4 Aralık 2015
Sayı: KB 2015/45

Çözüm devrimci sınıf mücadelesi
Uçak krizi derinleşiyor IŞİD destekçileri sıkışıyor
Türkiye: Sermaye için cazip ve istikrarlı bir ülke!
Elçi’nin katledilmesi eylemlerle lanetlendi
"Tanıklar dinlenmedi, deliller ilk günden karartıldı!"
Kürt halkı azgın devlet terörüne boyun eğmiyor!
Söz, basın ve örgütlenme özgürlüğü için mücadeleye!
Baskı ve yasakta yeni perde: Dündar ve Gül tutuklandı!
“Hak ihlalleri 30 yıldır aynı şekilde sürüyor”
Haklar ve özgürlükler için eller şaltere, ayaklar sokağa!
“İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!” mücadelesini yükseltelim!
Direnişin kalesi Renault’ta eylemler sürüyor
Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
TKİP’nin 17. kuruluş yıldönümü etkinliği
Parti örgütlerinin mesajlarından...
Alaattin Yoldaş anısına…
Paris katliamı ve tekellerin militarizm tutkusu
Dünya İklim Zirvesi: Yeni bir ikiyüzlülük, yeni bir aldatmaca
5 Aralık "Türk kadını"nın seçme ve seçilme hakkı üzerine...
Türkiye kadın hareketi tarihinin önemli deneyimi
Kadın işçileri örgütleme seferberliğine güç verelim!
Bu eğitimcilerin eğitimi şart!
DGB 1 yaşında
Emperyalizme karşı Erdal olunmalı!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!” mücadelesini yükseltelim!

 

1 Kasım seçimleriyle birlikte, AKP’nin tek başına hükümeti kuracağının kesinleşmesinin ardından bir dizi tartışmanın yanısıra, AKP’nin vaatleri öne çıktı. Günlerdir asgari ücretin 1.300 TL olması üzerinden tartışmalar devam ediyor. AKP, asgari ücrete zam vaadini yerine getireceğini iddia ediyor. Zira, geniş emekçi kesimlerin desteğini almak üzerinden öne sürülen temel taleplerin karşılanmaması durumunda emekçi kesimlerde huzursuzluk ve tepkinin artacağı kaçınılmazdır. Böylesi bir tabloda AKP hükümeti, bir yandan patronların asgari ücret üzerinden itirazları karşısında onları tatmin edecek bir takım adımlar atmayı planlarken, öbür yandan hazine üzerinden yapacağı ödemeyi de hafifletmeyi amaçlamaktadır. Henüz daha asgari ücrete zam dahi gelmeden asgari ücretlinin % 20’lik vergi dilimine yakalanacak olmasıyla asgari ücretten önümüzdeki dönemde 70 TL düşecek olması da bunun bugünden göstergesidir.

Asgari ücret görüşmeleri 2 Aralık tarihinde başladı ve kuşkusuz ki hükümetin tutumu belirleyici bir yerde duracak. Asgari ücret 1300 TL olsa dahi, savaş ve saldırı hükümeti AKP eliyle, işçi sınıfına dönük saldırganlığın dozajında bir azalma olmayacağı çok açık. Servet-sefalet kutuplaşmasının had safhaya vardığı günümüzde emekçi kitleleri bir parça da olsa yatıştırmak amacıyla kırıntı düzeyde zam verilmesi gündeme gelmiştir. Koparılan onca gürültüye rağmen, 1300 TL asgari ücret, günümüz koşullarında açlık sınırının dahi altındadır. Aynı zamanda sermaye sınıfı, üç kuruşluk zammın karşılığında, süreçten yine orta vadeli olarak kazanımla çıkma derdindedir. Kıdem tazminatı fonunun yasalaşması, UİS’in esnek çalışmayı içeren hükümlerinin bugünlerde tekrar gündeme getirilmesi tesadüf değildir. Aynı şekilde sermaye sınıfı, bugüne kadar talep ettiği vergi indirimleri vb. için hükümeti zorlamakta, işsizlik fonunun yağmalanmasını yine gündeme getirmektedir. Dolayısıyla, işçi sınıfını daha iyi koşullar beklememekte, işçi sınıfı örgütlü bir duruşla sermayeye yanıt vermediği sürece, kazanılmış hakların da gapsedileceği bir süreç beklemektedir.

Süreci nasıl ele almalıyız?

AKP hükümetinin kurulmasıyla birlikte rejim krizinin derinleşerek devam edeceği, son hafta gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili gelişmelerle görülmüş oldu. Böylesi kriz dinamiklerinin devam ettiği bir süreçte, milyonlarca işçiyi ve ailesini doğrudan ilgilendiren asgari ücret belirlenecek. 2 Aralık günü gerçekleşen ilk görüşmeyle birlikte asgari ücretin belirlenmesi süreci fiilen başladı. Hükümet ve patronlar arasındaki anlaşmaya göre süreç çok uzayacak gibi de gözükmüyor.

