29 Ocak 2010
Sayı: SİKB 2010/05

 Kızıl Bayrak'tan
Taban inisiyatifi zaferin
biricik güvencesidir!
TÜSİAD’ın “demokrasi” vaazları
F tiplerinde
direnen insan olma bilincidir!.
TEKEL direnişine destek eylemleri
“Genel grev” çağrısı yayılıyor...
TEKEL işçileri panelde buluştu
İzmir’de Metal İşçileri Buluşması gerçekleşti.
Entes direnişçisiyle konuştuk.
Entes’te direniş güncesinden.
İşçi ve emekçi hareketinden...
Popülizm ve sosyalizm
Paralı eğitiminiz, eleme sınavlarınız, staj ve atölye sömürünüz sizin olsun!
Gelecek bizim!
DLB’lilerden eğitim
sistemine karne
Ahmet Öncü ve Ahmet Hasim Köse ile TEKEL direnişi üzerine konuştuk
TEKEL işçileri ile
direniş süreci üzerine konuştuk.
Emperyalist işgale “sivil kılıf
Stuttgart’ta TEKEL işçileriyle
dayanışma etkinliği
İktidar kavgası derinleşiyor - M. Can Yüce
Direnişçi TEKEL işçisi
Aygün Taşkın’a mektup
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Paralı eğitiminiz, eleme sınavlarınız, staj ve atölye sömürünüz sizin olsun!

Gelecek bizim!

Devrimci Liseliler Birliği, yaşamı gençliğe zehir eden sorunlara karşı liseli gençliğin mücadelesini örgütlemeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, bugünümüze ve geleceğimize yönelen saldırılara karşı hazırlıklı olmayı ve karşı koymayı hedeflemektedir.

Bugün bilinçli her insanın yapacağı gibi, yaşamımızı kuşatan sorunlar yığınına ve bu sorunların kaynağına karşı savaşım vermek zorundayız. Zorundayız diyoruz, zira artık düşünen herkes için tercihten öte bir zorunluluktur devrimcilik! Devrimci Liseliler Birliği adımını atan liseliler olarak olaylara hep bu çerçeveden baktık. Çünkü DLB’liler olarak bizler, insanın tarihteki rolünü biliyoruz: “Tarihin öznesi insandır, değişir ve değiştirir!”

Geçmiş yıllarda da hem okullarımızda, hem de ülkemizde ve dünyada yaşanan ve bizleri doğrudan ilgilendiren sorunlara eğildik. Bu sorunların arka planında yaşamlarımızı cehenneme çevirmek isteyen bir sistem olduğunu usanmadan anlattık. Liselerde bu sorunlar karşısındaki yalnızlığımızı kırarak örgütlü mücadeleyi büyütmenin yollarını aradık. Bunun için anketler yaptık, imzalar topladık… Yazılar yazdık, etkinlikler, piknikler düzenledik, mitingler, şenlikler yaptık… Aramızda sürekli konuştuk, tartıştık… Yeri geldi bir okuldaki kol ile örgütledik faaliyeti, yeri geldi çeşitli platformlar ile büyüttük mücadeleyi.

Elbette ki tüm bunlar boşluktan doğmadı ve hedefsiz değildi. Bugün içinde yaşadığımız akıl almaz sistemin bilimsel eleştirisinin sonucu çabalardı ortaya koyduklarımız.

“Gücümüz birliğimizdir” dedik örgütlendik. ÖSS’ye, YÖK’e, paralı eğitime karşı alanlarda Liselilerin Sesi’ni yükselttik. Birileri tarihin sonu geldi çığlıkları atarken, tarihi kanlarıyla yazanları mücadele alanlarında yaşattık. Devrimci mirasımıza ve değerlerimize sahip çıktık! Ve tüm bunları sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünya özlemiyle, yani sosyalizm hedefine bağlı olarak yaptık.

