19 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/24

Düzenin çözümsüzlüğü ve yeni mücadele dönemi
Sınır çetecilere açık, emekçi halka kapalı!
Türkiye damgalı işbirliği
Eski mürettebat yeniden sahnede!
Lale devrinden fetret devrine doğru...
Sermayenin Demir(eli)
Son genel seçimler solda tasfiyeciliği güçlendirdi H. Yağmur
Ermenek'te işçi katillerine büyük öfke
Çan işçileri: İşçi sınıfı uyanıyor!
Polimer işçileri grevde!
"15-16 Haziran Direnişi ve Metal Fırtınası"
"Ölmek var, dönmek yok!"
Metal işçisi birliğini güçlendiriyor
MİB’i susturamadınız, susturamayacaksınız!
Sendikalar ve sınıf mücadelesi
Metal işçileri ve MİB engelleri aşa aşa ilerledi! - 1
Metal direnişi yedi düvele karşı verilmiş bir savaştır!
Kirli ve kanlı bir suç çetesinin Bilderberg toplantısı
Kadına yönelik şiddeti düzen siyaseti körüklemektedir!
Kadına yönelik şiddet ve 'iyi hal' indirimi üzerine
Devrimci gençlik kampına çağrı
"Türkiye siyasi tarihinde Filistin" paneli yapıldı
Sınıf savaşına yüreği yetmeyenler işine baksın!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ermenek'te işçi katillerine büyük öfke

Karaman’ın Ermenek ilçesinde bulunan Has Şekerler Madencilik’e ait ocakta, 28 Ekim 2014 tarihinde sermayenin aşırı kâr hırsı ve devletin buna göz yumması sonucu ölen 18 işçinin katillerinin yargılanmasına 15 Haziran günü başlandı. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya gelen madenci yakınları, maden ocağının patronu Saffet Uyar’ın da aralarında bulunduğu 3 tutuklu sanık mahkeme salonuna getirildiğinde tepki gösterdi.

Aileler, “Katiller utanmadan karşımıza çıkıyorsunuz” diyerek sanıkların üzerine yürüdü. “Bizi yaktınız biz de sizi yakacağız,” “Çocuklarımızı bizden aldınız şimdi çıkartın o kömürü” diyen ailelere karşı koruma altına alınan katiller tepki üzerine 15 dakika kadar salonun dışına çıkarıldı.

Madenci aileleri öfke ve acılarını göstermeye devam ederken mahkeme heyeti başkanı, “Bu yargılamayı böyle yapamayız” diyerek aileleri tehdit etti.

Madenci yakınlarının avukatları 166 sayfalık iddianamenin bilindiğini belirterek okunmasının zaman kaybı olacağını söyledi ancak mahkeme heyeti bu talebi kabul etmedi. Aileler iddianame okunurken gözyaşları dökerek feryat etti.

Davada sanıkların gülüşmesi üzerine bir arbede daha yaşandı. Yaşlı bir madenci yakını kadın Ahmet Dağdeviren’in kafasına bastonla vurarak tepki gösterdi. Haklı öfkeyi fırsat bilen mahkeme heyeti, yaşlı kadının bastonuna el koydu ve kadını salona almadı. Heyet, aileler hakkında soruşturma başlatılması talimatı verdi.
İddianamenin tamamının okunması ailelerin tepkisini çekti. Sanık avukatları, duruşma açık olmasına rağmen gazetecilerin çıkarılmasını istedi.

İşçi katillerine koruma

Duruşmanın ikinci gününde (16 Haziran) mahkeme başkanı, işçi katillerini korumaya aldı. Dava kapsamında yargılanan patron ve patron vekillerine yönelik tepkilere “toleranslı davrandıklarını, bugün aynı şeyin olmayacağını” söyleyen mahkeme başkanı “Hoşunuza gitmeyecek şeyler de söylenebilir. Kesinlikle taşkınlık istemiyorum. Taşkınlık yapanları dışarı çıkartacağız” tehdidinde bulundu.

Katliamda ölen Osman Çoksöyler’in eşi Şadiye Çoksöyler, savunmalara geçilmeden önce kucağındaki, olay olduğunda dört aylık olan Kübra Adile’yi sanıklara göstererek, “Bakın katiller. Bu çocuğu babasız bıraktınız ya yazıklar olsun size. Çocuğum babasını istiyor” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra Çoksöyler, kızıyla duruşma salonundan çıktı.

Duruşma, tutuklu sanıkların ifadelerinin alınmasıyla devam etti. Cenne Linyit Kömür şirketinin patronu Abdullah Özbey, maden sahasını 1999 yılında Saffet Uyar’a devrettiğini söyledi. Özbey, önceden yaşanan hiçbir şeyi bilmediğini iddia etti.

Katliamın öncesinde yaşanan su baskınlarını görevlendirdiği kişilerin kendisine haber vermediğini iddia eden Özbey suçu çalışanlarına yıkmaya çalıştı.

Has Şekerler patronu Saffet Uyar da tıpkı Özbey gibi suçu mühendislere ve şeflere atarak kendisini aklamaya çalıştı. Daha önce “ekonomik durumu yetmediği için” sondaj makinası alamadığını söyleyen Uyar, mahkemede “uygun makina aradıklarını” söyledi.