Milyonların gündeminde olan, temel bir duyarlılık alanı haline gelen asgari ücret gündemi önümüzdeki sürecin en temel gündemlerinden biri olabilmelidir. Öncelikli olarak; taleplerimiz net ve somut bir şekilde emekçi kitlelere taşınmalıdır. Bir dizi acil demokratik istemle birlikte “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret” talebi net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bugün 1300 TL, mevcut asgari ücretten fazla olsa bile, açlık sınırının dahi altındadır, 4 kişilik ailenin ihtiyaçlarını gözettiğimizde çok komik kalmaktadır, yoksulluk sınırının çok çok altında seyretmektedir. Net bir takım rakamlar telaffuz etmek değil, “insanca yaşamaya yetecek” ücreti talep etmek doğru bir yerde durmaktadır. Aynı şekilde işten atma saldırısı ve kayıt dışı çalışma tehditleri karşısında ise “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi” de bu süreçte öne çıkartılmalıdır.

Aynı zamanda, “ücret” sorunu üzerinden sınıfsal ilişki ve gerçekleri açığa çıkaran, ücretli kölelik düzenini sorgulayan bir hat izlemek gerekmektedir. Zira, ücret sorunu, iki sınıf arasındaki çatışma alanlarından biridir. Sömürü mekanizmalarının işleyişinde belirleyici yer tutan ücret sorununu, dar ekonomik istemler ekseninde değil, sınıf mücadelesinin yasaları temelinde ele almalıyız.

Bu süreci, sermaye sınıfının teşhirinin yanısıra, sermaye devletinin teşhiriyle de birleştirebilmemiz gerekiyor. AKP’nin belli açılardan zorunlu olarak ortaya koyduğu zam vaadi karşısında, hizmette kusur etmediği sermaye sınıfına kolaylıklar sağlamak açısından çırpınmasını teşhir etmek gerektiği gibi, bugüne kadar işçiye verecek para olmadığından bahsedenlerin savaş politikaları için nasıl paralar döktüklerini, böylelikle devletin kimin hizmetinde olduğunu anlatabilmeliyiz. Zira, yeni bir bütçe döneminin öngünlerinde, bütçenin nasıl düzenleneceği konusunda önceki yıllar açıkça fikir vermektedir. İçişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı bütçeleri ise, en temel kalemleri oluşturmaktadır. Hele ki, 7 Haziran’dan bu yana Kürt halkına karşı tırmandırılan savaş ve Ortadoğu’da sergilenen kirli politikalara ayrılan pay bile, sözkonusu gelirin halklara düşmanlık temelinde sermaye sınıfının çıkarları için harcandığını somut olarak ortaya sermektedir. Bu temel gerçeklerin teşhiri ile birlikte “savaşa değil, emekçiye bütçe” talebi de somut olarak öne çıkarılmalıdır.

Bugün için belirlenecek olan asgari ücret miktarının işçi sınıfı içinde nasıl bir tepkiye yol açacağını bilmek, kestirmek olanaklı değil. Kuşkusuz ki, bu cepheden önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler belirleyici olacak. Ancak asgari ücret 1300 TL belirlense dahi, patronların işçi sınıfını yeni hak gasplarıyla karşı karşıya bırakmak için girişimleri devam edecektir. Bugünden, hükümete verilen gözdağı açıklamaları, kayıt dışı çalışma ve düşük ücret dayatmaları kapsamlı saldırıların yaşanma ihtimallerini arttırmaktadır. Yine aynı şekilde hükümetin sermayenin basıncıyla asgari ücrete Temmuz ayında zam yapmama, hatta iki yıllık sözleşme yapma ihtimali de bulunmaktadır. Bu durumda yapılmış zammın ek bir kazanımı olmayacaktır.

Asgari ücretle ilgili gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceğiyle birlikte, önemli olan pasif bir bekleyiş içinde olmak değil, işçi sınıfının tavrını ve tutumunu ortaya koyabilmektir. Gelişmeler karşısında yapılması gereken, işçi sınıfının içinde başta yaygın bir propaganda faaliyeti olmak üzere, her türlü tepkiyi açığa çıkarmak, örgütlü kanallara akıtmak için yoğun bir çaba sarfetmektir. Aynı şekilde her bir işyerindeki gelişmeleri de yakından takip ederek, aynı zamanda, asgari ücretin belirlenmesiyle aynı zamana denk gelen Ocak zamları döneminde işçilerin sınıf bilincini geliştirerek, temel talepleri için mücadele ve örgütlenmeye sevkedecek bir mücadele hattı ortaya koyabilmek önemli bir yerde durmaktadır. Olası işten atma saldırıları karşısında ise öfkeyi ve tepkiyi örgütleyebilmek gerekmektedir.

 
§