15 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/27

 Kızıl Bayrak'tan
Kazanmak için genel
greve hazırlanalım!...
AKP ve CHP
“düzenin bekası”nda uzlaştı!...
Aktif uşaklık çizgisinde
yoğun Ortadoğu trafiği...
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Suriye Dışişleri Sorumlusu
Omar Murad ile konuştuk
Devletin haberi yokmuş!
GEA’da mücadele sertleşti.
Birleşik Metal İstanbul 2 Nolu Şube’de genel kurul.
İşten atılan Polifarma işçisi ile direniş ve örgütlenme süreci üzerine”
Kubatoğlu direnişi yol gösteriyor
PTT işçilerine meclis
önünde gözaltı
Taksim İlkyardım’da direniş
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat
Mısır’da yeni bir sınıf
çatışmasına doğru.
Mısır devrimi devam ediyor - Ergin Yıldızoğlu
Şili’de büyük grev
Kıbrıs halklarının kurtuluşu
kendi ellerindedir!
YÖK düzenin vazgeçilmezi olmayı sürdürüyor!
Bir direniş manifestosu: ‘96 Ölüm Orucu ve SAG direnişi.
MKP-HPG gerillası
Ozan Derman’ın anısına
Aile Bakanı’ndan inciler..
Sevil Ceylan Erkat yalnız değil!
Samandağ’da coşkulu ve kitlesel festival
Ölümünün 18. yılında Rıfat Ilgaz’ı saygıyla anıyoruz
Galatasaray’da 328. buluşma
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşten atılan Polifarma işçisi ile direniş ve örgütlenme süreci üzerine...

Sendikaya üye olmak yetmez,
işçiler birlik olmalı”

- Polifarma’da kısa bir zaman önce işten atma saldırısı yaşandı. İşten atılan işçilerden birisin. Öncelikle Polifarma’daki çalışma koşullarından bahsedebilir misin?

İşten atılan Polifarma işçisi ve eski Grup Suni Deri direnişçisi: Polifarma 5 ay kadar önce Çorlu’da üretime başladı. Öncesinde Çatalca’da daha küçük ölçekli bir yerdi. Serum üreten Çorlu’daki tesisiyle ilaç sektöründe iddialı bir firma olarak başladı. İşten atmalar yaşanmadan önce 350’yi aşkın işçi çalışıyordu.

Ben 3 aydır çalışıyordum. Polifarma’nın da 3 aydır düzenli üretim içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Fabrika 5 ay önce ilk açıldığında 8 saatlik mesai olduğu söylenerek işçiler işe alınmış, haftalarca en az 12 saatlik çalışma saatleriyle karşılaşan işçiler doğal bir refleks ile tepkilerini ortaya koyup işi bırakmışlar. Bunun üzerine yeni işçi alımları ile 3 aydır yeniden üretimde.

Yoğun bir sömürü mevcut Polifarma’da. Mesai 8 saat gözükür ama çalışma saati standart 12 saattir. Fazla çalışılan 4 saat mesaiden sayılmaz, uzun çalışma olarak adlandırılır ve mesai ücreti verilmez. 12 saat içerisinde bölüm işini bitirmezse 12 saatin üzerine zorunlu olarak mesaiye bırakılır. Bu kadar yoğun çalışmanın karşısında örneğin yemek bile ihtiyacımızı karşılayacak şekilde değil. Tek öğün ve sadece öğlen yemeği veriliyor. Öğlen verilen yemek de almamız gereken kaloriyi bile karşılayacak nitelikte ve sağlıkta değil.

Sömürünün yoğunluğunun yanısıra muazzam bir denetim de mevcut. Fabrikanın her yerinde kameralar var. İşçiler her an izlenme psikolojisi altındalar. Erkeklerin ve kadınların soyunma odalarında dahi kamera var. Bu koşullar altında kimse kendini rahat hissedemiyor.