Mücadeleyi yükseltmek için bir adım: Lise Kurultayı

Gelinen yerde bugüne kadarki deneyimlerimizi eleştirel bir süzgeçten geçirmek, buradan çıkaracağımız sonuçlarla mücadeleyi ilerletmek, hem deneyimleri hem de mücadele bilincini kolektife yaymak, liselerde örgütlenmeye ivme kazandırmak ve gücümüzü büyütmek hedefiyle İstanbul’da liseli gençlik kurultayı örgütlemeyi güncel bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Ön süreçleri etkin bir çalışmaya konu edilecek bir kurultayın, özellikle liseli gençlik içindeki devrimci eğilimlerin ve arayışın sağlıklı bir devrimci kanalda birleşmesine hizmet edeceğini düşünüyoruz. Liseli gençliğin birleşik devrimci mücadelesini büyütmeyi samimiyetle isteyen tüm liseli güçleri, amaca uygun, ihtiyaçları karşılayabilen, mücadeleyi ilerleten işlevsel bir kurultay örgütlemek için harekete geçmeye çağırıyoruz.

Okullarımızda ve semtlerimizde kurultay örgütleme komitelerinde bir araya gelerek, liselilerin devrimci birliğini ve mücadelesini büyütmeye omuz verelim. Şimdi gücümüzü birleştirme ve Liselilerin Sesi’ni daha gür haykırma zamanı. Şimdiye kadarki deneyimlerimizden süzerek öğrenme ve Devrimci Liseliler Birliği’nde mücadeleyi yükseltme zamanı.

Kurultay çerçevesinde, liselilerin karşı karşıya kaldığı sorunları güçlü bir biçimde işleyecek, yerel olanakları güce dönüştürecek, araçlarımızı çeşitlendireceğiz. Devrimci Liseliler Birliği yaptığı tartışmalar sonucu, paralı eğitimi, eleme sınavlarını ve staj ve atölye sömürüsünü kurultayın güncel mücadele başlıkları olarak belirlemiş bulunuyor. Bunların yanı sıra kurultay, liselerde devrimci örgütlenme ve mücadelenin sorunları ile meslek liselerinde faaliyetin sorunlarını özel bir şekilde ele alacaktır.

Paralı eğitiminiz sizin olsun!

Eğitim hayatımız boyunca yaşanan sorunların temel noktalarından biri ticarileşen eğitim sürecidir. Okullarda alınan kayıt parasından yazılı parasına, spor parasından karne parasına kadar birçok uygulama artık normalleşmiştir.

Sermaye eğitime dönük harcamalarından gittikçe ellerini çekmekte, eğitime ayırdığı payı azaltmaktadır. Bu sene Eğitim Sen’in hazırladığı raporda eğitime ayrılan payın gittikçe düştüğü açıktır. Bu durum, istatistiklerin yanı sıra yaşanan örneklerde de açık bir biçimde görülmektedir. Zile’de bir ilköğretim okulunda öğrencilerin üzerine ihtiyaç listesi asılması, öncesinde “TEM-PAR” yazan bir kağıt yapıştırılması sürecin en güncel örnekleridir. Binlerce okulda öğrenciler kalabalık soğuk sınıflarda, çoğu zaman öğretmenle bile karşılaşma şansı bulamadan “ders” görüyorken, özel okullara dönük destek, eğitimi elit bir azınlığın ayrıcalığı haline getirmek dışında bir anlama gelmemektedir. Böylece, özel okulların yaşadığı öğrenci sıkıntısı da devletin doğrudan desteği ile çözülmüş olacaktır. Eğitim her düzeyde paralılaşırken, eğitim sistemi de piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılmaktadır. Okullar birer işletme haline gelirken, bizlerden de bu işletmelerin itaatkâr müşterileri olmamız beklenmektedir.

Bizler müşteri olmayı reddediyoruz. Okulların birer ticarethane haline gelmesini, eğitimin piyasada alınan ve satılan bir meta olmasını istemiyoruz. Bu yüzden de “Paralı eğitiminiz sizin olsun, gelecek bizim!” diye haykırıyoruz.

Eleme sınavlarınız sizin olsun!

Eğitim sistemi içerisindeki sınav mantığı, yani eleme mantığı sistemin özü ve özetidir. Aynı zamanda çürümüşlüğünün yansımasıdır. Yıllardır ismi birçok kez değişse de mantığı değişmeyen eleme sınavları ile geleceğimizi çalıyorlar.

