8 Nisan 2011
Sayı: SİKB 2011/14

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim oyununu bozmak için devrimci sınıf seferberliğini büyütelim!
Savaş aygıtı NATO ve tetikçilerine karşı mücadeleye!
Şifreleme skandalının üstü örtülemiyor
Konak Belediyesi direnişçileri:
Zafer bizim olacak!
“Kaşarlanmış hain” uslanmıyor
Metalde grev uygulamaları
askıya alındı
3 Nisan mitingi üzerine
Türk-İş’te değişen bir şey yok!
TÜMTİS Genel Başkanı
Kenan Öztürk’le direnişler ve
sendikal bürokrasi üzerine
Direnişler birleşiyor
mücadele büyüyo
Haklarımız ve geleceğimiz için
BDSP: 1 Mayıs’ta alanlara! 
İşçiler kurultaylara yürüyor
Yüzlerce işçi kurultaylarda
tek yürek oldu!
İşçi kurultayları geleceğe kurulan köprüdür - K. Al
Casper işçileri
direnişle kenetlendi
BTS’den oturma eylemi
Sağlık emekçileri grevle kazandı!
Arap halkları saldırı, savaş ve gericilik kıskacından çıkış yolu arıyor!
Fildişi Sahili’ne
emperyalist müdahale
“Polis-idare-faşist işbirliğine son!” 
Öğrenci Kurultayı’na doğru
Edirne’de ulaşım eylemlerinde yaşanan ayrışma üzerine
Asimilasyon ve inkara devam!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaş aygıtı NATO ve
tetikçilerine karşı mücadeleye!

Libya’yı hedef alan emperyalist saldırının komutası, ABD-İngiliz emperyalistleri ve Ankara’daki suç ortaklarının isteğiyle fiilen NATO’ya devredildi. Emperyalizmin vurucu gücü NATO’nun Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, devir işinin hemen ardından Ankara’da boy gösterdi.

Emperyalizmin saldırı üssü

NATO şefi Başbakanlık binasına geldiğinde Bakanlar Kurulu toplantısında bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, toplantıyı yarıda keserek, şefinin huzuruna çıktı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ü yanına alan AKP şefi, Rasmussen’le, devam eden Libya saldırısıyla ilgili görüşmelerde bulundu.

NATO’nun “en aktif üyesi” olmakla övünen Tayyip Erdoğan’la müritleri, sadakatini ispatlamış tetikçi rahatlığıyla, Rasmussen’in huzuruna çıktılar. Türk devletiyle AKP hükümetinin Libya saldırısında oynadıkları uğursuz role bakıldığında, gerçekten de “NATO’nun en aktif tetikçisi” ünvanını hak ettikleri görülmektedir.

NATO şefiyle kapalı kapılar ardında görüşen AKP şefleri, görüşmelerin içeriği hakkında açıklama yapmasalar da gündemde Libya saldırısı, füze kalkanı ve 14-15 Nisan’da Berlin’de yapılacak olan NATO Dışişleri Bakanları toplantısı vardı.

 Bosna, Afganistan, Lübnan gibi ülkelerde bulunan NATO güçlerinin emrine binlerce asker veren Türk devleti, füze kalkanı projesine onay vererek, suç ortaklığını bir derece daha yükseltmişti. Libya saldırısında üstlendiği uğursuz rol ile tetikçilik mertebesini daha da yükselten sermaye iktidarı ve AKP hükümeti, ülkeyi baştan sona emperyalizmin saldırı üssü haline getirmeye kararlı görünüyor.

Emperyalistler için aktif maşalık

Komutanın NATO’ya devrini “zafer” edasıyla sunan AKP şefleriyle medyadaki borazanları, bu adımın ABD-İngiliz emperyalistlerinin planı olduğu gerçeğinin üstünü örtmeye çalıştılar. Zira Libya saldırısı, emperyalistlerin olduğu yerde, uşakların efendiden gelen emre itaat etmek dışında bir çıkar yolu olmadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye efelenen Tayyip Erdoğan’ın, Pentagon’dan emir gelince nasıl da, savaş aygıtının “en aktif üyesi” olmakla övünmeye başladığını dünya alem ibretle izledi.

Bu alçaltıcı pozisyon, “istediğimizi NATO’ya kabul ettirdik” safsatasıyla dengelenmek istendi. Oysa ortaya çıkan tablo, sermaye iktidarı ile AKP hükümetinin, halklara karşı işlenen suçlar dosyasının daha da kabardığını gözler önüne sermiştir. Zira komutanın NATO’ya geçmesinden sonra ABD ile diğer emperyalist güçler savaş aygıtlarını kısmen geri çekerken, Türk ordusu, saldırıda günden güne daha aktif bir rol üstlenmeye başladı.

Bu gözü dönmüş saldırganlık, Türk burjuvazisi ile devletinin 60 yıldır sürdürdüğü tetikçilik misyonunun yeni bir safhaya ulaştığına işaret ediyor.

Vahşi emek sömürüsü ile son yıllarda palazlanan burjuvazinin “bölgesel güç” olma heveslerine denk düşen bu politika, Amerikancı rejimin bölgedeki gericiliğin kalesi olma hevesiyle de bağlantılıdır. Zira Ortadoğu’da “bölgesel güç” olmak, Libya’da görüldüğü üzere “aktif tetikçilik”ten geçiyor. Bu ise hem daha da gericileşmeyi hem de ülkede ve bölgede gelişen halk hareketleri ve ilerici-devrimci güçlere karşı daha saldırgan bir tutum almayı kaçınılmaz kılıyor.

