İşte efendi ile uşağın stratejik ortaklığının ekonomik boyutu!..
ABD tekellerine taşeronluk, Ecevit ABD ziyaretinde Türkiyenin stratejik konumunu pazarlamış, ancak bu pazarlıkta tek bir taviz dahi kopartamamıştı. Bolca nasihat dışında tüm beklentiler gelecekte toplanması kararlaştırılan bir ortak ekonomik konseye havale edilmişti. Ama daha o günden bu ekonomik konseyin işlevinin ne olacağı ortaya konulmuştu. Konsey toplantılarında Türk kapitalistlerin beklentileri değil, ABD tekellerinin çıkarları esas alınacaktı. Sermayenin tekstil kotaları, borçlar, tercihli ticaret vs. olarak sıralanan beklentilerinin üzeri bir kalemde çizilirken, konsey toplantılarının tek gündemi nitelikli endüstri bölgeleri olarak belirlenmişti. ABD-Türkiye Ekonomik Konseyinin ilk toplantısı geçtiğimiz günlerde yapıldı. Toplantının gündemi beklendiği gibi nitelikli endüstri bölgeleri meselesi oldu. Türk tekelci burjuvazisinin temsilcileri beklentilerini sadece, hayal kırıklıklarının ayan beyan okunduğu toplantı sonrası basın açıklamalarında şöyle bir dillendirdiler. Bunu tekstil kotaları, tercihli ticaret vs. konularında sektör örgütlenmelerinin yaptığı yakınmayla yüklü açıklamalar izledi. ABD-Türkiye Ekonomik Konsey toplantıları da beklendiği gibi Türk tekelci burjuvazisi için bir fiyasko oldu. ABD tekellerine üs Nitelikli Endüstri Bölgeleri tam anlamıyla bir sömürge hukukuna dayanmaktadır. Zaten mevcut uygulamaları da bunun yalın örnekleri durumundadır. Halihazırda İsrail ve İsraille yapılan anlaşmaya dayanarak Ürdünde uygulanmaktadır. Bu iki ülkenin ABDnin Ortadoğudaki iki temel dayanağı olduğu biliniyor. Özellikle İsrail ABDnin bölgedeki ana harekat üssü vazifesi görmektedir. ABDnin Ortadoğudaki politik, askeri ve iktisadi hegemonyasının temel dayanağı olarak İsrail, bölge halklarına çevrilmiş bir ABD namlusudur. Siyasi ve askeri olarak zaten bu ilişki çıplak biçimde ortada durmaktadır. İlişkinin iktisadi boyutu ise ilk ikisi kadar öne çıkmamakla birlikte, somut ifadesine Nitelikli Endüstri Bölgeleriyle ulaşmaktadır. Nitelikli Endüstri Bölgeleri, gerek idari olarak gerekse de bu bölgelerde üretilen malların tabi olduğu statü açısından doğrudan ABDye ve ABD hukukuna bağlıdır. Bu bölgelerin kurulduğu ülkelerin yasaları buralarda geçmez. Dolayısıyla o ülkenin sendika, sigorta vb. gibi işçi hareketince kazanılmış hakları da bölgenin sınırlarını aşamaz. Sömürünün tamamen kuralsız olduğu birer toplama kampı görünümündedirler. Yani ABD çiftliği, ABD toprağıdırlar. Bu bölgelerde üretilen mallar ABD etiketi olarak uluslararası piyasalarda işlem görecek, ABD mallarının sahip olduğu tüm ayrıcalıklara sahip olacaklardır. Böylelikle gümrük, taşıma gibi maliyetlerden kurtulmuş ABD mallarına bölgesel pazarlara hakimiyet yolu da açılacaktır. İsrail sermayesine Ortadoğu kapısı Nitelikli Endüstri Bölgelerinin ABD-İsrail anlaşmasına dayandırılacak olması, İsraile de bölgede ekonomik bir kanal açacaktır. Bunun böyle olması ABD-TC-İsrail stratejik işbirliğinin doğasına da uygundur. Bilindiği gibi bu üçlü ittifakın temel amaçlarından birisi de, bölgede tecrit olmuş İsraile meşruluk kazandırmak, Türkiyeyi İsrailin Ortadoğuya açılan bir kapısı haline sokmaktı. Son birkaç yıllık süreç dikkatle ele alındığında, Türkiyenin bu açıdan İsraile büyük hizmetlerde bulunduğu görülecektir. Ortadoğuda politik meşruluk ve Arap halklarına karşı askeri üstünlük sağlamada Türkiye İsrailin en büyük kozu durumuna gelmiştir. Özetle Türk sermaye devleti bölgede geleneksel ABD taşeronluğuna İsraile taşeronluk boyutunu da eklemiş, bu anlamıyla da haklı olarak Arap halklarının öfkesini üzerinde toplamıştır. İsrail açısından bölgede tecrit olmanın en ağır sonuçlarından birisi de ekonomik alandadır. İsrail sermayesine bölge ülkelerinin büyük çoğunluğunun kapıları kapalıdır. Bölgede dıştalanan İsrail sermayesi bundan dolayıdır ki kendisini farklı biçimlerde ve farklı etiketlerle gizleyerek bu kapıları açma peşindedir. Ürdün bu açıdan İsrailin bölgeye