ÖYS, ÖSS, ÜYS… Bu sınavların en önemli ortak özelliği işçi ve emekçi çocuklarını elemesidir. Sınav sonuçlarında genel olarak Fen Liseleri ve Özel Liseler en başarılı liseler konumundadır. Bu okullarda okuyan öğrencilerin neredeyse tümü özel öğretmenlerden ders alan ve ücretleri milyarlarca lirayı bulan dershanelere giden öğrenciler. Her türlü imkâna sahip, ders çalışmak dışında hiçbir sorumluluğu olmayan, tabir yerindeyse “tuzu kuru” çocuklardır. Toplam bir eşitsizliğin sonucudur ortaya çıkan veriler. Sonuç itibariyle liseli gençliğin geleceksizliğinde belirleyici olan bugün somutta bir sınav gibi görünse de, ötesinde bu sınavın sonuçlarında baştan belirleyici olan sınıflı toplum yapısı, sömürü düzeni, doğal olarak bunun eğitim sistemi üzerindeki yansımalarıdır. Dolayısıyla bizler kaç öğrencinin üniversiteyi kazanamadığı ile ilgilenmiyoruz. Kazananı ve kaybedeni neyin belirlediği, başarılı-başarısız saptamalarının endeksli olduğu gerçekle ilgileniyoruz. Doğal olarak biz eleme sınavlarının kaldırılmasını talep ediyoruz, ama bunu sınavsız üniversiteyi bir hak olarak tanımlamak yerine, üniversite hakkında belirleyici olan eşitsizliğe işaret ederek formüle etmeyi tercih ediyoruz.

Özetle eleme sınavları, eğitim sistemi ve gelecek sorunu bağlantısı içerisinde belirleyici olan, sınıfsal ayrımı yalın bir biçimde açığa çıkartıyorsa, eleme sınavları karşıtı mücadele, doğal olarak eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması için mücadeleye bağlanmalıdır. Açık ki bu mücadele sömürü düzenini cepheden karşısına almış bir mücadeledir de aynı zamanda.

Eleme sınavları, eğitim sisteminin bütününde hâkim olan anti-bilimsel ve ezberci yanlarını en temel göstergesidir. Bunun yanı sıra öğrenci üzerindeki etkileridir. Yabancılaşma, yalnızlaşma, bencillik, rekabetçilik mantığı ile sadece sınava hazırlanılan süre içerisinde değil, bütün eğitim yaşamı boyuca etkilerini göstermektedir. Aynı zamanda büyük bir rant alanıdır. Milyarlar saçılarak kaydolunan dershaneler, liselerdeki eğitimin niteliği ile sınavın uyumsuzluğundan kaynaklı bir zorunluluk olarak dayatılmaktadır. Bunun sonucunda eleme sınavlarına ilişkin beklentileri olan bütün kesimler dershanelere para saçmak zorunda kalmaktadır. Alınması gereken test kitaplarına saçılan paralar, özel öğretmenler, sınava giriş parası, giriş formu, tercih formu derken korkunç yüksek meblağlarda paranın döndüğü bir alan haline gelmiştir.

Liseli gençlik eleme sınavları içerisinde elenmeyecektir. Onların sunduğu gelecek hayallerine karşı “Eleme sınavlarınız sizin olsun, gelecek bizim”dir diye haykıracaktır.

Staj ve atölye sömürünüz sizin olsun!

Meslek liseleri eğitimde fırsat eşitsizliğinden en dolaysız etkilenen lise grubudur. Son dönemlerde tartışılan katsayı aldatmacası ise konunun ne kadar temel olduğunu göstermektedir. Birkaç yıl önceye kadar “memleket meselesi” olduğunu açıkça söylemelerinin ardından saldırı furyası yoğunlaşmış oldu. Meslek liselilerin çoğunluğu işçi çocuğudur. Çıplak sömürü de hesaba katıldığında bu okullar devrimci faaliyet açısından özel bir hedef olabilmelidir. Esasında genç olmaları da düşünülürse meslek liseliler sınıf mücadelesi açısından önemli bir yerde durmakta, harekete geçirilebildiklerinde sınıf mücadelesine güç katabilecek bir potansiyel taşımaktadırlar. Bu yüzden biz DLB’liler olarak meslek lisesi çalışmasına daha fazla önem vermeli, bu konuda artık daha somut ve hedefli adımlar atmalıyız. Önümüzdeki kurultay süreci bu açıdan bir olanağa dönüştürülmelidir.