Rödovansçı olan Şerafettin Zeybek çakıştırılmış haritalara ilişkin patronların ifadelerini yalanlayarak haritaların Cenne ve Migem’de olduğunu belirtti.

Teknik Nezaretçi Ali Kurt ise defterlerde oynama yaptığını kabul etse de bunu katliamdan önce yaptığını iddia ederek kendisini kurtarmaya çalıştı.

“Bir avuç kadar değeri yok muydu?”

Duruşmanın 3. günkü (17 Haziran) celsesinde katledilen madencilerin yakınları söz aldı.

Katliamda iki yakınını kaybeden Ayşe Gökçe sondaj makinasının alınmayarak yakınlarının ölüme gönderilmesine tepki göstererek “Sondaj makinasını alıp bana borç yazsaydınız” dedi. Gökçe konuşmasının devamında ölüme gönderilen madencilere 3 ay maaş verilmemesini teşhir etti.

Katliamda çocuklarını yitiren Ayşe Gürses ise “Çocuklarımı yemek yemeleri için maddenden çıkarsalardı çocuklarım ölmezdi” diyerek tepkisini dile getirdi.
Oğlunu yitiren Havva Yaman ise “Oğlumun tehlikeli bölgede çalıştığı biliniyordu. Bir avuç kömür kadar değeri yok muydu?” diyerek çocuğunun bilerek ölüme gönderildiğini ifade etti.

Çocuğu katledilen Nazmiye Özbaşı da madencilerin maaş alamadıklarını söyleyerek “Vermedikleri maaş paralarıyla sondaj makinası alsalarmış hepsi yaşardı” dedi.

Mümine Eren kardeşinin yemek yerken can verdiğini, Ayşe İlhan eşinin ev kredisini ödeyebilmek için çalıştığı maddende can verdiğini belirterek tepki gösterdiler.

Madenci yakınlarından Mustafa Gürses oğlunun olacakları önceden sezdiğini ve başka bir madende iş bulmak için uğraştığını belirterek “Oğlumun sezdiği felaketi mühendisler nasıl ön görememiş” diyerek oğlunun ölüme gönderilmesine tepki gösterdi.

Ardından sözü madenci ailelerinin avukatları alarak “Tutuklama koşulları değişmeden iki sanığın duruşmalardan önce tahliye edilmesi hatalı” dediler. Avukatlar “Sanıklar taksir değil olası kast derecesinde ölümlerden sorumludur” diyerek diğer sanıkların da tutuklu olarak yargılanmasını talep etti.

Avukatlar ÇHD Genel Merkezi adına davaya müdahil olma talebinde bulundu. Ayrıca talimatla ifadeleri alınan sanıkların bir sonraki celsede hazır edilmesini istedi. ÇHD’nin müdahillik talebi reddedildi. Sanık avukatlarının savunmalarının ardından savcı mütalaada bulundu.

Avukatların talepleri doğrultusunda mahkeme heyeti tutuksuz yargılanan Yavuz Özsoy’un tutuklanmasına ve diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Ayrıca talimatla ifadeleri alınan diğer sanıkların da SEGBİS yöntemiyle çapraz sorguya alınması talebini kabul eden mahkeme heyeti duruşmayı 7 Temmuz’a erteledi.

 

 

 

Soma Katliamı davası yine ertelendi

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’ye ait Eynez Maden Ocağı’nda yaşanan ve 301 işçinin hayatını kaybettiği katliamla ilgili davanın 2. duruşmasına 15-16 Haziran günlerinde devam edildi. Mahkeme heyeti, yargılanan katillerin avukat bulması için duruşmayı 18 Ağustos’a erteledi.

Soma Katliamı davasının 2. duruşması 15 Haziran günü Manisa’da Akhisar Ceza Mahkemesi’nde başladı. Mahkeme heyeti, Somalı ailelerin avukatlarının talebi üzerine, menfaat çatışması nedeniyle sanıkların bazılarının aynı avukatla temsil edilemeyeceğini belirtti ve sanıkların kendilerine avukat bulmaları için duruşmayı 16 Haziran’a erteledi. 16 Haziran günü yapılan ikinci celsede ise, avukatları istifa eden sanıklar kendilerine avukat bulabilmek için mahkemeden süre talep ettiler. Mahkeme heyeti de sanıkların avukat bulması için süre verilmesine, tutukluluğun devamına ve duruşmanın 18 Ağustos 2015 tarihine ertelenmesine karar verdi.

Duruşmada ailelerin tepkisi altında salona getirilen sanıklardan Can Gürkan, savcı mütalaasına karşı yaptığı konuşmada “Ben neden tutukluyum anlamış değilim” dedi. Gürkan’ın avukatı da müvekkilinin neden tutuklu olduğunu anlamadığını, “bir hukukçu olarak vicdanının el vermediğini” söyledi. Avukatın Can Gürkan için tahliye talep etmesiyle salondan tepkiler yükseldi.

Duruşmanın ertelenmesinin ardından salondan çıkan Av. Selçuk Kozağaçlı, basına açıklama yaptı. Somalı ailelerin avukatı olarak davaya katılan Kozağaçlı “Hiçbir erteleme bizi yoramaz. Bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi.

 

 

 

 

 

 
§