İMF-TÜSİAD yıkım programlarına karşı, iktisadi ve sosyal haklar için!..
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı, halklarla birlik ve dayanışma için!.. Faşist baskı ve teröre karşı, temel demokratik hak ve özgürlükler için!.. 1 Mayısta mücadele alanlarına! İşçiler, emekçiler, gençler! İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs, çeşitli ülkelerdeki işçi sınıfının dişe diş mücadelelerle taleplerini söküp alması, haklarını burjuva sınıfa kabul ettirmesi üzerinden, bir mücadele günü olarak ortaya çıktı. Ancak devam eden yıllarda sadece işçiler için değil, tüm emekçiler ve gençlik için bir umudun, devrim ve sosyalizmin simgesi haline geldi. Salt bu yüzden de egemenler için bir kabusa dönüştü. Bu soygun ve sömürü düzeninin sahipleri, korkularını yenmenin bir yöntemi olarak kitleleri korkutma yolunu tuttular. Sık sık devlet terörünü sahneye soktular. 1 Mayıs gösterilerini kana bulayarak katılımı azaltmayı umdular. Ya da içeriğini bozma, anlamını karartma yolunu tuttular. Türkiyede devlet yıllarca bahar bayramı adı altında 1 Mayısı resmi tatil ilan etti. Ancak bu yöntemlerin hiçbiri tutmadı. 1 Mayıs hep devrim ve sosyalizm umudunun adı olmayı sürdürdü. İşçi ve emekçi kardeşler! Bu yıl yine ağır ekonomik koşullar altında karşılayacağız 1 Mayısı. Bir türlü aşılamayan krizin yükü omuzlarımızı çökertmeye devam ediyor. Biriktirdiği sorunlar dağları aştı. İşsizlik her geçen gün katlanarak artıyor. Açlık ve sefalet derinleşiyor. Sorumlusu oldukları krizlerle bizi böylesine koyu bir sefalet batağına sürükleyenin, İMF-TÜSİAD yıkım programları olduğu bu kadar açıkken, iktidardaki emperyalizm uşakları daha ağır programları uygulamakta sonuna kadar kararlı görünüyor. Saldırı programının bugünkü adımında yine işten çıkarmalar, yine özelleştirmeler var. Zorunlu geçim araçlarına yapılan zamlar çoktan otomatiğe bağlanmış durumda. Özelleştirmelerse sadece bir kısım devlet fabrikalarının kapatılmasıyla sınırlı değil. Daha vahimi, eğitiminden sağlığına tüm kamu hizmetlerinin kapitalistler için kâr alanına dönüştürülmesi. Bu ise öncelikle ücretli emekçilerin eğitim hak ve imkanının ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Sağlık sigortası haklarının gaspı anlamına geliyor. Sermaye devleti yıkım programlarını uygulamaya devam edebilmek, tüm bu saldırıları sürdürebilmek içinse daha çok baskı, daha çok teröre ihtiyaç duyuyor. Avrupa Birliğine uyum yasaları adı altında ardarda gerçekleştirilen yasal değişikliklerle yasaklar artırılıyor, hakların gaspı resmileştiriliyor. Kamu çalışanlarının sendika hakkı bu şekilde gaspedildi. Toplusözleşme hakkı tanımayan, grevi ise yasaklayan bir yasayı, tam bir arsızlıkla devlet memuruna sendika hakkı getiren bir yasa olarak ilan ettiler. Şimdi de güya iş güvencesi getirecek yasa üzerine yaygara koparıyorlar. Asıl yapmaya çalıştıkları ise, bu gürültü-patırtı arasında tazminat başta olmak üzere pek çok hakkın ortadan kaldırılmasıdır. Patronların karşı çıktığı taslak, iş güvencesi konusunda yeni hiçbir şey getirmediği gibi, fiilen uygulanmakta olan hukuk dışı işten çıkarmaları da yasal hale getiriyor. Ancak işçi-emekçi kitlelerin ve gençliğin karşı karşıya bulunduğu