Meslek lisesi öğrencileri genel liselerin yaşadığı sorunların yanı sıra ucuz emek sömürüsüne maruz kalmaktadır. Bu sorunlar kendi içerisinde kıyaslanamaz elbette. Ama meslek liselerinde yakıcı olanın hangisi olduğuna bakılacak olursa, ucuz emek sömürüsü ve işçi sınıfının toplamını kesen saldırıların bu liselerde daha yakıcı olduğu ve daha çok tepkiyle karşılandığı görülecektir. Meslek liseleri açısından iki temel sorun belirleyicidir. Staj ve atölye sömürüsü meslek liselerindeki sömürünün cisimleşmiş halidir.

“Meslek liselilerin stajyerlik adı altında sermayeye ucuz işgücü olarak peşkeş çekilmesi sistem tarafından da güvence altına alınır. Diploma alabilmeleri için bu sömürü çarkından geçmeleri zorunlu kılınır. Öğrencilerin geleceği, patron veya müdürlerin staj dosyasına yazacakları değerlendirme ve notlarla göre belirlenir. Yapılan değerlendirmelerin ve verilen notların hangi kriterler üzerinden gerçekleştirileceğiyse çok açıktır. Sömürü koşullarına, baskı ve dayatmalara kim daha çok riayet ederse onun puanı daha yüksek tutulacaktır. Dahası sınıf kardeşlerine kim ihanet ederse, onun pratiği örnek olarak gösterilecektir. Bu yüzden de staj sömürüsünün meslek liselilerin yaşadıkları sorunlar arasında temel önemde bir yeri vardır. Tersinden, sağladığı fırsatlar bakımından sermaye için de vazgeçilmez önemde bir yeri vardır. Son yıllarda mesleki eğitim projelerine daha çok destek çıkması, meslek liselerine dönük daha kapsamlı yatırımlara yönelmesi, sermayenin bu alanı ne kadar önemsediğinin bir göstergesidir.”

Bizler meslek liselerinde yaşanan sömürüye son diyoruz. “Staj ve atölye sömürünüz sizin olsun, gelecek bizim!” diye haykırıyoruz!

Güçlü bir kurultay için sorunları kavrayan ve yerellerden yükselen bir çalışma

Paralı eğitim, eleme sınavları, staj ve atölye sömürüsü üç temel başlığımızın işaret ettiği derin bir geleceksizlik gerçeğidir. Üç başlığımız açısından da temele koyduğumuz bu çalışma ile liselilere düzenin çürümüşlüğünü teşhir edeceğiz. Temel vurgu noktamızı geleceksizlik ve geleceksizliğe karşı örgütlü mücadele çağrısı oluşturacaktır. Elbette bunların yanı sıra birçok sorun bulunmaktadır. Liselerde F tipi uygulamaları, yozlaşma, kültür sanat faaliyetleri, örgütlenme sorunları, yayın faaliyeti gibi konular kurultay kapsamında yerellerin belirleyiciliğinde işlenecektir.

Kurultayımızın temel hedeflerini başarabilmesi açısından temel bir ön koşul bulunmaktadır. Yerellere nüfuz eden ve oradan kendini var eden bir çalışma ile bir adım atabiliriz. Yerel ayakları oturmamış merkezi bir kampanya süreci altı boş kalacaktır. Bu da sürecin en temel ayağının boşa düşmesini ve sürecin başarısı için eksik bir çalışma olacaktır. Hem çalışmamız olan bölgeler açısından çalışmayı güçlendirmenin bir aracı olacaktır. Hem de çalışmamızın olmadığı bölgeler açısından çalışmaya yönelmenin bir başlangıcı olacaktır!

