Kızıl Bayrak'tan...
Kapitalizmin krizi işçi ve emekçilere, işten atmalar ve hak gaspları şeklinde fatura edilmeye devam ediyor. Bu faturayı ödemeyi kabul etmeyen işçi ve emekçiler ise eylemli süreçlerle tepkisini dışavuruyor. DESA’dan Entes’e, MEHA’dan Kurtiş’e, Sinter’den Gürsaş’a, Şirin Tekstil’den ATV-Sabah’a, Kürşat-Vira’dan Kent AŞ’ye birçok eylem ve direniş gösteriyor ki, işçi ve emekçiler burjuvazinin umut ettiği gibi sessiz sedasız bu süreci geçiştirmeyecekler.
Kuşkusuz bu eylem ve tepkiler, yer yer yükselen direnişler, henüz yetersiz, zayıf ve etkisizdir. Henüz birleşik bir mücadeleden sözetmek olanaklı değildir. Eylem ve etkinlikler, direnişler kendi içinde devam etmekte, kendi gücü ve etkisi kadar sonuç üretmektedir.
Son dönemlerde gerçekleştirilen direnişlerden MEHA ayrıca dikkat çekmektedir. Zira sendikalı dahi olmayan MEHA işçileri kararlı duruşları ve eylemli tepkileriyle süreci kazanımla noktalamışlardır. Bunda MEHA işçilerinin neredeyse hemen her günü eylemli tepkilere konu etmesinin önemli bir payı vardır. Ancak daha da önemli olanı ve belirleyeni MEHA işçilerinin sağlamayı başardıkları iç örgütlülük ve gösterdikleri kararlılıktır. Tüm bunlara bir de sendikal bürokrasi engeli olmadığı eklenirse işçi ve emekçilerin iradesine ve kendi öz gücüne dayanan eylem ve direnişlerin kazanımla sonuçlanması şaşırtıcı olmamalıdır.
Bugün sınıfın farklı kesimleri kapitalizmin krizine ve sermayenin saldırılarına karşı sınırlı da olsa direnme bilinci ve kararlılığı gösteriyor. Bunu yaygınlaştırmak ve en küçük bir saldırıya karşı eylemli tepkilerin açığa çıkmasını sağlamak büyük önem taşıyor. Henüz bu eylem ve tepkilerin sınırı bugün için yetersiz de olsa halihazırdaki eylem ve direnişleri yarının güçlü eylem dalgalarının ön birikimleri, birleşik bir mücadele yaratılmasının dinamikleri olarak ele almak gerekiyor.
Sendikal bürokrasinin denetiminden uzak, devrimci siyasal öznelerin etkisine açık MEHA direnişinin süreci bu açıdan da öğreticidir. Bu deneyimin ileriye taşınması önemli bir görev olarak önümüzde durmaktadır.
Bu göre sadece sınıf devrimcilerinin değil bir bütün olarak emekten yana olduğunu iddia eden tüm güçlerin görevidir. Zira sınıf hareketinin birleşik bir zeminde ilerlemesi, siyasallaşması ve militanlaşması için buna ihtiyaç vardır. Bu da tek tek devrimci güçlerin, siyasal öznelerin çabasının yanısıra bir bütün olarak tüm dinamiklerin ortak müdahalesine duyulan ihtiyacı göstermektedir.
Sınıf devrimcileri bu doğrultuda sınıfın tepkisini açığa çıkarmak, örgütlemek ve birleşik bir sınıf hareketinin zeminine çevirmek için tüm güç ve enerjilerini seferber edeceklerdir. Sınıf hareketine çok daha sistemli ve etkili müdahaleler gerçekleştirmek için var güçleriyle sürece yükleneceklerdir.
|