05 Şubat 2010
Sayı: SİKB 2010/06

 Kızıl Bayrak'tan
4 Şubat dayanışma grevinin gösterdikleri...
Tayyip Erdoğan
sömürücü sınıfların temsilcisidir!
Genel grev-genel direnişi
örgütleyelim!
İstanbul ve Ankara’da 4 Şubat
İzmir’de hayat
TEKEL işçileri için durdu!
TEKEL direnişine Adana, Bursa ve Eskişehir’den destek
On binler TEKEL için alanlara çıktı
TEKEL direnişiyle
dayanışma eylemleri
Entes direnişiyle dayanışma gecesi mücadele kürsüsü oldu
Entes direnişi güncesi
İşçi ve emekçi hareketinden...
Sol hareket üzerine
değerlendirmeler
Kampanya sona erdi,
mücadele sürecek!
Emeğimiz, onurumuz, haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Selam olsun TEKEL’in
direnen işçi kadınlarına!
Kadına yönelik şiddet yasalarla da
teşvik ediliyor
Davos ve kapitalist sistemin iflası
Honduras’ta askeri cuntaya
“sivil” kılıf
Savaş aygıtının başaramadığını
rüşvet de başaramayacak!
TEKEL direnişinin ateşi yurtdışında
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
TEKEL işçilerinin direnişi - M. Can Yüce
Düzen cephesi zindanlarda
her yönden saldırıyor!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Honduras’ta askeri cuntaya “sivil” kılıf

Emperyalist ABD rejimi, Ortadoğu’da “demokrasi ihraç etmek” adı altında ülkeler işgal edip halkları katlederken, Latin Amerika’da seçimle işbaşına gelmiş liderleri askeri darbe ile deviriyor. Söylenenlere bakılırsa, hem askeri darbeler hem vahşi işgaller “demokratik gelişim” adına yapılıyor. Oysa her iki tutumun da temel amacı, ezilen halkların iradesini kaba bir şekilde çiğnemektir.

2002’de, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’e karşı girişilen darbe, milyonlarca emekçinin sokaklara dökülmesi sayesinde püskürtülmüştü. 2004’de Haiti’de darbe tezgahlayan Pentagon şefleri, geçen Haziran ayında Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya’yı askeri darbe ile görevden uzaklaştıran generallerin de arkasındaki tek güçtü.

Honduraslı emekçilerin darbeye karşı kararlılıkla direnmesi, Zelaya’nın da cunta karşıtı aktif bir duruş sergilemesine zemin hazırladı. Nitekim gizli yollarla ülkeye dönen Zelaya, sığındığı Brezilya büyükelçiliğinden mücadeleye devam etti. Hem cunta şeflerinin hem Washington’daki savaş baronlarının tehditlerine rağmen bir süre direnen Zelaya, sol liberal çizgisinden dolayı darbeci çete ile görüşmelerde bulunarak zaman kaybetmekten de geri duramadı.

Halkın darbe karşıtı soluklu direnişine, Zelaya’nın ise yasal zeminde harcadığı yoğun çabalara rağmen geri adım atmayan darbeci çete, Latin Amerika ülkeleri nezdinde beş paralık bir değeri olmadığı halde, ABD’nin desteği sayesinde ayakta durabildi.

Zelaya’nın başkanlık süresi dolana kadar yönetimde kalan darbeci çete, namluların gölgesinde seçimleri gerçekleştirerek, cuntaya “seçilmiş sivil başkan” uydurdu. Güya “seçilmiş” olunca meşruluk kazanan darbeci çete, görevden uzaklaştırdığı Zelaya’nın yüksek oy oranı ile başkanlığa seçilmiş olduğu gerçeğini görmezden geliyor.

Zelaya’nın Brezilya büyükelçiliğinde mahsur bulunduğu koşullarda gerçekleştirilen gayr-i meşru seçimlere halkın yüzde 65’i katılmazken, Porfirio Lobo adlı ABD kuklası, bu seçimlere dayanarak kendini devlet başkanı ilan etti. ABD dışında hiçbir devletin tanımadığı seçimlere dayanarak kendini devlet başkanı ilan eden Porfirio Lobo, cunta yönetimini devam ettirecek “sivil” bir kukladan başka bir şey değildir.

Gayr-i meşru seçimlerin ardından Manuel Zelaya’nın Dominik Cumhuriyeti’ne gitmeyi kabul etmesi, cunta yönetiminin kısmen rahatlamasını sağladı. Zira Zelaya’nın büyükelçilik binasında olsa bile ülkede bulunması, cunta şefleriyle Washington’daki efendilerini rahatsız ediyordu.

Açıklandığına göre, cunta yönetiminin “sivil” kılıklı şefi Porfirio Lobo ile Dominik Cumhuriyeti Devlet Başkanı Leonel Fernandez arasında imzalanan anlaşma üzerine, başkent Tegucigalpa’daki Brezilya Büyükelçiliği’nde bulunan Honduras’ın devrik devlet başkanı Manuel Zelaya, ülkeden ayrıldı.

Ailesi ile birlikte Dominik Cumhuriyeti’ne “konuk” olarak giden Zelaya, bu ülkede “seçkin konuk” statüsünde bulunacak. Bu statü Zelaya’ya diplomatik dokunulmazlık sağlıyor.

Dominik Cumhuriyeti Devlet Başkanı Leonel Fernandez ile birlikte ülkeden ayrılan Zelaya’yı uçağa binerken binlerce kişi uğurladı. Toplanan destekçilerine hitap eden Zelaya, “geri döneceğini” söyledi.

Zelaya’nın ülkeden ayrılmasıyla eli güçlenen cunta yönetimi, darbeci zihniyetin temsilcilerinden biri olan Honduras Başsavcılığı’nın, generallerle ilgili kararına dayanarak da meşru bir görünüme bürünmeye çalışıyor.

Ocak ayının ilk haftasında darbeyi planlayan altı generale, devlet başkanı Manuel Zelaya’nın sürgüne gönderilmesine ilişkin olarak ‘görevi kötüye kullanma’ davası açan Honduras Başsavcılığı, darbeci generalleri ‘masum’ kabul etti. Darbeci generalleri savunan başsavcılıktaki görevliler, aldıkları kararla cuntacı generallerle aynı zihniyeti taşıdıklarını kanıtlamış oldular.

Bu gelişmelere rağmen, askeri cuntayı ne namlular gölgesinde gerçekleştirilen seçimler, ne darbeci yüksek savcıların kararı, ne ABD emperyalizminin sınırsız desteği halk nezdinde aklayabilir.

Hal böyleyken Honduraslı emekçilerin direnişinin, darbecilerle Washington’daki hamileri ülkeden kovulana kadar devam edeceğini vurgulamak abartı olmayacaktır.