tehlikeler bunlarla da sınırlı değil. Emperyalizm uşağı burjuva iktidar işçi sınıfı ve emekçileri iktisadi-sosyal yıkıma sürüklemekle yetinmiyor. Onları emperyalist savaşların yıkımıyla da tanıştırmaya hazırlanıyor. Amerikanın uluslararası teröre karşı mücadele adı altında dünyanın yoksul halklarına karşı açtığı savaşta etkin bir rol üstlenerek kardeş halkların kanını dökmeye hazırlanıyor. Üç-beş kuruşluk kredi karşılığında bu ülkenin gençliğinin kanını pazarlamaya çalışıyor. Açıktır ki, örgütlü-birleşik mücadele bu sorunların tümüne karşı yürütülmek durumundadır. Yaklaşan 1 Mayısta yükseltilecek talepler, bu sorunların tümünü hedeflemelidir. 1 Mayıs, emperyalist savaşa ve savaş Türk devleti Afganistandan sonra Ortadoğuda da Amerikanın maşalığına hazırlanmaktadır. Devlet cephesinden dile getirilen hiçbir çekince, hiçbir tereddüt bu gerçeği ortadan kaldırmıyor. Zaten Türkiyenin Amerikaya kölece bağımlılığı ona itiraz imkanı da bırakmıyor. Ortaya konulan çekinceler, Türk devletinin korku ve kaygılarını ifade etmenin dışında, bu ülke gençliğinin kanı üzerine yürütülen çirkin pazarlığın tercümesi olabiliyor. Oysa, Afganistana saldırı sürecinde de görüldüğü gibi, başta işçiler, emekçiler ve gençler olmak üzere, halkın ezici çoğunluğu emperyalist savaşa da, Türkiyenin bu savaşta üstlenmeye çalıştığı role de karşıdır. Gençlerimiz Amerikan askeri olmayı reddediyorlar. Emekçiler çocuklarının komşu halkların üzerine sürülerek ölüme gönderilmesine karşı çıkıyorlar. İşçi sınıfı bu düşünce ve isteğine tercüman olmalı, 1 Mayıs alanlarına taşıyacağı Emperyalist savaşa hayır! şiarı altında kitleleri birleşmeye ve mücadeleye çağırmalıdır. 1 Mayıs, İMF-TÜSİAD yıkım programlarına karşı mücadeleyi Yıkım programlarıyla gerçekleşen, sadece işsizliğin boyutlanması, açlık, yoksulluk ve sefaletin derinleşmesi, çocuklarımızın eğitimsiz, hastalarımızın tedavisiz, yaşlılarımızın evsiz-barksız kalması değil. Ülkenin tarımı çökertiliyor. Enerji, iletişim, maden gibi kritik sektörler emperyalist tekellerin eline geçiyor. Ülkenin yeraltı-yerüstü zenginlikleri ve insan kaynakları emperyalizmin dizginsiz sömürüsüne açılıyor. Uluslararası tahkim gereği iş hayatında tümüyle emperyalizmin yasaları hakim hale getiriliyor. Bu 1 Mayısta işçi sınıfı, geleceği karartılan gençliği, hayatı söndürülen yoksul köylülüğü, bordro köleliği sürdürülmek istenen kamu çalışanlarını, emperyalist-kapitalist soygun ve sömürüye karşı birleşik mücadeleye çağırmalıdır. 1 Mayıs, devletin yasak, baskı ve terörüne karşı, demokratik hak ve özgürlükler için mücadele günü olmalıdır! Sermaye devleti, işçi ve emekçileri işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, sefalete razı edebilmenin yolu olarak baskı ve terörünü daha da artırmayı seçiyor. Zaten çok kısıtlı olan haklarımızı daha da kısıtlayan yasalar çıkarılıyor. Fazlasıyla bulunan yasakları daha da artıran düzenlemeler yapılıyor. Pek çok hak ve özgürlük, zaten parası olanın kullanabileceği şekilde düzenlenmişti. Pek çok yasak sadece parası olmayan için uygulanıyor, parası bol olana dokunmuyordu. Yeni düzenlemelerle bu ayrımcılık yasal hale getiriliyor. Özelleştirilmesi/paralı hale getirilmesi