Kızıl Bayrak'tan...
İçerde
dışarda hücreleri parçalamak için Ölüm Oruçlarının 27. haftasında ve 42 devrimci yaşamını yitirmişken,
hükümet cephesinden yine iğrenç bir saldırı başlatılmış bulunuyor. Yine;
insanlık dışı eylem, arkadaşlarını hiç acımadan ölüme
zorlama deyimleri kullanılıyor. Kimileri de, Avrupadaki
imajın zedeleneceğinden, turizmin kötü etkileneceğinden
vb. dem vuruyor. İnsanla, insanın değeri ile, ahlakla en küçük bir ilişkisi kalmamış bu
zihniyetlerin hala böyle konuşabilmesi, buna izin verilmesi kabul edilebilir
bir şey değildir. Artık bu alçakların böyle konuşamaması, konuşturulmaması
gerekir. 42 devrimcinin yaşamını yitirdiği, onlarcasının yitirmek üzere
olduğu bu ölümüne direnişin saygınlığına bu şekilde dil uzatamamalı bu
alçaklar takımı. Olayın bu şekilde gündeme taşınması, en az yokmuş gibi
davranılması kadar tahrip edicidir. Bu tahribatın toplum vicdanında açacağı
yaraları kapatmak kolay olmayacaktır. Memleketi üç kuruşa pazarlamaktan
çekinmeyenlerin, toplumsal çürümeyi derinleştirmek için neler yapabileceğinin
de göstergesi bunlar. Ve karşılığı, yaptıkları her şeyin karşılığı, devrimci tutsakların bu
ölümüne direniş ruhunun dışarı taşınabilmesiyle verilecektir. Verilmek
zorundadır. Çünkü, devrimci tutsaklara tabut olan hücreler, dışarıda da,
işsizlik, açlık ve esaret demirleriyle örülmektedir. Her ikisini de parçalayacak
olan, işçi sınıfı ve emekçilerin devrimci direniş ruhuyla ayağa kalkması,
mücadeleyi yükseltmesidir. En başta devrimci tutsakların katledilmesine karşı; 1 Mayısta iş bırakarak alanlara çıkılmasını örgütleyelim. Kahrolsun kapitalizmin açlık ve ölüm düzeni! |
|||||