Firma sadece çalıştırdığı insanların sağlığını gözardı etmiyor, insanların sağlığını umursamıyor. Sonuçta sağlıkla ilgili üretim yapılan bir yer. Örneğin serum üretiyoruz, serumun 15 gün beklemesi gerek, bu önemsenmeden üretimden 10-15 gün öncesinin tarihi atılıp piyasaya sürülüyor. Mesai saatlerinin dışında üretim iznini almadığı kimi ilaçların üretimini de gerçekleştiriyor.

 

- Polifarma’daki sendikalaşma sürecini anlatabilir misin? Bu çalışma koşulları karşısında işçilerin örgütlenmeye dönük yaklaşımları nasıldı?

Polifarma işçisi: Fabrikanın ilk çalışmaya başladığı dönemde de yaşandığı gibi çalışma saatlerinin fazla olması, yemeklerin sağlıksız ve kalorisi düşük olması, kameraların bu denli yoğun ablukası insanların doğal reflekslerle işi bırakmasına neden olabiliyor. Fabrika ilk açıldığı zaman yaşanan iş bırakmada öncü işçiler olmadığından, tepki ile işten ayrılmanın ötesinde bir şey yok. Ama görüyoruz ki işçiler maruz kaldıkları koşullara tepkili.

Ben eski Grup Suni Deri işçisi ve direnişçisiyim. Bir örgütlenme ve direniş deneyiminin içerisinden geldik. Bu deneyimle işçilerle bağ kurmaya çalıştık. Kimi ile yemek sorunu, kimiile mesai ücretlerinin alınmaması diyaloğa geçebilmemizin vesilesi oldu. İşçilerin çalışmaya geldikleri bölgelere göre doğal bir gruplaşmaları var. Bunu da kırmaya çalıştık. Patronun Çatalca’dan kendisinin getirdiği işçilerin arasından bile tepkilerini açığa çıkartabildiğimiz arkadaşlar oldu, taraflaştırmaya başlamıştık. İçeride örgütlenmeyi yürütebilecek, 8-10 kişilik bir ekip oluşturmuştuk. Çalıştığımız sektör petro-kimyaya giriyor, sendikalaşma süreci başlatarak Petrol-İş’e üye olma noktasında adımlar atmıştık.

İşçiler tepkiliydi, bu tepkinin açığa çıkabileceği, sendikalaşmanın sonuca ulaşabileceği bir imkan bence vardı. Ama sendikanın fabrikaya yönlendirdiği bir işçi arkadaş -hatta direniş deneyiminden gelen bir arkadaş- dikkatsiz bir şekilde davrandı. Sendikalaşmadan ve kendi kimliğinden uluorta bahsetti, bu da sürecin sekteye uğramasına neden oldu. Sendikalaşma süreci patron tarafından duyuldu. Teker teker işten çıkarmalarla 100’ü aşkın işçi performans düşüklüğü bahanesiyle işten atıldı.

 

- Polifarma’da da Grup Suni Deri’de de örgütlenme sürecinde en çok zorlandığınız noktalar nelerdi?

Polifarma işçisi: İşçilerin birbirlerine sendikalara olan güvensizliğini kırmak en zor noktalardan biriydi. Yaşanan sorunlar üzerinden tartışmalar yürütüyorsun. Haklarımızı almak ve korumak için sendikalaşmak gerektiğinden bahsediyorsun. Sendikaya olan güvensizliği kırmak burada bir zorlanma yaratıyor. Hele ki sendikalı bir fabrikada daha önce çalışmış bir işçi ise ve sendika onun için maaşından para kesen bir kurum olmanın ötesinde hiçbir şey ifade etmemiş ise zorlanmamız daha da artıyor.

Sendikaların biz işçilerin olduğunu anlattık. Geçmişteki olumsuz örneklerde bizlerin de sendikalara sahip çıkmamasını ve sendika yöneticilerinin bu noktadaki eksikliklerini ortaya koymaya çalıştık.

