İçindekiler:

7 Kasım 2021
Sayı: KB 2021/Özel-39

Rejimin çöküşü ve devrimci çıkış
Dinci-gericiliğin “Amerikan kompleksi”
Türk SİHA’ları: Savaş ve yandaş aparatları
Merkez Bankası kur krizini ne için çıkardı?
Rejimin aparatı Diyanet iş başında!
Sinbo yönetimine sendikal tazminat!
Bakırköy Belediyesi’nde neler oluyor?
Bakırköy’de greve İzmir’den dayanışma
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’nin 104. Yılı!.. / Rusya’da devrim ve proletarya devriminin sorunları - H. Fırat
Glasgow zirvesi: İklim ve uygarlığın geleceği
Sudan’da generallerin darbe sevdası
Körfez şeyhlerinin Lübnan histerisi
ABD’de “Grev Ekimi”
DGB: YÖK’e ve düzenine karşı...
Uzaktan eğitim ve gençliğe etkileri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bakırköy Belediyesi’nde greve
İzmir’den dayanışma ziyareti

 

Bakırköy Belediyesi’nde yönetimin “sıfır zam” dayatmasına karşı greve çıkan Belediye-İş Sendikası üyesi işçiler dayanışma sürüyor. Grevin 11’inci gününde İzmir Belediye-İş Sendikası üyesi işçiler dayanışma ziyaretinde bulundu.Grev çadırının bulunduğu sokağa yürüyüşle gelmek isteyen işçilere polis engel oldu. Polis engeline rağmen “direne direne kazanacağız” sloganlarıyla Özgürlük Meydanı’na doğru yürüyen işçiler adına Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkan Yardımcısı Savaş Doğan basın açıklamasını okudu.

“300 emekçi grevde ama yüzbinlercesinin gözü burada”

Doğan, dayanışma ziyaretlerinin greve güç kattığını belirterek “Bu zorlu günlerde emek dostlarının yanımızda olduğunu görmek, onlarla ortak sloganlarımızı haykırmak bize güç katıyor” dedi.

İzmir’den gelenleri selamlayan Doğan, “sıfır zam” dayatan belediye yönetimini teşhir ederek şu ifadeleri kullandı:

“Değerli dostlar anlaşma tek taraflı değildir. Biz anlaşmak için, toplu sözleşmenin masada bitmesi için elimizi her uzattığımızda, çaba harcadığımızda, Bakırköy Belediye Başkanı Sayın Kerimoğlu elimizi itti. Sayın Kerimoğlu’nun emeği ve emekçiyi anlamayan, kibirli bakışı, SIFIR ZAM dayatması bizi greve zorladı. Bugün burada grev meydanlarındaysak bu grev sayın Kerimoğlu’nun uzlaşmaz tavrının eseridir. Ona göre, 300 Bakırköy emekçisinin greve çıkması önemsizdi. 300 emekçi tehditle, baskıyla sindirilir grev dağıtılırdı. Ama yanıldı değerli dostlar. Emekçilerin sınıf dayanışmasını, emek dostlarını hesaba katmadı. Birleştikçe kartopu gibi büyüyen Bakırköy emekçisini hesaba katmadı. Bugün burada 300 emekçi grevde ama, sizin gibi yüzbinlerce emekçinin kalbi gözü burada.”

“Emekçilerin enflasyonu ortada”

Sıfır zam dayatmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Doğan “Bu grev Belediye Başkanının uzlaşmaz tutumunun sıfır zam dayatmasının eseridir. Neden mi?” diye sorarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her gün gelen zam sağanağını, emekçilerin geçim derdini önemsemediği için bu grev, onun eseridir. Düşünün AKP iktidarı bile enflasyonda mızrağı çuvala sığdıramıyor. Artık istatistik kurumunun yalan rakamlarına kimse inanmıyor. Her gün gelen zamlarla emekçilerin enflasyonu yüzde 40’ı aştı, 50’lere gidiyor. Bu gerçekler ortadayken ağzından emek, emekçi hak, hukuk adalet demokrasi lafı eksik olmayan sayın Kerimoğlu ne yapıyor!”

Basın açıklamasının ardından coşkulu halaylar çekildi.

“Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbet”

İzmir’den gelen işçilerden biri işçi sınıfının dili, dini, ırkı olmadığını belirtti ve mücadelenin geliştirici özelliğine değinerek “Bilinçli 30 kişilik işçi kadrosuyla, gelişime açık 300 kişilik taban kadrosuyla yıkılmayacak düzen yoktur.  Kısa çöp uzun çöpten hakkını elbet alacak” dedi.

“Dayanışmaya geldik, işgale değil”

Belediye-İş İzmir 3 No’lu Şube üyesi Hakan Gökhan da işçilerin greve çıkmak zorunda bırakıldığını belirtti ve polisin saldırılarını değerlendirerek “Bizi İzmir’den dayanışmaya geldik, burayı işgale gelmedik. Polisin işçiye dönük tutumunu anlayabilmiş değiliz” dedi. Gökhan, “sıfır zam” dayatması için “Belediye Başkanı’nın kendi partisi enflasyonun %40 olduğunu söylüyor. Enflasyon %40’ken işçiye ‘sıfır zam’ teklifini anlamak zor” diye konuştu.

“Dayanışmayı bile bize çok gördüler”

Grevdeki işçilerden Nilgün Akman, “Sıfır zam dayatması bizi buralara kadar getirdi. Bugün de İzmir’den sınıf dostlarımız geldi ama görüyorsunuz ki engel olmaya çalışıyorlar. Dayanışmayı bile bize çok görüyorlar. Ama biz bu dayanışmayla bu direngenlikle kazanacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

Polisin İzmir’den gelen araçların şoförlerinin ehliyetlerine el koyması üzerine Özgürlük Meydanı’nda oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturma eyleminin ardından kesilen cezalar silindi, İzmir’den gelenler döndü.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

 

Çözüm kendi ellerimizde, mücadelemizde!

 

Türkiye’de işçilerin çalışma ve yaşam koşulları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Patronlar tarafından daha fazla iş yapmamız istenerek iş yükümüz sürekli arttırılırken, ücretlerimiz sürekli düşüyor, açlık ve yoksulluk ile daha fazla işçi kardeşimiz boğuşuyor. Bununla beraber az işçiyle daha fazla üretim yapmaya çalışan sermayedarlar, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak bir iş yükünün altına bizi sokuyor.

Artan sömürüyle birlikte sağlığımız için iş güvenliği önlemlerinin gerekli ve yeterli biçimde alınmaması nedeniyle daha sık iş kazalarına uğruyor, iş cinayetlerinde kardeşlerimizi kaybediyoruz. Geçtiğimiz günlerde İSİG Meclisi’nin son 20 yıla dair verileri memlekette işçi katliamı yaşandığını ortaya koyuyor. Kayıtlara geçtiği kadarıyla son 20 yılda 28 bin 380 işçiyi iş cinayetlerinde yitirdik.

İşte bu iş cinayetlerinden biri de dün Çerkezköy’de bulunan İndomie-Adkoturk fabrikasında gerçekleşti. 31 yaşındaki Hayri isimli arkadaşımız makina başında kalp krizi geçirdi. Bir saat boyunca müdahale edilmeyen arkadaşımız hastaneye kaldırılsa da tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Ağır çalışma koşulları, daha az işçiyle daha fazla üretim politikası bir işçi kardeşimizin daha yaşamına mal olmuştur. Öyle ki yaklaşık 600 işçinin çalıştığı fabrikada işyeri hekiminin olmaması, doğru müdahaleyi de geciktirmiştir. İş yükü hafifletilmiş ve işçilere işyerinde düzenli tetkikler yapılmış olsa Hayri arkadaşımız hayatını kaybetmeyebilirdi.

Bu yüzden diyoruz ki önlenebilecek her ölüm bir cinayettir. Bunun sorumlusu da gözlerini kâr hırsı bürümüş sermayedarlardır.

Indomie fabrikasında işçiler işte bu sömürü ve ağır çalışma koşullarına karşı aylardır bir mücadele veriyorlar. Tek talepleri var o da “İnsanca çalışma ve yaşam koşulları”! Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler, sendikal yetkiyi kazanmalarına ve greve çıkmalarına rağmen, patron sendikayı tanımadı ve grevdeki birçok işçiyi işten çıkardı. Kapı önünde direniş, Indomie sermayedarlarının bu saldırılarına karşı devam ediyor. Ve eğer ki içeride bu ağır koşullara boyun eğen işçiler de mücadeleye katılmış olsalardı bu cinayet gerçekleşmeyebilir ve Hayri yaşıyor olabilirdi.

Bu yüzden başka işçi kardeşlerimizin hayatını kaybetmemesi için tüm işçileri bu sömürücü asalaklardan hesap sormaya, insanca çalışmak ve yaşamak için örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyoruz.

DEV TEKSTİL Trakya Temsilciliği