04 Haziran 2010
Sayı: SİKB 2010/22

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist-siyonist saldırganlık dizginlemenin tek yolu halkların birleşik militan direnişidir!
İsrail’in kanlı katliamı, tepkiler ve tuzaklar
İsrail’e selam, Heronlara devam!
İsrail vahşeti çeşitli illerde eylemlerle protesto edildi
Emek ve meslek örgütlerinden siyonist vahşete ilişkin açıklamalar
Gibbs: “ABD ve İsrail arasındaki ilişki değişmez”
Siyonist rejimin şeflerinden
arsızlık döküldü
Kürt hareketini tasfiye saldırısı sürüyor...
IMF ve asalak patronlar kıdem tazminatına göz dikti
İşçi ve emekçi hareketinden..
TÜMTİS Genel Başkanı
Kenan Öztürk ile konuştuk...
TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk ile UPS'deki direniş süreci üzerine konuştuk...
TMMOB Genel Kurulu gerçekleşti..
SOKAK Üniversitesi’nde
gelecek sorunu tartışıldı
Rektörlük-sivil faşit-polis işbirliğine son!
Siyonist barbarlar katliamlara
devam ediyor!
Avrupa’da mücadele yayılıyor!
Parti ve devrim şehitleri Essen’de anıldı
İzmir’de Şerzan Kurt
için kitlesel eylem
İnciraltı Katliamı
örtbas edilmeye çalışılıyor!
AKP’den şimdi de sahte “kadın istihdamı” açılımı!
CHP’yi yeniden
düzenleme operasyonu
Haluk Kırcı tahliye edildi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Haluk Kırcı tahliye edildi...

Faşist katillerden hesabı
işçi ve emekçiler soracak!

Faşist katil Haluk Kırcı cezasının infazı tamamlanması nedeniyle Maltepe Cezaevi’nden tahliye edildi. Devrimcileri düzmece nedenlerle tutuklayan, Kürt siyasetçilerini bir iddianame olmaksızın aylarca cezaevlerinde tutan, devrimci tutsaklara en ağır tecrit koşullarını dayatan sermayenin faşist devleti, Haluk Kırcı türünden faşist tetikçilerin sırtını hep sıvazladı.

Haluk Kırcı’ya ilişkin yapılan itirazın sonucunu beklemeyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi elinde olan Haluk Kırcı dosyasını hemen karara bağladı. Haluk Kırcı’nın cezasını idamdan müebbete çevirdi. Tahliyesi için de topu infaz hâkimliğine attı. Dosya Haluk Kırcı’nın hapis yattığı Ödemiş’e ulaştırıldı. Sonuç olarak bir faşist katil daha tahliye oldu. Haluk Kırcı’nın dava süreci ve tahliyesi sermaye devletinin faşist katillere nasıl sahip çıktığını bir kez daha gösterdi.

Haluk Kırcı faşist bir katildir. 12 Eylül öncesinden bugüne Abdullah Çatlı ve onun gibilerle yan yana birçok devrimcinin, demokratların kanını dökmüştür. O, 1978 Bahçelievler katliamını gerçekleştiren katillerden biriydi. Daha sonra yakalanıp idamla yargılansa da sahte bir şartlı tahliye belgesiyle 1989’da hapisten çıkarıldı.

Haluk Kırcı birçok kez yakalanmış, her seferinde karakollardan yüksek yerlerin talimatıyla serbest bırakılmıştır. Abdullah Çatlı’nın cenazesine elini kolunu sallayarak katılmış ama kimse “sen de kimsin, gel buraya” dememiştir. Çünkü Haluk Kırcı devletin hukuksal platformda üstlenemeyeceği pis işlerini yürüten faşist bir kontrgerilla elemanıdır.

Susurluk olayının patlak verdiği ilk günlerde konuya ilişkin yapılan bir televizyon programına telefonla katılan Haluk Kırcı şöyle diyordu: “Görevimiz tehlike diye bir film vardı hatırlarsınız, bizim işimiz ona benzer. Size birileri görev verir ama yakalanırsanız açığa çıkarsanız kabul etmez.” Haluk Kırcı’yı yaratan da bir devlettir, gerektiğinde yakalayıp göstermelik olarak yargılayan, ödül gibi ceza veren de sermayenin faşist devletidir.

Haluk Kırcı 70’li yıllarda devletin önemli bir terör aracı olan ülkücü faşist hareket içinde yer almıştır. 12 Eylül’den önce pek çok aydın ve işçi önderini katleden ülkücü faşist kadroların en önemlilerinden biri olarak öne çıkmıştır. Bu kirli geçmişi nedeniyle Haluk Kırcı Türk sermaye devletinin terör, katliamlarında kullandığı aktörlerden biri konumuna yükselmiştir.

Haluk Kırcı faşisti ve arkadaşları 1978’de Ankara’da 7 TİP’li genci boğarak öldürmekten 7’şer kez idama mahkûm edilmiş, cezaları 1991’deki yasa uyarınca toplam 70’er yıl ağır hapse çevrilmişti. Buna göre 36 yıl hapis yatması gereken Haluk Kırcı 1991’de, tek bir adam öldürme suçlusu gibi kabul edildi. İdamı kaldıran 4771 sayılı Uyum Yasası’na dayanan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kaç öldürme söz konusu olursa olsun, bundan sonra tüm idamların ‘tek bir hücreli müebbet ağır hapse’ dönüşmesini, 1991’den önce işlenmiş ise de 8 yıl hapsi yeterli gördü. Böylece kontrgerilla devletinin elamanı Haluk Kırcı’yı koruma ve kollama işinde kontra hukuk da üstüne düşeni layıkıyla yerine getirdi.