açılan ana kapılarından birisidir. Ürdündeki Nitelikli Endüstri Bölgeleri bir ölçüde bu işlevi görmektedir. Bilindiği üzere Oslo Barış süreci de Filistine böyle bir işlev kazandırmış, Filistin limanları İsrail sermayesinin nefes borularından biri haline gelmişti. Türkiyede kurulacak nitelikli endüstri bölgeleri de böyle bir işlev görecektir. ABD kadar İsrailde bu bölgeleri ekonomik anlamda Ortadoğuya yönelik olarak kullanacaktır. Uluslararası tarım tekellerine GAPın kapıları GAP bölgesi ABD tarafından, Nitelikli Endüstri Bölgelerinin kurulacağı yerler olarak tasarlanmaktadır. Bilindiği üzere GAP, ABD ve İsrail tekellerinin iştahını kabartan bir bölgedir. GAP bölgesinde iş gören İsrail firmalarının sayısı şimdiden 67ye ulaşmıştır. 96 Martında ise Türkiye-İsrail arasında imzalanan serbest bölge anlaşması ile GAP bölgesinde İsraile olağanüstü kolaylıklar sağlanmış ve DTÖ ilkeleri çerçevesinde serbest yatırım bölgelerinin kurulması öngörülmüştür. ABD ve İsrailin tarım tekelleri sık sık bölgeyi ziyaret ederek GAPa ilişkin projelerini açıklamaktadırlar. Bu projelerin halihazırda dillendirilmiş olanlarından bazıları, büyük tarım çiftlikleri, plantasyonlar vb. büyük tarım işletmelerinin kurulması biçimindedir. İMFnin tarım politikalarının da büyük ölçüde bu projelerle ilgisi bulunmaktadır. Konsey toplantısı sonrasında yapılan açıklamalara bakılırsa, Türk tekelci burjuva temsilcilerinin toplantıda üstünde özellikle durduğu konu bu olmuştur. Bundan dolayıdır ki, endüstri bölgelerinin kurulacağı bölgelerin Türk tarafının önceliklerine göre belirlenmesi yönünde bir eğilim ortaya çıkması Türk tarafınca toplantının kazanımı olarak sunulmuştur. Toplantıda Türk tarafının üzerinde ısrarla durduğu diğer bir konu da kurulacak endüstri bölgelerindeki üretimin konusu olmuştur. Türk tarafı teknoloji ürünleri derken, ABD tarafı özellikle tarım ve tarıma dayalı sanayide ısrar etmiştir. Sonuçta ABDnin isteklerinin belirleyici olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. ABD heyeti toplantı sonunda yaptığı açıklamada Türkiyede tarıma uygulanan sübvansiyonların ve tarımsal ürün ithalatındaki gümrük tarifelerinin indirilmesini Türk tarafının önüne ödev olarak koymuştur. İşte efendi ile uşak arasındaki siyasal ve askeri plandaki stratejik ortaklığın ekonomik boyutu da bu kadardır. Ecevit bir sermaye uşağı olarak tekelci burjuvazinin en ileri temsilcileriyle Bushun huzurunda stratejik ortaklığa ekonomik boyut kazandırma pazarlığı yapmıştı. Sonuçta alabildiği zincirlerinin sıkılaştırılması oldu. Siyasal ve askeri planda olduğu gibi ekonomik planda da Türkiyenin ABD sömürgesi olduğu tescillenmiş, resmileştirilmiştir. Türkiye topraklarının parsel parsel ABD toprağı haline getirilmesinin yolu açılmıştır.
İHD Bursa Şubesinden eylem... 3 kapı 3 kilit önerisini desteklemek amacıyla İHD Bursa Şubesi tarafından toplanan yaklaşık 1000 imza, 2 Mart günü PTT Heykel Şubesinden, yaklaşık 40 kişinin katılımıyla Adalet Bakanlığına gönderildi. Kolluk güçleri tutsak yakınlarının basına açıklaması yapmasını engelledi. Eylem öncesinde aralarında İşçi-Köylü ve Atılım gazetesi muhabirlerinin de olduğu 12 kişi gözaltına alındı. Eylemin ardından alkışlarla İHDye gidildi. Yapılan basın açıklamasıyla gözaltılar protesto edildi. Tutsak yakınları F tipi hücrelerde işkence ve tecridin devam ettiğini, buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladılar. F Tipi Cezaevleri ve Ekonomik Kriz konulu panel polis tarafından engellendi... 3 Mart günü Tunceliler Derneğinde yapılması planlanan F Tipi Cezaevleri ve Ekonomik Kriz konulu panel polis tarafından engellendi. Derneğin bulunduğu sokakta terör estiren kolluk güçleri dernek binasına giriş-çıkışı engelledi. Panelin engellenmesini protesto etmek amacıyla 4 Mart günü dernek binasında basın açıklaması yapıldı. Açıklamada Tunceliler Derneğinin muhalif kimliğinin susturulamayacağı ve baskılara karşı direnilmesi gerektiği vurgulandı. SY Kızıl Bayrak okurları/Bursa |
|||||