6 Şubat 2009
Sayı: SİKB 2009/05

  Kızıl Bayrak'tan
  “Davos çıkışı” ve sonuçları
  İMF ile anlaşma kapıda!..
Hiçbir gösteri siyonist kasaplarla işbirliğinin üstünü örtemez!
Direnen işçiler kazanacak!
2. Ümraniye İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
TÜRK-İŞ, DİSK ve KESK’ten 15 Şubat çağrısı...
  Sermaye ücretli köleliği pekiştiriyor... Sendika bürokratlarından ses çıkmıyor... -
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  “Yerel iktidarlaşma” hayalleri ve yerel yönetim gerçeği- H. Fırat
  “Halkevleri” çevresinin seçim perişanlığı
U. Taner
  Sınıf çalışmalarından...
  İşsizlik ve yoksulluk artıyor... Kriz en çok kadınları vuruyor...
  Emekçi kadınları mücadele özgürleştiriyor...
  İkiyüzlülüğün “dayanılmaz hafifliği”! - M. Can Yüce
  Kapitalizm kriz, savaş ve yıkım demektir...
  “Dünya Ekonomik Formu katillerin toplantısıdır!”
  Eylem ve etkinliklerden..
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TÜRK-İŞ, DİSK ve KESK’ten 15 Şubat çağrısı...

“Krizin bedelini ödemeyeceğiz!”

Bir süre önce Türk-İş, KESK ve DİSK tarafından birleştirilerek 15 Şubat ‘09’da İstanbul’da yapılması kararlaştırılan “kriz” mitingine çağrı amacıyla konfederasyon başkanları İstanbul’da ortak bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, DİSK Genel Başkan Yardımcısı İsmail Yurtseven, KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Yunus Öztürk’ün yer aldığı basın toplantısı 3 Şubat günü Türk-İş 1. Bölge Temsilciliği’nde düzenlendi.

Basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, “Bu Davet Bizim!” başlıklı ortak açıklamayı Mustafa Kumlu okudu. Açıklamada, üç örgütün kriz ve krizin sonuçlarına yönelik dört maddeden oluşan acil çalışma ve mücadele programı duyuruldu.

“Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz; İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele! Emek ve Demokrasi Mitingi” başlıklı miting çağrısında, sermayeyi kurtarma programları için trilyonlarca dolar ayrılırken emekçilere dönük kamu hizmetlerini daraltma önlemlerinin yaygınlaştığı ifade edildi. “Kriz”in yansımaları ise şöyle özetlendi:

“Asgari ücretten bile düşük ücretler, mesailerin ödenmemesi, iş güvenliği standartlarının ihlâl edilmesi, ücretli tatil izninin ihlâli, yarım ücretli çalıştırma gibi uygulamalar kural haline dönüşmekte, sermaye, iktidarlar ve uluslararası mali kurumlar, bu saldırıları krizden çıkış yolu olarak savunmaktadır. Halbuki krizin etkilediği gelişmiş ülkelerin çoğunda, kamu müdahalesiyle istihdamı artırma, işçi çıkarmalara karşı tedbir alma biçimindeki politikalar tartışılmaya başlanmıştır.”

Açıklamada, krizin etkilerine karşı gerçekleştirilen grev, işgal ve mitinglerin yaygınlık ve canlanma yarattığı dile getirilerek, “Bıçak kemiğe dayanmıştır” denildi.


Acil çalışma ve mücadele programı:

Açıklamanın son bölümünde 15 Şubat’ta Kadıköy’de gerçekleştirilecek mitinge katılım çağrısı yapıldı. Üç konfederasyonun krize karşı acil çalışma ve mücadele programı ise şöyle maddeleştirildi:

1- Krizin yol açtığı işten çıkarmalara, işyerlerinin kapatılmasına, işsizliğe, pahalılığa ve yapılan zamlara karşı örgütlerimizin verdiği mücadele ortaklaştırılacak ve dayanışma yükseltilecektir.

2- Örgütsüz halk kesimlerinin mücadelesine destek olunacak, onları yalnız bırakmayan bir anlayışla, sorunlarının çözümü için kamuoyu oluşturulacaktır.

3- Yapılan zamlara sessiz kalınmayacak, etkili bir muhalefet ile zamların geri alınması için mücadele verilecektir.

4- İllerde ve bölgelerde kurumlarımızın planladıkları etkinlikler birleştirilecek, yerel birimlerimizin ortak etkinliklerine merkezi destek verilecektir.

Açıklamanın ardından Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu basının sorularını yanıtladı. Krize karşı somut bir talep veya mücadele programı olup olmadığı sorularını geçiştiren Kumlu, hükümet ve ilgili bakanlıklarla yapacakları görüşmelerde tutumlarını açıklayacaklarını, somut gelişmelere göre “gerekli değerlendirmeleri” yapacaklarını belirtti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Krizin faturası kabarıyor!

Kapitalist krizin etkileri üretimin ana damarını oluşturan sektörlerde açık bir biçimde hissedilirken, krizin faturası binlerce işçi ve emekçiye çıkıyor.

Resmi olarak açıklananlar dışında birçok fabrikadan işçi çıkarmalar, ücretsiz izinler, sendikal örgütlülüğe yapılan saldırılar ve ücret düşürme haberleri yayılıyor.

Tekstil ve metal sektörü başta olmak üzere petro-kimya ve gemi inşa sanayinde sendikalı sendikasız binlerce işçi kapı önüne konmuş durumda.

Sadece, Türk-İş Krize Bağlı Emek Masası’nın kriz ve işten çıkartmalara ilişkin hazırladığı rapor bile son üç aylık süreçte sendikalı işyerlerindeki  “faturayı” gösteriyor.

Rapora göre, tekstil işkolunda 2 bin 520’si son üç ayda olmak üzere son bir yılda 10 bin sendika üyesi işçi işten çıkarıldı. 2 bin 72 işçi de ücretsiz izne ayrıldı.

Türk Metal Sendikası’na üye 8 bin 618 işçinin iş akdi feshedildi, 4 bin 328 işçi belli sürelerle ücretsiz izine gönderildi.

T. Çimse-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu seramik, çimento, toprak ve tuğla işyerlerinde 7 bin 6 sendikalı işçi işten çıkarıldı, 3 bin 390 işçi de ücretsiz izne ayrıldı.

Hazırlanan raporda ayrıca tersaneler bölgesinde işçi çıkarmaların giderek arttığı ve ilk belirlemelere göre Dok Gemi-İş Sendikası üyesi 250 işçinin işine kriz gerekçesiyle son verildiği söylendi.

Petrol İş Sendikası’nın örgütlü olduğu DYO, Polimer, Tekno Kauçuk, Macaplast, Ege Kimya ve Gübretaş işyerlerinde 528 işçi işten çıkarıldı, bin 512 işçi dönüşümlü ücretli izne ayrıldı.

Deri işkolunda Kibar Deri, Kopuzlar, Erel Deri, Şahinoğlu Deri, Yıldız, Alfa Kimya, Sepiciler Deri işyerlerinde sendikalı 217 işçinin iş akdi feshedildi.

Basında, İstanbul-Akademi Grup’a bağlı Akademi Ofset’ten 50 işçi ücretsiz izne gönderildi, 50 işçi çıkarıldı. Umur Matbaacılık’tan 80 işçi çıkarıldı.

Gıda İş Kolu’nda Pepsi’de 17 işçi çıkarıldı.

Ağaç İşkolu’nda Foça Sunta işyerinde 9 işçi, Vezirağaç işyerinde 8, Domsan Mobilya A.Ş’de 37 işçi işten çıkarıldı.

Kağıt işkolunda, Dentaş Kağıt’ta 100 işçi, Viking Kağıt’ta 32 işçi işten çıkarıldı.

10 milyon kişi kayıt dışı çalışıyor

Yine Türk-İş’in araştırmasına göre, Türkiye’de 10 milyon 115 bin kişi herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı olmadan çalışıyor. Tes-İş Sendikası Dergisi’nin Ocak ayı sayında yer alan araştırmaya göre, istihdamdaki toplam nüfus 22 milyon 277 bin kişi olurken, bunun 10 milyon 115 binini herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı bulunmayanlar oluşturuyor. Ücretli olarak çalışan toplam 11 milyon 398 bin kişiden yüzde 17.5 oranındaki 2 milyon kişinin kayıt dışı çalıştığı belirtiliyor. Toplam sayıları 1 milyon 640 bin olan yevmiyelilerin ise yüzde 89,8 oranındaki 1 milyon 472 bini kayıt dışı olarak çalışıyor. İşveren olarak faaliyet gösteren 1 milyon 219 bin kişiden yüzde 27 oranındaki 334 bini ile kendi hesabına çalışan 4 milyon 740 bin kişiden yüzde 66.8 oranındaki 3 milyon 166 bininin de sosyal güvenlik kaydı bulunmuyor.

Aile işçiliği yaygın

Kayıt dışı çalışanlar içinde en büyük grubu ise ücretsiz aile işçileri oluşturuyor. Büyük bölümü tarım kesiminde bulunan ve tarım ya da ticaretle uğraşan ailesine yardım eden 3 milyon 143 bin kişi sosyal güvenlik şemsiyesinden yoksun durumda. Normal bir istihdam olanağı elde edemeyen bu kişilerin, ücretsiz aile işçisi şeklinde tanımlanması, Türkiye’deki işsizliğin boyutlarını da olduğundan küçük gösteriyor. Kayıt dışı çalışanlar toplamının 5 milyon 291 bini tarımda, 4 milyon 825 bini ise tarım dışı sektörlerde bulunuyor. Kayıt dışılık oranı tarımda yüzde 87.7, diğer sektörler ortalamasında yüzde 29.7 düzeyinde.

Türk-İş’in, kapitalist krizin etkilerinin sadece kendine bağlı sendikalarla sınırlı tutan ve birçok yerde yaşanan işçi çıkarmaları kapsamayan raporu bile krizin faturasının sendikalı-sendikasız işçilere kesildiğini gösteriyor.