Kızıl Bayrak'tan...
DTP tarafından PKK'ye koşulsuz ateşkes çağrısının yapıldığı ve PKK'nin çağrıya olumlu yanıt vermesinin beklendiği bir zamanda, Diyarbakır'da patlatılan bomba ile tamamı sivil, 7'si çocuk olmak üzere 11 kişinin vahşice öldürülmesi, devletin Kürt sorununa yaklaşımı konusundaki soruları yeniden gündeme getirmiş bulunuyor.
Patlamanın ardından, “www.turkintikamtugayi.8m.com” adlı adreste bir açıklama yayınlayan TİT adlı kontra örgüt, katliamı Siirt'in Eruh İlçesi'nde ölen Er Ali Balıkçı'nın intikamını almak için düzenlediğini ilan ediyor ve aynı sitesinde patlamadan önce çekildiği belirtilen cep telefonlu bomba düzeneğinin fotoğraflarına da yer veriyor. TİT'in geçmişte devrimci harekete yönelik provokatif saldırıları ve açığa çıkan derin devlet ilişkileri düşünüldüğünde, bombalama emrinin yine “derinlerden” gelmiş olma ihtimali ön sıradaki yerini korumaktadır.
Nitekim, gizli devlet eliyle gerçekleştirilen bu katliamı, devletin terör saldırılarını izlemesi, emir kumanda zinciri konusunda hiçbir tereddüt bırakmamıştır. 12 Eylül akşamı yaşanan katliamın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, polise kentte 3 gün boyunca arama izni çıkardı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün başvurusu ardından çıkarılan arama izninin sınırsız olduğu açıklandı. Verilen izin kapsamında güvenlik güçlerinin istediği ev, kişi, araç ve toplu mekanları arayabileceği belirtildi. Sözde, bombalama eyleminin soruşturması, faillerinin yakalanması için verilen iznin, Diyarbakır halkı üzerindeki devlet terörü fırtınasını artırmaktan başka bir işlevi olmayacağı ise, yaşanan bunca tecrübenin ardından artık çok iyi biliniyor.
Fakat, gerek bombalı katliam, gerekse polisin aldığı terör izninin Diyarbakır halkını sindirmeye yetmediği görülmektedir. Katliamın ertesi gün gerçekleştirilen protesto eylemine binlerce kişi katılmıştır. Bombanın patladığı yere karanfiller bırakan Diyarbakır halkı, ayrıca, ilde 3 gün yas ilan etti. Patlamanın üçüncü gününde de protesto eylemleri sürmekteydi.
Türkiyeli işçi ve emekçi çocuklarının emperyalizmin kiralık ordusuna dönüştürülmeye çalışıldığı bir dönemde, Ortadoğu halklarıyla dayanışma görevini öne çıkaran devrimci hareketin, “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarına daha fazlaönem vermesi gerektiği, bu son saldırılarla birlikte bir kez daha teyit edilmiş oldu.
* * *
Ekim Gençliği'nin Eylül 2006 tarihli 96. sayısı çıktı. Okurlarımız Ekim Gençliği'nin yeni sayısını YAYSAT bayilerinden ve kıtapçılardan temin edebilirler. |