Özgürlük sokakta, mücadelede!
Özgürlük nedir, nasıl birşeydir? Elle tutulup, gözle görülür mü? Özgürlüğün sınırı var mıdır? Bu sorulara verilebilecek en iyi yanıt, özgürlüğün mücadele olduğudur. Ancak ve ancak mücadele eden insan özgürleşebilir. Yaşadığı sorunlar karşısında susmayan, sesini çıkaran, itiraz eden ve değiştirme iradesi gösterenler özgürlüğün tadına varırlar. Bugün kapitalizmin egemenliği altında birçok yönden tutsak edilsek de beyinlerimiz özgür olduğunda geleceğe daha farklı bakarız. Milyonların ayağa kalktığı Haziran Direnişi’nde isyanın ateşiyle bu özgürleşmeyi yaşadık. Sokaklara çıktık ve özgürlüğün tadını aldık. Bu tadın damağımızdan gitmesine izin vermeye de hiç niyetimiz yok.
Yaşadığımız coğrafyada tanık olduğumuz her gelişme tespitlerimizi doğruluyor. Bu düzenin şefleri “demokrasi paketi” adı altında ilan ettikleri fermanla bize ve tüm dünyaya yalan söylüyorlar. Pakette belki dişe dokunur bir şeyler vardır diye açıp bakıyoruz ama koskoca bir sıfır görüyoruz.
Tamam diyoruz, anadilde eğitim bu kez geçiyor. Bakıyoruz, sadece parası olan anadilde eğitim alacakmış. Yani anadilinde konuşmak sadece parası olanın sahip olacağı bir hakmış. Asimilasyoncu politikalar değişti mi diye bakıyoruz. Zorunlu din derslerinin kaldırılması şöyle dursun gerici uygulamalar hız kazanmış. Yapılmayanlar uzatılabilir, ama uzun lafın kısası ortada bize dair bir şey yok. Payımıza ne kadar demokrasi düştüğüne karar verenler ODTÜ’den yol geçirmek için zorbalıkta sınır tanımıyorlar.
Onlar bizlerin özgür, sorgulayan beyinler olmamamız için çabalarken kendimizi direniş ve mücadele saflarında buluyoruz. Çünkü, direnmekten başka çaremiz yok. İşte bu yüzden direnişte ve direnerek özgürleşeceğimizi biliyoruz. Özgürlüğe ve özgür bir geleceğe susadık. İnsanın insan tarafından sömürülmediği, eşitsizliklerin son bulduğu, insanca bir düzen yani sosyalizm özlemiyle yanıp tutuşuyoruz.
Bizlere çizilen sınırları kabul etmiyoruz. Sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı kendi ellerimizle yaratmak için kolları sıvadık. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Nazım Usta’nın da dediği gibi; “Ve zafer hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır.”
İşte bunun için; sömürücü zorbaların saltanatını yıkmak için direniş saflarını sıklaştıralım. Liselerde, dershanelerde ve tüm alanlarda dalga dalga büyüyelim ve geleceğe yürüyelim.
(Liselileri Sesi’nin Kasım 2013 tarihli
54. sayısından alınmıştır...)
Yurtta kalan kadın öğrenciler
isyan etti
Kadın öğrenciler Zonguldak'taki Karaelmas Yurdu'nda insanca barınma koşulları için eylem yaptılar.
10 Kasım akşamı Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan yurt önüne çıkan kadın öğrenciler, yurtta sıcak suyun akmadığını, yatakların eski ve pis olduğunu, kaloriferlerin yanmadığını söyleyerek bu duruma sloganlarla tepki gösterdiler. Çevredeki evlerde kalan öğrenciler de yurtta eyleme geçen arkadaşlarına destek için yurt kapısına geldiler. Bazı öğrenciler de bulundukları odaların ışıklarını yakıp söndürerek eyleme destek sundu.