Sendikaya gidip üye olmak da çözüm değil sonuçta. Herkes gider bir sendikaya üye olur, sendikalı olmak, sendikal mücadele yürütmek böyle bir şey değil ki. İşçilerin sendikaya üye olmanın ötesinde fabrikalarda birlik içinde olması gerekir. İşçilerin fabrikalarda birlik içinde hareket etmesi sendikaların gerçek anlamıyla örgütlü ve hak arayan bir şekilde mücadele etmesini sağlar. İşçilerin bilincini bu noktaya kadar getirmek kolay olmuyor. Benim açımdan Grup Suni Deri’nin örgütlenme ve direniş süreçleri önemli bir deneyim yarattı. Deri-İş Sendikası’nın örgütlenme sürecinde verdiği eğitimlerle, 110 günü aşkın süren direniş boyunca yanımızda olmasıyla, sonuna kadar gitme çabasıyla, emeğiyle bana da direniş sürecindeki arkadaşlarıma da katkıları önemliydi. Ben Polifarma’da bunun eksikliğini hissettim. Bence direniş de şu anda eksik sürüyor. Sabahları geliniyor ve 10.00’a kadar bekleniyor. Israrlı bir duruş yok. Umarım ısrarlı ve kararlı olunduğunun gösterildiği bir eylemsel süreç ortaya konur.

 

- Sınıf mücadelesinin bugünkü seyrinde sendikaların tutumu üzerine neler düşünüyorsun?

Polifarma işçisi: Öncelikle açık ve net bir şekilde söylenmesi gereken sendikalar değişmeli. Sendikacılar memur gibi çalışmamalı. Sendikalar işçileri bilinçlendirmeli. Sendika binalarında oturan değil, mücadele eden sendikacılar ve sendikalar olmalı.

Bazı şeylerin sloganın ötesine geçmesi gerek. Bir eylemde ya da bir vesileyle “Yaşasın sınıf dayanışması!” deniyor. Gerçekten bunun sloganın ötesine geçtiğini görmeliyiz. 110 günü aşkın Grup Suni Deri’nin önünde direnişteydik, 8 kere çadırımız yakıldı. Bu süreçte sendikalardan yeterli desteği görmedik. Etrafımızdaki fabrikaların 10’da 8’i örgütlüydü.

Bu işyerlerinden bir destek örgütlenmedi. Böyle olunca direniş yalnızlaşıyor. Patronun saldırganlığı daha da artıyor.

Sendikalar birbiriyle rekabet eder bir durumda olabiliyor. Dertleri mücadele değil de koltuk oluyor. Sendikaların dayanışma içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Ortak hareket edecekleri bir çatı oluşturmaları şart.

Kızıl Bayrak / Çorlu

 

 

 

Polifarma işçileri direnişte

Çorlu’ya bağlı Misinli kavşağında bulunan Polifarma İlaç Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’nde çalışan ve geçtiğimiz haziran ayında Petrol-İş Sendikası’na üye olan işçiler işten atıldı.

Sendikal örgütlenme faaliyetlerinin başlamasının ardından, örgütlenmeden haberdar olan patron işten atma saldırısına başvurdu.

Sendikalaşma süreci daha başlamadan 100’e yakın işçi tek tek işten atıldı. İşten atılan işçilerin büyük bir kısmı sendikaya üye olurken 4 işçi de fabrika önünde direnişe başladı. 4 Temmuz Pazartesi günü fabrika önünde yapılan basın açıklaması ile yaşanan saldırı teşhir edildi ve direnişe başlanacağı duyuruldu.

ICEM’den destek

Polifarma serum fabrikası önünde direnişlerini sürdüren işçilere Uluslararası Kimya Enerji Maden ve Genel İşçi Sendikaları Federasyonu’ndan destek geldi. ICEM Genel Sekreteri Manfred Varda 6 Temmuz günü, önce Pollyplex işçilerini direniş çadırında ziyaret etti. Bu ziyaretin ardından ICEM’in Kimya Enerji kolu sekreteri Kemal Özkan ve Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın’la birlikte Polifarma direnişini sürdüren işçileri ziyaret etti. Ziyarete İstanbul ve Gebze’de devam eden çeşitli direnişlerden işçiler de katılım sağladı.

Birleşik Metal-İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Fedai Duvan ve Polyplex, Kampana, Legrand, PTT, Ontex işçileri ile UİD-DER, BDSP, TKP de katıldı.

Kızıl Bayrak / Çorlu