12 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/15

Güçlü ve kitlesel bir 1 Mayıs için!..
AKP’nin seçim oyunu
“AKP’nin geriletilmesi” politikasının bilançosu
ABD, işbirlikçi AKP-saray rejimine ayar çekiyor
“Reform” saldırıları ve emperyalist kölelik
Üretimde daralma, işsizlikte tırmanma…
Krizin faturasına, sömürüye, baskıya ve savaşa karşı 1 Mayıs’ta alanlara!
Birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs için çağrımızdır!
TÜPRAŞ işçisi: Eylemlerimiz işçi sınıfı için kıvılcım olabilir!
Komünist Enternasyonal’in 100. yılı... Geri çekilme içinde gerileme: Birleşik İşçi Cephesi ve “İşçi Hükümeti” - H. Fırat
TKİP VI. Kongresi Belgeleri... Sınıf hareketinin son yirmi yılı üzerine
Sudan’da dinci diktatör köşeye sıkıştı!
Libya’da savaşın yeni perdesi
İÜ-Cerrahpaşa TBMYO’da gerçekleşen faşist saldırıya dair
Müşteri değil öğrenciyiz, krizin faturasını ödemiyoruz!
“Tacizci, tecavüzcü hoca istemiyoruz!”
Trakya’dan 1 Mayıs çağrıları...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Libya’da savaşın yeni perdesi

 

Yedi ay süren bombardımanın ardından Muammer Kaddafi yönetimini deviren emperyalist savaş aygıtı NATO, 2011 yılının sonlarında Libya’yı cihatçı çetelerle savaş ağalarına teslim etti. Çeteler birbiriyle alan hakimiyeti için savaşırken, uluslararası tekeller ülkenin zengin enerji kaynaklarını pervasızca yağmaladı/yağmalıyor.

Yıllar süren çatışmaların ardından iki “hükümet” kuruldu. Biri ülkenin batısında başkent Trablus’ta, diğeri ülkenin doğusundaki Tobruk kentinde. Trablus’ta başında Fayiz es-Serrac’ın bulunduğu Ulusal Mutabakat Hükümeti etkinken, Tobruk’ta etkin olan Libya parlamentosu’nun başında ise General Halife Hafter bulunuyor. Ülkenin bazı bölgelerinde ise halen cihatçı çeteler etkin.

***

Her iki taraf da Libya’yı yakıp yıkan NATO’nun bombardımanları sayesinde belli alanlarda hakimiyet sağlayabildi. Trablus’taki İhvancı (Müslüman Kardeşler) es-Serrac AKP ile Katar’a bağımlıyken, Kaddafi yönetiminin eski generallerinden Hafter ise Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletlerin desteğine yaslanıyor. Arka planda ise Fransa, ABD gibi emperyalist güçlerle kurulan ilişkiler var. Rusya ise, “birleştirici güç” olma iddiasıyla her iki tarafla işbirliği yapıyor.

Görünürde iki “hükümet” ülkenin birleştirilmesi için Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde görüşmeler yapıyordu. Güya bu amaçla Nisan ayının ortasında BM gözetiminde “ulusal diyalog konferansı” gerçekleştirilecekti. Oysa tersi oldu ve Libya savaşında yeni bir perde açıldı. Trablus yeni bir savaşın eşiğine gelmiş görünüyor.

***

Ulusal Libya Ordusu”nun şefi Halife Hafter, üç gün önce Trablus’u ele geçirmek amacıyla taarruz emri verdi. Başkenti ve ülkeyi teröristlerden, çetelerden, paralı askerlerden temizleyeceğini iddia eden Hafter’in es-Serrac hükümetini yıkma ve Libya üzerinde hakimiyet kurma hedefiyle hareket ettiği gözleniyor.

Ocak ayında Libya’nın bazı kentlerinde denetim kuran Hafter’e bağlı güçlerin, Trablus çevresindeki bazı yerleşim yerlerinde kontrolü ele geçirdiği belirtiliyor. Bunun üzerine seferberlik ilan ettiğini açıklayan es-Serrac hükümeti ise, başkenti savunacağını ve bu savaşta kazanan taraf olmayacağını iddia ediyor.

*** 

Saldırıyı başlatan Halife Hafter güçlerinin hem siyasi hem askeri olarak güçlendiği, buna dayanarak es-Serrac hükümetini yıkıp, Libya üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştığı anlaşılıyor. BM’nin savaşı durdurun çağrısına rağmen tutumunu değiştirmeyen Hafter, es-Serrac hükümetini yıkıp Trablus’ta ve ülkenin batısında hakimiyet sağlamayı hedefliyor. Görünen o ki, Hafter’le arkasındaki güçler, Libya’nın tümü üzerinde egemenlik kurma çabası içindeler.

AKP-saray rejimiyle Katar’ın hem askeri hem siyasi hem de mali desteklerine dayanan es-Serrac, seferberlik ilan edip Trablus’u savunacaklarını iddia etse de, köşeye sıkışmış görünüyor. Yaptığı açıklamalar, diyalog için yayınladığı çağrılar, ayakta durma şansının azaldığına işaret ediyor.