Yurtta kalan öğrencilerden Tuğçe Akaltun, yurtta su sıkıntısı yaşadıklarını, sürekli elektrik aksamında sorunlar yaşandığını açıkladı ve sözlerine şöyle devam etti: "Kaloriferlerde sürekli sıkıntı çıkıyor. Odalarımız küçük. Bizlere küçücük dolaplar veriliyor. Odalarımıza buzdolabı verilmiyor. İkinci öğretimde kalan arkadaşlarımız akşam yemeğine yetişemiyor. Atıştırmalık bir şeyler almak istediklerinde ise kabul edilmiyor ve alamıyorlar. Sadece içecek almamız söylendi. Duşta sürekli sorun çıkıyor. Ya kabinlerde problem oluyor ya da her gün sıcak su bulamıyoruz. Soğuk suyla yıkanmak zorunda kalıyoruz."
Başka bir öğrenci ise, "Her gün sularımız kesiliyor. Kaloriferler yanmıyor. Yataklarımız 15-20 senelik. Dolaplar eski. Yurt çok pis. 300 kişi var ama 50 kişilik yemek çıkıyor" şeklinde konuşarak yurtlarda 'barınamama' koşullarını dile getirdi.
Tepkiler üzerine öğrencilerin yanına gelen yurt müdürleri yaşanan sorunlar için “tadilat” bahanesi sundu. Yurt müdürleri binadaki sorunların çözümü için çalıştıklarını, kaloriferdeki arızanın giderilmesi için uğraştıklarını, 300 adet yeni yatağın da geldiğini ve eskileriyle değiştirileceğini söylediler.
Bunun üzerine eylem bir süre daha devam ettirilerek sona erdirildi. Yurt önüne gelen polisler ise desteğe gelen öğrencileri yurt çevresinden uzaklaştırmaya çalıştı.
Avcılar’da 14 Aralık çağrısı
14 Aralık'ta Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde düzenleyeceği “Direnişe, özgürleşmeye..!” etkinliğinin hazırlıklarını başlatan Devrimci Liseliler Birliği, 9 Kasım Cumartesi günü Avcılar Marmara Caddesi üzerinde stand açarak liselilere seslendi.
Standda “Gericiliğe, faşizme, emperyalizme karşı direnişe, özgürleşmeye!” şiarlı DLB afişleri asılırken, Liselilerin Sesi, Kızıl Bayrak ve Ekim Gençliği satışı da yapıldı. Liselilerle direniş süreci ve eğitim alanında yaşanan sorunlar üzerine sohbetler gerçekleştirilen faaliyet sırasında İstanbul DLB'nin 14 Aralık'ta gerçekleştireceği etkinliğin davetiyeleri de liselilere ulaştırıldı.
Standda ayrıca direniş sürecinde İzmir'de gerçekleştirilen operasyon sonucunda tutuklanan BDSP'li hasta tutsak Burcu Koçlu'nun serbest bırakılması talebiyle imza da toplandı.
DLB'liler ayrıca “Gezi şehitleri ölümsüzdür!”, “Özgürlük Devrim Sosyalizm!”, “Gerçekçi ol imkansızı iste!-Che”, “Direnişe, özgürleşmeye!” şiarlı DLB'nin yeni çıkan stickerlarını Avcılar ve Beylikdüzü'nde yaygın biçimde kullandılar.
Liselilerin Sesi / Avcılar
DTCF’de Ekim Gençliği çalışması
DTCF Ekim Gençliği, 6 Kasım'da fakültede yaşanan polis terörünü teşhir çalışmaları yürüttü, gençliği direnişe, örgütlenmeye çağırdı.
6 Kasım'da Amed'de, Antalya Akdeniz Üniversitesi'nde ve DTCF'de yaşanan polis terörüne ilişkin hazırlanan ozalitler fakültenin dört bir yanına asıldı. DTCF'de yaşanan işgale ve polis vahşetine genişçe yer veren ozalit, öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı. Ozalitlerin yanında "Gençlik Direnişe" şiarlı afişler kullanıldı.
Ayrıca okulda stand açılarak Ekim Gençliği ve Kızıl Bayrak gençliğe ulaştırıldı.
Ekim Gençliği / DTCF |