11 Ocak 2019
Sayı: KB 2019/02

Açmazları derinleşen Erdoğan AKP’si savaş çığırtkanlığını tırmandırıyor
Kriz, Kürt emekçiler ve temel sınıflar gerçeği
Kapitalizm savaş demektir!
Zam yağmuruna karşı direniş saflarına!
Poşete sığmayan tepki
“Etkili ve hızlı iletişim iktidar sahiplerini endişelendiriyor”
CHP’nin işçi düşmanlığı
İZBAN grevi, grev yasağı ve sınıfsal bakış üzerine...
Fiili-meşru mücadele dışında yol yok!
İşçi ve emekçiler direniyor
“Devrim buradadır, gerçekleşmelidir!”- Karl Liebknecht
Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht kavgamızda yaşıyorlar…
Trump ve işbirlikçileri
Fransa’da Sarı Yelekliler’in 8. hafta kararlılığı
Doğu Avrupa’da ırkçı-şoven rejimlerin açmazları derinleşiyor
Hindistan’da milyonlarca işçi 2 günlük genel greve gitti
Ticarethaneye çevrilen okullarda artan şiddet
ASELSAN’a sunulan geleceğimizdir!
Tutsaklarla beraber tutsak yakınları da cezalandırılıyor
Kârlı iş
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ASELSAN ve MEB protokolü:

ASELSAN’a sunulan geleceğimizdir!

 

Sermaye devleti, mesleki eğitim alanını yıllardır stratejik önemde bir alan olarak tanımlıyor. Dünden bugüne atılan adımlar, yapılan değişiklikler liselerimizi sermayenin ucuz işgücü cennetine dönüştürmüş bulunuyor. Bunu da yeterli bulmayan egemenler, eğitimde yüzde 70 oranında meslek liselinin yaratılmasını hedefliyorlar. Böylece liselilerin yüzde 70’ini ucuz ve nitelikli işgücü haline getirmek istiyorlar. Sadece birkaç ayda sermaye grupları ile ondan fazla protokol imzalandı, çeşitli anlaşmalar yapıldı. İmzalanan protokollerin gerisinde sermayenin daha fazla teşvik edilmesi ve mesleki eğitim alanını sermaye düzeninin çıkar ve ihtiyaçları üzerinden şekillendirmek hedefi yer alıyor.

Son olarak geçtiğimiz günlerde MEB ile ASELSAN arasında bir işbirliği protokolü imzaladı. Sermayenin savaş aygıtına hizmet eden ve kirli savaşlarda kullanılan silahları yaratan ASELSAN ile yapılan protokolde ilk olarak, “Savunma sanayisinin ihtiyacı olan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi” vurgusu yer alıyor. Bu çerçevede ASELSAN’a savunma sanayisi sitemlerine yönelik ilk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kurma yetkisi veriliyor. Buna göre mesleki eğitimde “Elektrik-Elektronik Teknolojisi”, “Makine Teknolojisi” alanları ile “Savunma Elektronik Sistemleri” ve “Savunma Mekanik Sistemleri” alanları açılacak.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yaptığı konuşmada “Çocukların artık farklı bir geleceğe doğru ilerlediği”ne değinerek, “Bugün okula başlayan çocukların 2040’larda iş hayatına atılacağını düşünürsek onları çok farklı bir çağın, gerçekten benim kuşağımın kendini taş devrinde hissedeceği kadar farklı bir geleceğin beklediğini tahmin etmek mümkün” vurgusu yapıyor.

Eğitimin günden güne piyasalaştırıldığı günümüz Türkiye’sinde Selçuk, artık çocukların daha ilkokul çağlarından itibaren mesleki eğitime teşvik edilmesiyle birlikte sermayenin yaratmak istediği gelecekten bahsediyor. Ayrıca gelecekte makineleşmenin daha fazla artacağına değinerek, “Böyle bir geleceğe hazırlanan çocukların da hak ettiği bazı değerler var ve biz o değerleri vermekle mükellef olan insanlarız. Çünkü belirli makamlarda oturuyoruz” açıklamasında bulunuyor.

Bizlere sundukları gelecek sermayenin iki dudağı arasında şekilleniyor. Okullarımız birer birer sanayinin merkezine taşınıyor. Sermaye grupları, okullarımızın da patronu oluyorlar. Savaş aygıtları üreten, satan ve kirli savaşların parçası olanlara okullarımız, yani geleceklerimiz sunuluyor. Bizlere sundukları geleceğin ve “hak ettiğimiz değeri” vermelerinin anlamı daha fazla ucuz işgücü, daha fazla kölelikten başka bir şey değildir.

Gençliğe karanlık bir gelecek ve kölelik dayatan düzene karşı meslek liseliler olarak örgütlenmek ve geleceğimize sahip çıkmak zorundayız. Ne bu düzenin kirli savaşlarında kullanılan silahları üreten-geliştiren şirketlerin okullarımızı kendi kirli hesaplarının parçası haline getirmelerine seyirci kalacağız ne de sermayenin ucuz işgücü olacağız. Haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için birlik olacağız.

Meslek Liseliler Birliği

 

 

 

 

Üniversitenin Sesi’ buluşması

 

Üniversitenin Sesi okurlarının ‘Kriz Var’ şiarıyla düzenlediği etkinlik, 5 Ocak’ta Taksim’deki Divriği Kültür Derneği’nde gerçekleşti. Açılış konuşmasında üniversitelerin bölünmesine karşı çıkan gençliğin birliğinin sürmesi için Üniversitenin Sesi’nin doğduğu belirtildi.

Akademisyenlerin sunumlarıyla devam eden etkinlikte, ‘beşeri kriz’ konusunda Marksizm’in güncelliği ve devrimin zorunluluğuna dikkat çeken yazar Temel Demirer, kapitalist düzenle radikal ve sınıfsal bir hesaplaşma yapılması gerektiğini söyledi.

Eğitimde kriz üzerine konuşan Sibel Özbudun, kapitalizmin ayakta kalmak için her türden gericiliği yaşama geçirdiğini vurgulayarak, Türkiye gericiliğinin kaynağının da bu olduğuna dikkat çekti.

Sağlıkta krize ilişkin konuşan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, sağlık alanının ağırlıkla özel sektöre devredilerek sağlık hakkının ortadan kaldırıldığına dikkat çekti.

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “insana karşı ve akıl dışı bir toplum biçimi” olarak nitelediği kapitalizmin, insanlığın refah düzeyini artık arttıramadığına dikkat çekerek “Sağlıklı olabilmek için sosyalizm. İnsan olabilmek için sosyalizm” dedi.

Ara sonrasında direnişçiler söz aldı. Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’ndeki işinden atılmasına karşı direnen Türkan Albayrak, Greif işçisi, HHB’li Av. Didem Baydar Ünsal direnişlerini anlattı ve direnişlerin önemini vurguladı.

Ercan Kesal’la edebiyat ve sinema alanına ilişkin söyleşi sonrasında sinevizyon ve tiyatro gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından serbest kürsü bölümüyle devam eden etkinlikte, üniversitenin bölünmesinin sonuçlarının yanı sıra geleceksizlik, diplomalı işsizlik başta olmak üzere gençliğin karşı karşıya olduğu sorunlar, üniversitelerin farklı fakültelerinden öğrenciler tarafından ifade edildi.

Birlik, örgütlenme ve mücadele çağrısının yapıldığı kapanış konuşmasının ardından etkinlik sona erdi.