24 Mayıs 2019
Sayı: KB 2019/21

Sermayeye ve demir yumruğuna karşı mücadeleye!
Saray rejiminin sonunu hak arayan emekçiler getirecek!
Paranın iki yüzü
İstanbul’u ver(e)miyorlar…
“Tren katliamlarında başka canlar yanmasın diye mücadelemiz”
Faşist baskı ve zorbalığa karşı mücadeleyi büyütelim!
Sermayenin eli kıdem tazminatımızda, bizim elimiz şalterde!
Cem Bialetti grevine dair
Eaton sözleşme sürecinden dersler…
İzmir’de işçiler kıdem tazminatı hakları için buluştu
Devrimci mirası yaşatmak, onu daha ileriye taşımakla mümkündür!
Parti ve geçmişin devrimci mirası - H. Fırat
“Devrimci kuşakların birikimi, işçi sınıfı devrimciliği şahsında güvencededir”
İsviçre 14 Haziran Kadın Grevi’ne hazırlanırken…
Metal Fırtınası’nın 4. yıldönümündeyiz...
Eğitim sisteminde değişmeyen sorunlar
Mesleki eğitimde yeni projeler ve ticarileştirme saldırıları
Sanat politiktir!
Onurlu kavgamızın namuslu kalem işçileri
Tutsak yakınları: ‘Tecrit bitti’ denilene kadar eylemimiz sürecek!
Siyasi tutsaklardan 1 Mayıs mesajları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Eğitim sisteminde değişmeyen sorunlar

 

Milli Eğitim Bakanlığı “2019-2023 Strateji planı” çerçevesinde uzun süredir beklenen değişiklikleri açıkladı. Bakan Ziya Selçuk “Lisede Ne Yaptık? Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı”nda çalışmalarını 2040 vizyonu ile sürdürdüklerini ifade etti. Eğitim ve sınav sisteminde yaşanan kaosun etkilerini hafifletmek için sözde özeleştirel yaklaşan MEB, bir süredir bu değişiklikleri açıklamak için bekliyordu.

5,6 milyon genci ilgilendiren, “esnek ve modüler eğitim sistemi” diye sunulan düzenleme, gerici-faşist iktidarın gençliğe yönelik karanlık hedeflerine uygun bir içeriğe sahip.

Yeni düzenlemede, yıllara göre kademeli biçimde geçiş yapılacak yeni ortaöğretim modelinde ders sayısı azaltılacak. Bütün öğrencilerin girdiği zorunlu ders anlamına gelen ortak ders sayıları da düştü. Anadolu liseleri için 9-11. sınıflarda 35, 12. sınıflarda ise 24 ders yer alacak. Lisenin ilk üç yılında haftalık okul zamanı, 35 saati “Akademik Gelişim Programı”, 5 saati “Hayal-Etkinlik-Yaşam temalı çalışmalar” olmak üzere 40 saat olarak planlandı. 9’uncu sınıfta Beden Eğitimi ve Spor, Görsel Sanatlar, Müzik, Sağlık Bilgisi, Trafik Kültürü ortak/zorunlu ders olmaktan çıkarıldı. Öğrenciler ortak derslerin yanı sıra 10, 11 ve 12’nci sınıflarda Yabancı Dil, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal ve Beşeri Bilimler gruplarından da bir ders seçmek zorunda olacaklar.

Zorunlu ders kapsamında iki ders öne çıkıyor. Birincisi Türk Dili ve Edebiyatı ile Bilgi Kuramı ve Uygulamaları, ikincisi ise 1980 darbesinin bir ürünü olarak zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri her sınıfta zorunlu olmaya devam edecek. Alan derslerinde Tasavvuf Edebiyatı ve İslam Felsefesi derslerine yer veriliyor. Derslerin kapsamlarından öte seçimleri bile din istismarcısı AKP iktidarının ideolojik ihtiyaçları çerçevesinde belirlenmiştir.