nedeniyle eğitim hakkından, bundan böyle işçi-emekçi çocukları çok daha az yararlanabilecek. Giderek hiç yararlanamaz hale gelecek. Haberleşme, ulaşım, temiz bir çevrede yaşama vb. ise çoktan hak olmaktan çıkarıldı. Şimdi sıra öğrenim hakkında, sağlık ve emeklilik sigortası hakkında. İşçi ve emekçinin siyasal olarak örgütlenmesi hep yasaklıydı. Yasal sınırlamalarla sendikalaşmasının önünde pek çok engel bulunuyordu. Şimdi sendikal örgütlenmesinin önündeki fiili engeller de artırılıyor. Sendika yönetimleri satın alınıyor. Özelleştirmelerle, işten çıkarmalarla sendikaların içi boşaltılıyor. Toplanma ve gösteri özgürlüğünün kullanımı, işçi ve emekçiler için hep azgın bir devlet terörünü göğüslemeyi gerektirdi. Bu terörden en fazla nasibini alanların başında da 1 Mayıs gösterileri geliyor. Burjuvazinin adaleti suç ve cezada da hep çifte standart uygulayageldi. Bir tepsi baklava çalan çocuklar akılalmaz cezalara çarptırılırken, bankaların içini boşaltan, devleti trilyonlarla dolandıran, vergi kaçıran burjuvalar adeta ödüllendirildi. İşçi ve emekçiler, yaşama hakkı başta olmak üzere, en temel ve vazgeçilemez haklarını hep zorlu mücadelelerle kazandılar ve korudular. 1 Mayıs işte bu kazanma yolunun bir simgesi olarak doğdu. Doğduğundan bu yana da hep var olanı korumanın ve yeni hakları kazanmanın yolunu gösterdi. Güçlü bir 1 Mayıs için bugünden seferber olmalıyız! Öncü, devrimci işçiler! 1 Mayısta, sermayenin iktisadi, sosyal, siyasal ve askeri tüm saldırılarına karşı güçleri birleştirmek ve mücadeleyi yükseltmek için en önemli görev ve sorumluluk sizlere düşüyor. Sınıfın ve emekçilerin kitlesel, kararlı ve güçlü gösterileriyle geçecek bir 1 Mayıs, sermaye sınıfı ve devletine geri adım attırabilmenin, saldırıları dizginleyebilmenin imkanlarını çoğaltacaktır. Katılımın bugünden örgütlenmesi, taleplerin tespit edilmesi, alanlardaki inisiyatifin üstlenilmesi (sendika ağalarına bırakılmaması), sınıf dayanışmasının güçlendirilmesi (örneğin tensikatlara seyirci kalınmaması) 1 Mayıs hazırlığının bugünden başlatılması gereken birkaç maddesidir. Özellikle kitlesel bir katılımın örgütlenmesi, bu yılki 1 Mayıs için oldukça önemlidir. Sendikaları iş bırakma kararı almaya zorlamalıyız. İşyerlerinde 1 Mayıs eylem komiteleri kurmalı, 1 Mayısın anlamı ve önemi üzerine etkin bir propaganda yürütmeli, işçileri kitlesel bir katılıma hazırlamalıyız. Tüm bunlar sınıf bilinçli öncü/devrimci işçiler olarak bizim temel önemde güncel sorumluluklarımızdır. 1 Mayıs, emperyalizmin saldırganlığına ve sermayenin pervasızlığına dur demenin anlamlı bir vesilesidir. Bu vesileyi en güçlü bir biçimde değerlendirmeye hazırlanmalıyız. Güçlü bir 1 Mayıs için bugünden seferber olmalıyız! İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak! Acil mücadele istemlerimiz Emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı: * Emperyalist savaşa hayır! Emperyalist köleliğe ve yıkıma karşı: * Emperyalist sömürü ve soyguna son! Faşist baskı ve teröre karşı, * Sınırsız söz, basın, örgütlenme, gösteri ve toplanma özgürlüğü! İktisadi ve sosyal yıkıma karşı: * Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi! Kahrolsun sermaye diktatörlüğü! |
|||||