Sadece Haluk Kırcı değil, halk düşmanı ülkücü faşistler hep korundu. Bugüne kadar birçok Susurluk aktörü, çeteci, mafyacı, kontrgerilla, devletin yeniden yapılandırılması çerçevesinde özel timciler, Oral Çelik, Yaşar Öz, Sami Hoştan, Alaattin Çakıcı vb. faşistler yakalandı. Mahkemelerde hepsi tek tek tahliye edildiler. Şimdi bir türlü sonuçlanmayan duruşmalara ara sıra git-gel yapmaları dışında kontra faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Kontrgerilla çeteleri on yıllardan beridir Kürt halkına yönelik kirli savaştan besleniyor. Kirli savaş, kontrgerilla devletini her alanda tahkimata yöneltiyor. İstihbarat örgütlerini, kafatasçıları harekete geçiren bir yandan savaştan elde edilen rantsa diğer yandan da azgın milliyetçilik ve ırkçılıktır. Kürt halkına yönelik kirli savaşta yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler ayyuka çıktı. Tüm bu saldırılar için sermayenin faşist devleti her zaman elinin altında Haluk Kırcı türünden kontrgerilla elemanlarını tuttu, tutuyor.

Haluk Kırcı gibi faşist katilleri devlet gerçek anlamda sorgulamaz. Sorgulamak bir yana temize çıkarmaya çalışır. Göstermelik olarak yargılar, mızrak çuvala sığmazsa komik cezalar verir. Bundan dolayıdır ki, Kürt-Türk ve diğer milliyetlerden ezilen, sömürülen emekçilerin devrimci mücadelesi, kontrgerilla ve onun Haluk Kırcı türünden elemanlarının gerçek kanlı ve kirli yüzlerini gün yüzüne çıkarabilir. Bu katillerin yargılanması zeminini güçlendirir.



 

Engin Çeber davasında karar

İşkencede katledilen Engin Çeber’in davası 1 Haziran günü sonuçlandı. Duruşma sonucunda Cezaevi İkinci Müdürü ile 3 başgardiyan hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenmesine rağmen işkencecilerin yargı sürecindeki iyi halleri gözönüne alınarak cezalar müebbet hapse dönüştürüldü. Ayrıca kamera kayıtlarıyla işkence yapıldığı belgelenen jandarmalar hakkında beraat kararı verildi.

Sabah saatlerinde başlayan duruşma öncesinde, Halk Cephesi Bakırköy Adliyesi önünde, “Ferhat’ı vuranlar Engin’i katledenler cezalandırılsın adalet istiyoruz / Halk Cephesi” pankartı açarak sloganlarla duruşmanın bitimini bekledi.

Duruşmanın ardından ÇHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Taylan Tanay bir açıklama yaptı. Tanay açıklamasında Engin Çeber’e işkence yapmaktan 3 baş gardiyan ve 1 müdür hakkında müebbet hapis cezası verildiğini, iki başgardiyan Yavuz Uzun ve Murat Çis’e hapis cezası verildiğini ancak yattıkları süre göz önünde bulundurularak tahliye kararı verildiğini açıkladı. Bu dava kapsamında yargılanan 13 polisten 3’ü hakkında kolluk aşamasında işkence yapmaktan ceza verildiğini ve bunun mahkeme kayıtlarına geçtiğini söyleyen Tanay, polis memurları Mehmet Pek ve Abdülmuttalip Bozyel için üçer kez 2 yıl 6 ay hapis cezası, Aliye Uçar için 2 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini belirtti. Bazı eksikliklerin olduğunu söyleyen Tanay; “Kamera kayıtlarıyla işkence yapıldığı belli olduğu halde jandarmalar hakkında beraat verildi. Abdülkadir Öztekin adlı astsubay başçavuş hakkında yaralamadan 5 ay hapis cezası verildi. Nevzat Kayım, Mehmet Polat, Erdoğan Coşar, Nuri Atalay isimli gardiyanlar hakkında 5’er ay hapis cezası verildi ve bu cezalar ertelendi. Ertelemelere itiraz, beraat kararlarına temyiz hakkımızı kullanacağız” dedi.

Dava kapsamında sahte belge hazırlamaktan yargılanan bir doktorun da 3 yıl 9 ay hapis cezası aldığını söyleyen Tanay şunları söyledi: “Bu kararlarla Muhsin Bodur Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde işkence yapıldığı belgelenmiştir. Baki Erdoğan ve Birtan Altunbaş gibi örneklerde de yargının işkencenin aklayıcısı olduğunu gördük.”

Tanay’ın ardından Engin Çeber’in babası Ali Tekin bir konuşma yaptı. Cezaların yetersiz olsa da işkenceye ceza verilmesi açısından olumlu olduğunu belirten Tekin, “Mahkemelerin kör olmaması gerekli. İnsanların coplanarak, işkencelerle gözaltına alındığını televizyonlardan hepimiz görüyoruz” dedi.