13 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/15

 Kızıl Bayrak'tan
Siyasal gelişmeler ve 1 Mayıs’ın artan önemi
Saldırganlık ve savaş planlarını bozma kararlılığıyla devrimci 1 Mayıs’a!
TKİP; işçileri ve emekçileri devrim mücadelesini büyütmeye çağırıyor
Uludere katliamı sahiplenildi
Patronlar daha fazla sömürüye “teşvik” ediliyor!
Polis terörüne öfke!
Sınıf devrimcileri 1 Mayıs’a çağırıyor!
Tuzla’da 1 Mayıs toplantısı
“1 Mayıs mücadele günüdür!”
Direniş masaya getirdi
Tersane önünde iş cinayeti protestosu
Bursa’da eğitim semineri
MEPA direnişi sona erdi
1 Mayıs V.I.Lenin
1 Mayıs düşüncesi ilerliyor Rosa Luxemburg
Hugo Boss direnişinin ardından
Enerji işçileri 1 Mayıs’a çağırıyor!
Mali’de siyasi kriz ve çatışmalar derinleşiyor!
Suriye’ye yönelik emperyalist saldırganlık kızışıyor
Mısır’da değişim yok!
Özgürlüğümüze sahip çıkıyoruz!
Denizler’in yolunda düzene başkaldırıyoruz!
Ekim Gençliği’nin
çalışmalarından
DTCF’de Sokak Üniversitesi
Liseli gençlik
işçi sınıfının saflarına!
Hoşçakal Özge yoldaş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DTCF’de Sokak Üniversitesi

DTCF’de haklarında soruşturma açılan ve tedbiren uzaklaştırma kararı olan 22 öğrenci 6 Nisan günü DTCF önünde yaptıkları bir basın açıklaması ile Sokak Üniversitesi’ni başlattı. Öğreciler tarafından yapılan basın açıklamasının ardından düzen partilerinden CHP’li bir milletvekili ve BDP’li Van milletvekili bir konuşma gerçekleştirdi. Daha sonrasında ise ÇHD, Eğitim Sen ve TMMOB adına birer konuşma gerçekleştirildi.

Temel Demirer ve Sibel Özbudun da öğrencilerin yanına gelerek destek oldu. Temel Demirer “buraların gerçek üniversiteler olduğunu düşünmüyorum. Burada ÖGB’ler var, bir disiplin var, bunlar kışlada olur. Buralarda TEM var, satırlı öğrenciler var, buralar bilimden uzak yerler” diyerek üniversitelerin özerk demokratik üniversiteler gerçeğinin dışında olduğunu vurguladı. “Ayrıca buradan yıllar önce Mahir Çayan’lar, Deniz Gezmiş’ler, İbrahim Kaypakkaya’lar geçti yapılan bu saldırı onların yoldaşlarına yapılan bir saldırıdır. Düşüncelere yapılan bir saldırıdır.” dedi.

Basın açıklamasına çeşitli bölümlerden öğretim görevlileri destek verdi. Bilimin olmadığı bir yerde nasıl bilim üreteceklerini bilmediklerini belirten öğretmenler bu sürecin sonuna kadar öğrencilerini yalnız bırakmayacaklarını belirttiler.

Dekanla görüşmeye girilmesinin ardından, kalan öğrenciler de okul önünde oturmaya başlayarak Sibel Özbudun ile ilk derslerini işlediler. “Üniversitelerde bilim” üzerine yapılan dersten sonra öğrenciler söyledikleri marşlar ve müziklerle birlikte oturma eylemlerine devam ettiler.

Dekanla görüşen milletvekilleri, dekanın soruşturmanın ve tedbiren uzaklaştırma kararının kaldırılmayacağını söylediğini, faşistlerle birlikte bir toplantı yapılacağını bildirdiler.

9 Nisan günü de Temel Demirer’in “İnsan olmak” konulu dersini dinleyen öğrenciler notlar alarak hocalarına sorular yönelttiler. Demirer “Dünya’nın herhangi bir yerinde bir dal kesilse bunun acısını yüreğinizde hissetmelisiniz” sözleriyle başladığı dersinde devrimcilerin insani değerleri savunduğunu ama düzenin tarihinin katliamlarla, kırımlarla dolu olduğunu belirtti.

Demirer’in konuşmasının ardından Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden bir araştırma görevlisi “güvenlik” kavramı üzerine konuştu. “Onların güvenlik dedikleri şeyler (MOBESE, polis, ÖGB, gaz bombası..vs) bizim için güvensizlik anlamına geliyor” diyen akademisyen, kavramların sınıflar tarafından farklı algılandığına dikkat çekti. Daha sonra Hukuk Fakültesi’nden bir öğretim görevlisi de yaptığı konuşmanın ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı.

