İçindekiler:

1 Temmuz 2023
Sayı: KB 2023/10

Rejimin saldırılarını püskürtmek için...
Merdan Yanardağ'a kumpas...
TÜSİAD'ın "demokrasi aşkı" mı nüksetti?
Gerici kuşatmaya karşı mücadele...
"Sivas Katliamı ortak mücadele noktası"
Sivas Katliamı 30. Yılında...
Hukuksuzluk rejimi iş başında!
Depremin üzerinden 150 gün geçti...
Asgari ücretin sefaleti
Çürümüş sendikal düzen aşılmalıdır!
DEV TEKSTİL GMYK toplantısı
Bir Kazım Doğan klasiği!
Antony Blinken'in Çin ziyareti
Emperyalist vahşetin ölüm bilançosu
Antony Blinken ne umuyor?
Rusya'da "isyan" ve olası sonuçları!
Paralı katil şirketler
Kopeng'da gizli toplantı
Ekonomik Forum!
Yunanistan'da yeni mülteci katliamı
Almanya demiryollarında süresiz grev kapıda
Dünyada grev ve eylemler
İsviçre'deki "Kadın grevi" üzerine
1. Avrupa Kadın Konferansı gerçekleşti
DGB MYK Haziran ayı toplantısı sonuçları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bir Kazım Doğan klasiği: Gelme lan bir daha!

 

Gerici-faşist rejimin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda göstermelik asgari ücret toplantıları yapılırken, DİSK, 19 Haziran’da bir basın toplantısı düzenleyerek “tutumunu” açıkladı. Toplantıda, ne hikmetse işçi sınıfına ihanetleriyle ve “düşkün bürokrat” tipinin önde gelen temsilcilerinden biri olan Kazım Doğan da bulunuyordu. DİSK yönetiminin böyle bir zatı o masaya neden oturttuğu bilinmez ama nu hain yine rolünü oynadı ve yapacağını yaptı.

Toplantıda fotoğraf çekmek isteyen bir basın emekçisinin üzerine yürürken çekilen video Gazete Duvar’da yayınlandı. Gazeteci Murat Önel, maruz bırakıldığı kabalığa şu sözlerle tepki gösterdi: “Benden ne istiyorsunuz beyefendi. Siz işçilere de böyle mi yapıyorsunuz? Böyle mi savunuyorsunuz haklarını? Çekmemizi istemiyorsunuz niye bizi çağırıyorsunuz, ayıp değil mi canlı yayında böyle yapıyorsunuz?”

Kazım Doğan’ın basın emekçisine verdiği yanıt, tam da düşkün ağa takımına yakışan cinsten: “Gelme lan bir daha!”

Yaşanan saldırganlık, Kazım Doğan tipi tescilli hainlerin klasiğidir. Saldırganlık, aymazlık, pervasızlık sendika bürokratlarının mayasında vardır. Kazım Doğan tescilli bir sınıf haini ve sendika bürokratıdır. Greif işçileri, KT Deri işçileri, TELATEKS işçileri, Uğur Tekstil işçileri, Özak Tekstil işçileri ve daha niceleri onu ve onun gibileri iyi tanırlar.

Kazım Doğan, her zaman olduğu gibi kendisine yakışanı yapıyor. Diğer bir ifadeyle rolünü oynuyor. Belirtmek gerekiyor ki bu zatın aymazlığı kendisini o mevkide tutanları ve arkasında duran “solcu” etiketlileri da bağlıyor. Bu zatın icraatları “kişisel tutum” gibi gözükse de o, bir zihniyeti ve pratiği temsil ediyor. Bu öylesine kokuşmuş bir zihniyet ki, kendisini “meşru” görenleri de lekeliyor.

Devrimci öncü işçilerin bedeller ödeyerek kurduğu DİSK’in tarihi sayısız mücadeleyle doludur. 15-16 Haziran büyük işçi direnişi öncü işçilerin eseridir. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbe öncesi sınıf hareketinde DİSK üyesi işçiler önemli bir yer tutmaktadır. Askeri faşist cuntanın başındaki generaller ilk günden itibaren DİSK’e saldırdılar. DİSK üyesi işçiler 1986 yılında gerçekleştirdikleri Netaş Grevi ile 12 Eylül karanlığını parçalama onurunu taşıdılar.

Sendikalara çöreklenmiş bu tür bürokratlar ve onların kurduğu düzen sayesinde DİSK’in mücadele değerlerinden yazık ki geriye pek az şey bırakıldı. Bugün DİSK’in mücadele tarihini istismar eden, geçmiş mirasından kendine pay çıkarmaya çalışan sendikal bürokrasi, kimi zaman mücadele eden öncü işçileri tasfiye etmeyi kendine görev saymaktadır. DİSK yönetimi şahsında, işçi direnişlerini orta yerde bırakan, kapılarını direnişçi işçilere kapatan, sınıf mücadelesi adına küçük adımlar atmaktan bile kaçınan sendikal anlayış, sermaye sınıfının temsilcileriyle “al gülüm ver gülüm” ilişkiler kurmakta bir sakınca görmüyor. Tıpkı DİSK Çukurova Bölge Temsilciliği’nin, TÜSİAD’ın “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Girerken” ana teması ile düzenlediği çalıştaya katılması örneğinde olduğu gibi…

Basın emekçilerine “Gelme lan bir daha” diyen, sendikaları tekkesi gören bu saldırgan, gücünü işçi sınıfının verili durumdaki geriliğinden almaktadır. “Patronlara kuzu, emekçilere kurt” olan bu zihniyetin temsilcilerinden illa ki hesap sorulacaktır. Sınıf hareketi tarihi boyunca Kazım Doğan türünden tescilli ihanetçiler, mücadelenin yükseldiği dönemlerde “hain sendikacılar çöplüğü”ndeki yerlerine atılmıştır.

Kendi sınıf rolünü oynayan Kazım Doğan’ın kaba/sabalığından dolayı DİSK yöneticileri Arzu Çerkezoğlu ile Adnan Serdaroğlu gazeteciden özür dilemek durumunda kaldılar. Ancak yaşanan bu rezalete rağmen DİSK yönetiminin bu tür pespayeliklere alan açmaya devam edip etmeyeceği ise merak konusudur…

 

 

DEV TEKSTİL üyeleri ile dayanışmaya!

 

14 Haziran Çarşamba, sabahın erken saatlerinde DEV TEKSTİL’in  temsilcisi ve çalışanı evleri basılarak gözaltına alındı.

Sizlere bu cümleleri yazdığımız ana kadar, bu gözaltının nedenine dair hiçbir resmi açıklama yapılmamıştı. Sonuç olarak sendikacılar iki gün sonra serbest bırakıldı. Şimdilik yoldaşlarımıza veya sendikaya karşı hiçbir suçlama bulunmamaktadır, fakat tetikte kalmaya devam edeceğiz.

İki yoldaşımızın gözaltına alınmasından hemen sonra, Çorlu’daki (Tekirdağ bölgesi) DEV TEKSTİL Sendikası’na baskın düzenlendi. Polis kitap, broşür, afiş ve sendikal bilgilendirmeyle ilgili diğer materyallere el koydu.

Çorlu’daki DEV TEKSTİL Sendikası bu tür anti-sendikal baskıyı bu son senelerde iki kez yaşamış oldu. Baskınlar her defasında aynı yöntemle, yoldaşların gözaltına alınması, sendika baskını ve sendikal bilgilendirme materyallerine el konulmasıyla gerçekleştiriliyor. 2019’da 22 kişi aynı şekilde gözaltına alınmış, sendikayı “silahlı örgüt” yararına kullandıkları iddiasıyla 7 kişi tutuklanıp, duruşma gününe kadar aylarca hapiste tutulmuştu. 

Bu tarz operasyonlar ve devamındaki suçlamaların biçimsizliği o kadar bariz ki, Türkiye’deki otoriter, sendika düşmanı devletin adaleti bile yoldaşlarımızı temize çıkarmak zorunda kalıyor. Bunlar her şeyden önce sendikacıların gözünü korkutmaya ve işçileri sendikaya üye olmaktan vazgeçirmeye yönelik yapılan saldırılardır.

***

DEV TEKSTİL, tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir taban sendikasıdır ve 2014’de GREIF Fabrikası’ndaki grev, direniş ve işgal eyleminden sonra kurulmuştur. (GREIF, dünyada çuval üreten en büyük şirkettir. Senelik 18 milyar dolar ciro yapıyor). Daha sonra fabrikanın polis saldırısıyla boşaltılması, yüzlerce işçinin işten atılması, şirketin en büyük tesisi için 2 aylık lokavt ile mücadele bastırılır. Buna rağmen taşeronluk kaldırılır, yeni işe başlayanlar ile işten atılmayanlar ücret artışlarından ve ikramiyelerden yararlanır.

DEV TEKSTİK Sendikası’na ve genel olarak sendikal faaliyete karşı yapılan sendika düşmanı ve anti-demokratik saldırılıyı şiddetle kınıyoruz. İşçi ve emekçi örgütlerine ve ilerici güçlere karşı yapılan sistematik baskı ve zorbalığa bir an önce son verilmeli. İsviçre ve Avrupa hükümetlerinin Erdoğan’ın gerici rejimiyle uzlaşmalara son vermesi gerekiyor.

Sendikacı yoldaşlarımızla tam ve eksiksiz dayanışmamızı iletiyoruz! Başta DEV TEKSTİL olmak üzere adalet, sosyal haklar ve özgürlük için mücadele eden herkesle dayanış içinde olduğumuzu belirtiyoruz.

Syndibasa – Taban Sendikaları İttifakı (İsviçre):

- Avenir Syndical (AS)

- Fédération syndicale SUD

- Freie ArbeiterInnen Union (FAU)

-  Gewerkschaft Basis 21

- Interprofessionelle Gewerkschaft der ArbeiterInnen (IGA)

- Industrial Workers of the World (IWW-JAM)

- Syndicat Autonome des postiers/ères (SAP)