29 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/50

Saldırı furyası 2018’de de sürecek
Dinci-gerici iktidarın 2017 yılı icraatları
Tek tip elbise dayatmasına karşı tutsaklarla dayanışmaya
Kimin için kamu düzeni ve güvenliği?
Kalkınma Ajansları gerçeği - 2
Taşerona “kadro” düzenlemesi yasalaştı
TOMİS Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
2017’de işçi ve emekçi eylemleri
2017 işçi sınıfı için sert bir mücadele yılı oldu!
İstanbul’da ihraçlara karşı direniş 45. haftasında
OHAL’iniz de KHK’larınız da düzeninizi kurtaramayacak!
Taşeron işçileri olarak AKP’nin yalanlarına kanmayacağız!
Büyük madenci yürüyüşünün 27. yılı
Patrona kreş teşviği, işçiye aldatmaca
‘İstanbul gençlik meclisi’ kurultay gündemiyle toplandı
Güney Kürdistan’da protesto gösterileri
“Sıradan insanların, sıradan insanlarla birlikte sıradan insanlar için yaptığı devrim”
Katil devlet suçunu gizlemeyecek kadar pişkin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Patrona kreş teşviği, işçiye aldatmaca

 

Sermaye devleti yine kadın istihdamını arttırma yalanıyla patronlara alınterimizi peşkeş çekiyor. Geçen haftalarda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan, 2018 yılı için çalıştırdığı kadın işçiye kreş yardımı yapan patronlara 300 TL teşvik vereceklerini açıkladı. Bakanın sözlerine geçmeden önce yasalarda var olan “kreş hakkına” kısaca bakalım.

Yasalarda var olan kısmi kreş hakkı dahi uygulanmıyor

Yasalarda kabaca “Yaşları ve medeni durumları ne olursa olsun 150’den fazla kadın çalıştıranların resmi ve özel sektörde 0-6 yaş çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur” denilmekte. Yasalarda bu hak olmasına rağmen kreş olan fabrika sayısı oldukça sınırlı. Kaldı ki, var olan bu hak da, biz kadın işçilerin çoğunlukla karşılaştığı çocuk bakımı sorununu çözmüyor. Yasada yer alan 150’den fazla kadın işçi çalıştırma şartı, bu hakkın kullanımını sınırlıyor. Çoğu durumda patronlar kadın işçi sayısını 150’nin altında tutmaya çalışıyorlar. Chinatool fabrikasından kadın işçi kardeşlerimizin gazetemize verdiği bir demeçte bu gerçekliğin altını çizdiklerini hatırlatalım. Ayrıca yasa, kreş hakkını sadece kadın işçi üzerinden tanımlayarak çocuk bakımını kadının ödevi olarak gördüğünü açıklamış oluyor.

Kreş hakkı, böylece kötürümleşmiş olsa da, var olan haliyle dahi uygulanmıyor. Fabrikasında 150’den fazla kadın işçi olan ve kreş açmayan patronlara getirilen cezai yaptırım ise sadece yıllık yaklaşık 1000 TL. Haliyle patronlar, bu cezayı ödemeyi, kreş açmaktan daha kârlı buluyorlar. Devletin ise denetimleri çok sınırlı.

Patronlara verilen teşvikler...

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan, Ekonomi ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenen “Kadın Girişimciler Uluslararası 2. Konferansı”nda konuştu. Sayan, kadın istihdamını arttırmak, aile ve iş hayatını uyumlu hale getirmek için birçok yasal düzenlemeye imza attığını iddia etti. Sayan, patronlara yeni müjdesini vermeden önce, şimdiye değin onlar için yaptıkları icraatları sıraladı. Kadın istihdamını teşvik etmek amacıyla 12 ile 54 ay süresince kadın işçilerin sigorta primlerini İşsizlik Fonu’nundan karşılamaya başladıklarını ifade etti. İşsizlik Fonu’nu patronlar için nasıl yağmaladıklarını itiraf eden Sayan, ayrıca özel işletmeler olan özel kreşleri ve gündüz bakım evlerini beş dönem boyunca vergiden muaf tuttuklarını da belirtti. Tüm bunların yanı sıra yeni dönemde patronlara “müjde” veren Sayan, patronların kadın işçilere kreş yardımı ücreti vermeleri halinde devletin patronlara 300 TL teşvik vereceğini açıkladı. Bu teşviğin kaynağı da belli: İşsizlik Fonu. Patronun kreş açmayarak, kadın işçiye verdiği kreş yardımı da aslında işçinin kendi parası olacak.

Nitelikli, ücretsiz kreş istiyoruz

Son dönemlerde sıkça karşılaştığımız kadın istihdamı söyleminin bir yalandan ibaret olduğu bu adımla da tekrar anlaşılmış oldu. Patronlara her vesileyle teşvik veren AKP hükümeti, “kadın istihdamını arttırıyoruz” yalanı arkasında işçi ve emekçilerin alınterini patronlara peşkeş çekiyor.

İşçi ve emekçi kadınlar, kadın istihdamının arttırılması yalanının arkasına gizlenen gerçekleri görmeli. Hakları ve gelecekleri için mücadele etmeli.

 

 

 

 

Mesleki Eğitim Kurultayı’ndayız!