Hedefli, sistematik, zengin kitle çalışması araçları

Bu çerçevede bugüne dek ürettiğimiz kitle çalışması araçlarının benzerlerini merkezi bir biçimde kullanacağız. Bildiriler, broşürler, anketlerle bulunduğumuz liselerde sorun karşısında zaten doğrudan mağdur olduğu için duyarlı olan kesimleri mücadeleye sevk etmeye çalışacağız. Kurultay sürecinin başından sonuna dek anket çalışması gerçekleştireceğiz. Dershane öğrencilerine, düz lise öğrencilerine, meslek liseli öğrencilere yönelik üç çeşit anketimiz olacak. Üç alanın özgün sorunlarını da işleyebilmek için gerekli bir tercihti bu.

Kullandığımız araçların yanı sıra kurultay öncesinde bu süreci tartışmaları ve pratikleri ile zenginleştirecek çalışma grupları/ kurultay hazırlık ekipleri oluşturacak, yerel ve merkezi toplantılar gerçekleştireceğiz. Merkezi satışlar, dağıtımlar, masa açılması ile yaygın bir faaliyet örgütleyeceğiz. Hazırlık süreci içerisinde futbol turnuvaları düzenleyecek, beraber tiyatroya gitmek hedeflenecektir. Aynı zamanda etkin olduğumuz okulların kol ve toplulukları bu hedef çerçevesinde değerlendirilecektir.

Sistematik faaliyet içerisinde eylemsel süreçler

Bu kampanya sürecini özel olarak güçlü eylemlerle bütünleştirmeyi önemsiyoruz. Bunun yanı sıra geçen süre içerisinde DLB çalışanları farklı farklı yerellerde saldırıların hedefi halindeydi. Bu süreçte eylemsel bir karşı koyuş örgütleyememek bir eksikliği içermektedir. Kurultay süreciyle beraber refleks müdahalelerimizi güçlendireceğiz. Kurultay çağrımızın basın açıklaması ile deklare edilmesi, güçlü adımların başlangıcı olacaktır. Bunun yanısıra karneleri satın aldığımız gün olan 22 Ocak tarihinde ise İstanbul’da eş zamanlı iki ayrı eylem gerçekleştireceğiz! “Çürümüş eğitim sisteminin aynası karneler sizin olsun, gelecek bizim!” şairli gerçekleştireceğimiz eylemler, kurultay çalışmamızın parçası olarak önümüzde durmaktadır.

Ara tatil başlıyor, mücadeleye devam: Devrim Okulları

Ara tatilin hazırlık süreci içerisine gelmesi nedeniyle devrim okulları önümüzde bir hedef olmak durumundadır! Hem kurultay açısından hem de genel mücadele açısından eğitim çalışmaları önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır. Düzen bizi sorgulama, düşünme, tartışma ve üretme yetimizi kaybedebileceğimiz bir eğitim sürecinden geçiriyor. Ezberci, gerici ve anti-bilimsel eğitim bizleri adeta düzene bağımlı kılmak adına planlanmış. Bütün bunlara karşı mücadele etmemiz açık ki bir zorunluluk. Ancak ortaya koyacağımız mücadele bilinçten yoksun olduğu taktirde ister istemez zayıf ve güdük olacaktır. Düzenin karşısına daha güçlü çıkabilmenin yolu öğrenmek, kendimizi geliştirmek ve açık ki okumaktan geçiyor. Üniversitede pazarladıkları pahalı ama niteliksiz eğitim için bizleri yarış atına dönüştürenlere karşı ancak bilinçlendiğimizde alt edici bir mücadele sürecini örebiliriz. Bu yüzden bütün okurlarımızı Devrim Okulu’na katılmaya çağırıyoruz.

Mart ayının ortalarında gerçekleştireceğimiz kurultayımız güçlerimiz açısından bir olanak olarak değerlendirilmelidir. Bu süreç Devrimci Liseliler Birliği’nin sınanacağı, güç toplayacağı ve geleceğe aktaracağı bir dönem olacaktır!

Deneyimlerimizle güne yüklenerek geleceği kazanacağız! “Gücümüz birliğimizdir” diyen tüm devrimci liseliler kurultaya yükleneceklerdir!

İstanbul Devrimci Liseliler Birliği

03.01.2010