***

Türkiye’nin es-Serrac hükümetine taşıdığı silahlar gerilim yaratmış, Tobruk’taki parlamentonun Türkiye’yi BM’ye şikayet etmesine neden olmuştu. Geçen Ocak ayında AKP-saray rejiminin Libya’ya müdahalesini kınayan Hafter’e bağlı Libya Parlamentosu Savunma Komitesi, “…Türkiye, Libya’nın istikrarını bozmaya çalışıyor; silah sevkiyatı ve gençliği yoldan çıkartacak yayınlar yoluyla kaos tohumları ekiyor” diyerek tepki göstermişti.

Es-Serrac hükümetinin AKP-saray rejimi ve Katar’a angaje olması, bu ülkelerden silah dahil her türlü desteği alması, Hafter güçleriyle olası bir hesaplaşmaya hazırlandığına işaret ediyor. Son gelişmeler, Mısır ziyaretinin ardından taarruz emri veren Hafter’in daha hazırlıklı olduğunu gösterdi. Çatışmaların seyri önümüzdeki günlerde belli olacak. Bununla birlikte es-Serrac hükümetinin yıkılması ve AKP-saray rejiminin yayılmacı heveslerinin bir kez daha hüsranla sonuçlanması ihtimali yüksek görünüyor.

***

Fayiz es-Serrac, Halife Hafter, bunların arkasındaki bölgesel güçler ve emperyalistler sefil çıkarları için çatışırken faturayı Libya’nın işçileri, emekçileri, işsizleri, yoksulları, kadınları, çocukları ödüyor. Savaşı kışkırtan güçler ülke zenginliğini yağmalarken,  çatışmalarda ölmeyen emekçilerin payına daha fazla işsizlik daha fazla yoksulluk daha fazla sefalet düşüyor.

Emekçilerin örgütlü olmadığı, dolayısıyla sınıfsal çıkarlarını savunamadığı yerde, yazık ki egemenler arası çatışmanın dolgu malzemesi olmanın ötesine geçilemiyor. Bu trajedinin yılladır yaşandığı ülkelerden biri de Libya’dır…

 

 

 

 

Sarı Yelekliler’den 2. genel kurul

 

Fransa’da Cumartesi eylemleri sürerken, 5-7 Nisan tarihleri arasında Fransa’nın dört bir yanından 800 delegenin katılımıyla Sarı Yelekliler’in ikinci genel kurul toplantısını gerçekleştirildi. Üç gün süren genel kuruldan, hareketin kararlılığı, radikalliği ve lider olmadan taban örgütlülüğüne dayalı demokrasi isteği yansıdı. Genel kurulda, kapitalizmi terk etmenin gerekliliğine yapılan vurgu da dikkat çekti.

Brötanya bölgesi liman şehri Saint Nazair’de toplanan genel kurul, aylardır Sarı Yelekliler tarafından işgal edilmiş, daha önce işsizlik bürosu olan sonrasında “Halk Evi”ne çevrilen yerde gerçekleştirildi. Üç günlük çalışmanın sonunda alınan kararların yerel meclislerde oylamaya sunulacağı belirtildi.

Toplantının ardından açıklanan bildiride, ağırlaşan yaşam koşullarının yanı sıra Macron ve hükümetinin baskıcı yasalarla hak ve özgürlükleri de tahrip ettiği ifade edildi. Mücadelenin yükseldiği Fransa’nın her yerinde her türlü eşitsizliğe, adaletsizliğe ve ayrımcılığa karşı dayanışma ve onur için mücadele edildiği vurgulandı. Hükümetin Sarı Yelekliler ve diğer mücadele hareketlerine cevap olarak “panik içinde otoriter sapmaya gittiği” ifade edilirken, hükümetin ayrıcalıklı bir avuç azınlığa hizmet eden (Grande Debat Nationale) Büyük Ulusal Tartışma maskaralığına karşı Sarı Yelekliler’in doğrudan demokrasi biçimlerini ortaya koydukları açıklandı.

Genel olarak ücretlerin arttırılması, emekli aylığının ve sosyal asgari ödeneklerin yanı sıra herkes için kamu hizmeti talep edildi. Mücadele ve dayanışmanın özellikle yoksulluk sınırının altında yaşayan dokuz milyon insan için olduğu belirtilerek çevresel acil durumun farkındalığı belirtildi. Eylemlerde tutuklananların serbest bırakılması, soruşturma ve cezaların iptali talep edildi.

Mali, ekolojik, demokratik taleplerin toplumsal kazanımı için mücadelenin büyütülmesi ve eylem birliği gerekliliğine işaret edilerek “Küresel bir sisteme karşı savaşmamız gerektiğinin farkında olarak, kapitalizmden ayrılmanın gerekli olacağını düşünüyoruz. Her seviyede hep birlikte inşa edeceğiz” denilen açıklama “Yaşasın halk için halkın yönetimi!” diye bitirildi.