taleplerimizle 1 Mayıs alanlarına örgütlü bir biçimde çıkmalıyız. Ancak bu şekilde mücadelemizi yükseltebilir ve sermayenin yoğun saldırılarını boşa çıkartabiliriz. İşçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan bu 1 Mayısta: Gençlik; ekonomik-sosyal yıkım saldırılarına ve yeni YÖK yasa tasarısı ile eğitim hakkının elinden alınmasına karşı çıkmalıdır. 1 Mayıs alanını üniversitelerin özelleştirilmesine, ticarileştirilmesine karşı şiarlarını haykırdığı bir alana dönüştürmelidir. Şu unutulmamalıdır ki, 1 Mayıs gelecek güzel günlere, umuda ve sosyalizme aittir. Gençlik bu umudun ve geleceğin taşıyıcısı olduğunu bir kez daha göstermelidir. Güçlü bir 1 Mayıs için bugünden seferber olmalıyız. Üniversitelerimizde somut şiarlar ekseninde oluşturduğumuz platform, komite vb. örgütlenmelerle 1 Mayıs alanında sesimizi yükseltmeliyiz. Talep ve şiarlarımız... Emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı * Emperyalist savaşa hayır! Emperyalist köleliğe ve yıkıma karşı * İMF yıkım programlarına hayır! İktisadi ve sosyal yıkıma karşı * Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi! Faşist baskı ve teröre karşı, temel demokratik hak ve özgürlükler için! * Herkese eşit, bilimsel, anadilde eğitim hakkı! |
|||||