Gericiliğin kadın temsilcisi:
Ayşen Gürcan
Bakanlarının seçimi bir seremoniye dönüşen yeni seçim hükümetinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na Ayşen Gürcan atandı. Böylelikle, kapanalı yaklaşık bir yıl olsa da Türkiye’nin ilk başörtülü bakanı olma “unvanını” aldı. Meclise en fazla başörtülü kadın vekil gönderen AKP’nin milletvekillerini değil de kontenjan dışından bir akademi üyesini tercih etmesinin tabiî ki belli nedenleri de var. AKP gericiliğini şimdiye kadarki çizgisine uygun olarak, Ayşen Gürcan’ın Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu tarafından tesadüfen seçilmediği ortadadır.
Öncelikle, Gürcan, AKP’de yer almanın temel kriteri olan “Erdoğan hayranlığını” her fırsatta belirten ve “Erdoğan konuştuğunda doping almış gibi oluyorum” diyen bir isim. Öte yandan dinci-gerici çizgiyi tamamıyla içselleştirmiş bir AKP’li. Daha önce paylaştığı tweetlerden anlaşıldığı üzere, İslam hukukunun kısas politikasını savunan, IŞİD’in vahşi katliam görüntülerine şüphe ile yaklaşılmamasını ve tepki duyulmamasını salık verecek denli gerici bir zihniyete sahiptir.
Ayşen Gürcan aynı zamanda o meşhur “3 çocuk” projesinin mimarıdır. 2006 yılında Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Baş döneminde Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü yapmış olan Gürcan’ın “çocuk eğitim materyalleri ve testler konusunda uzman” olduğu iddia ediliyor. Türkiye nüfusunun yaşlanmasının önlenmesi ve artan emekliliğe bağlı olarak sosyal güvenlik açığı yaşanmaması için 2,1 olan nüfusun artış hızının en az 3 olması gerektiğine ilişkin raporu, Nimet Baş ile birlikte Erdoğan’a sunan isimdir kendisi. 2011’deki bir röportajında, “Nüfusumuz 2’nin altına indiği anda kendini yenileyemeyecek demektir. Çocuk sayısında makul olan 2,5’tur ama buçuk çocuk olmayacağı için 3’tür” diyerek uzmanlık alanının ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Yeni Aile Bakanı, Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da yöneticileri arasında bulunduğu TÜRGEV’de de aktif olarak çalışıyor. Tüm bu özellikleriyle Erdoğan’ın gözüne girmiş bir gerici. Dört yıl önce adından “kadın” belirlemesi kaldırılarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürülen bu bakanlıkta böylesi bir isim kuşkusuz ki “ideal” olacaktır.
AKP hükümette olduğundan beri dinsel gericilik motifleriyle topluma yeni bir biçim vermeye ve bunu da en çok kadın hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bir yolla icra etmeye çalışmaktadır. Tüm bu süreç içinde sermaye için ucuz işgücü ve savaş politikaları için ölecek genç ihtiyacı nedeniyle “3 çocuk projesi” gündeme getirildi. Kadınlara çalışma yaşamında değil, ev işlerinde kariyer ön görüldü. Kadına yönelik şiddet %1400 arttı. Her gün 5 kadın katledilirken, düzen yargısı da kadın katillerini “iyi hal” adı altında adeta ödüllendirdi. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye cinsiyet eşitliğinde 142 ülke arasında 125. sırada yer aldı. Hal böyleyken AKP hükümetinin ve onun çizgisindekilerin derdi kadınların kahkahası, hamileliği, etek boyu vs. oldu.
Bir önceki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ülkede kadına yönelik şiddetin gündeme getirilmesinden rahatsızlığını açıkça söylemişti. Şimdi yerine gelen Ayşen Gürcan da aynı gerici zihniyetle yola devam edecektir. Bu ismin tercihi AKP’nin emekçi kadınlara dayattığı gerici zorbalığın önümüzdeki süreçte artacağının işaretlerinden biri olarak görülmelidir.
Artan tüm gerici dayatmalara, sömürüye, köleliğe ve kirli savaş politikalarına karşı emekçi kadınların yanıtı ise daha fazla örgütlenme ve daha fazla mücadele olmalıdır.
Figen Şahin için basın açıklaması
Dağlıoğlu Mahallesi’nde gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü karakolda polisler tarafından cinsel işkenceye maruz kalarak, genital bölgelerinin fotoğrafları çekilip, sosyal medyada paylaşmakla tehdit edilen Figen Şahin için Adana Kadın Platformu tarafından basın açıklaması yapıldı.
Adana Adliyesi önünde yapılan açıklamaya HDP Mersin Milletvekili Çilem Öz ile Akdeniz Belediye Eşbaşkanı Yüksel Mutlu da katıldı. Eylemde “Erkek devlet şiddeti sürüyor. Gözaltında tacize, tecavüze son!” pankartı açılırken, “Kadınlar savaş istemiyor!” ve “Tecavüzcü devlet hesap verecek!” sloganları atıldı.
Eylemde açıklama yapan Avukat Sevil Aracı Bek, cinsel, fiziksel ve psikolojik işkence suçunu işleyen polislerin derhal açığa çıkarılması gerektiğini söyledi.
Figen Şahin’in avukatı Beyhan Günyeli ise, hapishanede Şahin ile yaptığı görüşmeyi dile getirdi. Şahin’in tekerlekli sandalye ile yanına geldiğini söyleyen Günyeli, gördüğü işkenceden Şahin’in fiziki olarak etkilendiği kadar psikolojik olarak da zarar gördüğünü ifade etti.
Açıklamanın ardından ÇHD üyesi avukatlar tarafından Şahin’e işkence uygulayan polisler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
Şahin Ailesi’ne ırkçı tehdit
Figen Şahin’in ailesi de komşularının ırkçı saldırısına uğradı. Muğla’nın Milas ilçesindeki TOKİ evlerindeki apartmanda oturan Şahin Ailesi, komşuları tarafından “terörist” oldukları gerekçesiyle siteden çıkartılmak istendi. Aile, gün içinde gördükleri her yerde sözlü olarak tehdit edilirken Hüseyin Öksüz isimli komşuları ise aileyi öldürmekle tehdit etti. Şahin Ailesi, Öksüz’ün evinden silah almaya gittiğini ifade ederek ailenin yanından uzaklaşması için polisi aradı. Ancak ailenin yanına herhangi bir polis ekibi gelmedi.
Kızıl Bayrak / Adana |