16 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/20

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf mücadelesinin yeni dönemi...
   İMF programlarına karşı mücadeleye!
“İstihdam paketi” mecliste...
ATO’nun araştırmasının çarpıcı sonuçları...
Ölüm kampı: Tuzla tersaneler cehennemi!
Patronlar sarayda, işçiler mezarda!
  Kayseri İşçi Kurultayı’na hazırlanıyoruz!
  3. Çiğli İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 2008 1 Mayıs deklarasyonu:
  Devrimci yayınlar 1 Mayıs’ı değerlendiriyor...
  İP/TGB provokasyonu boşa düşürüldü!
  Mayıs’tan Haziran’a katliam ve direniş....
  Taksim 1 Mayısı üzerine...
  Dünyadan...
  Piyasalaşan eğitime karşı mücadeleye!
  TC ve Güney ilişkilerinde yeni durum
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Taksim 1 Mayısı üzerine...

Sermaye düzenini korkutan işçi sınıfının gerçek gücüdür!

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs İstanbul’da, tıpkı 2007’de olduğu gibi, sermaye düzeninin işçi ve emekçilere yaptığı azgın saldırılara rağmen Taksim kararlılığıyla bir kez daha kutlandı.

Ben de bir metal işçisi olarak kölece yaşam koşullarına, emeklilik ve sağlık hakkının gaspına karşı insanca yaşama ve çalışma koşulları için 1 Mayıs’ta iş bırakarak Taksim Meydanı’nda yapılacak olan kutlamaya katılmak için yola çıktım. Fakat henüz Şişli’ye gelmemizle polisin biber gazı ve tazyikli suyuyla karşılaştık. Onların estirdikleri azgın teröre rağmen oradaki kitleyle birlikte direnişe geçtik. Ortak amaçla yan yana geldiğimiz diğer insanlarla, sanki birbirimizi önceden tanıyormuş gibi, 1 Mayıs’ın dayanışma ruhuyla hep birlikte sloganlar atıyorduk. Zaman zaman atılan biber gazları yüzünden geri çekilmek zorunda kalsak da, tekrar geri dönüyor ve faşist devlet terörüne rağmen yine sloganlarımızı haykırıyorduk.

Sadece bizim bulunduğumuz sokakta bunlar yaşanmıyordu. Şişli’den Taksim’e kadar uzanan hat boyunca neredeyse her sokakta işçi ve emekçiler Taksim’e yürümeye çalışıyor fakat polisin azgın saldırısıyla karşılaşıyordu. Bütün bunlara rağmen sabah saat 06:30’dan akşam saat 16:00-17:00’ye kadar Taksim civarındaki bütün sokaklarda direniş, kararlılık ve slogan sesleri vardı.

Sermayenin uşakları işçi ve emekçileri Taksim’e çıkartmamak için adeta yemin etmişlerdi. Bunun için gerektiğinde DİSK binasına, hastanelerin içine dahi biber gazı atabilir, 1 Mayıs’ı kutlamak için gelenleri öldüresiye dövebilir, insanları gözaltına alabilirlerdi. Peki ama 1 Mayıs’ı kutlamak için Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen işçi ve emekçilere yönelik uygulanan devlet terörünün amacı neydi?

Yılbaşı partilerinde en aşağılık manzaralara sahne olan, futbol maçlarında dev ekranların kurulduğu ve geceleri her türlü pisliğin dönmesine izin verilen Taksim bizlere, yani işçilere ve emekçilere neden yasaktı? Provokasyon vb. gerekçeler sadece gerçeğin üzerini örtmek ve daha kitlesel bir katılımın sağlanmasını engellemek amacıyla kullanılmıştı.

Bizler biliyoruz ki, sermayenin ve onun hükümetinin asıl korktuğu bizim gücümüzdür. Onlar çok iyi biliyorlar ki, bizler ne kadar örgütlü olur ve hep birlikte hareket edersek, yaşamımızı köleleştirmek için çıkartmak istedikleri saldırı yasaları, karşı karşıya kaldığımız hak gaspları bir o kadar geri tepecektir. Yani bizlerin yoksulluğu azalırken onların sırtımızdan kazandığı trilyonlar da azalacaktır. İşte onların gerçek korkuları bundandır.

Fakat onlar bizi susturmak ve baskı altında tutmak için ne kadar baskı ve terör uygularsa uygulasınlar, bu sadece bizlere dayattıkları kölelik düzenine karşı öfkemizi bilemeye ve sınıfımızın kurtuluşu için verdiğimiz mücadeleye daha sıkı sarılmamıza yarayacaktır.

Sermaye düzeninin korkusunu kabusa çevirmek ve işçi sınıfının gerçek kurtuluşu için, bütün işçileri içinde yaşadığımız bu kölelik düzenine karşı, insanca ve onurlu bir yaşam için mücadele etmeye çağırıyorum. 2009’da daha kitlesel ve coşkulu bir 1 Mayıs için bütün işçileri ve emekçileri 1 Mayıs alanına bekliyorum.

Dudulu OSB’den sınıf bilinçli bir işçi

 

Sanki Taksim “düşman” işgalinden korunuyor!

1 Mayıs dünyanın 160 ülkesinde işçi ve emekçilerin mücadele günü olarak kutlanır. Aslında bugünün tarihi iki sınıf arasındaki uzlaşmaz çelişkilerin en bariz bir şekilde ortaya çıktığı mücadeleyi anlatır. Yaşadığımız ülke topraklarında da 1 Mayıslar bugüne kadar gerçekleştirilen baskılara, katliamlara ve yasaklamalara rağmen kutlanmaya devam ediyor. Aslında kutlamadan ziyade mücadele devam ediyor.

