15 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/02

İşçi sınıfı yeni fırtınalara gebe
“Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür!*
”Big Brother” (F)işliyor!
Sultanahmet Katliamı’nın faili AKP ve sermaye devletidir
Kürt halkına karşı yeni İstiklâl Mahkemeleri!
Taraf olan Kürt basını hedefte
Savaş ekonomisi emekçileri vuruyor
Sınıf davasına inanmak yürek ister!
Öfkeyi daha örgütlü ve güçlü hale getirmek için!
Sultanbeyli Greif’te baskılar artıyor!
Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması
Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklar öldürülüyor
İşçi ve emekçi kadınlar Kadın İşçi Kurultayı’nda buluşuyor!
M. Akif Ersoy EAH’ta kölece çalışma koşulları
Ezilen halklarla emekçilerin direnişini birleştirelim!
Madaya: Emperyalizmin kanlı yüzü
Bir esintiden fırtınalara...
Hrant için adalet, işçi sınıfının ellerinde!
Kızıl Bayrak yukarı! Daha daha yukarı!

Devrimin kartalı: Rosa Luxemburg

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Taraf olan Kürt basını hedefte

 

Her basın-yayın organı mensubu olduğu sınıfın veya zümrenin çıkarları doğrultusunda bir yayın politikasına sahiptir. Nasıl ki burjuva basın emperyalist-kapitalist güçlerin kalemşörlüğünü yapıyorsa; devrimci basın da kapitalist düzene karşı verilen sınıf mücadelesinde işçi ve emekçilerin sesi olmaya, onların çıkarlarını savunan bir yayın politikası izlemeye çalışıyor. İşte Kürt basını da yıllardır imha, inkar ve asimilasyon politikasıyla karşı karşıya kalan, her gün yeni katliamlarla yüz yüze bırakılan Kürt halkının haklı ve meşru direnişinden taraf olarak Türk sermaye devletinin katliamcı yüzünü ortaya koyuyor. Yani “tarafsız basın” demagojisi burjuvazinin ortaya koyduğu bir aldatmacadan, yönlendirmeden başka bir anlam taşımıyor.

İşçi ve emekçilere yönelik saldırılarını olduğu gibi Kürt halkına yönelik saldırılarını da meşrulaştırmaya çalışan gerici iktidar, gerçeklerin kitleler tarafından öğrenilmesini engellemek amacıyla basın emekçilerini de hedef alıyor.

Kendi denetimi altında olan veya doğrudan kendi ideolojik-politik yaklaşımını yalan-yanlış haberlerle işçi ve emekçilere empoze etmeye çalışan burjuva medyanın aksine Kürdistan’daki gerçekleri kamuoyunun görmesini sağlayan Kürt basın emekçileri son dönemde özellikle hedefte.

Gerici iktidarın bütün algı operasyonlarına, ısmarlama haberlerine karşı bugün Kürdistan’da yaşanan gerçekleri ortaya çıkaran ve haberleştiren Kürt basın emekçilerine yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları özel bir politika olarak uygulanıyor.

Bir ayda 3 Kürt basın emekçisi tutuklandı

Önceki dönemlerde de çok sayıda Kürt basın emekçisini tutuklayan sermaye devleti, son bir ayda 3 Kürt basın emekçisini tutukladı.

16 Aralık’ta Diyarbakır’da Sur için yapılan eylemi takip ederken özel harekat polisleri tarafından gözaltına alınan Jın Haber Ajansı (JINHA) muhabiri Beritan Canözer, “örgüte yardım etmek” iddiasıyla tutuklandı.

Van’da öğrenci evi ve yurtlara yapılan polis baskınında gözaltına alınan JINHA muhabiri Rojda Oğuz tutuklandı.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltına alınan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Nedim Oruç, 7 Ocak’ta çıkarıldığı mahkeme tarafından “örgüte yardım ve yataklık” suçlamasıyla tutuklandı.

Kürt basın emekçilerine yönelik saldırılar sadece bu tutuklamalarla sınırlı değil. Kirli savaşın tırmandırıldığı Kürdistan’da basın emekçileri her gün saldırı ve ölüm tehdidi altında görevlerini yapmaya çalışıyor.

Kuşkusuz Türkiye’deki bütün devrimci-ilerici ve hatta muhalif olan burjuva basın emekçileri de çeşitli baskı ve saldırılarla karşılaşıyor, hatta tutuklanıyor. Ama bu saldırıların en ağırını bugün katliamların aralıksız sürdüğü Kürdistan’daki Kürt basın emekçileri yaşıyor.

 

 

 

 

“Gerçeğin peşindeyiz, teslim olmayacağız!”

 

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürüyen gazeteciler burada bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasından önce yapılan konuşmalarda artan baskı, yasak ve katliamlar nedeniyle bu günü bayram olarak görmediklerini kaydeden gazeteciler örgütlenme çağrısı yaptı.

Okunan basın metninde gazetecilerin dövüldüğüne, gözaltına alınıp tutuklandığına, son olarak yaşama hakkına da göz dikildiğine vurgu yapıldı. Can Dündar ve Erdem Gül’ün bir buçuk ay önce tutuklanmalarına rağmen iddianamenin bile hazır olmadığı belirtildi. Kürt kentlerinde yapılan katliamlara da değinilen açıklamada gazetecilerin artık yaptıkları haberlerden dolayı da tutuklandıklarına, saldırıya uğradıklarına dikkat çekildi.

Basın metninin ardından Can Dündar ve Erdem Gül’ün Silivri Hapishanesi’nden gönderdiği mektup okundu.

 

 

 

 

Metin Göktepe anıldı

 

8 Ocak 1996’da Ümraniye E Tipi’nde katledilen devrimcilerin cenaze törenini takip etmek için gittiği Alibeyköy’de polisler tarafından gözaltına alınarak işkenceyle katledilen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe 8 Ocak’ta mezarı başında anıldı.

Anmada Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Göktepe’nin annesi, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve gazetecilik örgütleri tarafından yapılan konuşmalarda Metin Göktepe’nin ve diğer katliamların faillerinin cezalandırılmadığına dikkat çekildi, gazetecilere yönelik baskıların günümüzde de artarak sürdüğü ifade edildi.

Konuşmaların ardından Göktepe’nin mezarına karanfiller bırakılarak anma sonlandırıldı.





Ceylan Yayınları: Sansüre geçit yok!

10. Ankara Kitap Fuarı’nda Fuar yönetiminin ve faşistlerin “Dağın Kadın Hali” ile “Devrimin Rojava Hali” kitapları nedeniyle tahammül edemediği Ceylan Yayınları, 9 Ocak günü Konur Sokak’ta stand açarak saldırıyı protesto etti.

Eylül Fuarcılık yönetiminin “İstanbul’da sorun olmasa bile burası Ankara, çözüm süreci de artık bitti. Burada sorun istemiyoruz” diyerek kendilerinden fuardan ayrılmalarını istediğini aktaran Ceylan Yayınevi çalışanları; “Asıl fuardan ayrılması gerekenlerin saldırgan tutum sergileyenler” olduğunu ifade ettiklerini, fakat sansürcü zihniyetini sürdüren fuar yönetimini protesto etmek ve olası bir provokasyonu önlemek için fuarı terk etme kararı aldıklarını belirtti.

 
§