19 Şubat 2010
Sayı: SİKB 2010/08

 Kızıl Bayrak'tan
TEKEL direnişinde kritik günler, kritik sorumluluklar
Putlar yıkılabiliyorsa,
düzeni de yıkılabilir!
Sendikal bürokrasi iki cami arasında
Grevli-toplu sözleşmeli
sendika için mücadeleye!
İlerici-devrimci kurumlar Tekgıda-İş’i mücadeleyi büyütmeye çağırdı
TEKEL işçilerinden mücadele çağrısı
TEKEL direnişiyle
dayanışma büyüyor
TEKEL’de direniş günlüğü
Entes’te direniş bitti,
mücadele sürecek!
İşçi ve emekçi hareketinden...
Tekel Direnişi ve sol hareket
TEKEL işçileri haramilerin saltanatına karşı direnmeye devam ediyor!
Sendika kanun tasarıları: Eski tas eski hamam!
“Akkardan ikinci TEKEL olacak”
Direnişçi kadın işçilerden 8 Mart çağrısı..
8 Mart hazırlıklarından...
Gençlik hareketinden...
Avrupa’da TEKEL’le
dayanışma büyüyor!
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri...
Emperyalist/siyonist güçlerin İran hesapları
Halkların celladı NATO Afganistan’da savaşı tırmandırıyor!
Türkiye’de demokratikleşme sorunu hakkında kısa notlar -2- M. Can Yüce.
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Türk-İş ile birlikte hareket eden sendikal konfederasyonlar 20 Şubat günü temsili düzeyde bir katılımla Ankara’ya gidecekler ve direnişçi işçilerle geceledikten sonra geri dönecekler. Bu eylem, bu haliyle zayıf bir eylemdir. Temsili bir gidişe dayalı ve bir günle sınırlı bir eylemdir. Açık ki direnişin kaderinin belirleneceği kritik bir aşamada böylesine etkisiz eylemlerle direnişi kazanımla taçlandırmak mümkün olmayacaktır.

TEKEL direnişi kritik bir dönemden geçiyor. Bu tespit kaçınılmaz olarak kritik görev ve sorumluluklara da işaret ediyor. Bu sorumluluk öncelikli olarak ilerici ve öncü güçlere düşüyor.

İlk olarak öncü TEKEL işçilerinin hazırlayıp Tekgıda-İş Sendikası’na sundukları taleplere dayalı eylem programı ardından devrimci güçlerin Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’le 17 Şubat günü gerçekleştirdikleri görüşmede sundukları talepler ve eylem programı mücadeleyi büyütme çağrısını içeriyor. Ancak böyle bütünlüklü bir eylem programıyla direniş büyütülebilir, sadece Ankara’da değil Türkiye’nin dört bir yanına direniş ateşi yayılabilirse kazanmanın yolu açılabilir.

Bu nedenle 20 Şubat eylemine kitlesel bir katılımın örgütlenmesi dahası Ankara’ya giden kitlenin direnişle dayanışmasının bir günle sınırlı kalmaması direnişin kazanımı bakımından hayati bir önem taşımaktadır. Bunun dışında direnişle eylemli sınıf dayanışmasının her yere taşınması “Her yer TEKEL, her yer direniş!” şiarının yön verdiği eylemli bir tutumun yaygınlaştırılması, parçalı ve etkisiz eylemlerden daha bütünlüklü ve tek bir merkezden yönetilen bir eylem sürecine yürünmesi gerekmektedir. Direnişin sesini-soluğunu sanayi havzalarına, fabrikalara, işçi ve emekçi semtlerine taşımak, direnme ruhunu ve kararlılığını tüm sınıf ve emekçi kitlelere mal etmek, hem TEKEL direnişinin kazanımla sonuçlanması bakımından hem de sermayenin saldırılarına karşı işçi-emekçi barikatının örülmesi bakımından önemli bir işlev yüklenecektir.

TEKEL direnişi artık kendi sınırlarının çok ötesinde bir anlama sahiptir. İşçi ve emekçiler direnişin kendi çıkarlarının korunması ve geleceklerinin savunulmasının bir zeminine dönüştüğünün bilincindedirler. Direnişe bu bilinçle yaklaşıyorlar, desteklerini bunun gereklerine uygun bir biçimde vermeye çalışıyorlar.

Ancak ne yazık ki daha geniş bir kitle desteğine sahip olmasına rağmen direniş henüz hak ettiği eylemli dayanışmayı sağlayabilmiş değil. Buna, direnişin kendi iç süreçleri ve direnişe müdahale eden siyasal güçlerin farklı yaklaşımları ve duruşları yol açmaktadır. Bu nedenle devrimci sol güçler kendi güçlerini, imkanlarını, araçlarını biraraya getirerek direnişle eylemli sınıf dayanışmasını örgütlemek için inisiyatifli ve enerjik bir çaba ortaya koyabilmelidirler.

Kritik bir sürecin zorunlu kıldığı tutum bu olmalıdır. Bunun gereklerine uygun bir yüklenme ve seferberlik içine bir an önce girilmelidir.