2007 1 Mayısı’nın sağladığı moral kazanç sonucu 2008 1 Mayısı’nın da Taksim’de kutlanması kararı alınmıştı. Bu kararın alınmasının ardından sermaye uşağı AKP hükümetinin eliyle tam bir tehdit ve karalama kampanyası başlatıldı. Çeşitli manevralar yapıldı. 1 Mayıs’ın bayram ve tatil ilan edilmesi gündeme getirildi ve karşılığında Taksim kararlılığından vazgeçilmesi istendi. Ancak düzen cephesi tüm bu manevralarında başarılı olamadı.

Bir sürü tartışmanın ardından 2008 1 Mayısı’nı karşıladık. Taksim Meydanı dört bir yandan polis ablukasına alınmış, ara sokaklara dahi yığınak yapılmıştı. Devletin polisi ellerinde coplarla, biber gazlarıyla, panzerlerle Taksim Meydanı’nı işçi ve emekçilerden koruyorlardı. Hani zannedersiniz ki Taksim alanı düşman işgalinden korunuyor. Aslında doğruluk payı da yok değil. En başta söylediğim gibi, 1 Mayıs işçi sınıfının en bilinçli, en örgütlü karşı koyuşun bir ifadesidir. Bunun için herkese açılan bir alan biz işçi ve emekçilere kapatılıyor. Çünkü Taksim alanı üzerinden süren iki uzlaşmaz sınıfın irade savaşıdır. Karşı taraf “saldırılara devam edeceğim, sizleri katledeceğim” derken, işçi ve emekçiler ise Taksim kararlılıklarıyla “mücadeleye devam, asla teslim olmayacağız” mesajını vermektedir.

İşçi ve emekçilerin Taksim’i kazanmak için sergiledikleri direniş ve irade onların kendilerine, mücadeleye ve sınıf kardeşlerine olan güvenlerini bir kat daha perçinlemiş oldu. 2008 1 Mayısı’nda baskıcı, zorba ve sömürücü sermaye düzeninin gerçek yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Verdiğimiz mücadelenin haklılığı bir kez daha kanıtlanmış oldu. İnsanlığı hayvanlaşmaya sürükleyen sisteme karşı “Artık yeter!” demenin zamanı gelmiştir. Bu saatten sonra söz söyleme zamanı değil eyleme geçme zamanıdır. Bunun için yaşadığımız her alanda örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Samandıra’dan sınıf bilinçli bir işçi


“Zulmünü artır ki yıkılman çabuk olsun!”

Yeminli işçi düşmanı ve sermayenin imamı Erdoğan çetesinin tehditlerine rağmen 1 Mayıs alanlarına çıktık. Başardık, yine Taksim’i kazandık. Ne panzerimiz, ne copumuz, ne tazyikli suyumuz, ne gaz bombamız, ne de maskemiz vardı… Militan tutumumuz, irade ve kararlılığımızla her sokak arası, her cadde eylem alanı, her yer direniş ve 1 Mayıs alanı oldu. Bu şanlı direnişimiz sınıf kardeşlerimize yeni bir güç kattı. Sanki yeniden doğmuş gibiyim. 1 Mayıs’ın içini boşaltarak bizlere kavgayı unutturmaya çalışan ikiyüzlü faşist devlet terörüne karşılık işçi sınıfının devrimci gücünü asalaklara gösterdik. “Orantısız güç”e karşılık “orantılı” kavgaya durmak yok; devrime kadar!

Dudullu’dan bir işçi

 

Nevşehir’den sosyalist kamu emekçileri:

1 Mayıs’ta Kırşehir’de alandaydık!

1 Mayıs 2008’i Taksim’de kutlama hazırlıkları sürerken biz de 19 Nisan SSGSS’yi protesto eylemlerine katılıyorduk. Ankara SSGSS eyleminden dönerken 1 Mayıs’ı nerede ve nasıl kutlayacağımız tartışmaları yapılmaya başlandı. Nevşehir Eğitim-Sen olarak, öncelikle 1 Mayıs’ın Nevşehir’de kutlanmasını tartıştık. Ama bu konuda bir anlayış ve irade birliği yakalayamadık.

Genelde geç kaldığımız düşüncesiyle yanı başımızdaki illerde düzenlenecek 1 Mayıs mitinglerine destek verme alternatifi düşünüldü. Daha önce BDSP’li arkadaşların girişimiyle 6 Nisan’da başlatılan Kırşehir 1 Mayıs mitingine destek verme kararı alındı. “Her yer 1 Mayıs, her yer Taksim!” anlayışıyla hareket ederek, Kırşehir’deki 1 Mayıs’a 100’ü aşkın bir kitle ile destek verdik.

Kırşehir’e ulaştığımızda kitle Ahi Meydanı’na ulaşmıştı. Yürüyüş bölümüne katılamasak da, alanda kitleyle buluştuk. “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Biji yek gulan!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganlarıyla alana girdik. Büyük bir ilgiyle karşılandık.

Biz Sosyalist Kamu Emekçileri olarak Kırşehir BDSP pankartı altında yerimizi aldık. Kızılırmak Kültür Evi adlı (üniversiteli genç arkadaşların kurduğu) dernek de pankartıyla alanda yerini aldı. BDSP ve Kızılırmak Kültür Evi Derneği reformizme karşı devrimci duruşta ortaklaştı.

Kürsüden yapılan konuşmalara reformizm damgasını vurdu. Konuşmalar boyunca hem propaganda-ajitasyon konuşmaları yaptık hem de devrimci 1 Mayıs’a yakışan şiarlarımızı haykırdık. Halaylarla coştuk. “Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs!” şiarıyla alandan ayrıldık.

Sosyalist Kamu Emekçileri / Nevşehir