2002 Nazım Hikmet yılı
Yazdık Nazım Nazım diye... UNESCO, 2002 yılını Nazım Hikmet yılı olarak kabul etti. Şiirin ve Türkçenin büyük ustası Nazım Hikmet, bu yıl, Türkiye ve yurtdışında yapılacak çeşitli etkinliklerle anılacak. Hasretleri, ayrılıkları ezbere bilen şairin dizeleri anımsanacak yeniden: Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir Nazım Hikmet, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinin yol açıcısı, modern Türk şiirinin yol göstericisi oldu. 1929 yılında 835 Satır adlı kitabı yayımlandığında, Hüseyin Rahmi Gürpınardan Yakup Kadri Karaosmanoğluna, Ahmet Haşimden Peyami Safaya kadar dönemin değişik edebiyatçılarından övgüler almıştı. Şu sözler Yakup Kadrinin: 835 Satır, Türk şiirindeki hatta Türk dilindeki inkılâbın ilk satırıdır. Cemal Süreyaya göre ise Nazım Hikmet, Yüreğin ve cesaretin aslan şarkısıdır. Türk şiirinin N vitamini... Okudukça yüzümüze kan gelir. *** Nazım Hikmetin şiirinin etkisi, şiirlerinde yaşamın hemen tüm renklerini, insanın bütün hallerini, duygularını kucaklamasındandır. Onun şiirinde insan ve yaşam çırılçıplak çıkar karşımıza. Kendimizi buluruz. Özlemimizin, acımızın, sevincimizin, hüzünlerimizin bir bir karşılığı vardır onun dizelerinde. Evrensel bir şiir yazmıştır. Ancak, bir o kadar da yereldir. Anadolu, kültürü, tarihi ve insanıyla nakış nakış işlenmiştir... Hüseyin Yurttaş, onun şiirlerini okurken yaşadığı duyguları, Geceyarısı ezgileri-6. bir esinti gibi şiirinde şöyle dile getirir: bir esinti gibi doluyor odama sevgiyle sokuluyorum yanına *** Güvercin ve karanfil... Barışın ve sevginin simgesidir... Özcan Yalım, "Güvercinli Karanfil" şiirinde, Edip Cansever, Melih Cevdet Anday ve Cemal Süreya'nın şiirlerindeki güvercin ve karanfil imgesi üzerinde durur. Nâzım'ın ise güvercin ve karanfille özdeşleştiğini vurgular: Nâzım'la özdeş olurlar *** Tüm insanların barış ortamında yaşamaları, Nâzım Hikmet'ın büyük düşüdür. Ancak, yaşadığı çağ, savaşlarla örülmüştür. Dünya, yine büyük bir savaşın içindeyken, 1940'lı yıllarda, Nâzım Hikmet'se Bursa Hapishanesi'nde yatmaktadır. Ömer Faruk Toprak, Bursa Hapishanesi'ndeki şaire mektup niyetine bir şiir yazar. Şu dizeler de, Toprak'ın "Nâzım'a Mektup" şiirinden: dostum yak bakalım bir cigara daha *** Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ünlü "Zindanı Taştan Oyarlar" şiiri, Bursa Hapishanesi'nde yatmakta olan Nâzım Hikmet için yazılmıştır. "Şiirin gökyüzü gibi herkesin. / Sen Kızılırmak kadar bizimsin / En büyük ustası dilimizin" der, Nâzım Hikmet için Eyüboğlu: Bursa'nın ufak tefek yolları *** Şiirimizin büyük ustası Nâzım Hikmet, hasretlerin de ustası olmuştur... iki şey var ancak ölümle unutulur Bir şiirinde böyle der... Ve hasretin yorgunluğuyla, gecelerin leylak ve tomurcuk koktuğu bir Haziran gününde, 3 Haziran 1963'te, sabahleyin, ülkesinden, Memet'inden, İstanbul'dan, sevdiklerinden uzakta yaşama gözlerini yumar. Onu bir çınara benzeten şair Hasan Hüseyin, Ankara'da şu dizeleri yazar: gece leylâk "uyarına gelirse yıllar var ki ter içinde gece leylâk *** Nâzim Hikmet, Vasiyet şiirinde şöyle der: Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni Böyle der ama, Moskova'da bir mezarlığa gömülür. Mezarının Türkiye'ye getirilmesi gündeme geldiğinde, şair Tuğrul Asi Balkar, Muhalefet Şerhini koyar... getirmeyin nâzım'i *** Nâzım Hikmet öldüğünde, şiirlerinin çevrilmediği dil yoktu neredeyse. Dahası, birçok ülkede, adı Türkiye'yle özdeşleşmişti. Eleştirmen Mehmet H. Doğan şunları yazıyor: "Avrupa'da, Asya'da, Afrika'da, Amerika'da bir gezide Türk olduğunuzu söylediğiniz zaman, 'Demek Nâzım'ın memleketindensiniz!' diyorlar. Ülkelerin, şairlerinin adlarıyla anılması ne güzel! Neruda'nın Şili'si! Aragon'un Fransa'sı! Nâzım'ın Türkiye'si!" Nâzım Hikmet'e adanmış bir şarkının sözleri ise şöyledir: Nazım Hikmet memleket/Memleket Nazım Hikmet Nazım Hikmet, yazdıklarıyla yalnız Türkiyede değil, tüm dünyada büyük yankılar uyandırmış bir şair. Hakkında en çok şiir yazılan, şiirler adanan kişi belki de aynı zamanda... Zühtü Bayar ve Günel Altıntaş, Nazım Hikmet üzerine yazılmış yazıları ve şiirlerden bir seçmeyi kitapta toplamışlardı yıllar önce: Yazdık Nazım Nazım Diyeydi kitabın adı (Soyut Yayınları, Mayıs 1974, İstanbul). Nazım Hikmete yazılan yazılar, şiirler derlenip bir kitap disizi olarak yayımlanacak olsa, rafları doldurur bu dizi. Ardı arkası gelmez. (Anti-Mai sitesinden alınmıştır...) |
|||||