 

İşçi ve emekçi kadınlar olarak, çifte sömürüye ve cinsiyetçiliğe karşı 14 Ocak'ta “Devrimci bir sınıf hareketi için Mesleki Eğitim Kurultayı”nda olacağız!

Mesleki eğitimi ihtiyaçlarına göre düzenleyen sermaye, bölümleri-meslekleri cinsiyetçi bir algıyla şekillendiriyor. Ve bu algısı ile küçük yaşlardan itibaren çocuklar mesleklere yönlendiriliyor. Bu algı meslek lisesinde hangi bölümü seçeceğine de, üniversitede nasıl bir tercihte bulunacağına da, işe başlarken nasıl bir iş aradığına da yansıyor. Fabrikalarda, iş yerlerinde sermayenin politikaları çerçevesinde kadın işçi sayısı arttırılıp azaltılıyor. Aynı işi yaptığımız erkek sınıf kardeşlerimizden birçok iş alanında daha düşük ücret alıyoruz. Tacize, mobbinge iş yerlerinde olduğu kadar okullarda da maruz kalıyoruz...

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak diyoruz ki; tüm işçi ve emekçi kadınlar, tüm lise ve üniversite öğrencisi kadınlar olarak yaşadığımız ortak sorunlara ortak çözüm yolları aramak için 14 Ocak Mesleki Eğitim Kurultayı'nda buluşalım!

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları

 

 

 

 

 


İstismarcı “cinci hoca”ya iyi hal indirimi

 

Sermaye devletinin “iyi hal”, “tahrik indirimi” vb. gerekçelerle kadına şiddet uygulayanları, tacizci ve tecavüzcüleri aklaması benzer uygulamaları meşrulaştırırken, bu yönlü bir mahkeme kararı daha verildi.

Konya’da 17 yaşındaki genç kadına, “cin çıkartma” bahanesiyle cinsel istismarda bulunan M.Ş.’ye mahkeme “iyi hal indirimi” verdi.

17 yaşındaki genç kadın, geçirdiği trafik kazası nedeniyle babası tarafından götürüldüğü “cinci hoca” lakaplı M.Ş.’nin cinsel istismarına uğradı. Genç kadının maruz kaldığı istismarı ailesine anlatması üzerine, M.Ş. gözaltına alındı.

Cumhuriyet savcısı esasa ilişkin görüşünde M.Ş. hakkında, olayın üç kez meydana gelmesi nedeniyle 26 yıla kadar hapis cezası istedi. Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, M.Ş’yi “dolandırıcılık ve kişi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından beraat ettirerek “cinci hocalığını” da aklarken, “cinsel istismar” suçundan 10 yıl hapis cezası verdi. Ancak mahkeme, tacizcinin duruşmadaki “iyi hali”ni göz önünde bulundurarak cezayı 8 yıl 4 aya indirdi.

 

 

 

 

Yaşarken öldürüyorlar bizi”

 

Sermaye devleti, bir kez daha asgari ücrete sefalet zammı yapmaya hazırlanırken Tuzla’dan işçi ve emekçilerin düşüncelerini aldık. Konuştuğumuz Na-De işçisi ve ev emekçisi kadınlar sefalet ücretinin yaşamlarında yarattığı zorlukları, sıkıntıları dile getirdiler.

Na-De Elektronik’te çalışan bir kadın işçi kendilerine dayatılan sefalet ücretiyle geçinemediklerine dikkat çekerken şunları dile getirdi: “Asgari ücretle geçinemiyoruz; çok zor koşullarda çalışıyoruz ve ek iş yapmayı düşünür hale geliyoruz. Bundan kaynaklı sosyal hayatımız yok.”

Aldıkları ücretin hiçbir şeye yetmediğini belirterek “Sağlıklı beslenme dersen yok sadece karnımızı doyurabiliyoruz. Yeme içmeye bile yetiremediğimiz ücret nedeniyle kendimize alabildiğimiz hiçbir şey yok” dedi.

Asgari ücret sefaletinin işçi ve emekçilerin çocuklarını da vurduğuna dikkat çeken kadın işçi, “Çocuklarımızı okutamıyoruz. Çocukların servis parasını ödeyemiyoruz. İhtiyaçları sürekli olarak erteliyoruz” ifadelerini kullandı. Nasıl bir ücret talep ettiğini sorduğumuz işçi, “Ücretin insanın yaşam standartlarının baz alınarak belirlenmesi gerekiyor. İnsanca yaşamaya yeten ücret olmalı” dedi.

Yine Tuzla’dan ev emekçisi bir kadın ise kendilerine reva görülen sefalet ücreti ile yaşamlarını nasıl idame ettireceklerini bilmediklerini ve yoksulluğun yanı sıra bütün yaşamlarının sıkıntı, stres içerisinde geçtiğini dile getirirken şu şekilde konuştu: “Yaşarken öldürüyorlar bizi! Akşama ne pişireceğimizi düşünüyoruz. İşten eve, evden işe bir yaşama sıkıştırılmışız. Sıkıntı, stres, yoksulluk… Rahat değiliz, rahat yaşamıyoruz. İnsanca bir yaşam istiyoruz.”

 
§