11 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Çözümsüzlük batağındaki
sermaye düzeninin çok
yönlü iflas tablosu
  Sol içi zorbalıkla bir yere varılamaz!
Kürt hareketini
saldırganlaştıran nedir?!
Katleden sel değil kapitalizmdir!
Düzenin yarattığı felaketin tablosu
  Kentler kapitalist yıkımın,
sömürünün ve sefaletin aynasıdır!
  Entes direnişinden.
  Türkiye eğitimde sınıfta kaldı!
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  Demokrasi mücadelesi ve
Kürt sorunu-1
  Halkalı kağıt grevi üzerine..
  Etkinliklerden
  Bıraktığınız mirası
yarınlara taşıyacağız!
  Güler Zere ve hasta tutsaklar için eylemlerden...
  Obama yönetimi “barış süreci”ni canlandırmaya çalışıyor
  ABD savaş makinesi Afganistan fiyaskosunu itiraf etti!
  Almanya’da seçimler...
  ABD emperyalizmi Chavez karşıtı tetikçilerini sokaklara saldı…..
  6-7 Eylül olayları... Kontr-gerillanın kirli savaş tarihinden karanlık bir sayfa!....
  Diyarbakır zindanı üzerine yapılan tartışmalar hakkında
birkaç söz - M. Can Yüce
  ESP'ye yönelik
devlet terörü protesto edildi
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Ekonomik krizle dibe vuran kapitalizm hala da bu dip noktasından kurtulabilmiş değil. Fakat krizinin faturasını ödeyenler işçi ve emekçiler oldu. Kapitalistler, kitlesel işçi kıyımları, ücretlerin ve sosyal kazanımların gaspı gibi saldırılarla bunu yaptılar. Hükümetler ise emekçi halkı soyup soğana çevirirken elde ettikleri kaynakları kapitalistlere aktardılar. Tüm bunların sonucu olarak işçi ve emekçiler tam bir sosyal yıkımla yüzyüze kaldılar.

İşçi sınıfı ve emekçiler, her ne kadar bazı mevzi direnişlerle karşı koymaya çalışsalar da bir bütün olarak sermaye karşısında tutunamadılar. Bu nedenle sermaye, işçi sınıfı ve emekçileri, çalışma ve yaşam koşulları planında geriye sürükledi. Dahası bugün bu geri noktayı normalleştiriyor. Geçici bir önlem olarak hayata geçirildiği iddia edilen işçi ücretlerinin düşürülmesi ve hak gasplarını kalıcılaştırıp olağanlaştırıyor. Böylelikle bir bütün olarak işçi sınıfı ve emekçiler haklar bakımından geri bir noktaya atılıyor.

Bu, her mevzi direnişin kaderinin sınıf ve emekçi hareketinin geleceği ile olan bağlantısını gösteriyor. Aynı zamanda ise birleşik mücadele ihtiyacının altını çiziyor. Sermayenin saldırı cephesine karşı emeğin mücadele cephesinin yaratılmasının acil önemini gösteriyor. İşte bu, bugünün en önemli ve başta gelen devrimci görevlerinden biridir. Hatta diğer birçok siyasal sorunun çözümünün anahtarı buradadır. Bu, işçi sınıfının ve emekçilerin birleşik bir mücadele ekseninde birleştirilmesi ve politik mücadele sahasına taşınması anlamına geliyor.

Bu yolda önümüzdeki engelleri aşmanın olanakları da var. Sorunun çözümüne önemli katkılar sunacak olanaklardan biri de önümüzdeki ay başında (1-7 Ekim tarihleri arasında) İstanbul’da toplanacak olan İMF-DB Zirvesi’dir. Emperyalistlerin tetikçileri olan bu örgütlerin buluşacağı bu zirvede işçi ve emekçilere yönelik yeni saldırı planlarının oluşturulacağından kuşku yoktur. İşte haydutların İstanbul’daki bu buluşması, işçi ve emekçilerin öfkesinin akıtılacağı bir hedef durumundadır. Krizin ağır faturasını ödeyen, işten atılan, geleceği karartılan, açlığa mahkum edilen işçi ve emekçiler için haydutların buluşması bir hesap sorma zemini olacaktır/olmalıdır.

İMF-DB haydutlarının buluşmasını işçi ve emekçilerin öfkesini buluşturmanın bir fırsatı olarak görmeliyiz. Hazırlıklarımızı buna göre yapmalıyız. Bugün öfkenin akacağı birleşik mücadele zeminleri de oluşturulmuştur. “İMF-DB Karşıtı Birlik” bu amaçla kuruldu. Birlik, haydutlar zirvesini engellemek hedefiyle mücadele barikatlarını oluşturmaya çalışıyor ve tüm işçi ve emekçileri bu barikatlarda toplanmaya çağırıyor.

Sınıf devrimcileri bu süreçte etkin biçimde yer alıyorlar. Emperyalizme ve kapitalizme karşı sınıfın birleşik direnişini örgütlemek perspektifiyle hazırlanıyorlar. Emperyalist haydutların buluşmasına geçit vermemek hedefiyle yapılan hazırlıklar, işçi sınıfı ve emekçilerin öfkesini açığa çıkarıp örgütlemek hedefiyle yürütülüyor. Halihazırda başlangıç adımları atılan bu hazırlığın yoğunlaştırılması ve temposunun arttırılması ise, yukarıda ortaya koyduğumuz sorunların çözümüne bağlı olarak temel önemde bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.