İçindekiler:

11 Haziran 2021
Sayı: KB 2021/Özel-22

Çürümüş düzene, çeteleşmiş devlete karşı birleşik mücadele!
Saray’ın Almanya’daki çeteleri
Mafyalaşan iktidarın doğalgaz müjdeleri
“Ne verelim ABD’li kapitalistlere?”
Sözleşmenin feshine karşı mücadelenin önemi
Katilleri üreten ve koruyan düzenden hesap soralım!
Mafyatik rejimin dayanağı işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür
SML Etiket direnişinde 15-16 Haziran
15-16 Haziran’ın direniş ruhuyla mücadeleye!
TPİ’de satış sözleşmesine karşı...
15-16 Haziran büyük işçi başkaldırısı yol gösteriyor - A. Berat
ABD Başkan Yardımcısı’nın Orta Amerika turu
İsrail’de yeni siyonist hükümet hazırlıkları
Renault’da bir grev de Flins’te!
Burkina Faso’da cihatçı katliam
Kapatıldığı halde zehir saçan termik santraller
Çocukların özgürce büyüdükleri bir dünya için...
Dinci-gerici-cinsiyetçi zihniyete karşı mücadele!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

SML Etiket direnişinde 15-16 Haziran eylemi:

“Hak verilmez alınır
zafer sokakta kazanılır!”

 

15-16 Haziran Bileşenleri, SML Etiket direnişinin 128. gününde fabrika önünde 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 51. yıl dönümü ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklama öncesi direniş alanına yürüyüş gerçekleştirildi. İşçilere bildiri dağıtılarak yapılan yürüyüşte “Direne direne kazanacağız!” sloganı haykırıldı. “Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” başlıklı bildiriyle, talepler ve 15 Haziran’da Kadıköy’de yapılacak eyleme çağrı yapıldı.

Bileşen adına basın açıklamasını SML Etiket direnişçisi Derya Sırbudak okudu. “15-16 Haziran Direnişi 51. yılında! Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” denilen basın açıklamasında şunlar ifade edildi:

“Bundan 51 yıl önce, düzenin yasalarına karşı fiili meşru mücadele anlayışı ile, sendikal bürokrasiye karşı fabrika komiteleri ile yükselen ve militanlaşan hareketi bastırmak adına patronlar, devlet her yola başvuruyordu. Eylemler kolluk güçleri ile şiddet uygulayarak, öncü işçileri tutuklayarak, kurşun sıkarak dağıtılmaya çalışılıyor, DİSK’e ve mücadeleci bağımsız sendikalara üye olan işyerlerinde türlü ayak oyunları oynanıyordu. Gelinen aşamada sermaye sınıfı hareketi engellemek adına bir yasa çıkartarak DİSK’i ve bağımsız sendikaları, dolayısıyla mücadeleyi sınırlandırmak, baskılamak istedi. İşçiler ise o dönem mücadelenin en ileri mevziisi olarak ortaya çıkan örgütlenmelerinin sınırlanmasına karşı cevabı Türkiye‘yi sarsacak bir direniş ortaya koymak oldu.”

15-16 Haziran işçi başkaldırısının sınıf mücadelesindeki yerine işaret edilen açıklamada “Ortaya konulan direnişle çıkartılmak istenen yasa geri çektirilmiş oldu” denildi.

“Çürümüş düzeninizin saldırılarını örgütlü gücümüz durduracak”

“Krizin ve salgının faturasını bizlerin sırtına yüklemek adına kıdem tazminatımız gasp edilmek isteniyor, yasalarla grev ve eylemlerimiz yasaklanıyor, fiilen örgütlenme ve toplu iş sözleşme yapma yasaklanıyor, her türlü gösteri ve yürüyüş bastırılmaya çalışılıyor” denilen açıklamada “Sendikal bürokrasi ise mücadelenin önünde büyük bir engel olmaya devam ediyor” vurgusu yapıldı.

Çürümüş düzen gerçekliğinin vurgulandığı açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“Patronları, Sarayı, mafyası, çetesi, medyası, sözde muhalefeti birlikte hareket ediyor, hepsi aynıdır, halka karşıdır. Bu pisliği temizlemek biz işçilere, emekçilere, kadınlara, halklara düşmektedir. ‘Gündüzleri sömürülmediğimiz, geceleri aç yatmadığımız’ bir dünyayı ancak bizlerin emeği kurabilir.

“15-16 Haziran büyük işçi direnişi üzerinden yarım asır geçmesine rağmen sınıfa yönelik saldırılara karşı dayanışmanın, militanlığın, fiili meşru çizginin ve birleşik mücadelenin en iyi örneği olma özelliğini koruyor.

“Krizin ve salgının faturasını ödememek için, haklarımızın korunması için birleşmeli, örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz. Sermayenin azgın saldırılarına karşı 15-16 Haziran’ın ruhuyla ‘Genel grev, genel direniş’ hattında örgütlenelim!”