Emperyalist saldırganlığa “incir yaprağı”

NATO şefiyle görüştükten sonra diktatör Kaddafi’nin Dışişleri Bakanı’nın yardımcısını ağırlayan Ahmet Davutoğlu, yakında Bingazi’deki muhaliflerin temsilcileriyle de görüşeceğini belirterek, “bunu bizden başka yapabilen kimse yok” diye de övünmektedir.

Saldırgan NATO’nun merkez üssünün İzmir’de kurulmasını isteyen, Türkiye’deki üsleri emperyalist saldırı için açan AKP hükümetinin Dışişleri Bakanı, aynı anda farklı ipler üzerinde oynayarak başarılı bir akrobat olduklarını ima edip bununla övünüyor. 

Sermaye iktidarı ile AKP hükümetinin, sermayenin sefil çıkarlarını korumak için, “amaç için her araç mubahtır” zihniyetiyle hareket ettikleri görülmektedir. Herhangi bir ilke veya ahlaki değerden yoksun olan bu sefil tutumun, bir başarı olarak sunulması, dahası bunu Libya halkını korumak amacıyla yaptıklarını iddia etmeleri, ikiyüzlülükte sınır tanımadıklarının yeni bir ilanından başka bir şey değildir.

Genelde Türk devletinin özelde dinci gericilik odağı AKP’nin oynadığı bir diğer alçaltıcı rol ise, savaş aygıtı NATO’nun halklar nezdindeki iğrenç imajını düzeltmek için “din kardeşliği” söylemini kullanmasıdır. Bu utanç verici misyonu övünç kaynağı sayan AKP şefleri, emperyalist saldırılara maruz kalan halkların tepkisini hafifletebilmek için her kılığa girmektedirler.

Ülkedeki tüm üsleri emperyalist saldırı için açan sermaye iktidarı, aynı anda Kaddafi güçlerinin zayiatlarını azaltmak için de çaba harcıyor. İsyancılar Kaddafi güçlerini hedef alan saldırılara karşı çıktığı için Türk devletini eleştirirken, Bingazi’ye yardım gemisi gönderen AKP hükümeti, Kaddafi güçlerinin saldırılarında yaralanan isyancıları Türkiye’ye getirerek tedavi de ediyor.

Her fırsatta farklı ipler üzerinde oynama konusundaki yetenekleri ile övünen AKP şeflerinin bu “kurnazlığı”nın bir nedeni sefil bölgesel çıkarlarını korumaksa diğeri ise, vahşi NATO saldırılarını örten “incir yaprağı” olmayı başarmaktır. Bu noktada vurgulamak gerekiyor ki, AKP şeflerinin aynı anda “birçok ipte oynama” taktiği artık Arap halkları tarafından da görülmektedir. Bu ise, “biz NATO’nun incir yaprağıyız” şeklinde kendini pazarlayan dinci gericiliğin piyasa değerini, en azından bu alanda dramatik bir şekilde düşürecektir.

İsyan eden Arap halklarıyla dayanışmaya!

NATO saldırısının Libya’dan öte, isyan eden Arap halklarının iradesine indirilen vahşi bir darbe olduğuna kuşku yoktur. Bu ise dünyaya umut veren Arap dünyasındaki ayaklanmaları bastırma, yozlaştırma veya yolundan saptırma planının temel ayaklarından biridir.

Diktatörleri savunmak için yapılan emperyalist saldırı, sonucu itibariyle dünya işçi ve emekçilerini de hedef almıştır. İşte Türk devletiyle AKP hükümeti bu saldırının “aktif tetikçisi” olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu durum Türkiye işçi sınıfına, emekçilere ve ilerici-devrimci güçlere özel sorumluluklar yüklemektedir. Başka bir ifadeyle bu güçlerin önündeki temel görevlerden biri, isyan eden Arap halklarıyla enternasyonal dayanışmayı örmek, Ankara’daki NATO tetikçilerine ve emperyalist saldırganlığa karşı birleşik, militan direnişi yükseltmektir.

 

 

 

 

“Libya’dan defolun!” çağrısı

Emperyalist haydutların Libya’ya yönelik saldırısı 2 Nisan akşamı ilerici ve devrimci güçler tarafından protesto edildi.

İşbirlikçi-uşak Türk devletinin emperyalist saldırıya destek vermesini de teşhir eden kurumlar, Galatasaray Lisesi önünde buluşarak İstiklal Caddesi girişindeki Fransız Konsolosluğu önüne yürüdüler. Yürüyüşte “Emperyalistler ve işbirlikçi-uşak TC devleti Libya’dan defolun” pankartı taşındı.

Fransız Konsolosluğu önüne gelindiğinde bina önündeki çevik kuvvet barikatına yüzünü dönen kitle burada basın açıklaması gerçekleştirdi. Emperyalizmin vurucu gücü NATO’nun, saldırının komutasını eline almasının ardından Libya üzerine yağan bombalarla yüzlerce insanın katledildiğine dikkat çekilen açıklamada NATO’nun, Libya halkının katili olduğu söylendi.

TC devletinin, Libya’ya yönelik emperyalist saldırıdaki suç ortaklığına da değinilen açıklamada İzmir’deki NATO üssünün saldırının komuta merkezi olduğu, Libya halkının üzerine yağan bombaların altında artık TC devletinin ve düzen partilerinin imzasının olduğu söylendi.

“Bizler bu ülkenin devrimcileri, demokratları, emperyalizmin ezilen dünya halklarına yönelik saldırılarına sessiz kalmayacağız! Var gücümüzle Libya halkının yanında olduğumuzu haykıracağız” denilen açıklamada emperyalist haydutlara ve işbirlikçilerine karşı mücadele çağrısı yapıldı.

Bu haftaki eylem; NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik, Partizan, İşçi Cephesi, SODAP, İşçi Kardeşliği Partisi, KÖZ ve FHDD tarafından örgütlendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul