23 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/41

  Kızıl Bayrak'tan
  İşbirlikçi Türk sermaye devleti, ABD emperyalizminin planları doğrultusunda bölgede aktif saldırganlık rolüne hazırlanıyor
  "Barış grubu" tasfiye sürecinin parçasıdır
Üniformalı bilirkişiler aklıyor
Kıdem tazminatına göz diken ve çanak tutan asalaklara karşı işçi-emekçi barikatlarına
Kadıköy'de binler sağlık hakkı için alanlara çıktı
  İşçi ve emekçi eylemlerinden
  İşçilerle konuştuk...
  Metal işçilerinin boynunda 50 yıldır asılı duran pranga MESS
  25 Kasım uyarı grevi tabanda adım adım örgütlenmelidir
  Gençlikten...
  Mesleki dönüşüm projesi ile avukatlar derin bir sömürü ile karşı karşıya!
  Kızıl Bayrak'a yönelik faşist saldırı İBB önünde protesto edildi
  İMF ve Dünya Bankası İstanbul toplantısı üzerine Korkut Boratav'la konuştuk
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden
  BM Tarım örgütüü Raporu dünyadaki açlığı belgeledi
  Katliamcı düzen zindanlarıyla birlikte er ya da geç yıkılacaktır..
  Hasta tutsaklar için eylemler sürüyor
  Yerel işçi bültenlerinden...
  Bir kez daha 10 yıl önce ve 10 yıl sonra - M. Can Yüce
  Devrimci ve Demokratik Yapılar Arasında Diyalog ve Çözüm Platformu'ndan açıklama
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

ABD’nin “Kürt açılımı” doğrultusunda yaşanan yeni gelişmeler sahte umutlarla pompalanmaya çalışılıyor. Burjuva medyanın özel bir rol üstlendiği böylesi bir süreçte “barış grupları”nın ülkeye gelişi “demokrasi”nin kazanımı olarak lanse edilmeye çalışılıyor. Ancak düzen güçleri elbirliğiyle gerçekleri ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsınlar, açılımın özü ve özeti, Kürtler’in varlığının ve siyasal haklarının inkarından öteye bir anlam taşımamaktadır. MGK toplantısından, sınır ötesi operasyonları uzatan tezkereye dayanarak “hala operasyon düzenleyebilir, sizi yokedebilirim” türünden mesajlar verilmesi boşuna değildir.

“Açılım” düzen cephesinden Kürt sorununu “çözmek” söylemiyle ileri sürülmektedir. Fakat yaşanan Kürt hareketini teslim almak, mücadelesini ezmek ve en nihayetinde silahlı Kürt direnişini tasfiyedir.

Kürt halkı, “Barış grupları”nı karşılama eylemlerine kitlesel katılım sağladı. Ancak Kürt halkının onbinlerle alanlara akmasının nedeni özgürlük ve eşitlik özlemidir. Bu özlem Osmanlı’dan bu yana bastırılamamış, her seferinde yeni isyanlarla kendini göstermiştir. Kürt halkının özgürlük ve eşitlik talebi halihazırda olduğu yerde durmaktadır. Boş hayallerle pompalamasına rağmen işbirlikçi sermaye devletinin açılımla amaçladığı sonuçlara ulaşma şansı yoktur. Kürt halkı barış söylemiyle sözde demokratik açılım yapanlarla onların dümen suyunda gidenlerin yaydığı umutların koca bir aldatmacadan ibaret olduğunu, devletin inkar ve imhaya dayalı resmi çizgisinin devam ettiğini her gün yaşayarak görmektedir.

Uğur Kaymazlar’ın, Ceylan Önkollar’ın ve daha nicelerinin kanını akıtan sömürgeci Türk devleti, açılımla umduğu sonucu elde edemeyecektir. Tüm bu girişimler Kürt sorununun çözümü doğrultusunda bir ilerleme sağlayamaz.

Zira Kürt sorunu derin tarihi kökleri ve kapsamlı toplumsal boyutları olan siyasal bir sorundur. Sorunu imha ve inkarla çözmeye çalışan burjuva sınıf düzeni ayakta kaldığı müddetçe, iki ulusun tam eşitliğine ve gönüllü kardeşçe birliğine dayalı bir çözüm gerçekleşmesi olanaklı değildir. Sorunun kaynağı olanlar çözüm getiremez.

Halklar arasında gerçek barış ve kardeşlik ancak devrim ve sosyalizmle sağlanabilir.