Çevreden geçen emekçilerin ilgisiyle karşılanan Sokak Üniversitesi yaşanan saldırılar üzerine birçok emekçiyle sohbet etme imkânı yarattı. Akşam saatlerinde öğrencilerin yanına gelen CHP milletvekilleri daha sonra fakülte dekanıyla bir görüşme yaptılar. Rektör yardımcısının da katıldığı toplantıda “tedbiren uzaklaştırma” kararının “güvenliği sağlamak” amacı ile uygulandığı ve öğrencilerin sınav haklarının saklı tutulacağı iddia edilerek yaratılan durum meşrulaştırıldı.

Ekim Gençliği / DTCF

 

 

 

 


Faşist saldırılar, soruşturma ve ceza terörü…

Bizi Bİ-Tİ-RE-MEZ-Sİ-NİZ!

Emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden, işçilerin kanları üzerinden kendini var eden sermaye düzeninin gençliğe yönelik saldırıları da devam etmektedir. Eğitim her boyutuyla ticarileştirilirken, emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapatılmakta, gençler geleceksizliğe mahkûm edilmektedir. Gençliğe karanlık bir gelecekten başka bir şey sunamayan sermaye düzeni, bu saldırılar karşısında öğrencileri sessiz kılmak için her türlü baskı ve zoru devreye sokmaktadır. Bu baskı ve zorun bir ayağını da üniversitelerde geçtiğimiz dönemde de kendini fazlaca gösteren faşist saldırılar oluşturmaktadır. İdare-polis-faşist işbirliği içinde gerçekleşen saldırılar, bu dönem başında “Hocalı katliamı” ile ivme kazanmış, bugün de artarak devam etmektedir.

Ankara Üniversitesi DTCF’de de devrimci faaliyete yönelik gerçekleşen faşist saldırılara bir yenisi daha eklenmiştir. Bir süredir devam eden sözlü tacizler, fiziki saldırıya dönüşmüştür. Satırlarla ve silahla okula giren faşistler, kantinde oturan iki öğrenciyi satırla yaralamış, çıkan çatışmanın ardından okula polis girmiştir. Okul içinde devrimci-ilerici öğrencilerin bulunduğu orta bahçeye konuşlanan polisin, faşistlere “satırlarla girmişler, delikanlı çocuklarmış!” gibi ifadeler kullanması bu faşist saldırıların devlet tarafından sahiplenildiğinin göstergesidir.

Çatışmadan bir gün sonra bu kez dekanlık tarafından soruşturma terörü devreye sokulmuştur. 22 ilerici-devrimci öğrenci “tedbiren uzaklaştırma” cezası almışlardır.

Fakültemizde son yaşananlar idare-polis-faşist işbirliğini bir kez daha kanıtlamıştır. Faşist saldırıların, soruşturma-ceza terörünün, fakültemizdeki devrimci faaliyeti hedef aldığı açıktır.

Devrimci irade faşist saldırılar karşısında bugüne kadar geri adım atmadı, bundan sonra da atmayacaktır. DTCF’deki devrimci faaliyetin önünü kesmek isteyen tüm bu saldırılar boşa düşürülecektir. Bulunduğumuz her alanda faşist saldırıları teşhir edecek, hem eğitim hakkımıza hem de devrimci faaliyetimize sahip çıkacağız.

DTCF Ekim Gençliği

 

 

 

 

Bakandan soruşturma terörü itirafı

Son yıllarda üniversitelerde artarak süren soruşturma ve ceza terörünün resmi verileri açıklandı. İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, verdiği soru önergesinde Başbakan Tayyip Erdoğan’a “son 2 yıl içinde üniversite öğrencilerine YÖK’ün ve rektörlüklerin uygulamalarını, hükümetin eğitim politikalarını protesto etmek, harç, ulaşım, yurt, kantin, yemekhane fiyatlarını protesto etmek, öğrencileri eyleme ya da etkinliğe katılmak üzere galeyana getirmek, okula soda getirmek, okula simit, poğaça, ekmek ile girmek, anadilde eğitim haklarını savunmak, ıslık çalmak, halay çekmek, toplu şekilde müzik dinlemek, puşi takmak, Evrensel gazetesi dağıtmak, duyuru ve tanıtım amacıyla okul içerisinde masa açmak, afiş asmak, bildiri dağıtmak, toplantı, eylem, müzik dinletisi, panel, film gösterimi, kitap okuma etkinliği düzenlemek gibi gerekçelerle kaç soruşturma açıldığını” sordu.

Cevabın YÖK’ten alınan verilere dayandığını belirten Dinçer, 2010 ve 2011 yıllarında 7 bin 43 üniversite öğrencisi hakkında soruşturma açıldığını, 1477 öğrencinin uyarı, 897 öğrencinin kınama, 4 bin 602 öğrencinin okuldan uzaklaştırma, 55 öğrencinin ise okuldan atılma cezası aldığını açıkladı.