Eylemden sonra SML Etiket işçilerine seslenildi.

15-16 Haziran’ın tarihine değinilen konuşmalarda, işçiler haklarına ve geleceklerine sahip çıkmaya çağrılarak “Bunun yolu ancak birliklerimizi kurmaktan geçer” denildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

 

Sinbo’da direnişçi kadın işçiye saldırı

 

Sinbo’da ücretsiz izin saldırısını direnişle püskürten, ardından Kod 29 saldırısı ile karşı karşıya kalan TOMİS üyesi Dilbent Türker’in mücadelesi sürüyor. Türker 4 ayı aşkındır her türlü baskı, yasak ve zorbalığa rağmen Sinbo önündeki direnişine devam ediyor.

Direnişin 138. gününde Sinbo direnişçisi Türker, bildiri dağıtımı sırasında bölüm şefi tarafından saldırıya uğradı. TOMİS sosyal medya hesabında saldırıyı şu ifadelerle duyurdu:

“Paketleme Bölümü Şefi Onur Yılmaz, direnişçimiz Dilbent Türker ve destekçimiz DGB’li Ulaş Uslu’ya saldırmıştır. Direnişçimizi yumruk atıp yere düşüren de ona bu cüreti veren yönetim de hesabını verecek! Bu akşam iş çıkışı seslenişimize dostlarımızı bekliyoruz.”

“Hiçbir saldırı bizi mücadelemizden vazgeçiremez”

Vardiya çıkışı Sinbo işçilerine seslenen Dilbent Türker şunları ifade etti:

“138 gündür haklarımız ve geleceğimiz için mücadele ediyoruz. Sendikalı olmanın mücadelesini veriyoruz. Ancak işçi düşmanları, patron yalakaları, onun uşakları, maşaları her türlü saldırıdan geri durmuyorlar. Biz asla boyun eğmeyeceğiz. Biz onurlu bir mücadele veriyoruz. Biz Sinbo işçilerinin hakları ve geleceği için mücadele etmeye devam edeceğiz. Başımız dik alnımız açık direnmeye devam edeceğiz. Hiçbir saldırı bizi vazgeçiremez.”

“Herkes haddini bilecek”

Konuşmasının devamında bugün uğradığı saldırıyı da anlatan Türker şunları vurguladı:

“Patronun akrabası, paketleme sorumlusu Onur Yılmaz ‘bana hakaret ettiniz’ diyerek bize saldırmaya kalktı. Biz ona hiçbir şey söylememize rağmen bana yumruk attı. Hiçbir saldırıya boyun eğmedik, buna da eğmeyeceğiz. Anayasal haklarımız için mücadele edeceğiz. Dün nasıl işçi düşmanlarından hesap sorduysak bugün de sormaya devam edeceğiz. Gerek mahkemede gerek karşısına dikilerek soracağız. Bizim onurlu mücadelemizi kimse engelleyemez. Herkes haddini bilecek.”

“Gücümüzü mücadelemizin meşruluğundan alıyoruz”

Konuşmanın devamında Sinbo işçilerine seslenen Türker konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Onur Yılmaz işçiye baskı ve mobbing yapıyor. Ben ‘yalaka değilim’ diyor. Biz sana yalaka demedik ama sen patrondan aldığın güçle yumruklar savuruyor, hakaret ediyorsun. Biz her türlü kara propaganda ve saldırıya karşı dik durmayı seçtik. Biz sizin gibi hak hukuk tanımaz, değiliz biz işçi düşmanı değiliz. Gücümüzü vermiş olduğumuz meşru mücadeleden alıyoruz.

“Onlar sadece Sinbo patronunun kârını düşünüyorlar. Biz onları dikkate almıyoruz ama şunu da bilsinler bize attıkları yumrukların hesabını verecekler. Onları haklılığımızla yeneceğiz. Sanılmasın ki yapılanlar karşılıksız kalacak, yumruk atanların yumruklarını kıracağız. İşçi düşmanlığı onların karakterine işlemiş, biz haklılığımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

“Her türlü ahlaksızlığı yapıp, ahlak ders vermeye kalkıyorlar”

Türker son olarak şunları ifade etti: “Onlar patronun sermayesini korumak için her türlü ahlaksızlığı yapmaya yemin etmişler. Biz de boyun eğmemeye yemin ettik. Her türlü ahlaksızlığı yapıyorlar, yalan tutanaklar tutuyorlar, yalancı şahitliğe zorluyorlar, tazminatını vermemek için istifaya zorluyorlar, kod 29’dan işten atıyorlar ve karşılığında bize ahlak dersi vermeye çalışıyorlar. Biz gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz.”

Sesleniş sırasında sık sık “Emekçiyiz haklıyız kazanacağız” , “Sinbo patronu işçi düşmanı”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul