1 Haziran 2012
Sayı: SYKB 2012/22

 Kızıl Bayrak'tan
15-16 Haziran’ın direniş kararlığıyla
sermaye saldırılarını püskürtmeye!
Gerici-faşist rejimin son icraati
grev yasağı
Dizginsiz polis terörü sürüyor!
Roboski için inkar ve baskı sürüyor
19 Aralık’taki organize katliam mahkemelerde aklanıyor!
23 Mayıs grevi üzerine
Toplu sözleşme oyunundan
sefalet zammı çıktı
"İşyerlerine dönmeliyiz!”
Güngör Otomotiv’de
patron-Türk Metali işbirliği
TOGO’da direniş
dayanışmayla sürüyor
Kıdem hakkı için direniş!
3. ART direnişi başladı
Alkış ve tezahüratlar eşliğinde tırmanan gericilik!
Dinci-gerici AKP’nin saldırıları bitmiyor...
Sömürü, eşitsizlik, şiddet, tecavüz...
Tahrir’in direniş geleneği sürüyor!
Almanya’da metal işkolunda TİS sonuçlandı
“Kore işçi sınıfıyla omuz omuzayız!”
Suriye kıskacı daraltılıyor
Gençlik sokakları terketmiyor!
“Anti-kapitalist Müslüman Gençler” üzerine
DLB Mayıs şehitlerini andı
HES karşıtlığı ‘terör suçu!’
“Taşeronlaştırma durdurulsun!”
15-16 Haziran ruhunu yaratan
bir mevzi: Alpagut işgali
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kıdem hakkı için direniş!

8 yıldır kıdem tazminatlarını alamayan İzmir Basma Fabrikası işçileri ya da bilinen adıyla Giraud Ailesi Mağdurları 1 aya yakın süredir ailenin Buca’daki çiftliği önünde direnişteler. Talepleri ise 8 yıl önce almaları gereken kıdem tazminatlarının ödenmesi.

Giraud Ailesi’nin kızı ve Koç’ların gelini Caroline Koç’a ait olan İzmir Basma fabrikasında 2004 yılında 350 işçi çalışmaktaydı. 2004 yılında işçilere önce şirketin zor durumda olduğu ve bu nedenle ücretlerde kesinti yapılacağı, herkesten fedakarlık beklendiği söylendi. TEKSİF’te örgütlü olan fabrikada işçiler ve sendika bu durumu kabullendiler ve ücretler düşürüldü. Ardından ise fabrikanın kapatılacağı söylendi ve kıdemlerin hesaplanarak iki taksit halinde verileceği söylendi. Bu durum da işçiler ve sendika tarafından kabul edilerek ilk taksidin 2005 Haziranı’nda, ikincinin ise Aralık’ta verileceği duyuruldu. Teminat olarak ise işçilere, resmi senet olmamakla birlikte ücret ödeme planının yer aldığı firma adına imzalı kağıtlar dağıtıldı.

Ancak Aralık ayına gelinmesine rağmen işçiler kıdemlerini alamadıkları gibi fabrika kapanarak aynı zamanda işsiz kaldılar. Bu süreçte patron kıdemlerin ancak %60’ını verebileceğini, senetleri getirenlerin paralarını alabileceğini söyledi. 300 kişi haklarından feragat etmeyi kabul ederken, 50 kadar işçi ise duruma itiraz ederek hukuksal süreç başlattı.

Yargı süreci ile birlikte Koçbank’a ipotek ettirilen fabrikaya Koçbank icra yoluyla el koydu ve bu danışıklı dövüş sonunda firmanın elinde herhangi bir maddi değer kalmadı. Yargı süreci ise önce işçilerin lehine sonlandı ancak Yargıtay kararı bozdu. İkinci kez açılan dava ise Yargıtay’da da onandı fakat bu süre zarfında fabrikayı tasfiye eden kurnaz patron tüm borçlardan iflasın arkasına sığınarak kurtuldu. İşçilere dağıtılan senetlerin de firma adına kesilmiş olması işçilerin bu ücretlerini tahsil edebilmesinin de önüne geçti.

Anayasal olarak tanınan ve hukuk süreci sonucunda da teyit edilen kıdem hakları patronun ayak oyunları sonucu ödenmeyen, sendikaları tarafından da başından beri yalnız bırakılan işçiler, süreç içinde çeşitli eylemler yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar. Giraud Ailesi’nin evi ve çeşitli işyerleri önünde basın açıklamaları yaptılar ve kamuoyunu bilgilendirdiler ancak bu çabalar sonuç vermedi. Son olarak ise işçiler ailenin Buca Hipodromu yakınındaki 250 dönümlük çiftliğinin önünde çadır kurarak direnişe başladılar.

Mağdur olan ve paralarını alamayan 50 işçinin 35 kadarı 4 Mayıs’tan bu yana çiftlik önünde direnişini sürdürüyor. Başlarda Caroline Koç’un kendileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten işçiler, şu an için ailenin kendilerini görmezden gelmeye çalıştığını ifade ediyor. Her biri ortalama 20-25 yıllık işçiler olan 35 işçinin toplam 900 milyara yakın kıdem alacağı bulunuyor. İşçiler iflas gerekçesiyle tazminatlarını ödemeyen ailenin sadece çiftliğin değerinin 500 trilyondan fazla olduğu ifade ediyorlar. Yine sayılı zenginler arasında adı geçen Giraudlar’ın pek çok fabrikası ve şirketi de bulunuyor.

Ayrıca işçiler basının ilgisizliğinden de şikayetçiler. Muhalif basın dışında hiçbir gazetenin kendilerini görmediğini kaydeden işçiler bunu da Koç ile medya patronları arasındaki reklam ilişkisine bağlıyor.

Çadırlarında ücretlerini alana kadar direnişi sürdüreceklerini kaydeden işçiler Savranoğlu ve Billur Tuz işçilerinin de kendilerini ziyaret ettiklerini belirterek tüm sınıf güçlerini dayanışmaya çağırıyor.

Kızıl Bayrak / İzmir


 

 

 

Billur Tuz’da kararlı direniş

Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Billur Tuz fabrikasında 150 gündür direnen işçiler haklarını almakta kararlılar.

Sendikal haklarına sahip çıktıklarını için işten atılan Tek Gıda-İş Sendikası üyesi işçiler her sabah 06.30’da geldikleri fabrika önünde saat 18.30’a kadar bekliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde 15 işçiyi işe geri alma teklifinde bulunan Billur Tuz patronu ise işçilerin bu teklifi reddetmesinin ardından herhangi bir adım atmadı.

Disiplinli bir şekilde direnişlerini sürdüren işçiler, İzmir yerelindeki eylemlere katılarak seslerini duyurmaya devam ediyorlar.

Son olarak 23 Mayıs’ta Türkiye genelinde kamu emekçilerinin gerçekleştirdiği greve destek veren işçiler pankartlarıyla alandaki yerlerini almışlardı.

Kızıl Bayrak / Çiğli

 

 

 

 

BEDAŞ’ta direniş başladı

Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (BEDAŞ) bünyesinde elektrik sayaç endeks okuma işini yapan Enerji-Sen üyesi işçiler, işten atma saldırısına karşı 30 Mayıs günü Taksim’de yürüyüş gerçekleştirdiler. BEDAŞ işçileri, atılan işçiler geri alınana ve talepleri kabul edilene kadar BEDAŞ önünde direneceklerini söylediler.

120 işçi işten çıkarıldı

Marsaş-Çıra Ltd. şirketinde çalışan sendika üyesi 180 işçiden 120 işçinin iş akitlerinin feshedilmesine tepki gösteren işçiler ve destekçi güçler Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya gelerek BEDAŞ önüne yürüdüler.

Nakliyat-İş, Dev Sağlık-İş, Limter-İş, Sine Sen, Belediye-İş, Emekli Sen, EMO İstanbul Şube, ÇHD’nin de destek verdiği eyleme aralarında Mücadele Birliği ve Halkevleri’nin de bulunduğu ilerici güçler de katılım sağladı.

BEDAŞ binası önüne gelindiğinde ilk önce Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal bir konuşma yaptı. Kartal konuşmasında, süreç hakkında bilgilendirme yaparak BEDAŞ, polis, Ülkü Ocakları ve AKP’nin baskılarıyla işçilerin işten çıkarıldığını ve sendikanın tasfiye edilmeye çalışıldığını söyledi.

Kartal, enerji işçilerini örgütleme mücadelesi veren sendikanın ise “yasadışı örgütlerin sendikası” olarak lanse edilmeye ve sendikanın meşruluğunun yok edilmeye çalışıldığına vurgu yaptı.

Kartal; taşeronlaştırmaya ve güvencesizliğe karşı örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.

Eylemde, işçiler adına açıklamayı Enerji Sen üyesi Arif İnan Başgedik okudu. Başgedik, BEDAŞ yönetiminin sorunların çözümü için adım atmak yerine sürekli olarak saldırdığını vurgulayarak, taşeron sistemine başkaldıranlara karşı AKP’nin ve BEDAŞ’ın cezalandırma politikası izlediğini ifade etti.

DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun da söz aldığı eylemin ardından BEDAŞ önünde bekleyişe geçildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul