5 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/14

Seçim sonuçları ve ekonomik kriz
31 Mart Yerel Seçimleri üzerine
Bu seçimlere de hileler ve zorbalık damgasını vurdu
Yerel seçimler aynasında AKP ve emperyalizm
Sermayenin istikrarı için işçi sınıfına yıkım!
‘Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’nda buluşalım!
TİS’lerden yansıyan: Örgütsüzlük ve sefalet
MESS Grup TİS’lerini beklemek köleliği kabul etmektir!
Tekstilde Ocak zamları için yapılan eylemler üzerine
Kapitalistlere göre işçi sağlığı ve iş güvenliği gereksiz bir harcamadır
Komünist Enternasyonal’in 100. yılı... Çekilen dalga ve geri çekilmenin sorunları - H. Fırat
Macar işçilerine selam - V. İ. Lenin
Fırat’ın doğusu ve olasılıklar
Kapitalist tekellerin Brexit savaşı
Irkçılığı tarihe gömmek için sosyalizm!
Boşanma davalarına arabuluculuk!
Kastaş’ın tacizci-baskıcı formeni işten atıldı!
Greta Thunberg ve iklim grevleri
DİSK Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube’nin Genel Kurulu üzerine
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bu seçimlere de hileler ve zorbalık damgasını vurdu

 

Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Özellikle son yıllarda gerçekleşen her seçim gibi bu seçim de hile, zorbalık ve hırsızlıkların gölgesinde geçti. Arsızlığı ve pervasızlığıyla burjuva temsili kurumları herkesin gözünde değersizleştiren ve meşruiyetini sorgulatan Erdoğan-AKP iktidarı bu seçim sürecine de çirkeflikleriyle damgasını vurdu. Seçim çalışmaları sırasında neredeyse tüm medya tek ses olup iktidarın borazanlığını yaptı. Özel haber kanallarında neredeyse tüm gün AKP-MHP mitingleri izletildi. Günde 3743, ayda 112 bin, yılda 1 milyon 344 bin asgari ücretlinin maaşını yiyen devlet kanalı TRT, seçim öncesinde Cumhur İttifakı lehine 27 saat yayın yaparken, Millet İttifakı lehine ise 3 saat 29 dakika yayın gerçekleştirdi. HDP lehine ise hiç haber yapılmadı.

Her seçim öncesinde olduğu gibi HDP’ye yönelik polis baskınları ile gözaltı-tutuklama terörü uygulandı. HDP binaları zindanlarda ve dışarıda devam eden açlık grevleri nedeniyle defalarca basıldı, onlarca HDP’li gözaltına alındı. Yine AKP’nin seçim çalışması kapsamında Türkiye ve Kürdistan’da onlarca kentte evler basıldı, yüzlerce partili gözaltına alındı. Seçim çalışması yürüten güçler ile çoğu il ve ilçe belediye eşbaşkan adayları gözaltına alındı, tutuklandı. Meydanlarda kurulan seçim stantlarına polis saldırıları gerçekleşti, devlet güdümünde faşist saldırılar yaşandı. Bu polis-yargı zorbalığını medyadaki kara propaganda izledi. Milyonlarca insanın oy verdiği yasal ve meşru bir parti olan HDP açıktan hedef gösterildi, terör örgütü ilan edildi ve vebalı muamelesi gördü. “Kürt kardeşleri”nin oyuna talip olan düzen partileri, Kürtlerin siyasi iradesini görmezden geldi.

Seçim öncesinde yaşananları seçim günü yaşanan rezillikler tamamladı. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre seçimlerde 4 kişi öldü, “62’si 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a muhalefet, 51’i oy pusulalarının fotoğraflarını çekme, 35’i tehdit ve hakaret, 62’si kasten yaralama ve darp, 15’i oy verme düzenini bozma, 11’i seçim evrak ve malzemeleri üzerindeki suçlar, 20’si izinsiz silah taşıma ve 54’ü diğer suçlar olmak üzere” toplam 310 olay yaşandı. Seçimlere savaşa hazırlanır gibi hazırlanan AKP, seçim günü sandık başlarında da terör estirdi. Malatya Pütürge’de açık oy kullanılmasına engel olmak isteyen Saadet Partili iki müşahit, AKP’li adayın yeğeni tarafından öldürüldü. Kadıköy’de ise AKP’liler bir okulu basarak bir kişiyi bıçakladı. Giresun E tipi kapalı hapishanesinde seçmen kaydı bulunan 350 tutukludan yalnızca 80 kişiye oy kullandırıldı, kalan seçmenlerin oy kullanması bizzat hapishane müdürü tarafından engellendi. Kürdistan’ın birçok kentinde askerlere birden fazla oy kullandırıldı. Diyarbakır Hani’de seçimleri izleyen İtalyan heyetinden Sonia Helene Rosset ve Noemi Colombo gözaltına alındı. HDP’li müşahitler sandık başlarından uzaklaştırılmak istendi, darp edilip gözaltına alındılar.

Yaşanan bu rezillikler seçimlerin nasıl bir aldatmaca olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Seçimin hemen ardından elektriğe gelen yüzde 37’lik zam ise seçim denilen oyunun emekçilerin yaşamında hiçbir değişiklik yaratmayacağının en açık göstergesi. Derinleşen ekonomik krizin faturası işçi ve emekçilerin sırtına daha pervasız bir biçimde yıkılmaya devam edilecek. Patronlar kulübü TÜSİAD’ın seçim günü yaptığı “yapısal reformlar” talebi ve dinci faşist iktidarın “ekonomik yapılandırmaya gidilecek” açıklamaları işçi sınıfını bekleyen yeni bir saldırı dalgasını işaret ediyor. İşçi ve emekçilerin yapması gereken sermayenin saldırılarına karşı temel ve acil talepleri etrafında bir araya gelerek emeğini koruma mücadelesini yükseltmek olmalıdır.