“Kariyer ofisleri”

Öte yandan Milli Eğitim Bakanı’nın büyük bir yenilikmiş gibi sunduğu “kariyer ofisleri” eğitimde özelleştirme politikalarının geldiği boyuta ayna tutuyor. Rehberlik ve danışmanlık yerine, “kariyer ofisleri” kurmak, sermayenin eğitim alanına tam girmesi anlamına geliyor. Bu alanın nasıl olacağına ilişkin ayrıntılı açıklama henüz bulunmamakla birlikte, düzenleme sermayenin talebinin karşılanması çabasının ürünüdür. MEB’in internet sitesinde hazırlanan powerpoint sunumda şu ifade yer almaktadır: “İşveren sorusu: her yıl liselerden yüzbinlerce öğrenci mezun oluyor, bir kısmı üniversitelere gidiyor. Üniversiteye giremeyen lise mezunlarıyla biz neden buluşamıyoruz?” Sınav sisteminin sorunlarından öte, “işgücü” ile ilgilenen eğitim bakanlığı sorulara yanıtını “kariyer ofisleri” ile vermeyi planlamaktadır.

“Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA araştırmalarında Türkiye 72 ülke arasından 50. sırada yer alıyor. Bu tablo, değişikliklerin çözüm getirmediğinin, tersine mevcudu sürekli geriye çektiğinin bir açık bir göstergesidir. Eğitim sisteminde değişmeyen tek şey yalnızca sorunlardır AKP iktidarı döneminde, yani son 17 yılda eğitim ve sınav sisteminde 15. değişiklik yapılmıştır. “Dindar ve kindar” bir nesil hedefiyle elinden geleni ardına koymayan iktidarın, gerçekte mevcut sorunları ağırlaştırmak dışında yapabildiği bir şey yoktur.

 

 

 

 

 

Geleceksizlik ve borç kıskacı


CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, 19 Mayıs dolayısıyla Türkiye’de gençlerin durumuna ilişkin rapor hazırladı.

Bingöl’ün açıkladığı raporda yer alan veriler şöyle:

* 2018 yılında yüzde 19 olan genç işsizlik, 2019 yılında 26,1’e yükseldi. Türkiye’de her 4 gençten 1’i işsiz. Geniş tanımlı genç işsizliği 2 milyona yaklaşmakta. AKP döneminde işsizlik oranları AKP öncesi döneme göre yaklaşık dört puan artmış halde. OECD ülkelerinde genç işsizlik oranı 10,9 iken Türkiye’de bu oran yüzde 26 ile OECD ülkelerinin 2 katını aştı. 

* 2014 yılında yüzde 10,6 olan yükseköğrenim işsizliği, 2018 yılında yüzde 12,4’e yükseldi. İşsizlik oranları mezun olunan bölümlere göre büyük değişim gösteriyor.

* 4 gençten 1’i işsizlikle boğuşurken, çalışan gençler ise çalışma koşullarının güvencesizliği ile sıkışmış haldeler. Çalışan gençlerin 1 milyon 800 bini kayıtdışı istihdam ediliyor. 

* Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu her yıl burs, öğrenim kredisi ve yurt başvurularını alıyor. Başvuruların değerlendirilmesinin ardından bazı öğrenciler burs alırken bazı öğrenciler öğrenim kredisi alıyorlar. Burs ödenen öğrenci sayısı tüm üniversite öğrencilerinin yüzde 10’u bile değil. Şu anda Türkiye’de öğrenim kredisi borcu olan 342 bin 282 öğrenci ve 2 milyar 95 milyon 228 bin lira borç var.

* İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Sadece son 7 yılda 1827 genç, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2012 yılında 164 genç iş cinayetlerine kurban giderken, 2018 yılında bu sayı 285’e çıktı. Ayrıca işsizliğe bağlı genç intiharları da hızla artıyor. Sadece son 1 yılda, ataması yapılmadığı gerekçesiyle 12 öğretmen adayı hayatına son verdi.

* Türkiye’de üniversite sayısı 200’ü, öğrenci sayısı ise 7,5 milyonu geçmiş halde. Öğrenci ve üniversite sayıları hızla arttırılırken, barınma imkanı aynı oranda artmıyor.

* Herhangi bir öğrenim kurumunda okurken tutuklanarak cezaevinde tutulan öğrencilerin sayısı 2 bin 593. Bakanlığın açıkladığı verilere göre 2016 yılı sonu itibariyle toplam tutuklu ve hükümlü öğrenci sayısı ise 36 bin 33.