Gençlik bu eğitimi ve bu düzeni
kabul etmeyecek!
Okulların açılmasıyla düzenin gençliğe saldırıları artarak sürüyor. Bu yıl ilkokullara ücretsiz kitap verme aldatmacasını gündeme getirdiler ve bu kitapların parasını kayıt paralarıyla fazlasıyla çıkarttılar. Bu yıl Ankara Gazi Lisesinde öğrencilerden 100 milyon kayıt parası alındı ve veremeyen öğrencilerin okula alınmayacağı tehdidi savruldu. Lise iki ve üçler ise, 7,5 milyon spor parası, 5 milyon paso parası, resim parası bahaneleriyle daha şimdiden soyulmaya başlandı. Bizler bu okulların öğrencileri değil, müşterileri olarak görülüyoruz. Ama bizim bu saldırılar karşısında susmaya hiç niyetimiz yok.
Hepimiz biliyoruz ki, kokuşmuş sistemin amacı bizleri kendi çıkarları doğrultusunda eğitmek, düşünmeyen, sorgulamayan ve hakkını aramayan bir gençlik yaratmak, geleceğin sahipleri olan bizleri uyuşturmaktır.
Bugün bizlere bir öğretmen kolaylıkla dayak atabiliyorsa, bu sistemde öğrenciler insan olarak değer görmüyor demektir. Oysa bizler öğrenciden önce birer insanız, bunu bize yapmaya kimsenin hakkı yok.
Düzen öğrencileri nasıl soyabilir, ceplerini nasıl boşaltabilirim diye düşünüyor. Kitap, defter alamayan öğrenciler dersten atılıyor, arkadaşları arasından dışlanması sağlanıyor. 2 bin öğrenciden yaklaşık 100 öğrenci okul kursuna gelebiliyor. 72,5 milyonu veremeyen öğrenci nasıl 2-2,5 milyarı verip de dershaneye gidebilir. Biz işçi-emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapanıyor ve bizler sistemin dayattığı eğitim sisteminin kurbanı milyonlarca insandan biri oluyoruz.
Bizler ALGPliler olarak bize sunulan bu çarpık eğitimi asla kabul etmeyeceğiz ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizler herkesin özgürce ve eşit yararlanabildiği demokratik ve bilimsel bir eğitim istiyoruz. Liselileri mücadele bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz. Gazi Lisesinden ALGPliler alarak her zaman haykıracağız;
Irakta işgalci, okulda müşteri olmayacağız!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiç birimiz!
Ankara Gazi Lisesinden ALGPliler
Demokrasi havarisi mi, katliam aracı mı?
Bugün çağdaş yaşamın bir parçası olarak toplumumuzda yer alan birçok yenilik Türk Silahlı Kuvvetleri kanalı ile Türkiyeye gelmiştir. Kemalizm, diğer bir değişle Atatürkçülük; bu modernitenin zirvesidir. Statükoyu değil, ilerici ve atılımcı fikirler ile çağdaşlığı hedeflemektedir. Bazı kişi ve kurumlar tarafından TSKnın pasifize edilmesine yönelik olarak bir baskı unsuru oluşturulması hedeflenmekte, iç ve dış risk ve tehditlerle mücadelede zemin kaybetmesine çalışılmaktadır. Oysa batı ile entegrasyonun tarihi öncüsü TSKdır. TSK bağrından çıktığı yüce milletinin özü ve karakteridir.
Bu mesaj Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalmana aittir.
Yüce milletinin özü ve karakteri olduğunu ifade eden ve Irakta efendisi ABDye kalkan olmayı kabullenen bu TSKdır. 8.5 milyar dolar üzerinden yapılan kan pazarlığı herkes tarafından bilinmektedir. Ordu halkın özü değil, ABDnin başını çektiği emperyalistlerin kuludur.
Yaptığı darbelerle hak ve özgürlükleri gaspeden, insanları işkencehanelerde katleden, YÖKü getiren bir zihniyetin ilericiliği, demokratlığı ortadadır. Milletin özü ve karakteri olduğunu iddia eden bu çağdaş kurumun son bir yılda yaptıklarına birkaç örnek:
* Hakkarinin Çukurca ilçesinde jandarma alay komutanlığına bağlı özel timlerin Halil Çetin ve babasını hayvan dışkısı içerisinde sürüklemesi, 60 yaşındaki Fatma Çetini dipçik darbesiyle bayıltması.
* Mardinin Dirik ilçesinde jandarma tarafından silahla ateş edilip 5 sivilin yaralanması.
* Yakın zamanda Ş.E. ve annesine tecavüz edilmesi.
Dışkı yedirme, tecavüz, köy boşaltma, her türlü baskı ve terör, tüm bunlar bu ilerici TSKnın uygulamalarıdır.
|